Dönemin toplumsal olaylarını romanının merkezine yerleştirerek Cumhuriyet’in sancılı yıllarını konu edinen YeşilGece romanı, Reşat Nuri Güntekin’in özellikle çağdaş eğitim anlayışının nasıl olması gerektiği üzerinde fikirler sunduğubir eseridir. Yazar, bireysel sorunları ele aldığı diğer romanlarına nazaran bu romanında toplumsal meseleleri ideal biröğretmen etrafında ele alarak dönemin sorunlarını işlemiştir. Romanda temel çatışma unsurları çağdaş eğitimibenimseyenler ile softalar arasında gerçekleşir.Kurmaca edebî türlerden olan roman, sanat eseri olmasının yanında okuyucuyla buluştuğu an bir kitle iletişimaracına dönüşür. Dolayısıyla gazete gibi yazılı kitle iletişim araçlarına uygulanan yöntemler, edebi metinlerin farklıyönlerini ortaya çıkartmak ve eserin ideolojik yönünü stratejik yapılarını haritalandırmak için kullanılabilir. Bu çalışmadaTeun van Dijk’ın önerdiği kuramının anlamsal çözümleme stratejilerinden hareketle Yeşil Gece adlı romanın ilk bölümüincelenecektir.
|
Abdullah CENGİZ, Mehmet Baran KARATAŞ
Abdullah CENGİZ, Mehmet Baran KARATAŞ
Osmanlı Devleti, Tanzimat’la birlikte birçok alanda olduğu gibi eğitimde de yenileşme çabası içerisine girmiştir.Bu doğrultuda, Osmanlı’da medreselerin yanında farklı düzeylerde pek çok modern mektepler açılmaya başlanmıştır. Bumekteplerin başında rüşdiyeler gelmekte olup, önce İstanbul’da, daha sonra ise Osmanlı vilayetlerinde açılmıştır.Osmanlı’nın diğer birçok vilayet, sancak ve kazalarında olduğu gibi, Ankara Sancağı’na bağlı Ayaş Kazası’nda da rüşdiyemektebi açılmıştır. Bu çalışmada; Ayaş Kazası’nda bulunan rüşdiye mektebinin açılışı, muallim kadrosu, talebe sayısı,mektepte yapılan tamiratlar ayrıntılı olarak incelenmiş ve böylece Ayaş Kazası’nın Osmanlı Dönemi’ndeki modernortaokul eğitim yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
|
Günümüzde neredeyse her kütüphanede pek çok örneğine rastlanılan şiir mecmuaları edebiyat tarihimizin önemlikaynaklarındandır. Makalemize konu olan eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphanesi Atatürk Kitaplığı BelediyeYazmaları K.000351 numarada kayıtlı şiir mecmuasıdır. Tür olarak “mecmua-yı eş‘âr u devvâvîn”dir. 14, 15, 16, 17 ve 18.yüzyıllarda yaşamış toplam 240 şaire ait 1984 manzumeyi içeren mecmua bu yüzyıllarda yaşayan şairlerin şiirleriyle ilgilizengin bir malzemeyi ihtiva etmektedir. Bu çalışmada mecmuanın şekil özellikleri, içerisinde bulunan şiirler ve şairlerhakkında bilgiler aktarılmıştır. Mecmuada bulunan şiirlerin nazım türleri, vezinleri ve hangi şairin kaç adet şiiri bulunduğutablolar içerisinde gösterilmiştir. Bu mecmuada Aziz Mahmûd Hüdâyî, Yûnus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Kaygusuz Abdal,Âşık Ömer, Kâtibî, Gevherî, Meftûnî, Nâbî ve Sultan Murad’a ait yayımlanmamış manzum metinler de bulunmaktadır. Buşiir mecmuası önemli şahsiyetlerin bu ana kadar tespit edilmemiş şiirlerini barındırması açısından edebiyatımız açısındanönemli bir yere sahiptir.
|
Değişim her ne kadar tüm örgütler açısından kaçınılmaz bir olgu olsa da, bu örgütlerde çalışan bireylerin değişimeuyum göstermeleri başlı başına zorlu bir süreç olmaktadır. Çalışanların örgütlerine ve/veya çalışma alanlarına yönelik olanortaya çıkan değişime direnç göstermeleri, bu sürecin ilk etabını teşkil ederken, bu direncin, bireylerin örgüte ve/veya işeyönelik tutumlarını etkileyen bir duruma dönüşmesi mümkündür. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yükseköğretimkurumlarında çalışan akademisyenlerin, değişime karşı dirençlerinin, yaratıcı davranışları üzerindeki etkisini analizetmektir. Bu sebeple, çalışmada 115 akademisyenden oluşan bir örneklem üzerinde nicel bir çalışma gerçekleştirilmiş vedeğişime direncin teorik kapsamda belirlenen farklı boyutlarının, akademisyenlerin yaratıcılık düzeylerini olumsuzetkilediği tespit edilmiştir. Çalışmada, katılımcıların stres düzeylerinin, değişime direnç ve yaratıcılık arasında öne sürülenbu ilişki üzerinde tam aracı rolü üstlendiği de tespit edilmiştir. Bu durumda, değişime karşı direncin katılımcıların stresseviyesini artırarak yaratıcılığı azalttığını ve ayrıca yeni teori-yöntem-uygulama bulması beklenen bu meslek grubundakiçalışanların bu süreçten olumsuz etkilendiğini söylemek mümkündür.
|
Mehmet SONGUR
Mehmet SONGUR
İşsizlik oranları üzerine meydana gelen şokların kalıcı olup olmadığı konusunda literatürde iki farklı görüşbulunmaktadır. Bunlar doğal işsizlik oranı hipotezi ile histeri hipotezidir. Doğal işsizlik oranı hipotezine göre, işsizlik doğal vedurağan bir süreçtir. Dolayısıyla meydana gelen bir şok işsizlik oranı üzerinde kalıcı bir etkiye sahip değildir. Histeri hipotezinegöre ise, iş piyasasındaki katılıklardan dolayı, meydana gelen şoklar işsizlik oranı üzerinde kalıcı bir etkiye sahiptir. Bubağlamda, ülkelerin işsizlik oranlarının nasıl bir süreç izlediğini analiz etmek önemlidir.Bu çalışmanın amacı, OECD ülkelerinde işsizlik histerisi hipotezinin geçerliliğini araştırmaktır. Bu kapsamdaçalışmada 28 OECD ülkesine ait 1980-2016 dönemini kapsayan yıllık işsizlik oranı verileri kullanılmıştır. İşsizlik oranınındurağanlığı, Nazlıoğlu ve Karul (2017) tarafından önerilen Fourier Panel KPSS durağanlık testi ile incelenmiştir. Elde edilenbulgular, OECD ülkelerinde histeri hipotezinin geçerli olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, bireysel sonuçlar panel verianalizi bulgularından farklılaşmaktadır. Buna göre 28 OECD ülkesinden 16'sında işsizlik histerisi hipotezi geçerli iken, diğerülkelerde doğal işsizlik oranı hipotezi geçerlidir.
|
Without referring to common sense it is impossible to act and talk both individually and socially, whether we areaware of it or not. Both action itself and act of speech brought about at the conventional realms necessarily require rationalprocesses excluding some unhealty irational cases so that without applying common sense none can talk of rational processin any action of an agent. Thus common sense equated or matched with huge, live and matured sides of a shared, general,sound and valid conventional reason. Initially, common sense seems an inevitable accidential mode of theoretical andapplicable functions of the mind. For Reid common sense in large is equated to reasion or mind as to its content, functionand importance so that it is a multi functional safe heaven of human rationality. Although common sense philosophy,founded and codified by Reid, has been obvious historical impact over the philosophers of Scotland, France and America,it unfortunatelly ignored. Because notion and phenemon of common sense deliberately and unjustly negativated, forinstance, Kant, as a Scotish Germanian Humeist, has an absurd and unjust role in this process. Herein we shall brieflyintroduce Thomas Reid’s common sense philosophy and its global influences over philosophers at 310th anniversary of hisbirth (i.e. b. 7th May of 1710 – d. 7th October of 1796). Thus our article composed of: An introduction, three interconnectedsections (i.e. i. a brief overview of: Thomas Reid’s common sense philosophy; ii. historical impacts of Thomas Reid’slegacy; and iii. the selected contemporary works done on Reid’s common sense philosophy), and conclusion.
|
Küresel ısınma, iklim değişikliği, nesli tükenmekte olan canlılar, su kirliliği, ozon tabakası gibi acil çözüm bekleyenpek çok çevre sorunu küresel nitelik taşır. Ulusal alanda yürütülen politikaların küresel çevre sorunların çözümünde yetersizkalması ‘küresel çevresel yönetişim’ kavramını ortaya çıkarmıştır. Küresel çevresel yönetişim anlayışı, uluslararasıişbirliğine dayalı bir çözüm arayışı olarak da ifade edilebilir. Uluslararası çevre hukukunda kabul edilen ilkelerden biri deolan işbirliği ilkesi başta devletler olmak üzere ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren tüm kurumlara sorumlulukyüklemektedir. Uluslararası işbirliği, çevre sorunlarının araştırılması, tanımlanması, çözüm üretilmesi ve önlenmesibakımından oldukça önemli olup uluslararası çevre hukukunun temelini oluşturan çevrenin korunmasına yönelikuluslararası metin ve sözleşmelerin de ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu metin ve sözleşmelerin oluşturulmasında,müzakeresinde ve uygulanmasında ise uluslararası örgütler önemli rol oynamaktadır. Çalışmamızda öncelikle uluslararasıişbirliğinin gerçekleştirilmesinin en önemli araçları olan uluslararası sözleşmeler ile küresel ve bölgesel örgütlerin bualandaki katkısı; daha sonra çevresel yönetişim anlayışını yasalarına, yargı sistemine ve kurumlarının işleyişineyansıtabilmesi açısından örnek teşkil etmesi sebebiyle çevresel yönetişim anlayışında İsveç örneği incelenecektir.
|
Hz. Peygamber, aile fertlerinden her biriyle ayrı ayrı görüşmüş ve onların dertleriyle hemhal olmuştur. Yerigeldiğinde sıkıntı içerisinde bulunan eşlerini teselli etmiş ve onları rahatlatıcı ifadeler kullanmıştır. Öte yandan çocuklarınıkarşısına almış, onları dinlemiş ve sıkıntılarını gidermeye çalışmıştır. Ayrıca çocuklarının geleceği ile ilgili bir meseleolduğunda onlardan habersiz hareket etmemiş ve onların da fikirlerini alarak karar vermiştir. Beşer olması hasebiyle AllahResulü’nün de zaman zaman sıkıntıları olmuştur. Böyle bir ortamda ailesinin desteğini almayı ihmal etmemiştir. Öyledönemler olmuştur ki Allah Resulü, sıkıntılar içerisinde ne yapacağını bilememiş, çaresiz bir vaziyette kalmıştır. Budurumda hanımlarıyla istişarede bulunmuş ve onların telkiniyle sağlıklı bir karara varmıştır. Hz. Peygamber, hanımlarındanmemnun olmayan erkeklere, hanımlarıyla konuşmalarını ve onları anlamaya çalışmalarını tavsiye etmiştir. Konuşmanınfayda vermediği durumlarda tarafların birbirlerinden ayrılmalarını önermiştir. Bunun dışında üçüncü bir seçenek olanşiddete başvurmayı ise yasaklamıştır. Bu çalışma ile aile içi iletişimde, tarafların birbirlerini dinleme ve anlama kültürünüoluşturarak ailede meydana gelen problemleri, Hz. Peygamber’in örnekliğinde çözmeye çalışmaktır.
|
de kendine geniş bir alan açmayı başarmış görünmektedir. Sosyal medya platformları bilimsel anlamda birçokçalışmaya konu olmakta ve çeşitli disiplinlerce anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda sosyal medyayı merkeze alançalışma alanlarından biri de siyasal iletişim çalışmalarıdır. İlgili literatür değerlendirildiğinde yapılan çalışmaların dahaçok sosyal medyanın birey dışındaki siyasal aday, parti ve liderler bağlamında kullanımının ele alındığı ancak bireyinsiyasal amaçlı sosyal medya kullanımının çok fazla irdelenmediği görülmektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışmabireysel anlamda sosyal medyanın bir siyasal ifade alanı olarak kullanımını ele almaktadır. Bu amaçla çalışmada siyasalamaçlı sosyal medya kullanımının siyasal etkinlik ve siyasal ilgi tutumları ile siyasal katılım üzerindeki etkisi incelenmiştir.Sonuçlar siyasal amaçlı sosyal medya kullanımının, siyasal etkinlik, siyasal ilgi ve siyasal katılım düzeyleri üzerindeanlamlı etkileri olduğunu göstermektedir.
|
Vakıflar, Osmanlı döneminde toplumsal hayatın en önemli kurumlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.Osmanlı şehir ve kasabalarında halkın bayındırlık, eğitim, kültür, sağlık ve sosyal hizmetleri büyük ölçüde vakıflartarafından karşılanmıştır.Sultan IV. Murad, 1635 yılı Revan Seferi dönüşü Çerkeş menzilinde konaklamıştır. Bu sırada gördüğü ihtiyaçüzerine Silâhtar Mustafa Paşa’dan burasını bayındır hale getirmesini istemiştir. Mustafa Paşa burada bir cami yaptırmış vebu camiye gelir sağlamak için han, hamam, dükkânlar, boyahane ve ekmek fırını inşa ettirmiştir. Bu yerlerin ve buradahaftada bir kurulan pazarın pazar vergisi gelirlerini de caminin ihtiyaçları için vakfetmiştir.Sultan IV. Murad Vakfı, XX. yüzyıl başlarına kadar varlığını devam ettirmiştir. Günümüzde vakıf eserleri arasındasadece hamamı ayakta kalmıştır. Bu çalışmada, Osmanlı Arşivinde bulunan vakfa ait 1668 tarihli muhasebe kaydına görevakfın durumu değerlendirilmiştir. Sultan IV. Murad’ın Çerkeş’te yaptırmış olduğu camii ve buraya vakfettiği yerler, vakıfgelirleri, vakıf görevlileri, görevlilere tahsis edilen ücretler ve yapılan diğer masraflar bu çalışmanın konusunu teşkiletmiştir.
|