Kurumlar çeşitli nedenlerle gerçek kişi veya
tüzel kişi olan ortaklarına borç vermekte ve onlardan
alacaklı hale gelmektedirler. Bu durum
kurumun ortağa verdiği bir finansman hizmeti
sayıldığından dolayı kurumlar vergisi, geçici vergi,
katma değer vergisi ve stopaj gelir vergisine tabi
olmakta ayrıca Vergi Usul Kanunu gereği fatura
düzenleme yükümlülüğü de bulunmaktadır. Fakat
tüm bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinden
önce ortağa verilen borç üzerinden faiz tahakkuk
ettirmek için emsal faiz oranının doğru olarak belirlenmesi
gerekmektedir.
|
Otomobil bayileri tarafından araçların ilk iktisabı
sırasında ve sonrasında aksesuar, boya koruma
ve benzeri teslim ve hizmetler gerçekleştirilebilmektedir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununun 1/1-b maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı
listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olan
taşıtların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak
üzere ÖTV’ye tabi olduğu belirtilmiştir.
ÖTV mükellefleri tarafından yapılan ve taşıtın
teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan;
aksesuar, boya koruma, kuaför, ek garanti ve
benzeri teslim ve hizmetlere ilişkin bedellerin Özel
Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel
Tebliği kapsamında ÖTV matrahına dâhil edilmiş
olduğu belirtilmiştir.
ÖTV’nin fiskal olmayan amaçlarının gereği
olarak ÖTV’nin konusu özel tüketime konu olan
malın kendisidir. Anayasanın 73. maddesinde vergi
ödevine hâkim olan kanunilik ilkesi gereği; 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda yer almaÖTV yıp Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama
Genel Tebliği ile matraha dahil edilmek suretiyle
ÖTV’nin konusuna dahil edilen aksesuar, boya koruma,
kuaför, ek garanti ve benzeri teslim ve hizmetler
üzerinden ÖTV hesaplanması Anayasa’nın
73. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer yandan, aracın ilk iktisabında ÖTV
matrahına dahil edilerek ÖTV’nin konusuna dahil
edilen, ilk iktisabından sonra ÖTV matrahına dahil
edilmeyen aksesuar, boya koruma ve benzeri teslim
ve hizmetler; açık, net, anlaşılır olmadığından
verginin Belirlilik İlkesi’ne aykırılık teşkil etmektedir.
|
Covid 19 aşılarının geliştirilmesiyle birlikte söz
konusu aşıların küresel kamusal mal olarak kabul
edilmelerine yönelik çağrılar ortaya çıkmıştır. Bu
çalışmada Covid 19’a karşı geliştirilen aşıların hangi
şartlarda küresel kamusal mal olarak değerlendirilebileceği,
bunların sunumunda geçerli olacak
yöntemler ve gerekli kolektif eylem biçimleri analiz
edilmektedir. Bu bağlamda aşı geliştirme çalışmaları
sonucunda üretilen bilginin –fikri mülkiyet
hakları kapsamında koruma altına alınmamak
kaydıyla- ve bağışıklık kazandırma anlamında aşılama
faaliyetinin küresel kamusal mal konsepti
içinde değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır.
Küresel kamusal mallar teorisi açısından bilgi üretiminde
en iyi vuruş, aşılama çalışmaları açısından
ise en zayıf halka yöntemi geçerli olacaktır.
|
Mart ayı kira geliri elde eden gerçek kişilerin
yani gelir vergisi mükelleflerinin bir önceki yılın
kazanç ve iratlarını beyan ettikleri dönem olması
sebebiyle toplumun geniş bir kesimi için önem arz
etmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’na göre herhangi
bir ticari işletmenin varlıkları arasında yer almamak
şartıyla, gerçek kişiler tarafından elde edilen
konut ve iş yeri kira gelirleri, elde eden kişiler açısından
gayrimenkul sermaye iradıdır. Bu tür gelirler
için her zaman beyanname verilmesine gerek
yoktur. Bazı durumlarda bu gelirler üzerinden
yapılan kesintiler (tevkifat) elde edenler açısından
nihai vergileme olur, bazen de elde edilen gelir
istisna haddinin altında kaldığı için beyanname
verilmesine gerek kalmaz.
|
Yeni Korumacılık anlayışı, 1970’li yıllarda
yoğun şekilde tartışılmaya ve ticaret politikasına
yön veren önlemler arasında yer almaya başladığı
tarihten bu yana dünya modern ticaret tarihinin
en tartışmalı kavramlarından biri olmuştur. Bu
anlayış, geleneksel ticaret politikalarının tarifeye
dayalı geleneksel yöntemlerinden ziyade daha
çeşitli, daha az şeffaf ve daha kolay uygulanabilir
olan tarife dışı engel modellerine dayanmaktadır.
Tarife dışı engel modellerinden biri olan dampinge
karşı vergi ise, hukuki ve iktisadi yapısı itibariyle
klasik vergi tekniğinden uzaklaşmaktadır. Dampinge
karşı vergi, dampinge konu olan ithalattan
kaynaklı zararın varlığı konusunda yeterli deliller
bulunması üzerine açılan soruşturma sonucunda
uygulanan mali bir önlemdir. Antidamping soruşturması,
ilgili yasal mevzuat ile tayin edilen belli
aşamaları ihtiva etmekte ve soruşturma sonucunda
dampingli ithalata karşı önlem alınması kararlaştırılabilmektedir.
Bu yazıda yeni korumacılık
anlayışının tarihsel temelleri ile dampinge karşı
verginin hukuki niteliğini ele alacağız.
|
Belirlilik ilkesine göre, bireyin davranışının
sonucunu tahmin etmesi için; kanunlar açık,
anlaşılır ve kesin olmalıdır. Hukuka tabi birey; kanunlarin
bir duruma izin verip vermediğini tahmin
edebilmek için kanunların açık bir dille yazılması
gerekir. Bu sadece şekli değil, aynı zamanda esasa
etki eden bir unsurdur. Bu nedenle bir kanun
hükmü yazılırken isminden, geçici maddesine kadar
hiçbir kısmında muğlak ifadelere yer verilmemelidir.
Semantik; sözcüklerin anlamlarını analiz eden
ve kelimenin etimolojik kökünden başlayarak tarihsel
süreç içindeki niyetlerini ortaya koyan bir bilim
dalıdır. Ayrıca semantik, kavram kargaşasını önlemek
için kullanılan bir yöntemdir. Araştırmamızda,
Türk vergi kanunlarının 51 maddesinde “katına kadar
artırma” kavramının kullanıldığı görülmüştür. “bir katına kadar artırma” ifadelerinin aynı anlamda
kullanıldığı görülmüştür. Bu İfadelerin belirlilik
ilkesini zedeleyen diğer etkisi ise, “… katına
kadar artırma” kavramının vermek istediği gerçek
anlamını gizlemesi, dolayısıyla mükellefte mali
anesteziye neden olmasıdır. Vergi kanunlarının
belirlilik ilkesine uyması için maddelerde “… kata
kadar artırma” kavramı yerine doğrudan belirli bir
oran veya tutarın yazılması gerekmektedir.
|
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda “idari para
cezası” olarak tanımlanan yaptırım, yaptırım kararını
veren yetkili organ esas alınarak yapılan sınıflandırmada
para cezası uygulamaya yetkisinin
kamu tüzel kişilerine tanınmış olması nedeniyle
“idari yaptırım” olarak nitelendirilmekle birlikte;
idari para cezası yaptırımına karşı başvurunun
ceza muhakemesi kanununda belirtilen usule ve
kurallara göre sulh ceza mahkemesince incelenmesi
ve sulh ceza mahkemesi kararına itirazın ise
ağır ceza mahkemesince incelenmesi şeklinde yapılan
bir düzenlemenin sonucu olarak uyuşmazlığın çözüm yerine göre yapılan sınıflandırmada
“adli yaptırım” olarak yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun vergi idaresinin
görev ve yetkileri ile vergilendirmede izlenmek
zorunda olunan yöntemleri düzenleyen
bir idari “usul” kanunu olarak “Vergilendirme;
Mükellefin ödevleri; Değerleme; Cezalar ve Vergi
davaları” hükümlerini ihtiva eden 5 kitaba ayrılmak
suretiyle ihdas edilmiş bulunmasının bir sonucu
olarak “vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezası” adı altında tanımlanmış olan
yaptırım, yaptırım kararını veren yetkili organ esas alınarak yapılan sınıflandırmada ve yaptırım kararına
karşı kullanılması öngörülen kanun yolu esas
alınarak yapılan sınıflandırmada “idari yaptırım”
olarak yer almaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda “idari para
cezası” ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda “vergi
ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası”
şeklinde adlandırılan parasal yaptırıma ilişkin kuralların,
vergilendirmede izlenmek zorunda olunan
yöntemleri düzenleyen vergi hukuku ile toplum
düzeni, genel ahlâk, genel sağlık, çevre ve ekonomik
düzen alanında izlenmek zorunda olunan
yöntemleri düzenleyen ceza hukuku yaklaşımlarının
karşılaştırmalı olarak incelenmesinin, konuya
ilişkin olarak yapılan değerlendirmelere katkı sağlaması
amaçlanmaktadır.
|
Dünya vergi uygulamaları dikkatli bir şekilde
incelendiğinde, özel tüketim vergilerinin hem gelir
toplama hem de tüketicilerin harcama alışkanlıklarını
etkileme açısından giderek önem kazandığı
izlenmekte olup, bu gibi vergilerin toplam vergi
gelirleri içinde hiç de azımsanmayacak tutarlara
ulaştığı görülmektedir. Harcamalar üzerinden alınan
ve dolaylı bir vergi olan 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanunu 06.06.2002 tarihinde vergi
mevzuatımızdaki yerini almıştır.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun (12/1)
maddesi saklı kalmak üzere, araç satışlarına ilişkin
olarak müşteri kullanımına sunulmak üzere şirket
aktifine alınan test araçları veya kiralanmak, kullanılmak
amacıyla aktife alınan araçlara ait ÖTV’nin
beyanında, matrah olarak dikkate alınacak bedelin
emsal bedelden düşük olmaması gerekmektedir.
Otomotiv bayileri ticari mal olarak alım satıma
konu etmek amacıyla bünyelerinde tuttukları
araçları kiralama, işletmede kullanma (demirbaş)
veya kurum personeline/birinci derece yakınlarına
araç satışı amacıyla maliyet bedeliyle veya
emsaline göre daha düşük bedelle aktiflerine kaydedebilmektedirler.
Bu gibi durumlarda araç satış matrahının belirlenmesinde emsal bedel hükümlerinin
uygulanması ve dikkate alınması önem arz
etmektedir.
|
Yapay zekânın sanal asistanları, dijital operatörler/
çevrimiçi müşteri temsilcileri, dronelar,
İHA’lar, sürücüsüz otonom araçlar gibi pek çok
alandaki insan yaşamına katkıları göz ardı edilemez.
Bu doğrultuda yapay zekânın kullanım alanının
teknoloji ilerledikçe yaygınlaşmasının ve birçok
alanda insan işgücünü ikame etmesinin önüne
geçilemeyeceği düşünülmektedir. Dolayısıyla
çalışmada yapay zekânın kullanım alanlarındaki
çeşitliliğe ve özellikle de hukuk alanındaki hizmet
sunum türlerine, Anayasa yargısı ve idari yargılama
usul hukukundaki yerine, e-duruşmalardaki
gelişimine ve yapay zekâ yargıç modeli hakkındaki
görüşlere değinilmektedir.
|
Randıman incelemesi çeşitli teknikler kullanılarak
yapılan vergi incelemelerinde kullanılan delil
toplama yöntemlerinden biridir. Randıman analizi
yoluyla mükellefin üretim tekniği, kullanılan
makine ve teçhizat, hammadde, üretim girdileri,
fire oranları vb. dikkate alınmak suretiyle olması
gereken doğru üretim miktar ve değerlerine
ulaşılmaya çalışılmaktadır. Randıman analizi sonucunda
bulunan miktar ve tutarlar ile kayıtlarda
yer alan üretim miktar ve tutarlarının farklı olması
durumunda ortaya çıkan fark ilgili dönemin vergi
kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada,
bir vergi incelemesi tekniği olarak randıman
analizi tüm yönleriyle incelenerek konunun daha
anlaşılabilir olmasının sağlanması için konfeksiyon
ürünleri imalatı sektörünü konu alan bir uygulamaya
yer verilmiştir.
|