Hakan AYDEMİR
Hakan AYDEMİR
Bu çalışmada esas olarak çocuk sözcüğünün kökeni ele alınmaktadır. Fakat sözcüğün yapısını daha
iyi anlamamıza yardım edeceği ve analoji teşkil edeceği için önce Türkiye Türkçesinde ‘çocuk’,
‘bebek’, ‘yavru’ anlamına gelen bazı Türkçe sözcükler de anlam ve köken bakımından mercek altına
alınmaktadır. Bu bağlamda anlam ve biçimbilgisi bakımından tartışmalı olan veya kökeni pek açık
olmayan bala, bebe, bebek, enik, oğul, döl, uşak, yavru sözcüklerinin köken ve anlam
açıklamaları yapılmaktadır. Çocuk sözcüğü üzerine fikir beyan eden araştırmacıların görüşleri
tanıtıldıktan sonra çocuk sözcüğü sesbilimsel, anlambilimsel ve biçimbilimsel açılardan ayrıntılı
olarak incelenmektedir. Çalışma, çocuk sözcüğünün kökenini nihai çözüme kavuşturmak yanında
bu sözcüğün asıl anlamının ‘domuz yavrusu’ olup olmadığı konusunda uzun zamandır süregelen
tartışmalara da bir son vermeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada yapılan ayrıntılı kökenbilimsel
incelemelerin sonuçlarına dayanarak, enik, döl, yavru gibi sözcüklerin ‘hayvan yavrusu’ anlamının
ikincil olarak sonradan ortaya çıktığı, çocuk sözcüğünün asıl anlamının ise sanıldığı gibi ‘domuz
yavrusu’ olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca çocuk sözcüğünün Anadolu ağızlarındaki ‘domuz;
domuz yavrusu; bebek, çocuk’ anlamına gelen çoçka, çoçga, çoşka, çoşga vb. gibi sonradan
ortaya çıkan değişkeleri yanında, sözcüğün türediği isim kökü olan Tkm. çāga ‘çocuk, bebek’, Mo.
çaga, çaka, DS cağa, çova, çoa, çoğa, çoğ ‘çocuk’ ve benzeri anlamlar taşıyan TTü. çoluk
(çocuk), Tkm. çovluk, DS çacuk ~ cacık biçimleri de inceleme altına alınmaktadır. Çalışmanın
en sonunda, çocuk sözcüğü ve türevleri için bu çalışmada sunulan kökenbilimsel çözüm önerileri bir
şemada kronolojik olarak gösterilmiştir.
|
Sözlükler, bir dilin söz varlığını ortaya koymaları, başka dildeki sözcüklerin öğrenilmesi, bir alanla
ilgili terimleri barındırması gibi birçok bakımdan önemli eserlerdir. Bilhassa belirli bir alana ait olan
sözcüklerin yer aldığı terim/alan sözlükleri yazıldıkları alana ve ilgili kişilere hizmet ederler. 14.
yüzyıldan sonra birçok bilim dalıyla ilgili eserler verilmiştir. Bunlar arasında tıp ve sağlıkla ilgili
metinler de bulunmaktadır. Tıp ve eczacılıkta kullanılan birçok yabancı bitki, terkip, ilaç, aş, cevher
vs.nin başka dillerdeki karşılıklarını veren müstakil olarak hazırlanmış tıp-ecza sözlüklerinin
yazımına ise 17. yüzyıldan itibaren başlanmıştır. Çalışmamızda Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal’ın
şahsî kütüphanesinde bulunan müellifi, müstensihi ve yazılış tarihi bilinmeyen bir tıp sözlüğü
tanıtılarak metni sunulacaktır. Eser 16 yaprak olup baş tarafı eksiktir. Üç “fasıl”dan oluşan eserin ilk
faslında tıbbî özellikteki bitki, ilaç adlarının Türkçe, Arapça, Farsça ve Boşnakça –bir kelimenin
Ermenice- karşılıkları yer almakta, ikinci fasılda insan vücudunda bulunan kan, safra, balgam, sevda
unsurlarının oranlarına göre insan mizacına nasıl etki ettikleri ve bunlara göre insan tabiatları
tanıtılmaktadır. Son fasılda ise birçok hastalık adının Türkçe, Arapça ve Farsça karşılıkları
bulunmaktadır. Sözlüğün madde başları çoğunlukla Arapça, Farsça olup yer yer Türkçe madde
başlarına da rastlanmaktadır. Çalışmamızda, çeşitli bitkilerin, devaların, hastalıkların Arapça,
Farsça, Türkçe ve Boşnakça karşılıklarının bulunduğu söz konusu sözlük tanıtılarak çeviriyazı
alfabesiyle metni sunulacaktır.
|
1389-1978 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne bağlı birkaç vilayet olan Bulgaristan’da Türkler
binlerce mimari eser vücuda getirmişlerdir. Bunlardan bir kısmı zamanla yıkılırken büyük bir kısmı
1877-8 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Ruslar tarafından yıkılmış, bir kısmı da Bulgar milliyetçileri
tarafından sonraki yıllarda yakılmış ve yıkılmıştır. Üç bini aşkın eserden geriye kalanların sayısı
bugün üç yüzü bulmamaktadır. Bu makalede; Bulgaristan’a yapılan iki seyahatte tespit edilen ve
günümüze kadar kalmayı başarmış türbe ve tekkelerin bugünkü durumu üzerinde durulacak, ortak
özelliklerine göre birtakım tasniflerde bulunulacaktır. Türbelerin mevcut durumları ortaya konularak
konuya dikkat çekilecek ve bundan sonra yapılacaklara bir nebze de olsa ışık tutulmaya çalışılacaktır.
|
Mehmet Halil SAĞLAM
Mehmet Halil SAĞLAM
Çakıcı Mehmet Efe romanı 1934 yılında İzmir Ticaret Postası Gazetesi’nde tefrika halinde
yayımlanmıştır. Roman, Çakıcı Mehmet Efe hakkında yazılan ilk roman olması ve dönemin sosyal,
siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtması açısından önemlidir. Çakıcı Mehmet Efe’nin yaşadığı Ege
köylerinde yapılan derleme çalışması üzerine kurgulanan romanda, vaka örgüsüyle ilgili ansiklopedik
bilgiler ve fotoğraflar da bulunmaktadır. Çakıcı Mehmet Efe hakkında bir romanı bulunan Yaşar
Kemal de bu romanın Çakırcalı üstüne yazılmış en ilginç kitaplardan bir olduğunu ifade etmektedir.
Romanın bir başka özelliği de Ege’de eşkıyalık ve Çakıcı Mehmet Efe hakkında yapılan akademik
çalışmalarda kaynak olarak kullanılmasıdır. Bu çalışmanın temel amacı Çakıcı Mehmet Efe’nin soylu
eşkıya tipojisine uyan ve aykırı düşen karakter özelliklerini tespit etmektir. Nitel araştırma
metodunun uygulandığı çalışmada elde edilen bulgular, reel tarihî kaynaklarla karşılaştırılmıştır.
Yapılan araştırma sonucunda Çakıcı Mehmet Efe’nin soylu eşkıya tipolojisiyle örtüşen vasıflar
taşımakla birlikte zamanla bu vasıfları yitirdiği tespit edilmiştir. İçlerinde çocuk, kadın ve askerlerin
de bulunduğu binden fazla insanı acımasızca öldüren Çakıcı Mehmet Efe’nin Türk romanlarında,
sinemalarında ve tiyatrolarında saygıyla ve övgüyle anlatılması bir eleştiri konusudur. Cumhuriyet’in
ilk yıllarından beri devam eden bu olumlu algının yeniden değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
|
Bu araştırmanın amacı, çocuk edebiyatında şiddet dili farkındalık ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik
çalışmasının yapılmasıdır. Çocuk edebiyatında şiddet dili farkındalık ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik
çalışması bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinin, okul öncesi eğitimi, sınıf eğitimi ve Türkçe
eğitimi ana bilim dallarında öğrenim görmekte olan toplam 413 öğretmen adayından oluşan üç ayrı
çalışma grubundan elde edilen veriler üzerinden yapılmıştır. Çalışma gruplarının belirlenmesinde
“Çocuk Edebiyatı” dersinin alınmış olmasına dikkat edilmiştir. Araştırmada ölçeğin kapsam ve
görünüş geçerliği için uzman görüşüne başvurulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliğini sağlamak amacıyla
yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda 17 maddeden oluşan 2 faktörlü bir yapı elde edilmiştir.
13 maddeden oluşan 1. faktöre ilişkin maddeler incelendiğinde, bu maddeler “içerik” boyutu olarak 4
maddeden oluşan 2. faktöre ilişkin maddeler incelendiğinde de “etki” boyutu olarak adlandırılmıştır.
Elde edilen bu yapının örneklem verisine iyi uyum gösterip göstermediğini anlamak amacıyla yapılan
doğrulayıcı faktör analizi sonuçları ise ölçeğin uygulandığı örnekleme uyumunun kabul edilebilir
düzeyde olduğunu göstermiştir (χ²/df=1,548; df=118, p=0.00; RMSEA=0,055; SRMR=0,054;
AGFI=.90; TLI=.91; CFI=.93; GFI=.90). Ölçeğin iç tutarlılık güvenirlik katsayısı ölçeğin tamamı için
.88 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar geliştirilen ölçeğin geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu
göstermektedir. Ölçek yardımıyla çocuk edebiyatı alanında çalışan araştırmacılar, öğretmen
adaylarının çocuk edebiyatında şiddet dili farkındalıklarını belirleyebilecektir. Ayrıca ölçeğin çocuk
edebiyatına yönelik öğrenme-öğretme etkinliklerinin düzenlenebilmesinde araştırmacılara yardımcı
olacağı düşünülmektedir.
|
Improving oral communication skills in English as a Foreign Language (EFL) context is regarded as
a challenging issue since students have limited opportunities to practice the target language outside
the classroom. The objective is to make students gain the maximum benefit from the activities in the
classroom within the limited time periods. Therefore, different techniques, activities, tasks, projects,
and etc. have been utilized in order to accomplish this objective in oral communication skills course
offered in English Language Teacher Education (ELT) Programs in Turkey. Guiding students to make
oral presentations about variety of topics can be one of the ways of fostering their oral proficiency
levels in English. This study investigates into ELT Freshman students’ perceptions of one-semester
performances based on self-created presentations. It employs semi-structured interview which is one
of the data collection tools in qualitative studies. The results of the study indicate that student-created
oral presentations can contribute to students’ fluency, self-confidence, cooperation, interaction, and
foreign language learning motivation in the eyes of freshman students.
|
The aim of this study is to examine, with regard to different variables, the articles written on the
subject of assessment and evaluation in the field of foreign language teaching at higher education
level in Turkey, by collecting them into a corpus. In this descriptive qualitative study based on the
scanning model, a total of 64 articles published on the subject of assessment and evaluation were
accessed from the database of the Yükseköğretim Akademik Arama (Higher Education Academic
Search) (http://akademik.yok.gov.tr/AkademikArama/), by means of the purposeful sampling
method. Utilising the document review technique, the articles were analysed by the content analysis
method with regard to the variables “publication year”, “research type”, “data collection technique”,
“subject” (theme) and “keywords”. The research findings reveal that the highest number of articles
on assessment and evaluation in foreign language teaching were published in the last two years
(2016-2017), that the articles concentrated mostly on the subjects of foreign language teaching
programmes, the quality of assessment and evaluation tools in foreign language teaching, the
changing syllabi in the field of foreign language teaching, and evaluation of the European Language
Portfolio and of coursebooks, and that for these studies, the views of different study groups were
consulted. Moreover, in this context, it was determined that with regard to method, the types of
studies were mostly descriptive, while the research data were obtained by means of questionnaire,
open-ended question, and interview techniques.
|
Susana SHKHALAKHOVA
Susana SHKHALAKHOVA
Целью написания данной работы является выявление фонетических трудностей и ошибок,
допускаемых на письме турецкими студентами в процессе обучения черкесскому
(адыгейскому) языку, большая часть которых возникает в результате межъязыковой
фонетической интерференции, – сложного механизма взаимодействия звуковых норм
разносистемных языков. Не лишним будет заметить, что интерференция может происходить
не только под влиянием родного, но и ранее изученных иностранных языков.
Рассматриваемые ошибки в статье выявлены из письменных и устных работ студентов.
Звуковой состав адыгейского языка характеризуется сложной системой согласных звуков и
более простой системой гласных звуков. Сложная система согласных звуков адыгейского
языка создает определенную трудность в усвоении их произношения и написания. Поэтому
важным этапом в процессе обучения адыгейскому языку является изучение звуков-букв и
отображение их на письме. В усвоении написания согласных звуков большое значение имеет
правильно организованная последовательность их изучения с учетом трудности и сложности
артикуляции и произношения.
|
Rachael REUGG
Rachael REUGG
Different articles give different suggestions about how to provide effective feedback on L2 student
writing. However, context is an important factor influencing research results. The suggestions in
research articles may not be effective when taken out of the context of the article. The purpose of this
article is to provide an overview of a wide range of feedback practices that can be effectively used with
L2 learners to promote learning, based on a review of literature. As context is such an important
factor, in this article suggestions will be organized based on the purpose of the class for which the
writing is undertaken and the purpose of the feedback. In particular, suggestions will be made in
terms of the focus of feedback, medium of feedback delivery, level of explicitness, amount of feedback
and source of feedback. Finally, specific suggestions will be summarized for each stage of L2 writing
learning, limitations of the article and suggestions for further empirical research will be made.
|
Fouzia ROUGHAE
Fouzia ROUGHAE
One of the most difficulties Algerian learners of English encounter is the ignorance of the crosslinguistic
differences between the first language (L1) and English. Students, whose first language is
Arabic and majored in English do not necessarily excel at translation or interpretation in their written
and oral productions; that is to say, being proficient in a foreign language does not guarantee the
ability to translate into the native language. Accurately, it is widely maintained that what precedes
any act of translation/interpretation is contrastive analysis (CA) and Error Analysis, i.e. it is believed
that contrasting and comparing languages require greater cognitive depth, force attention, promote
noticing; raise the learners’ awareness of the L1-L2 differences and provide practice in the areas of
these differences. What aggravates the situation is that French as a second language in Algeria may
interfere as an additional language which can boost or hinder the translation process. In this paper,
we will spotlight the importance of CA and Error analysis in translation, and then illustrating how
language interference can hinder the translation process. Finally, some recommendations and
suggestions about the betterment of learning and translation process will conclude this paper.
|