Uluslararası Çalışma Örgütü çocuk işgücünü, çocukların çocukluklarından,
potansiyellerinden ve onurlarından yoksun bırakıcı ve onların fiziksel ve akli
gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi olarak tanımlamaktadır.
Yazında Türkiye’de çocuk işçiliğinin temel nedenleri olarak yoksulluk, işsizlik,
çocuk işgücüne olan talep, denetimsizlik, geleneksel bakış açısı ve nüfus fazlalığı
gösterilmektedir. Bu çalışanın amacı, Türkiye’de çocuk işçi bulunan hanelerin
yapısının ortaya konulmasıdır. Bu çerçevede çalışmada TÜİK tarafından
yayınlanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2017 yılı verisi ile hane içinde
gelir getiren 15 yaş altı çocuklar ve bu çocukların aileleri incelenmiştir. Yapılan
lojistik regresyon analizi sonucunda hane reisinin çalışmıyor olması, kadın
olması, evli olmaması, eğitim düzeyinin lise altı olması ve kronik rahatsızlığa
sahip olması o hanede çocuk işçi çalışma olasılığını arttıran faktörler olarak
tespit edilmiştir.
|
Bu çalışmada Türkiye’de istihdam içinde yer alan bireylerin serbest çalışma
tercihinin belirleyicileri incelenmiştir. Bu amaca uygun şekilde, TÜİK Hanehalkı
İşgücü Anketi verileri kullanılarak, iki aşamalı bir yöntem ile analiz yapılmıştır.
Veri seti, istihdamda bulunanlar haricinde bireyleri de içerdiğinden, örnek seçim
yanlılığı sorundan kaçınmak için öncelikle Heckman örnek seçimi uygulanmıştır.
Örnek seçim yanlılığı sorununun varlığı ve bu yöntemin uygulanmasının gerekli
olduğu görülmüştür. Sonrasında ise probit yöntemi tüm bireyler, erkekler ve
kadınlar için kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yaşanılan bölge, yaş, eğitim
düzeyi, medeni durum, sosyal güvenliğe kayıtlı olma, evde çalışma imkanı ve
çalışma süresi etkili faktörler olarak belirlenmiştir. Bölgeler arası farklılıkların
giderilmesi, gençlerin teşvik edilmesi, eğitim sisteminde serbest çalışmayı teşvik
edici düzenlemelerin yapılması, çalışma süresinin ise özellikle kadınlar için
düşürülmesi bireylerin serbest çalışmayı tercih etmesi için etkili olabilecektir.
|
Bu çalışmada Türkiye’de kamu harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki
ilişki incelenmektedir. Bu amaçla 1990-2018 dönemi için kamu harcamalarının
GSYİH’ya oranı ve kişi başına düşen reel GSYİH değişkenleri kullanılarak
Johansen koentegrasyon testi, Granger nedensellik testi ve En Küçük Kareler
(EKK) yöntemi uygulanmıştır. Johansen koentegrasyon testine göre; kamu
harcamaları ile ekonomik büyüme arasında bir eşbütünleşme ilişkisi olduğu
görülmüştür. Granger nedensellik testi sonuçlarına göre; kamu harcamalarından
ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi vardır. EKK
yöntemine göre ekonomik büyümenin kamu harcamalarına duyarlılığı istatistiki
olarak anlamlı ve ters orantılı olarak bulunmuştur. Buna göre kamu
harcamalarındaki bir artış ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.
Dolayısıyla Türkiye’de kamunun ağırlığının azalmasının ekonomik büyümeyi
pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
|
Bu çalışmanın amacı; OECD ülkelerinde ileri teknoloji ihracatı ve büyüme
ilişkisinin analiz edilmesidir. Çalışmada, 36 OECD ülkesinde 1999-2017 dönemi
için ileri teknoloji ihracatı ve büyüme arasındaki nedensellik test edilmektedir. Her
bir ülke için, ileri teknoloji ihracatının toplam OECD ülkeleri içindeki payı (%) ve
yıllık ekonomik büyüme oranı (%) değişkenleri kullanılmıştır. Çalışmada, panel
nedensellik analizi kullanılmıştır. Yatay kesit bağımlılığı için Pesaran CD testi ve
Friedman testi, homojenlik için Swamy S testi, eşbütünleşme ilişkisi için
Westerlund (2007) panel eşbütünleşme testi yapılmıştır. Ayrıca, nedenselliğin
tespiti için Dumitrescu & Hurlin (2012) panel nedensellik testi uygulanmıştır.
Yapılan analiz sonucunda; ekonomik büyümeden ileri teknoloji ihracatına doğru
tek yönlü nedensellik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
|
Kamu harcamalarının gerçekleştirebilmesi için ihtiyaç duyulan finansman
kaynaklarının başında vergiler gelmektedir. Vergiler, gelir dağılımında adaletin ve
kaynak dağılımında etkinliğin sağlanabilmesi açısından önemli bir role sahiptir.
Evrensel bildirgelerde ve anayasalarda da belirtildiği gibi adil bir vergi sisteminde
ödenecek vergi miktarının kişinin ödeme gücüne, daha geniş anlamıyla mali
gücüne bağlı olarak alınması beklenir. Bu nedenle ödenen vergilerin bireylerde ve
toplumda hissettirdiği yük önem taşımaktadır. Vergi yükü ülkelerin kişi başı milli
gelirine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Türkiye ve OECD ülkelerinde
vergi yükünün yıllık seyrinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi bu
çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır.
|
Bu çalışmanın amacı; muhasebe alanında yazılmış kitapların içerik ve yazarlar
bakımından profilini çıkarmak, yıllar itibariyle hangi konuların önem kazandığını
belirlemek ve benzer konularda araştırma yapacak akademisyenlere ışık tutmaktır.
Kitapyurdu ve Idefix web siteleri ile Gazi, Seçkin, Ekin ve Türkmen gibi önde
gelen yayınevlerinin internet sitelerinde yer alan, Türkçe yazılmış 510 eser
incelenmiştir. Araştırma kapsamında bilgisayarlı muhasebe, muhasebe denetimi,
yönetim ve maliyet muhasebesi, dış ticaret işlemleri muhasebesi, banka
muhasebesi, finansman yöntemleri ve türev araçlara yönelik muhasebe işlemlerine
ilişkin konuların güncelliklerini korudukları saptanmıştır. Ayrıca güncel,
ekonomik ve hukuki gelişmelere paralel olarak Enflasyon Muhasebesi, Muhasebe
ve Finansal Raporlama Standartları, Entegre Raporlama konularının ön plana
çıktığı görülmektedir. Muhasebe alanında yayımlanan kitapların en çok (68 adet)
Gazi Kitabevinden çıktığı ve yayın yapan kişilerin çoğunlukla akademisyen
olduğu ise diğer bulgulardır.
|
Karaman ili imalat sektöründe faaliyet gösteren iki farklı fabrikada çalışan
işgörenlerin yalın yönetim, motivasyon, iş tatmini ve yetenek yönetimi
algılarının belirlenmesi amacıyla kesitsel tipte, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak
planlanan bu araştırma, 199 mavi yakalı üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada veri toplama formu olarak demografik bilgileri içeren 5 soru, yalın
yönetim bilgi sahipliğini sorgulayan 1 soru, Minnesota doyum ölçeği,
motivasyon ölçeği, yetenek yönetimi algısı ölçeği ve yalın yönetim algısı ölçeği
uygulanmıştır. Elde edilen verilerin yorumlanması için SPSS yazılımında
tanımlayıcı istatistikler ve ANOVA, K. Wallis, T-testi, Korelasyon analizleri ile
değerlendirme yapılmış, ileri analiz için Bonferroni testi kullanılmıştır.
Araştırma bulgularına göre; ölçekler ile yaş, eğitim durumu ve iş tecrübesi
arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır. Ayrıca cinsiyet ve
medeni durumun iş tatmini ile arasında anlamlı farklılık bulunmadığı ve ölçek
puanlarının korelasyonuna göre ölçekler arasında pozitif yönde anlamlı ilişki
bulunduğu saptanmıştır.
|
The aim of this study is to measure and evaluate the financial performance and
brand values of six companies listed in the BIST Sustainability Index in 2014-
2018 by using the Hirose method. Moreover, the Hirose method’s brand valuations
are compared with brand valuation ranking the Brand Finance which are
companies specialized in brand valuation, and ranking from the Brand Finance
Turkey 100 in 2018. The Hirose method’s brand valuation is GARAN with the
highest brand value in 2018, while the Brand Finance’s brand valuation is AKBNK
with the highest brand value in 2018. According to the results of the analysis, there
are differences between the Hirose method and Brand finance. The reason for this
differences is that the Hirose method considers quantitative data, while the Brand
Finance considers both quantitative data and qualitative variables.
|
Çalışmanın amacı, rekabet stratejileri ve girişimsel pazarlamanın firma
performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi ve rekabet stratejileri ile firma
performansı arasındaki ilişkide girişimsel pazarlamanın aracılık rolünün
incelenmesidir. Bu çalışmada veri, anket yöntemi ile toplanmıştır. Çalışma Doğu
Marmara Bölgesinde (Bolu, Düzce, Sakarya, İzmit, Yalova) faaliyet gösteren 15
veya üstünde çalışan sayısı olan firmalar üzerinde uygulanmıştır. Üç ay
içerisinde 300 katılımcıya ulaşılan çalışmada anketler yüz yüze görüşme ile
yapılmıştır. Elde edilen veriler regresyon testleri kullanılarak analiz edilmiştir.
Yapılan regresyon analizi sonucunda; rekabet stratejileri ve girişimsel
pazarlamanın firma performansı üzerinde pozitif yönlü ve istatiksel olarak
anlamlı etkisinin olduğu görülmüştür. Buna ek olarak rekabet stratejilerinin firma
performansına etkisinin incelendiği modele girişimsel pazarlama dahil
edildiğinde söz konusu ilişkide girişimsel pazarlamanın kısmi aracılık etkisi
olduğu belirlenmiştir.
|
Uluslararası turizmin rekabetçiliğine sebep olan unsurların küresel ticaret
teorileri kapsamında değerlendirmesi destinasyon rekabetçiliği modelleri ve
köklerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda çalışmanın
temel amacı, uluslararası ticaretin ve işletmelerin rekabetçiliğe yönelmelerinin
nedenlerini ortaya koyan uluslararası ticaret teorileri ile destinasyon rekabetçiliği
modelleri arasındaki ilişkiyi değerlendirerek ilgili bilgi birikimine katkılar
oluşturmaktır. Diğer bir ifadeyle bu çalışma, uluslararası ticaret teorilerinden
destinasyon rekabetçiliği modellerine geçiş süreci üzerine kurgulanmıştır.
Çalışma kapsamında, konuyla ilgili literatür taraması yapılmış, uluslararası
ticaret teorileri ile destinasyon rekabetçiliği modelleri ayrıntılı olarak ele alınarak
bütünsel olarak değerlendirilmiştir. Uluslararası ticaret teorilerinde geleneksel ve
yeni yaklaşımların bazı noktalarda birbirleriyle çelişmeleri sonucunda
destinasyon rekabetçiliği modellerine duyulan ihtiyacın ortaya çıktığı sonucuna
varılmış, ayrıca uluslararası ticaret teorileri ile destinasyon rekabetçiliği modelleri arasında, odak noktaları ve sundukları ortak faydalar bakımından bir
ilişkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
|