Şifa bahçelerine ilgi dünya çapında artmaktadır. Bugün birçok araştırmacı disiplinler ve meslekler, şifa bahçelerine farklı şekillerde yaklaşmaktadır. Hangi özellikler, bir bahçenin şifa bahçesi olup olmadığını belirler? İnsan sağlığı için yararlı olduğu düşünülen bu özel bahçeler düşüncesi, şifa bahçesini diğer bahçe türlerinden ayırt eden nitelikleri bulmaya ve araştırmaya neden olmuştur. Eğer bir şifa bahçesini oluşturan belli nitelikler varsa, o zaman ne olduklarını açıklayıp ve bahçe tasarımına yardımcı bir kurallar listesi hazırlanabiliyor. Clare Cooper Marcus, Roger Ulrich, Rachel ve Stephen Kaplan gibi ünlü ve profesyonel araştırmacılar tarafından şifa bahçeleri hakkında önemli araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı, mevcut olan araştırmalar ışığında şifa bahçelerinin tanımını, tasarım ilkelerini ve ziyaretçiler için sağlanan faydaları öz ve net şekilde açıklamaktır. Sonuç olarak bu makale, peyzaj mimarlarının şifa bahçesi tasarımındaki rolünü tanımlamaktadır.
|
Bu çalışmada, 2011 ve 2012 yıllarında Bursa ekolojik koşullarında damla sulama ile sulanan karpuz bitkisinde (Citrullus vulgaris) farklı sulama miktarlarının bitki su tüketimi, su kullanım etkinliği, verim, bazı verim bileşenleri ve meyve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla dört farklı sulama konusu (bitki su tüketiminin %100ü (kontrol), %75i, %50si ve %25i) oluşturulmuştur. Topraktaki eksik nemin tam olarak karşılandığı kontrol konusunda, ortalama mevsimlik bitki su tüketimi 505 mm ve uygulanan ortalama toplam sulama suyu miktarı ise 449 mm olarak bulunmuştur. Konulara göre ortalama su kullanım etkinliği 12.68 ile 15.66 kg m-3 arasında belirlenmiştir. Verim, denemenin ilk yılında konulara göre 37.2-77.9 t ha -1, ikinci yılında ise 38.2-80.3 t ha-1 arasında gerçekleşmiştir. Bitki su tüketimi ile su kullanım etkinliği, uygulanan sulama suyu ile verim ve bitki su tüketimi ile verim arasında anlamlı ilişkiler elde edilmiştir. Verim bileşenlerinden tek meyve ağırlığı, meyve çapı ve meyve boyu değerleri verimle paralel olarak konulara göre farklılık göstermiştir. Kalite parametrelerinden toplam şeker, toplam asitlik ve askorbik asit konulara göre farklılık gösterirken, pH ve suda çözünür kuru madde miktarı konulara göre herhangi bir farklılık göstermemiştir.
|
Bu çalışmada bazı buğdaygil yembitkilerinin tanımlamak için web üzerinde çalışan bir veri tabanı oluşturulmuştur. Bitki tanımlamasında kullanılacak olan morfolojik karakterler arazi ve literatür çalışması ile saptanarak veri tabanına aktarılmıştır. Veri tabanında sorgulama yapılırken tanımlanacak bitkinin taşıdığı bitki özellikleri uygun kutuların işaretlenmesi ile seçilmektedir. Tanımlama sayfası seçilen kriterlerin listesine göre her defasında seçilen özelliği içeren bitki türlerini bırakacak şekilde liste oluşturmaktadır. Ayrıca bitkilerin bilimsel isimlerinin sıralandığı liste ve sanal herbaryum seçenekleri veri tabanında yer alan buğdaygil türlerinin tamamını incelemeye olanak sağlamaktadır.
|
Bu çalışmada etlik piliçlerde kuluçka gelişiminin erken ve geç embriyonik dönemlerinde yapılan yüksek ısıl uygulamanın canlı ağırlığa olan etkilerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kontrol grubu yumurtalarına 19. güne kadar olan gelişim dönemi boyunca optimum kuluçka koşulları (37.5 o C sıcaklık ve % 55 nem) uygulanmıştır. Kuluçkanın erken (8-10. günler) ve geç embriyonik (16-18. günler) dönemlerinde ise yumurtalara günlük 3 saat süreyle (12.00-15.00), 41 oC sıcaklık ve % 65 nem uygulanmıştır. Uygulama grupları arasında canlı ağırlıklar bakımından çıkış ağırlıkları hariç diğer haftalarda önemli düzeyde farklılık bulunmuş olup denemenin sonunda geç embriyonik dönemde ısıl uygulama yapılan gruba ait piliçler en yüksek canlı ağırlığa (1569.30±21.21g) sahip olmuştur. Cinsiyetler arasında da önemli düzeyde farklılık saptanmış olup erkekler (1632.67±19.91g) dişilerden (1457.60±14.25 g) daha yüksek canlı ağırlığa ulaşmıştır.
|
Bu araştırma, farklı tuzluluk seviyelerinin (0.5, 1, 2, 4, 8 ve 16 dS m-1 ) NC-7 yerfıstığı çeşidinin büyüme, fide gelişimi ve su tüketimi üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırma, tesadüf parsellerinde 6 tekerrürlü olarak toplam 36 saksıda yürütülmüştür. Tuzlu sulama suları NaCl, MgCl2 ve CaCl2 tuzlarının şebeke suyuna karıştırılmasıyla elde edilmiştir. Şebeke suyu (ECi= 0.50 dS m-1) aynı zamanda kontrol konusu olarak kullanılmıştır. Yerfıstığı bitkileri çiçeklenme döneminde hasat edilmiştir. Tuzluluğu 4 dS m-1 den daha düşük sular, bitki büyüme ve gelişme parametreleri üzerine olumlu etkide bulunurken, 4 dS m-1den daha yüksek tuzluluğa sahip sulama suyu ile sulanan bitkilerin büyüme ve gelişim parametrelerinin olumsuz etkilendiği belirlenmiştir. Bitki boyu ve gövde ağırlığının 4 dS m-1den sonra sırasıyla %21.6 ve %21.4; kök uzunluğunun ise 8 dS m-1den sonra %30 oranında azaldığı saptanmıştır. Sulama sularının tuz içeriğinin artması yaprakta ve kökte Na miktarının artmasına yol açmıştır.
|
Sinan ZENGİN, Aylin KABAŞ, Asu OĞUZ, Ahmet EREN, Ersin POLAT
Sinan ZENGİN, Aylin KABAŞ, Asu OĞUZ, Ahmet EREN, Ersin POLAT
Bu araştırma, 15 adet iri tipteki domates saf hattı ile 2 adet testleyici (tester) hattın, linetester analiz yöntemine göre melezlenmesiyle oluşturulan melez (hibrit) kombinasyonlardaki genetik yapıyı incelemek ve hatların genel uyum (kombinasyon) yetenekleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. 30 F1 melez kombinasyon ve 17 ebeveyn, ilkbahar yetiştiricilik döneminde, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü seralarında, tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak denemeye alınmıştır. Hatların genel uyum yetenekleri 8 özellik için araştırılmıştır. Bitki başına toplam verimde BH-135, bitki başına erkenci verimde BH-28, dikimden % 50 çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısında BH-135, dikimden olgunlaşmaya kadar geçen gün sayısında BH-93, ortalama meyve ağırlığında G-8, meyve suyunun pH değerinde BH-28, 60. gündeki bitki boyunda G-8 ve bitki gövde çapında G-8 nolu hatlar en iyi genel uyum veren hatlar olarak belirlenmiştir. Genellikle Tester 2 hattı Tester 1 hattına göre daha iyi uyum göstermiştir. Bütün özelliklerde eklemeli olmayan gen etkisinin daha baskın olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma sonucunda bütün özellikler dikkate alındığında BH-4, BH-28, BH-37, BH-135, BH-53, BH-102, G-8 nolu hatlar ile Tester 2 nolu testleyici hat ileriki ıslah çalışmaları için ümit var hatlar olarak belirlenmiştir. x
|
Araştırma bitki gelişimini teşvik eden rizobakterilerin (Plant Growth Promoting Rhizobacteria-PGPR) brokkolide (Brassica oleracea L. var. italica) fide gelişimi ve fide kalitesi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, Bacillus megaterium TV-3D, Bacillus megaterium TV-91C, Pantoea agglomerans RK- 92 ve Bacillus megaterium KBA-10 bakteri ırkları kullanılmıştır. Uygulamalar brokkoli fidelerine tohum çimlenmesinden sonra süspansiyon şeklinde birer hafta aralıklarla iki kez olacak şekilde yapılmıştır. Araştırmada, PGPR uygulamalarının kontrol uygulamasına göre fide boyunu % 7.85, gövde çapını % 42.56, yaprak alanını % 18.12 yaprak kuru madde miktarını ise % 41.98 oranlarına kadar artırdığı saptanmıştır. Çalışmada, PGPR uygulamalarının fide besin elementi içeriğini Na hariç artırdığı belirlenmiştir. PGPR uygulamalarının brokkoli fidelerinde aminoasit içerikleri üzerine etkileri istatistiksel olarak önemli (treonin, methionin, fenilanin ve hidroksiprolin hariç) bulunmuştur. Fide organik asit içerikleri ise PGPR uygulamalar ile genellikle önemli bir artış göstermiştir. En yüksek giberallik asit (GA), salisilik asit (SA) ve absisik asit (ABA) içeriği P. agglomerans RK-92 uygulamasından elde edilmiştir. Araştırma sonucunda kullanılan PGPR uygulamalarının brokkoli fidelerinde mineral madde, aminoasit, organik asit ve hormon içeriklerini etkileyerek fide gelişimi ve kalitesini olumlu etkilediği belirlenmiştir.
|
Aim of study was to compare the measured inner air temperature and relative humidity values with the simulated values determined with Computational Fluid Dynamics (CFD) technique in the naturally ventilated gable-roofed single glasshouses located East-West direction, having 90° window span and different growing conditions such as plant and without plants. In study, the gable roofed single glasshouses in West Mediterranean Agricultural Research Institute were chosen as material. Study area is located at the latitude of 36o 52' N and longitude of 30o 50' E. In the greenhouses selected as material, measured values were recorded every minute from 8 a.m. to 18 p.m. by using the relative humidity and air temperature meters placed in different locations. However, these values were used as average of 2 hours in calculations to reduce number of data. The Solid Works analysis software was used for CFD simulations of the greenhouses selected as material. The air temperature and relative humidity values inside the greenhouse were simulated depending on the outside ambient conditions and structural and physical properties of greenhouse. Then, the measured values were compared with the simulated values and compliance levels of these values were determined. In conclusion, the error rates of measured and simulated air temperature and relative humidity values in the greenhouse with plant were found as 4.9% and 0.0%, respectively. Additionally, the same values in the greenhouse without plant were also found as 0.0% and 5.2%, respectively. The study showed that the CFD may be used as a powerful tool for determining inner climatic factors in naturally ventilated greenhouses.
|
Bu çalışmada Antalya kenti mücavir alan sınırı içerisindeki açık ve yeşil alanlar çok ölçütlü analizler yardımıyla incelenmiştir. Çalışma kapsamında arazi kullanım değişim analizi, aktif yeşil alan varlığı analizi, mevcut yeşil alan sistem analizi, yeşil alan kullanıcı görüşleri analizi, belediye yeşil alan politika analizi ve SWOT analizi yapılmıştır. Analizlerden çıkan sonuçlar ve açık-yeşil alan planlama ilkeleri doğrultusunda Antalya kenti için açık-yeşil alan planlama stratejileri tanımlanmıştır. Araştırmada, Antalya kentinde kişi başına 4.2 m2 aktif yeşil alan varlığı hesaplanmıştır. Kent genelinde aktif yeşil alanların düzenli bir dağılım göstermediği, ancak aktif yeşil alan varlığının artış gösterdiği belirlenmiştir. Kent için geliştirilecek yeşil alan sisteminin, yeşil alanlar ve bunların bağlantısını sağlayan yapay ve doğal peyzaj koridorlarıyla sağlanmasının, kente çok yönlü faydalar sağlayacağı, kentin sahip olduğu fiziksel, doğal ve ekolojik özelliklerin buna uygun olduğu tespit edilmiştir. Araştırma kapsamında kullanıcı görüşlerini almak üzere bir anket çalışması yapılmış olup, elde edilen sonuçlar kullanıcıların Antalyadaki yeşil alan varlığını genel olarak yeterli bulmadıklarını göstermektedir.
|
Bu çalışma, Antalya Merkez-ilçe seralarında güzlük olarak yetiştirilen domates bitkilerinin beslenme durumunu araştırmak için yürütülmüştür. Bu amaçla, 24 domates serasından yetiştirme döneminin başında toprak örnekleri ve yetiştirme dönemi ortasında yaprak örnekleri alınmıştır. Toprak örneklerinde pH, elektriksel iletkenlik (EC), CaCO3, organik madde, bünye, azot (N), fosfor (P), potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), demir (Fe), çinko (Zn), mangan (Mn) ve bakır (Cu); yaprak örneklerinde ise N, P, K, Ca, Mg, Fe, Zn, Mn ve Cu analizleri yapılmıştır. Sera topraklarının pH ve CaCO3 düzeyleri domates yetiştiriciliği için optimum değerden daha yüksek iken, bünyeleri uygundur. Toprakların; organik madde içeriklerinin yetersiz olduğu ve tuzsuz, hafif ve orta tuzlu sınıfında yer aldıkları belirlenmiştir. Toprakların toplam N, alınabilir P, değişebilir K, Ca, Mg, alınabilir Fe, Zn, Mn ve Cu içeriklerinin ise genellikle iyi düzeylerde olduğu tespit edilmiştir. Alınan yaprak örneklerinin N, P, Ca ve Mg kapsamları genelde iyi durumda olmasına rağmen, K kapsamlarının bütün örneklerde yetersiz düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Örneklerin çoğunluğu mikro element (Fe, Zn, Mn ve Cu) içerikleri yönünden yeterli olsa da, bir kısmının özellikle Fe (% 45.8) ve Zn (% 29.4) bakımından noksan oldukları belirlenmiştir. Çalışmada ayrıca N:K oranının dengesizliği domates kalitesi açısından gübrelemede özellikle üzerinde durulması gereken bir konu olarak belirlenmiştir. Elde edilen verilerin önceki çalışmalar ile benzerlik göstermesi Antalya İli örtüaltı domates yetiştiriciliğinde bitki beslenmesi ile ilgili eksikliklerin tekrarlandığını ortaya koymaktadır. Bu durum gübrelemede özellikle yaprak analizlerinden yeterli düzeyde yararlanılmadığına işaret etmektedir.
|