Bu çalışma, Covid-19 pandemisi sürecinde, uzaktan eğitim faaliyetlerinde karşılaşılan engellere yönelik çalışmaları
sentezleyerek tek bir çatı altında toplamayı amaçlamıştır. Çalışmada ortaya çıkan sonuçlar, yapılacak uzaktan eğitim
faaliyetlerinde dikkat edilmesi gereken noktaları ön plana çıkarması açısından önem arz etmektedir. Araştırmanın yöntemi nitel
araştırma yöntemlerinden meta-sentez olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, Covid-19 pandemisi döneminde uzaktan eğitim
engelleri konusunda yayınlanmış Türkiye merkezli bilimsel araştırma makaleleri incelenmiştir. Google Scholar veri tabanında
konuyla ilgili Nisan 2021 tarihine kadar yayınlanmış 16 adet nitel/karma çalışmanın sonuç ve öneriler bölümü bu araştırmanın
bulgularını oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda uzaktan eğitim faaliyetleriyle ilgili teknik, öğretimsel, iletişimsel ve çevresel
olmak üzere dört temada engellerin olduğu belirlenmiştir. Ulaşılan sonuçlar araştırmanın amacı çerçevesinde yorumlanarak
tartışılmış ve ileride yapılacak çalışmalar için bazı önerilerde bulunulmuştur.
|
Bu çalışmada, Türkiye’de 2004-2020 yılları arasında “Sürdürülebilir Üniversite” konusu üzerine yazılmış yüksek lisans ve doktora tezlerinin incelenerek üniversitelerin araştırma eğilimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye’de yazılmış olan lisansüstü tezlerinin mevcut durumunu konu, yöntem, analiz teknikleri ve diğer eğilimler açısından değerlendirilmiştir. Tezler, YÖK Ulusal Tez Veri Tabanında “sürdürülebilir üniversite”, “sürdürülebilir kalkınma ve yükseköğretim”, “çevre eğitimi”, “yeşil kampüs”, “yeşil üniversite” gibi anahtar kelimeler ile taranarak yükseköğretim bağlamında sürdürülebilirlik konusunu araştıran ve erişime açık durumunda olan 74 lisansüstü tezi çalışma kapsamına alınmıştır. Elde edilen verilerin analizinde MAXQDA 2020 Analytic Pro nitel veri analizi programı kullanılmıştır. Verinin çözümlenmesinde betimleme ve içerik analizi yaklaşımları benimsenmiştir. Araştırmanın bulgularından biri, son 5 yılda “Sürdürülebilir Üniversite” konusundaki lisansüstü tezlerinin belirgin bir artış göstermiş olmasıdır. Bir başka bulgu da, hazırlanan tezlerin konularına bakıldığında, müfredat ve eğitim ile yeşil kampüs konularında yoğun olarak çalışıldığı belirlenmiştir. Ancak toplumsal katkı bağlamında sürdürülebilir kamusal alan ile ilgili az sayıda araştırma yapıldığı tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, elde edilen bulgular ışığında araştırma sonuçları tartışılmış ve gelecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. Çalışmanın, sürdürülebilir üniversite konusunda çalışma yapacak olan araştırmacılara, politika yapıcılara ve uygulayıcılara yol gösterici olmasında önemli bir veri sunacağı düşünülmektedir.
|
Bilginin üretimindeki değişimler ile birlikte, yükseköğretimin topluma hizmet işlevinde ticari odaklı kurum dışı faaliyetlerin ağırlığı hızla artmıştır. Böylelikle, akademisyenlerin bir yandan ticari odaklı kurum dışı faaliyetlere daha fazla katılım sağlamaları diğer yandan da toplumsal konularda entelektüel liderlik işlevlerini devam ettirmeleri beklenir hale gelmiştir. Diğer taraftan ilgili kaynaklarda, ticari odaklı faaliyetlere katılımdaki artışın üniversitelerin topluma hizmet işlevi açısından olumsuz sonuçlar doğurduğu yönünde eleştiriler de yer almaktadır. Bu çalışma, son dönemde kurum sayısı ve öğrenci kapasitesinin hızla arttığı Türk yükseköğretim sisteminde, üniversitelerin topluma hizmet işlevini, öğretim üyelerinin ticari ve sosyal odaklı kurum dışı faaliyetleri çerçevesinde bütünleşik olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Nicel araştırma yöntemlerinden tarama deseninde ilişkisel bir araştırma olarak tasarlanan çalışmada, öncelikle Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinin hangi ticari ve sosyal odaklı kurum dışı faaliyetlere katıldıkları betimsel analiz teknikleri ile incelenmiş, ardından her bir kurum dışı faaliyet alanı için katılıma etki eden faktörler lojistik regresyon ile ortaya konulmuştur. Bulgular, katılımcıların çeşitli ticari ve sosyal odaklı faaliyetlere katıldıklarını, ancak sosyal odaklı faaliyetler yürüten katılımcıların oranının ticari odaklı faaliyet yürütenlerin iki katından daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca, öğretim üyelerinin ticari odaklı kurum dışı faaliyete katılan grupta olma ihtimalinin, devlet üniversitesinde görev yapıyor olmaktan olumsuz, profesör unvanlı, erkek ve uygulamalı/pratik odaklı, teknoloji transferine yönelik ve uluslararası amaç ya da yönelimli araştırma eğilimine sahip olma durumlarından ise olumlu etkilendiği bulgusu elde edilmiştir. Sosyal odaklı faaliyetlere katılan grupta olma ihtimalinin de yaşı 60 ve üzeri, araştırma üretkenliği daha yüksek ve toplum odaklı araştırma yönelimi olan gruplarda olanlar için artarken, Fen, Teknoloji, Matematik, Mühendislik alanında olan öğretim üyeleri için azaldığı bulgusuna erişilmiştir. Bu bulgular çerçevesinde, öğretim üyelerinin yürüttüğü kurum dışı faaliyetler konusunda politika ve uygulamalar geliştirilirken, küresel gelişmelerin yanında bireysel ve kurumsal faktörlerin ve ulusal bağlamın da göz önünde bulundurulması önerilmiştir. Ayrıca, ilgili süreçlerde karar vericiler ile üniversite örgütünün paydaşları, sanayi kuruluşları ve farklı toplumsal kurum temsilcileri arasındaki iletişim ve eşgüdüm araçlarının kullanımı geliştirilebilir.
|
Amaç: Spor hekimliğine dair arşiv belgelerini inceleyerek elde edilen bilgileri paylaşmak ve Türk spor hekimliği tarihine ışık tutmaktır.
Yöntem: Nitel araştırma olarak tasarlanan çalışmada doküman analizi yöntemi kullanıldı. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivi katalogları ile Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi Kataloğu “spor hekimliği”, “spor doktorluğu”, “spor tarihi”, “spor ve yaralanma” ve “spor tıp tarihi” anahtar kelimeleri kullanılarak tarandı. Belirlenen kriterlere uygun dokümanlar sadece Cumhuriyet Arşivi Kataloğunda bulunarak çalışmaya dâhil edildi. Tamamı tarih metodolojisi bakımından incelendi. Ağustos-Kasım 2021 tarihleri arasında yürütülen çalışma kapsamı bakımından etik kurul izni gerektirmemektedir.
Bulgular: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Cumhuriyet Arşivi Kataloğunda yapılan tarama sonucunda 6 adet belgeye ulaşıldı. Bu belgeler 1943 ve 1981 yılları arasındaki döneme aittir. Çalışma alanıyla ilgili çok değerli görülen ve nadir bulunan bu dokümanlardan ilki, 1943 yılında düzenlenen Milli Türk Tıp Kongresi’nde Dr. Niyazi Erzin tarafından hazırlanıp sunulan rapordur. İkinci (1966) ve üçüncü (1969) belge, Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yayımlanan Kararnamelerdir. Bu Kararnameler ile ‘Türkiye Spor Hekimleri Derneği’nin kurulmasına, ‘Türkiye Milli Spor Hekimliği Federasyonu’nun Milletlerarası Spor Hekimliği Federasyonu ile iş birliği yapabilmesine ve unvanındaki ‘milli’ kelimesinin kullanmasına izin verilmiştir. 1978, 1979 ve 1980 yıllarında Millî Eğitim Bakanlığınca yayınlanan belgelerde Prof. Dr. Necati Akgün’ün ve Prof. Dr. Fikret Durusoy’un tayini ile ilgili kararlar yer almıştır.
Sonuç: İncelenen belgelere göre; spor hekimliğinin özellikli bir disiplin olduğu, Türk sporunun gelişimi ve toplum sağlığının korunması için kritik görevlerinin bulunduğu cumhuriyetimizin ilk dönemlerinden itibaren anlaşılmıştır. Spor hekimliği uzmanlığının ülkemizde de yaygınlaşması ve nitelikli hekim yetiştirilmesi için yoğun çaba gösterilmiştir. Bu alanın Türkiye’deki öncüleri Dr. Necati Akgün ve Dr. Fikret Durusoy’dur. Alanda benzer çalışmaların yapılmasına öncülük etmek ve bu konuda bir yöntem oluşturmak çalışmanın diğer bir amacı olarak değerlendirilebilir.
|
Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrencilerin sayısı her geçen yıl giderek artmaktadır. Bu durum uluslararası öğrencilere yönelik akademik çalışmaların yapılması ihtiyacını ve gerekliliğini de gündeme getirmektedir. Bu çalışmanın temel amacı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde (RTEÜ) öğrenim gören uluslararası öğrencilerin COVID-19 ve pandemi sürecindeki deneyimlerinin keşfedilmesidir. Bu çalışmada fenomenolojik araştırma deseni kullanılmıştır. Bu çalışmanın evrenini RTEÜ’de öğrenim gören 587 uluslararası öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada amaçlı örneklem yöntemleri arasında yer alan maksimum çeşitlilik örneklemi kullanılmıştır. Araştırmada toplam 20 uluslararası öğrenci ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular (1) COVID-19 ve pandemi hakkındaki düşünceler, (2) COVID-19 ve pandemi sürecindeki gündelik yaşam pratikleri/deneyimleri, (3) Pandemi sürecinde karşılaşılan sorunlar, (4) Pandemi sonrasındaki gelecek planları ve (5) Uzaktan eğitim süreci ile ilgili düşünceler olmak üzere beş başlık altında sunulmuştur. COVID-19 ve pandeminin katılımcılar üzerindeki etkisine bakıldığında ekonomik ve psikolojik sorunlar başta olmak üzere barınma, eğitim ve sağlık gibi temel alanlarda sorunlar yaşadıkları tespit edilmiştir. Buna rağmen katılımcıların genel olarak COVID-19 ve pandemi sürecine ilişkin orta ve uzun vadede olumlu, gelecekleri hakkında umutlu, uzaktan eğitim süreci hakkında olumsuz düşüncelere sahipken bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim imkânlarının yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
|
Üniversite yaşamında öğrenciler başta barınma, beslenme, ulaşım, sağlık, kişisel gelişim, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi birçok yeni durumla karşılaşmaktadır. Bu yeni durumlar, üniversitelerin akademik görevinin bir parçası olmasa da zaman zaman öğrencilerin öğrenim deneyimini ve kalitesini etkileyebilmektedir. Bahsedilen bu durumların öğrenciler açısından birer sorun oluşturmaması öğrenci ailelerinin imkân ve olanaklarının yanı sıra üniversitelerin sunduğu imkân ve olanaklar ile doğru orantılıdır. Özellikle genç bir nüfusa sahip Türkiye’de sürdürülebilir bir kalkınma için üniversitelerin öğrencilerin deneyimlerinin bütünlüğünü sağlaması ve öğrencilere daha iyi bir deneyim yaşatmak için sundukları imkânları geliştirmesi önemlidir. Literatür incelendiğinde, Türkiye’de üniversitelerde sunulan sosyal, kültürel, akademik ve kişisel gelişim imkânları hakkında bütüncül ve kapsamlı bir bilgi bulunmadığı görülmektedir. Bu bağlamda, öğrencilerin üniversitelerde sahip olduğu sosyal, kültürel ve akademik gelişim imkânları ele alan kapsamlı araştırmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki üniversitelerin sunduğu sosyal, kültürel, akademik ve kişisel gelişim imkânları hakkında kapsamlı güncel bilgiler sağlayarak mevcut durumu ortaya koymaktır. Çalışmanın, üniversitelerin fırsat ve imkânlarını ele alarak öğrencilere rehberlik edebileceği ve üniversitelerin bu konudaki farkındalığına katkıda bulunabileceği umulmaktadır.
|
COVID-19 pandemisi sürecinde virüsün yayılmasını önlemek için birçok tedbir alınmıştır. Alınan tedbirler doğrultusunda
insanların günlük hayatlarında önemli değişiklikler yaşanmıştır. Pandemiden en fazla etkilenen gruplardan biri olduğu düşünülen
üniversite öğrencileri üzerinde üniversitelerde yüz yüze eğitimden online eğitime geçilmesi de bazı sorunları beraberinde
getirmiştir. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin COVID-19 korku düzeyleri tanılayıcı değişkenlere göre karşılaştırılarak
incelenmiştir. Ayrıca katılımcıların COVID-19 korku düzeylerinin yıl sonu not ortalamalarına etkisinin incelenmesi
amaçlanmaktadır. İki bölümden oluşan anket İstanbul’da bulunan üç vakıf üniversitesinde 4 yıllık İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG)
Bölümü, 2 yıllık İSG Programı ile mühendislik fakültesinden 120 öğrenciye uygulanmıştır. Analizler için SPSS 25.0 istatistik paket
programı kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre katılımcıların COVID-19 korkusu orta düzeyde saptanmıştır. Öğrencilerin
COVID-19 korku düzeyi puanları ile akademik not ortalaması arasında yüksek düzeyde negatif yönlü bir ilişki olduğu ortaya
çıkmıştır. COVID-19 korkusu akademik not ortalamasındaki değişimin %50’sini açıklamaktadır. COVID-19 korkusu akademik
not ortalamasını negatif yönde yordamaktadır. Dışarıda çift maske kullanan katılımcıların COVID-19 korkusu puan ortalaması
dışarıda çift maske kullanmayan katılımcıların puan ortalamasından anlamlı olarak daha yüksektir. Ayrıca COVID-19 geçiren ve
geçirmeyen katılımcıların COVID-19 korkularının benzer olduğu gözlenmiştir.
|
Bu çalışmanın amacı yükseköğretimde öğrenci bağlılığını ölçmeye yönelik geliştirilen Yükseköğretim Öğrenci Bağlılığı Ölçeği’nin (YÖBÖ) Türk dili ve kültürüne uyarlamasını gerçekleştirmek ve ölçeğin geçerlik ile güvenirliğini test etmektir. Araştırma 450 öğretmen adayı üzerinde yürütülmüştür. Ölçeğin uyarlanma sürecinde sırasıyla çeviri geçerliği, dil ve anlam geçerliği, içerik geçerliği, yapı geçerliği ve güvenirlik analizi çalışmaları yapılmıştır. Elde edilen bulgular neticesinde YÖBÖ’nün uyarlaması yapılan orijinal ölçekte olduğu gibi yükseköğretimdeki öğrenci bağlılığını on boyutlu bir yapı olarak ölçebildiği doğrulanmıştır. Ölçek için elde edilen geçerlik ve güvenirlik sonuçlarına göre, ölçeğin Türkçe formunun orijinali gibi kabul edilebilir düzeyde geçerlik göstergelerinin bulunduğu ve yeterli güvenirlik katsayılarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak YÖBÖ’nün, yükseköğretimdeki öğrenci bağlılığını ölçebilecek güvenilir ve geçerli bir ölçme aracı olduğu ortaya konmuştur.
|
Utilizing in-depth interviews with 14 lecturers teaching English in foreign language departments at two state and two private universities in Ankara, capital of Turkey, this study aims to discover the direction of skills transformation of these lecturers. The results show that they assumed new roles and acquired new skills, but also lacked some critical skills. Work intensification, inadequate professional development opportunities, exclusion from decision-making processes, and increasing managerial control result in deskilling in both research and pedagogy. The research findings also show that work environment is unable to provide professional development and to increase the motivation of the lecturers teaching English, placing them at a disadvantage in universities. Lecturers who think that their ideas are considered unimportant or ignored tend to lose their motivation to improve some professional skills. This study revealed that the most noticeable issue facing foreign language lecturers in the higher education system is their marginalized and undervalued status.
|
Bu çalışma mantık dersinin Anadolu İmam Hatip Liselerindeki yerini, din eğitimiyle ilişkisini, İlahiyat Fakültelerine çeşitli yönlerden yansımalarını mantık dersi öğretim programı bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu maksatla çalışmanın amaçları doğrultusunda, mantık programlarının uygulanışını anlayabilmek için gerekli olan haftalık ders dağıtım çizelgeleri incelenmiş, son mantık programı ile son meslek dersleri programları ilişkilendirilmiş ve konuyla ilgili olarak öğrenci ve akademisyen görüşlerine başvurulmuştur. Bu çalışmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Araştırmanın veri toplama aşamasında İlahiyat Fakültelerinde okuyan öğrenciler ve görev yapan akademisyenler arasından seçilen 14 kişi ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerden sonra elde edilen verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılarak bulgular oluşturulmuş ve değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda paydaşların büyük bir çoğunluğunun, bu okullarda mantık dersinin verilmesinin elzem bir durum olduğu ve bu okulların eğitim sisteminin mantık eğitimiyle çok ilişkili olduğu, öğrencileri gündelik, dini, bilişsel, akademik olarak olumlu yönde etkileyebileceği, bu sebeple dersin zorunlu/seçmeli olma durumu, program durumu, orta düzeyde okutulabilme durumu vb. durumlarda değişikliklerin yapılması ile verimin daha çok arttırılabileceği noktasında hemfikir oldukları görülmüştür. Son olarak ilgili kurum ve bireylere önerilerde bulunularak çalışma sonuçlandırılmıştır.
|