Problem: Sanayi alanları kent/bölge/ülke ekonomisine yönelik sundukları ekonomik faydaların yanı sıra mikro bölgeleri ve/veya kentleri bir takım çevre sorunları ile de karşı karşıya bırakabilmektedir. Konya Şeker Fabrikası 1954 yılından günümüze kadar sadece Konya kenti ölçeğinde değil bölgesel ve ulusal ölçekte ekonomik büyüme, istihdam ve iş fırsatları gibi birçok başarıya yol açmıştır. Fakat kurulduğu dönemde yerleşimlerden uzak bir konumda iken kentteki nüfus/kentsel yerleşik alan artışı beraberinde kent içi bir sanayi alanı haline gelen fabrika alanı aynı zamanda yakın çevresinde çevresel kaliteyi, dolayısıyla kentlinin yaşam kalitesini düşürebilecek çeşitli çevresel ve sosyal sorunlara da yol açmıştır. Amaç: Bu makale Konya Şeker Fabrikası’nın çevresel kalite bağlamında kente ve kentliye etkilerini fabrika alanının yakın çevresinde yaşayan yerleşik halkın perspektifinden araştırmaktadır. Yöntem: Bu bağlamda halkın fabrika kaynaklı sorunları önemseme düzeylerini, çevresel kalite sorunlarını bertaraf etme amacıyla fabrika alanının kentten uzaklaştırılması önerisine ilişkin yaklaşımlarını ve alanın sanayi işlevini yitirmesi halinde kamu yararı doğrultusunda kazanabileceği yeni işlev önerilerini mahalleler bazında karşılaştırmalı belirlemeyi amaçlayan kapsamlı bir anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bulgu ve Sonuçlar: Bulgular katılımcıların; (1) fabrikanın ekonomik faaliyetlerinden genelde memnun olduklarını, (2) ancak alanın yakın çevresinde hava kalitesinin çok düşük olduğunu, (3) katılımcıların fabrika alanından kaynaklı çevresel rahatsızlıklarının (hava, gürültü, çevre ve görüntü kirliliği vb.) ve sağlık kaygılarının oldukça fazla olduğunu, (4) pek çok insana iş imkânı sağlamasına karşın şeker fabrikasının çevreye olan olumsuz etkileri nedeniyle şehir dışına çıkarılmasının katılımcılar tarafından gerekli görüldüğünü, (5) bu durumda âtıl kalacak alanın kamu yararına (sosyo-kültürel alan, üniversite alanı, festival/fuar alanı, park, ağaçlandırılacak alan vb.) düzenlenmesinin istendiğini göstermektedir. Bu çalışma Konya Şeker Fabrikası’nın çevresel kaliteye olumsuz etkilerini bertaraf etmede yöneticilere ve planlama otoritelerine katkı sağlayacak niteliktedir.
|
Kadın geçmişten günümüze hemen her alanda hayatı etkilemiştir. Kadının bakış açısı, olayları derinlemesine incelemesi, olaylardan ders çıkarmasının bu roldeki etkisi büyüktür. Bilimsel çalışmalar ışığında ilk çağlara bakıldığında kadının, ilk ocak kavramını ortaya çıkardığı ve yiyecekleri saklamak için alan yarattığı görülür. Kadın böyle önemli bir noktadayken daha sonra toplumsal, politik, inanç gibi nedenlerden dolayı toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmıştır. Zaman içerisinde geleneksel dokulardaki yaşam, bireylere toplum içinde cinsiyete ilişkin farklı anlamlar yüklemiştir. Kadınlar sosyal hayatlarından geride kalırken kamusal mimari mekanlar bile ayrıştırılmış; pazarlar, meydanlar erkeklere ait mekanlar haline gelmiştir. Toplumun sosyo-kültürel dokusuyla kadın ve erkeğe farklı yaşam alanlarında farklı özgürlükler ve imkanlar sunulmuş, mekânlar cinsiyetlendirilmiştir. Dolayısıyla erkek ve kadın ait ayrı mekânlar ortaya çıkmış, ayrışma kültürle ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda farklı kültür yapılarında geleneksel konutlar içerisindeki kadın mekanı ve kadının mekan kullanımının nasıl olduğu araştırılmıştır. Çalışmada problem olarak görülen cinsiyet ayrımının tasarımda ve mekan kurgusunda etkili olması geleneksel konutlar üzerinden incelenmiştir. Yedi bölgeden; bulunduğu bölgenin iklimini, toplumsal yapısını, inancını yansıtan yedi adet geleneksel konut seçilmiş ve kadına göre konutun mekan organizasyonu değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda farklı bölgelerde yer alan konutlarda kadının etkisi ortaya konularak, bölgesel bir karşılaştırma yapılmıştır.
|
Günümüzde artan çevre kirliliği ve ekolojik sorunlar insanların çevrelerine karşı daha duyarlı olmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. Yapı sektörü de çevre kirliliğini arttıran önemli sektörlerden biridir. Bu nedenle kullanılan yapı malzemelerinin ve projelerin çevreci olmaları açısından önemli çalışmalar başlatılmıştır. Aynı zamanda bir yapının kullanımı sürecindeki enerji gereksinimi de önemli bir tüketim miktarı oluşturmakta dolayısı ile daha az enerji ile daha konforlu yaşama koşullarını sağlayacak yapım sistemleri ve malzemelerinin araştırılması da önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda tüm dünyada pek çok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalar hem çevreye atık oluşturan malzemelerin ortadan kaldırılması amacıyla hem de daha çevreci malzemelerin kullanılması açısından araştırılmaktadır. Bu çalışmada bu çevreci yaklaşımlar çerçevesinde geliştirilen yapım teknik ve malzemelerini içeren önemli örneklere yer verilmiştir. İkinci olarak tüm bu çevreci araştırmalar yanında bir geleneksel sistem ürünü olan toprak yapıların günümüze modernleştirilerek uygulanmış örneklerine ve yapım tekniklerine yer verilmiş, bu konuda uygulanmış örnekler aktarılmıştır. Literatür çalışması ile yürütülen çalışmada hem çevreci yaklaşımlar çerçevesinde yapılan örnekler hem çağdaş kerpiç yapılar ele alınmış ve çevreci yaklaşımlar açısından bu yapı türleri değerlendirilmiştir. Bu örneklerin hepsi yapıldıkları yer ve amaca göre oldukça çevreci çözümler üreten örneklerdir. Dünyada çevreci yaklaşımlarla yapılan malzeme araştırmaları ve yapım teknikleri elbette çok önemlidir ve bu çalışmalar sürdürülecektir. Ancak yapılan çalışmada çağdaş sistemle üretilen kerpiç yapıların diğer çevreci yapılara göre de oldukça çevreci yapılar oldukları bulgusu ortaya konulmuştur.
|
Dünyada artan çevre sorunlarına bağlı olarak son yıllarda motorsuz araç kullanımına yönelik ilgi artmaktadır. Bu araçlar içerisinde ekonomik ve ekolojik faydaları ile bisiklet öne çıkmaktadır. Bisiklet günümüzde kentlerde ulaşımı sağlamanın en uygun yollarından biri kabul edilmektedir. Ancak buna rağmen birçok ülkede altyapı olanaklarının yetersiz olması bisiklet kullanımını sınırlandıran önemli bir faktör olarak görülmektedir. Bu çalışmanın amacı Antalya kent merkezinde bisiklet ile ulaşımın geliştirilmesi için yapılan çalışmaların incelenmesi ve değerlendirilmesi, bisiklet kullanıcılarının karşılaştığı sorunların belirlenmesi ve bisiklet kullanıcılarının görüş ve önerileri doğrultusunda bisiklet kullanımının özendirilmesi ve geliştirilmesine katkı sağlayacak bir takım önerilerin geliştirilmesidir. Çalışmanın ilk aşamasında araştırma konusuna yönelik yapılan çalışmalar, Antalya’da kent içi ulaşımında bisiklet kullanımı ile bu konuda yapılan planlama ve uygulamalar, bisiklet kullanımına etki eden mekansal gelişim ve nüfus özellikleri ortaya konulmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında önceden hazırlanan sorularla, bisiklet kullanan bireylerle karşılıklı görüşme yapılmıştır. Çalışmanın son aşamasında Antalya kenti özelinde bisikletli ulaşım sorunları değerlendirilmiş ve sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik bazı öneriler getirilmiştir. Sonuç olarak planlama ve tasarım çalışmalarında önemli yere sahip katılımcı yaklaşım düşüncesiyle bisiklet kullanıcıları ile yapılan genç ve eğitimli bir nüfusa sahip olan Antalya kent merkezinde bisiklet kullanım oranının düşük olduğu, bunun eğitimin yetersizliği, motorlu taşıt trafiğinden kaynaklı sorunların varlığı, bilgi ve tecrübe eksikliği ile spor etkinliklerine katılma yetersizliğinden kaynaklanabileceği vurgulanmıştır.
|
Hızlı kentleşme ile ortaya çıkan çevresel sorunların çözümünde yaşanılabilirlik, sürdürülebilirlik temalı birçok strateji geliştirilmiştir. Geliştirilen stratejilerin temelinde de doğa ve insan öncelikli kalite arayışları yer almış olup, yaşam kalitesi, mekân kalitesi gibi kavramlar ön plana çıkmıştır. Bu kapsamda çalışma “Kentsel dış mekânlara yönelik tasarım kararlarının geliştirilmesinde, mekân kalitesi önemli bir etkendir” hipotezi üzerine kurgulanmıştır. Bu amaçla; Edirne İli Selimiye Camii ve yakın çevresinin fiziksel mekân kalitesine yönelik tasarım kararları geliştirilmiştir. Çalışma doğrultusunda; literatür bilgileri ve arazi gözlemleri çerçevesinde konfor-imaj odaklı mekânsal kalite parametreleri geliştirilmiştir. Belirlenen parametreler doğrultusunda; ulaşım durumu, yapı-fonksiyon durumu, yeşil alan durumu, doluluk boşluk durumu, kat yükseklikleri, kentsel imgeler, korunan alanlar ve tescilli yapı durumuna ilişkin haritalar oluşturulmuştur. Çalışma sonucunda; analizlerden elde edilen bulgular kapsamında alana ilişkin güçlü ve zayıf yönler saptanarak, mekân kalitesini geliştirecek çeşitli tasarım kararları öngörülmüştür.
|
Deniz, kum ve güneş temalı tatil anlayışına olan ilginin yerini alternatif turizme olan ilgi almaya başlamıştır. İnsanlar farklı bölgelerin sahip oldukları kültürel dokuyu merak etmeye ve tatil planlarını bu doğrultuda yapmaya başlamışlardır. Destinasyon merkezlerinin gelişmesi, yeterli sayıda talebe ulaşabilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi pazarlamanın imkânlarından ne kadar yararlandığına paralel olarak gelişim göstermektedir. Destinasyon pazarlaması kavramı göz ardı edilemeyecek ölçüde önemli hale gelmiştir. Destinasyon pazarlamasının başarıya ulaşması için söz konusu mekânların koruma altına alınması, gelişimine katkı sağlanması ve turizm anlamında hak ettiği değeri görebilmesinin sağlanması önemlidir. Bu da ancak etkili pazarlama faaliyetlerinin uygulanması ile mümkün olmaktadır. Yapılan çalışmanın amacını, Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan ve yaklaşık 1000 yıllık tarihe sahip kültürel miras olan Çiğdemli Köyünün destinasyon pazarlaması perspektifinde nasıl kullanılması gerektiğinin incelenmesi oluşturmaktadır. Köyün önemli bir destinasyon mekânı olarak keşfedilmesi, insanlara duyurulması, farkındalık yaratılması ve turizm potansiyelinin varlığının literatüre kazandırılması da çalışmanın amaçları arasındadır. Bu bağlamda köyün sit alanı olarak koruma altına alınması, ilçenin turizmine katkı sağlaması için yapılan ve yapılması planlanan faaliyetler konusunda Divriği belediyesi ve Çiğdemli Köyü derneğinden bilgiler toplanmıştır. Ayrıca köye ziyaret gerçekleştirilerek, eşsiz kültürel doku gözlemlenmiştir. Araştırma sonucunda köyün bir kültürel miras olarak destinasyon mekânı olduğu, turistik çekim merkezi haline gelmesi için gerekli faaliyetlerin yapılmasına devam edildiği belirlenmiştir.
|
Tourism plays a significant role in the economic development of Kenya. However, the development of the sector continues to face challenges arising, both locally and globally. This study identifies and analyses these problems and how they impact tourism activities. The study provides a brief overview of the role of international tourism by highlighting its socio-economic, environmental, and political contributions to the country's development. Also discussed are the sustainability issues around mass tourism and its effect on the environmental, social, economic, and cultural aspects of life in the host regions. The key to addressing the tourism sector's performance is the understanding of the significant role the market plays. Focusing on this, the study examines emerging issues in the Kenyan tourism sector i.e. seasonality, overreliance on the international market, impacts of tourism infrastructure development on space, among others, and their roles in shaping the tourism industry. It is established that overdependence on the international market exposes Kenyan tourism to global risks that could result in the collapse of the sector, thus negatively affecting the economy. To safeguard the Country from external risks, the study proposes strengthening domestic tourism by encouraging local investors' participation in international tourism. The study also identifies the main problems related to tourism activities in Kenya including; pollution, destruction of cultural heritage, the threat to the health of both human and aquatic life, human-wildlife conflicts, less economic benefits to local communities and host nations dues to dominance by transnational corporations, social ills like drug abuse, luring of young girls into sex resulting into early pregnancy and school drop-out among other problems. The findings of this research are based on a review of previously done research literature, academic documents, government reports, among other secondary and primary sources of data.
|
Kongre turizminde en çok tercih edilen mekan türü, ulusal ve uluslararası toplantılara ev sahipliği yapmak üzere tasarlanan, konaklama tesisleri içinde en büyük olan kongre otelleridir. Farklı ülkelerde en fazla kongre yapılan şehirlerin nitelikli kongre otelleriyle öne çıktığı görülmektedir. Kongre katılımcılarının işlevsel gereksinimlerini karşılayabilmek ve ilgili şehre daha çok kongre çekebilmek için kongre otellerinin belirli tasarım kriterlerine ve mekansal standartlara uygun olarak tasarlanması gerekmektedir. Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı’na göre, kongre turizmine altyapısı uygun illerden biri olarak belirlenen Bursa’da da bu konuda çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu noktada çalışmanın amacı; ilgili literatür üzerinden kongre otellerinin tasarım kriterlerini ve mekansal standartlarını ortaya koyarak, bu bağlamda Bursa’da kongre yapılan otellerin yeterliliğini analiz etmektir. Çalışmada yöntem olarak, literatür araştırması, Bursa’daki otellerle ilgili yerinde fiziksel tespitler ve yetkililerle görüşmeler yapılmıştır. Alan çalışmasında, farklı ülkelerde en çok tercih edilen kongre otelleriyle, Bursa’da en fazla kongre yapılan oteller konum, mimari tasarım, mekansal kurgu özellikleri ve mekansal standartlar açısından analiz edilerek, karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda, Bursa’da kongre yapılan otellerin gerekli tasarım kriterlerini ve mekansal standartları sağlamadığı görülmüştür. Yapılan çalışmanın yeni kongre otellerinin tasarımında mimarlara rehberlik edeceği ve Bursa’da kongre turizminin gelişmesine katkı koyacağı düşünülmektedir.
|
Aslı ALTANLAR
Aslı ALTANLAR
Bu çalışma mahalle sakinlerinin yere bağlılıklarının turizmin etkileri, turizm gelişimini destekleme niyetleri ile sürüdülebilir turizm politikalarına karşı davranışsal tutumları arasındaki ilişkiyi incelenmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla alan araştırması 2017 yılında Amasya ilinde yer alan ve geleneksel mahalle dokusuna sahip olan on mahallede gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 460 kişi katılmıştır. Basit rastlantısal örnekleme yoluyla seçilen tüm katılımcılara her üç boyutu ölçmeye yönelik anket soruları uygulanmıştır. Yere bağlılık ve turizm stratejileri arasındaki ilişkinin ortaya konulması için temel bileşenler analizi, çoklu regresyon analizi, spearman korelasyon ve kruskal wallis analizleri uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda yere bağlılığı belirleyen bileşenlerin yere bağımlılık ve sosyal bağlılık boyutları olduğu; yere bağlılıkları güçlü olan yerel sakinlerin turizm gelişimini olumlu karşıladıkları; yerel sakinlerin turizm odaklı stratejilere yönelik memnuniyetleri arttıkça sosyal bağlılıkları ve yere bağımlılıklarının da arttığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak elde edilen bulgular tarihi çevre ve geleneksel mahallelerdeki yerel sakinlerin yere bağlılığını güçlendiren, bölgenin ölçeği ve genel kimliği ile çelişmeyecek bir yapılanma içinde bir turizm senaryosunun sürdürülebilir olacağını ortaya koymaktadır.
|
Günümüzdeki kentsel parkların insanların fiziksel ve ruhsal iyileşmelerine katkı sağladığı birçok araştırmacı tarafından açıklanmıştır. Bu alanlar planlanırken sırasıyla tasarım, uygulama, ve kullanım aşamaların yapılması gerekmektedir. Ancak bu alanların tasarım ve uygulama aşamaları üzerinde çok durulurken; kullanım ve kullanım sonrası değerlendirme aşamaları genellikle ihmal edilmektedir. Bu da alanda asıl önemli olan kullanıcı ihtiyaçlarının geri planda kalmasına sebep olmaktadır. Aslında mekanda en çok zaman geçiren kullanıcıların (çocuklar, yaşlılar, gençler vb.) planlama aşamalarında olmamaları büyük bir eksiklik yaratmaktadır. Kullanım Sonrası Değerlendirme Yöntemi (KSD), kullanıcılarının düşüncelerini ve isteklerini de göz önüne alınarak alanın tasarım ve uygulama sürecinin yapılması için oluşturulmuş bir yöntemdir. Bu çalışma Zonguldak’ta bulunan Filyos Sahil Parkı’nda kullanıcı memnuniyetinin değerlendirilmesi ve kullanım açısından parkın eksiklerinin bulunması ve giderilmesi amacı ile yapılmıştır. Çalışma alanında KSD metodu kullanılarak gözlem tekniği ve anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre getirilen öneriler; alana özellikle toplu ulaşım araçların değerlendirilmesi, kullanım çeşitliğinin çoğaltılması ve gereken yerlerde bilgilendirme tabelaları yerleştirilmesi olmuştur.
|