Ayşe Tekin DEDE, Bahri KARLI
Ayşe Tekin DEDE, Bahri KARLI
Amaç: Bu çalışmada; Denizli ili Çivril ilçesinde elmayetiştiriciliği yapan işletmelerin tarım sigortası yaptırmave yaptırmama tercihlerini etkileyen faktörlerinbelirlenmesi amaçlanmıştır.Yöntemler ve Bulgular: Elma üretiminin yoğun olarakyapıldığı ilçede, tarımda sigorta uygulamaları da yaygınolarak yapılmaktadır. Dolayısıyla, elma yetiştiriciliğindetarım sigortası yaptıran üreticiler ve yaptırmayanüreticiler araştırmanın ana kitlesini oluşturmuştur. Oransal yöntem kullanılarak elma üretiminde sigortayaptıran (72), sigorta yaptırmayan (72) toplam 144üretici ile yüz yüze anket yöntemiyle görüşmeyapılmıştır. Veriler 2016-2017 üretim döneminikapsamaktadır. Sigorta yaptıran ve yaptırmayanişletmelerin sosyo-demografik özellikleri irdelenmiştir.Araştırma sonuçlarına göre; toplam üreticilerin%86.81’nin tarım sigortasından ortalama 5 yıldırhaberdar olduğu belirlenmiştir. Üreticilerin%75.69’nun tarım sigortaları ile ilgili bilgileri Tarım veOrman İlçe Müdürlüğü, sigorta şirketleri, televizyon veinternet kaynaklarından sağladığı saptanmıştır.Genel Yorum: İşletmelerin %69.44’ünün devletinsigorta prim desteği uygulamasından olumlu etkilendiğisaptanmıştır. Üreticilerin %30.56’sının ise sigorta primdesteğinden etkilenmedikleri sonucuna ulaşılmıştır.2017 üretim sezonu için sigorta yaptıran işletmelerinelma dikili alanları ortalaması 35 dekardır. Ayrıcasigorta yaptıran üreticilerin ortalamada 6762 TL primücreti ödediği saptanmıştır. Sigorta yaptıran üreticilerinyaş ortalamalarının küçük, eğitim seviyelerinin yüksekve arazilerinin olması sigorta tercihlerini olumluetkilemiştir. Sigorta yaptırmayan üreticilerin ise yaşortalamalarının büyük, eğitim seviyelerinin düşük vearazilerinin küçük, parçalı olması sigorta tercihleriniolumsuz etkilemiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Denizli ili Çivril ilçesindeelma üretimini tehdit eden riskler ve bu risklere karşıüreticilerin tutumları, üreticilerin sosyo-demografiközellikleri ve sigorta yaptırma/yaptırmama tercihlerininincelenmesi.
|
Amaç: Bu çalışma, humik asit ve azotlu gübre dozlarınınlavanta (L. angustifolia Mill.) bitkisinin bazı bitkiselözelikleri ve verimi üzerine etkisini belirlemek amacıylayürütülmüştür.Yöntem ve Bulgular: Deneme; 2019-2020 yıllarında,Uşak Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulamaalanında yürütülmüştür. Denemede humik asituygulanmış (100 kg ha-1) ve uygulanmamış (Kontrol)parsellere, 3 farklı dozda (Kontrol, 30 kg ha-1, 60 kg ha-1)azotlu gübreleme yapılmıştır. Deneme tesadüfbloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Ana parselleri humikasit uygulamaları alt parselleri ise azot dozlarıoluşturmuştur. Çalışmada; bitki boyu (cm), taze herbaverimi (kg ha-1), drog herba verimi (kg ha-1), drog çiçekverimi (kg ha-1), uçucu yağ oranı (%), uçucu yağ verimi (Lha-1) çiçek başağı sayısı (adet parsel-1) ve çiçek başağıuzunluğuna (cm) ilişkin ölçümler yapılmıştır.Genel Yorum: Elde edilen sonuçlara göre, denemede 1.yıl, humik asit uygulanan parsellerde drog çiçek verimi343 kg ha-1iken, humik asit uygulanmayan parsellerde274 kg ha-1 olmuştur. İkinci yılda ise bu değerler sırasıyla3101 ile 1426 kg ha-1 olarak belirlenmiştir. Uçucu yağverimi ise humik asit uygulanan parsellerde ilk yılda 27,7L ha-1, ikinci yılda 123 L ha-1 olarak belirlenirken, humikasit uygulanmayan parsellerde sırasıyla 21,4 ile 55,1 L ha1 olmuştur.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Humik asit uygulamasınınlavanta bitkisinin gelişmesinde olumlu katkısının olduğuve yapılacak olan azotlu gübreleme miktarının 30-60 kgha-1 arasında uygun olduğu belirlenmiştir.
|
Amaç: Ege Bölgesinde yer alan Uşak ilinde arı ürünlerinintüketici özelliklerinin, alışkanlıklarının vefarkındalıklarının belirlenmesi, arı ürünlerinin bilinirliğideğerlendirmektir.Yöntem ve Bulgular: Çalışmanın materyalini Uşak ilindenrastgele seçilen 20 Akademisyen, 20 Memur, 20Üniversite dışı seçilmiş kişiler ve 20 öğrenci olmak üzeri80 kişiye yapılmış olan anket çalışması sonucunda eldeedilen orijinal veriler oluşturmuştur. Çalışmaya katılantüketicilerin %50’sinin eğitim durumunun üniversiteolduğu; %50’sinin 3000 TL ve üzeri gelire sahip olduğu,%99’nun arı ürünlerini tükettiği belirlenmiştir. Arıürünleri arasında tüketiciler tarafından en çok tüketilenarı ürünün bal olduğu belirlenmiştir. Yine tüketicilerin%74 ‘ü arı ürünleri satın alırken ambalajlı, markalıürünler tercih edilmektedir. Sonuç olarak arı ürünlerininbilinirliğinin eğitim düzeyine ve artan gelir düzeyine görekullanımın arttığı ifade edilmiştir.Genel Yorum: Ülkemiz zengin bitki florası ve bitkisel ürünçeşitliği ile arıcıların herhangi bir yere ve yöreye bağlıkalmayıp yıl içerisinde birkaç yer değiştirerek farklı besinmadde içeriğine sahip çeşitli bal (salgı ve çiçek balı) vearıcılık ürünleri elde etmesine olanak sağlamaktadır.Arıcılık çalışmaları sonucunda, bal, ana arı ve oğulüretiminin yanı sıra bal mumu, arı sütü, polen, arı zehrive propolis gibi birçok ürün elde edilmektedir. Çalışmasonucunda katılımcıların çoğunluğunun arı ürünlerihakkında bilgi sahibi olup tüketmekte olduğugözlemlenmiştir. Ancak arı ürünleri ile ilgili tanıtımınyetersiz olduğu ve bu konuda gerekli kurumların dahaefektif bir tanıtım çalışması yapması gerektiğibelirlenmiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Yapılan çalışma ile EgeBölgesinde bulun Uşak ilinde tüketicilerin arı ürünlerineolan eğilimleri belirlenmiştir. Aynı zamanda tüketimtercihleri, arı ürünlerini satın alma yerleri, arı ürünlerisatışındaki eksiklikler belirlenerek arıcılık ile uğraşanlarave yapılacak diğer çalışmalara kaynak teşkil edeceğidüşünülmektedir.
|
Amaç: Bu çalışmada farklı yumurta ağırlık gruplarındakidöllü ve dölsüz kınalı keklik yumurtalarının kuluçka işlemiöncesi ve sonrasında özelliklerin belirlenmesiamaçlanmıştır.Yöntemler ve Bulgular: Kınalı keklik yumurtalarıyumurta ağırlıklarına göre grup I: 15.60-20.49 g ve grupII: 20.51-25.63 g ve olarak sınıflandırılmıştır. Yumurtalar,kuluçka makinasına yüklenmeden bireysel olarakyumurta ağırlığı, yumurta boyu ve eni belirlenmiştir.Kuluçka işlemi sonrası her bir gruptaki yumurtalar civcivçıkışı olan ve olmayan olarak tanımlanmıştır. Civciv çıkışıolan yumurtalarda; civciv çıkış ağırlığı, kabuk ağırlığı,mutlak ve bağıl ağırlık kaybı belirlenmiştir. Civciv çıkışıolmayan yumurtalarda; kuluçka sonu yumurta ağırlığı,kuluçka sonu yumurta içerik ve kabuk ağırlığı, mutlak vebağıl ağırlık kaybı, döllülük ve embriyonik ölümgerçekleşen yumurta sayısı belirlenerek çıkış gücübelirlenmiştir. Kuluçka makinasına yüklenen yumurtaağırlık gruplarında (grup I: 15.60-20.49 g ve grup II:20.51-25.63 g) yumurta ağırlığı, yumurta boyu ve eni,şekil indeksi, uzama değeri, kabuk ağırlığı ve oranı,ak+sarı ağırlığı ve oranı bakımından farklılık önemli(P<0.001) olarak saptanmıştır. Yumurta ağırlığının civcivçıkış ağırlığına etkisi önemsiz (P>0.05), civciv çıkışı olan ve olmayan yumurtalarda kuluçka süresince mutlak vebağıl ağırlık kaybına etkisinin önemli olduğu tespitedilmiştir (P<0.001).Genel Yorum: Araştırmada döllü ve dölsüz yumurtalarınkabuk, sarı ve ak ağırlıkları üzerine yumurta ağırlığınınetkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca yumurta ağırlığınındöllü ve dölsüz yumurtalarda kuluçka süresi boyuncagerçekleşen ağırlık kaybına etkilemiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Yumurta üretimi kekliklerdemevsimseldir. Yumurta veriminin belli dönemlerdeolması yumurta sayısının az olmasına neden oluşturur.Yetiştirme yapısı gereğince dişi ve erkek kekliklerin aynıkafeste tutulması, az sayıda üretilen keklik yumurtasınındöllü olduğu kabulüne nedendir. Genelde yumurtalarsürü devamlılığı için kuluçka işlemine tabi tutulmaktadır.Dolayısıyla en yüksek kuluçka sonucunun elde edilmesiiçin yumurta özelliklerinin kuluçka sonuçlarına ve çıkancivciv kalitesine etkisinin bilinmesi yumurta seçimindeönem arz etmektedir. Bu anlamda çalışmada yumurtaağırlığının kuluçka öncesi ve sonrası özelliklerinibelirleyerek kuluçka verimliliğini artırmak için keklikyetiştiriciliğine katkı yapan bir çalışmadır.
|
Amaç: Bu çalışma, 2018 yılında Yozgat ili elma ve armutüretim alanlarında bakteriyel ateş yanıklığı hastalığınınmevcut durumunu belirlemek amacıyla yapılmıştır.Yöntem ve Bulgular: Survey yapılan elma ve armutbahçelerindeki ağaçlar hastalık yönündendeğerlendirilmiş, enfekteli bitkilerden hastalık etmeniizole edilerek, morfolojik, biyokimyasal, fizyolojik vemoleküler yöntemlerle teşhis edilmiştir. Enfekteli 45farklı bitki örneğinden elde edilen 86 bakteri izolatıarasından 20 izolatın morfolojik, biyokimyasal, fizyolojikve moleküler testlemeler sonucunda Erwinia amylovoraolduğu belirlenmiştir. Survey yapılan armutbahçelerinde hastalık yaygınlığı %91, bulunma oranı%20, hastalık şiddeti %29 düzeyinde olup, elmabahçelerinde hastalığın yaygınlığı %70, bulunma oranı%0.87, hastalık şiddeti %5.93 düzeyinde olduğubelirlenmiştir.Genel Yorum: Hastalığın Yozgat ili genelinde armutağaçlarında elma ağaçlarına kıyasla daha yaygın sıklıktagörüldüğü, benzer şekilde hastalık şiddetinin armutağaçlarında elma ağaçlarına göre daha yüksek düzeydeolduğu belirlenmiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Elde edilen sonuçlarhastalığın Yozgat ilinde mevcut durumunu ortayakoyarken, armut ağaçlarında ciddi sorunlara nedenolması nedeniyle yeni tesis edilen bahçelerde hastalığakarşı ciddi tedbirlerin alınmasının gerekliliği bu çalışmaile bir kez daha öne çıkmıştır.
|
Amaç: Capsicum baccatum türüne ait 67 bibergenotipinin UPOV (Uluslararası Yeni Bitki ÇeşitleriniKoruma Birliği) bitki özellik belgesi kriterlerine göremorfolojik özelliklerinin tanımlanması ve bitkiselözellikleri yönünden C. baccatum türüne ait biberpopülasyonunda var olan mevcut varyasyon düzeyininbelirlenmesi amaçlanmıştır.Yöntem ve Bulgular: Araştırmada, C. baccatum türüneait popülasyonda UPOV tarafından biber için belirtilenTG/76/8 nolu bitki çeşit özellik belgesine göre morfolojikkarakterizasyon yapılmıştır. Morfolojik tanımlamakriterleri yönünden C. baccatum türüne ait bibergenotiplerinin yüksek düzeyde fenotipik çeşitlilikgösterdikleri saptanmıştır. Elde edilen verilere, küme vetemel bileşen analizi uygulanmıştır. Temel bileşen analizisonucunda C. baccatum türüne ait biberpopülasyonunda morfolojik varyasyon değerinin %75.75oranında olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç, C. baccatumtürüne ait biber genotipleri arasında yüksek orandamorfolojik varyasyon bulunduğunu göstermiştir. Ayrıca,küme analizi sonucunda C. baccatum genotiplerininakrabalık ilişkilerinin tespit edildiği bir benzerlikdendogramı da elde edilmiştir.Genel Yorum: Araştırma sonucunda, morfolojiktanımlama kriterleri yönünden C. baccatum türüne aitbiber genotiplerinin yüksek düzeyde çeşitlilikgösterdikleri saptanmıştır.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Bu çalışma ıslahprogramının ilk aşamasını kapsamaktadır. Araştırmasonrasında, incelenen gen havuzundan seçilecekgenotiplerin çeşit ve anaç ıslah programındadeğerlendirilmesine yönelik çalışmalara devam edilmesiplanlanmaktadır.
|
Amaç: Bu çalışma, Uşak ili ekolojik şartlarında sonbahar ve ilkbahar alternatif ekim zamanlarının haşhaşın (Papaver somniferum L.) verim ve verim kriterlerine etkisinin belirlenmesi amacıyla 2017/2018 ve 2018/2019 üretim yıllarında Uşak İli Koyunbeyli köyünde, çiftçi tarlasında iki yıllık olarak yürütülmüştür.Yöntem ve Bulgular: Çalışmada, “Ofis 3” haşhaş çeşidi materyal olarak kullanılmıştır. Deneme, tesadüf blokları deneme desenine göre, üç tekerrürlü olarak kurulmuştur. Çalışmada, bitki boyu, bitki başına kapsül sayısı, kapsül boyu, kapsül eni, kapsül verimi, tohum verimi ve morfin oranı incelenmiştir. Morfin oranı (%) dışında incelenen diğer tüm özelliklerde her iki yılda da sonbahar ekiminde en yüksek değerler elde edilmiştir. Sonbahar ekimine alternatif olarak düşünülen şubat başında ve ortasında yapılan ilkbahar ekimlerinde morfin oranları yüksek çıkmış ancak ölçümü yapılan diğer karakterlerin(bitki boyu, bitki başına kapsül sayısı, kapsül boyu ve eni, kapsül verimi, tohum verimi) yüksek oranda olumsuz etkilendikleri tespit edilmiştir. Mart başı ve ortasında yapılan ekimlerde ise verim alınamamıştır. Haşhaş kapsüllerindeki morfin oranı sonbahar ekiminde %1.07-1.17, ilkbahar ekiminde %1.29-1.46 arasında değişim göstermiştir. Her iki yıl da elde edilen kapsül verimi ve tohum verimi sonbahar ekiminde sırası ile 105.28-107.11 ve 112.61-116.78 kg da-1, ilkbaharda ekiminde sırası ile 17.55-21.67 ve 15.10-15.77 kg da-1 bulunmuştur.Genel Yorum: Çalışmada, sonbahar ekimine alternatif olabilecek ekim döneminin 1 Şubat ile 15 Şubat tarihleri arasında olabileceği, ancak belirtilen tarihlerdeki verim ve verim kriterlerinin sonbahar ekimine göre belirgin bir şekilde daha düşük olduğu tespit edilmiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Meteorolojik parametrelerin ortalama iklim değerlerinden sapma göstermesi her iki yılda da özellikle de ilkbahar ekiminde haşhaş gelişimini ciddi oranda olumsuz etkilemiştir. İlerleyen yıllarda küresel ısınmanın etkilerini daha fazla göreceğimiz düşünüldüğünde haşhaşın yalnızca sonbaharda ekimi tavsiye edilebilir.
|
Aims: Millet has the potential to become important components of intensive agriculture especially in Nigeria, hence the need to explore its food security and economic diversification potentials. Methods and Results: Time series data that spanned from 1961 to 2018 sourced from FAO database, covering production, area and yield were used to examine the food security trend of millet production in Nigeria. The collected data were analyzed using both descriptive and inferential statistics. The finding showed poor performance in the production of millet as growth was driven by area other than productivity. It was observed that price volatility triggered high fluctuation in area and yield, thus causing high instability in the production of millet. In addition, production risk and uncertainty were the major sources of production variability between the regime shifts. It was observed that surge in the average production level between regime shifts owed majorly to area expansion. The empirical evidence showed that the farmers decision on current acreage allocation for millet was governed by both institutional and non-institution factors. Furthermore, the forecast showed that the country will be faced with millet food insecurity to battle with; as critical reliance on millet importation will expose the country to risks from global food price spikes and shortages; and geopolitical and environmental threats. Conclusions: Thus, it can be inferred that the growth performance of millet production is not favorable. In lieu, the study recommends the need for long-term domestic self-sufficiency in millet production capable of feeding the country’s population as a key strategic food goal. Significance and Impact of the Study: Therefore, the outcome of this research will serve as leverage/ leeway for policy makers towards addressing the challenges of millet production for food security, stimulating livestock production-animal feed and foreign earning viz. exportation to the abundant arid regions in the sub-Saharan Africa.
|
Amaç: Bu çalışma 2015-2019 yılları arasında sonbahar ve kış aylarında Adana (Ceyhan, Çukurova, Karaisalı, Sarıçam, Seyhan, Yumurtalık ve Yüreğir ilçeleri ile Yakapınar mahallesi) ve Mersin (Tarsus ilçesi ile Yenice mahallesi) illerinde yaygın olarak marul yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda marul mozaik virüsü (Lettuce mosaic virus, LMV)’nün saptanması ve karakterizasyonu amacıyla yürütülmüştür.Yöntem ve Bulgular: Arazi çıkışlarında simptomatolojik olarak LMV ile enfekteli olduğundan şüphelenilen toplam 180 adet marul bitkisinden örnekleme yapılmış ve toplanan örnekler öncelikle Double Antibody Sandwich ELISA (DAS-ELISA) yöntemi ile testlenmiştir. Toplam 26 örnekte LMV’nin varlığı saptanmıştır. LMV’ye spesifik primer çifti (1196;1087) kullanılarak yapılan RT-PCR çalışmalarında ise, 24 örnek LMV ile enfekteli bulunmuş ve 800 bp büyüklüğünde band elde edilmiştir. Bunlar arasından seçilen 5 LMV izolatı ile yapılan sekans analizleri sonucunda, Adana ve Mersin izolatları dünyanın diğer ülkelerinden rapor edilen LMV izolatları ile %91.48-98.69 arasında benzerlik göstermiştir.Genel Yorum: Bu çalışmada Adana ve Mersin illerinde marul yetiştirilen alanlarda LMV’ninsurveyi yapılmış ve araştırılan örneklerde varlığı ortaya konulmuştur.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Bu çalışma ile birçok ülkede yetiştirilen sebzeler arasında ilk sıralarda yer alan marullarda hastalık oluşturan önemli virüslerden biri olan LMV’nin varlığı serolojik ve moleküler yöntemlerle ortaya konulmuş ve moleküler olarak karakterizasyonu başarıyla yapılmıştır.
|
Amaç: Bu çalışmada Mardin ili, Kızıltepe ilçesi makarnalık buğday (Triticum durum Desf.) tarımı yapılan alanların verimlilik durumlarının toprak ve tane mineral analizleriyle belirlemesi amaçlanmıştır.Yöntem ve Bulgular: Bu amaç için buğday tarımı yapılan alanlardan 10 ayrı noktadan ve her noktadan üç adet olmak üzere kök derinliği esasına göre 0-30 cm derinlikten toplam 30 adet arazi büyüklüğü ve topoğrafyası göz önünde bulundurularak toprak örnekleri ile buğday örnekleri alınmıştır. Alınan toprak örneklerinde, bünye, pH, % kireç (CaCO3), % toplam tuz, organik madde (% OM), bitkiye yarayışlı fosfor (P), potasyum (K), çinko (Zn), demir (Fe), mangan (Mn), bakır (Cu), nikel (Ni) ve kadmiyum (Cd) miktarları belirlenirken, buğday tanelerinde, % Protein içeriği, azot (N), P, K, Zn, Fe, Mn, Cu, Ni ve Cd konsantrasyonları belirlenmiştir.Genel Yorum: Elde edilen bulgulara göre topraklar Killi-Tın bünyeli, nötr ve hafif alkalin reaksiyonlu, kireçli, tuzsuz ve genelde organik maddece fakir olduğu belirlenmiştir. Toprakların P içeriklerinin yeterli, K ve Fe içerikleri ise yeterli ve yüksek, Mn ve Cu içeriklerinin yeterli olarak belirlenirken, Zn içeriklerinin ise noksan olduğu belirlenmiştir. Buğday tane örneklerinde yapılan analizlerde protein oranı % 11.00 ile 12.6 arasında ortalama % 11.8 olarak bulunmuştur. Buğday tanesi örneklerinin P, K, Mn ve Fe içeriklerinin yeterli, N ve Zn içeriklerinin ise yetersiz olduğu belirlenmiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Sonuç olarak, Mardin ili Kızıltepe ilçesi makarnalık buğday tarımı yapılan alanların beslenme sorunlarının olduğu, özellikle bütün topraklarada organik madde, N, Zn ve bazı topraklarda Cu noksanlığının bulunduğu ve yörede bilinçli bir bitki beslenme programlarının eksikliği belirlenmiştir.
|