Bu araştırmanın amacı, ortaokul 5., 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin sosyal bilgiler öğrenme ortamlarına yönelik görüşlerini belirlemektir. Bu amaçla araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 eğitim öğretim döneminde Ankara ili Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir devlet okulunda öğrenim gören 5. sınıftan 27, 6. sınıftan 31 ve 7. sınıftan 33 olmak üzere toplam 91 (49 erkek, 42 kadın) öğrenci oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemi ile desenlenen bu çalışmada veriler “Sosyal Bilgiler Sınıfı Öneriyorum Görüşme Formu” ile toplanmış, verilerin çözümlenmesinde içerik analizi kullanılmıştır. Ortaokul öğrencilerinin sosyal bilgiler öğrenme ortamına yönelik yaptıkları çizimlerin çözümlenmesinde ise çizim (drawing) yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde; öğrencilerin mevcut sınıflarının materyal donanımı bakımından zayıf olduğu belirlenmiştir. Sosyal bilgiler sınıfının eğlenceli olması ve öğrencinin hayallerindeki sınıfı yansıtması gibi birtakım etkenlerin derse ilgiyi artırarak, dersin anlaşılırlığını ve öğrencinin motivasyonunu etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerden hayallerindeki sosyal bilgiler sınıfını çizmeleri istendiğinde geleneksel oturma düzeni yansıtılmasına rağmen materyal bakımından donanımlı sınıfların resmedildiği belirlenmiştir.
|
Olumlu çocukluk yaşantıları, bireyin ruh sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı bireylerin olumlu çocukluk yaşantılarını ölçmek üzere bir ölçek geliştirmektir. Bu doğrultuda geliştirilen Olumlu Çocukluk Yaşantıları Ölçeği (OÇYÖ) tanıtılmıştır. Çalışmada, ölçeğin psikometrik özelliklerini belirlemek üzere, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi, ölçüt bağıntılı geçerliği, Cronbach alfa iç tutarlık ve bileşik güvenirlik yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın katılımcılarını 1331 kişi (760 kadın ve 571 erkek) oluşturmaktadır. Katılımcıların yaş aralığı 18-70 ve yaş ortalamaları 32,9’dur. Ölçeğin yapı geçerliğini ortaya koymak üzere yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucu toplam varyansın %55’ini açıklayan, 22 madde ve tek faktörden oluşan bir ölçek elde edilmiştir. Ölçeğin faktör yükleri .40 ile .86 arasında değişmektedir. Ölçeğin tek faktörlü yapısı, doğrulayıcı faktör analiz yöntemiyle farklı bir örneklem grubunda sınanmış ve yapının doğrulandığı görülmüştür (x²/ Df = 822.17/205, NFI = .98, CFI = 98, IFI = .98, RFI = .97, AGFI = .80, SRMR = .04). Ayrıca ölçüt bağıntılı geçerlik çalışması sonucunda anlamlı ilişkiler elde edilmiştir. Ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı .96. ve bileşik güvenirlik katsayısı .97 olarak bulunmuştur. Ölçeğe ilişkin madde toplam korelasyonu değerleri ise .37 ile .83 arasında değişmektedir. Elde edilen bu sonuçlar ölçeğin yetişkinlerin olumlu çocukluk yaşantılarını ölçmede geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceğini göstermiştir
|
Öz
Bu çalışmada öğrenme stilleri konusunda Türkiye’de 2000-2016 yılları arasında yayımlanmış olan akademik çalışmaların sistematik olarak incelenerek değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sistematik derleme yöntemiyle yapılan bu çalışmanın örneklem grubunu Türkiye’de yayımlanmış yüksek lisans ve doktora tezleri ile Türkiye kökenli hakemli dergilerde yayımlanmış makaleler oluşturmaktadır. Çalışma süresince 290 adet yüksek lisans ve doktora tezine 157 adet makaleye erişilmiş, bunlardan erişime kapalı olanlar elimine edilerek 341 adet çalışmayla araştırma tamamlanmıştır. Veri analiz yöntemi olarak içerik analizi yöntemi tercih edilmiş, veriler derinlemesine incelenmiştir. Çalışmalarda yoğun olarak lisans öğrencileri örneklem grubu olarak tercih edilmiştir ve genellikle “301-1000” örneklem büyüklüğü kullanılmıştır. Çalışmalar yoğun olarak betimsel araştırma türünde yürütülmüş olup nicel araştırma yöntemi en sık tercih edilen araştırma yöntemi olmuştur. Araştırma desenlerinden ise tarama (survey), araştırmacıların yoğun olarak tercih ettiği araştırma deseni olmuştur. Öğrenme stili, çalışmalarda en çok bağımlı veya bağımsız olmak üzere değişken olarak kullanılmış ve diğer değişkenlerle birbirilerine olan etkileri incelenmiştir. “Öğrenme stili” değişkeniyle birlikte en fazla kullanılan değişken “akademik başarı” değişkeni olmuştur. “Öğrenme stili” değişkeniyle en güçlü etkileşim kuran değişken ise “tutum” değişkeni olmuştur. İncelenen çalışmalarda genellikle Kolb’a ait öğrenme stili envanteri tercih edilen öğrenme stili envanteri olmuştur.
|
Merak insanın önemli özelliklerinden biridir. Onu harekete geçirir ve davranışlarını yönlendirir. Bu yüzden hem felsefeciler hem de eğitimciler merak konusuna eğilmişlerdir. Literatür incelendiğinde merakla ilgili tanımların birbirlerine benzer olduğu görülmektedir. Merak denildiği zaman yeni, belirsiz ve karmaşıklık terimlerinin yanı sıra ilgi, deneyim arama arzusu, keşfetme de beraberinde gelmektedir. Bu çalışmanın amacı merak konusunda ortaya atılan kuramları ve ilgili kavramları gözden geçirerek, merakın ölçülmesi çalışmalarını özetlemektir. Bu amaçla dürtü kuramı ve bilişsel yaklaşım özetlenmiş ve değerlendirilmiştir. Ardından merakı ölçmek için geliştirilen ölçme araçları tanıtılmıştır. Merakı açıklamaya çalışan kuramlar henüz tatmin edici bir noktaya gelememiş ise de, geliştirilmiş olan ölçekler merak konusunun önümüzdeki zaman içinde araştırılmaya devam edeceğini göstermektedir.
|
Bu araştırma, akranlarına oranla çeşitli sebeplerle dezavantajlı olan öğrencilerin çevrelerinde kabul görmelerini (kapsayıcılık), sınıf öğretmenlerinin kapsayıcılık konusundaki olumlu ve olumsuz tecrübelerini, öğrenci-öğretmen etkileşim durumlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Amaçlı örneklem yöntemlerinden kolay ulaşılabilir örneklem tekniğinin tercih edildiği araştırma Zonguldak ili Ereğli ilçesinde bulunan bir ilkokulda yürütülmüştür. Araştırmada sığınmacı öğrencilere yönelik sınıf öğretmenlerinin öğrencileri ile etkileşimi, öğretim uygulamaları ve yöntemleri incelenmiştir. Bu kapsamda okul yöneticileri ve rehber öğretmenden mevcut durum ve sığınmacı öğrencilere yönelik kapsayıcı eğitim faaliyetlerine ilişkin görüşlerine, sığınmacı ve Türk öğrencilerin ise okul ve öğretim süreci üzerindeki görüşlerine başvurulmuştur. Veri toplama aracı olarak gözlem ve görüşme metodu kullanılmış, verilerin çözümlenmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarıyla sığınmacı öğrencilerin bulunduğu sınıflarda karşılıklı saygı ve sevgi ortamının sağlanmasına yönelik sınıf öğretmenlerinin bunu sağlamak üzere sınıf kuralları konusunda katı davrandığı, arkadaşlık ilişkilerinde yapıcı ve yardımseverlik duygusunun sık sık verildiği, derslerin genelinin düz anlatım yöntemi ve soru-cevap tekniği kullanılarak işlendiği, oyuna dayalı, görsel ve derse dikkat çekici öğretmen girişlerinin bu öğrencilerin derse katılımını etkilediği, ayrıca kendilerini daha rahat ifade edebildikleri (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) derslerde daha katılımcı oldukları ve öğretmenlerin derslerde sığınmacı öğrencinin sınıf arkadaşlarını aktif bir şekilde kullanarak akran eğitiminden yararlandığı görülmüştür.
|
Ayşe Esra ASLAN, İlhan ÇİÇEK
Ayşe Esra ASLAN, İlhan ÇİÇEK
Bu araştırmanın amacı ergenlerin ayrışma-bireyleşme düzeyleri ile akran ilişkilerinin bazı demografik (cinsiyet, sınıf düzeyi ve okul türü) değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın çalışma evrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında, Batman ili merkezinde bulunan liselerde öğrenim gören 11. ve 12. sınıf lise öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi ise, farklı lise türlerinden tesadüfi olarak alınan ve gönüllü olan n11= 209’i 11. sınıf, n12= 348’i 12. sınıf olmak üzere, toplam 557 (nkız=312; nerkek=245) kişidir. Çalışmada ilişkisel ve tarama modelleri kullanılmıştır. Ölçme araçları ise, Ayrışma-Bireyleşme Ölçeği, Akran İlişkileri Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formudur. Katılımcılardan elde edilen veriler, bağımsız t-testi, ANOVA, Pearson Çarpım Momentler Korelasyon ve Çoklu Regresyon aracılığıyla analiz edilmiştir. Çalışmadan çıkan sonuçlara göre, ergenlerin akran ilişkileri ile ayrışma-bireyleşme arasında negatif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu ve akran ilişkileri ölçek puanlarının ayrışma-bireyleşmeyi yordadığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan ergenlerin ayrışma-bireyleşme düzeyleri ve akran ilişkileri, cinsiyet, sınıf durumlarına göre kısmî bir şekilde anlamlı bulunurken, okul türü değişkenine göre ise, bütün ölçeklerde anlamlı olduğu saptanmıştır.
|
Araştırmanın amacı ilkokul 3. sınıf öğrencileri için geliştirilen ‘Düşünme Becerileri Programı’nın yaratıcı düşünme becerisine etkisini belirlemek ve geliştirilen programın niteliğini; yaratıcılığın akıcılık, esneklik, ayrıntılama ve orijinallik boyutlarına etkililiği açısından değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda çalışma; nicel boyutunda ön test-son test tek grup yarı deneysel model, nitel boyutunda ise eylem araştırması şeklinde karma yöntem olarak kurgulanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu ilkokul 3. sınıfta öğrenim gören 37 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın nicel kısmında yaratıcılık düzeylerinin belirlenmesinde ölçme aracı olarak Torrance Yaratıcılık Testi Şekilsel Form kullanılmış, nitel kısmında ise yaratıcılık boyutlarındaki gelişimin ayrıntılı olarak incelenmesini sağlamak amacıyla öğrenci etkinlik çalışma kâğıtları, öğrenci öz-değerlendirme formları, odak grup görüşmesi ses kayıtları ve araştırmacı günlüğü kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, ‘Düşünme Becerileri Programı’nın öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
|
Bu araştırmada ilkokul dördüncü sınıfa giden ve okuma yazmayı bilmeyen bir öğrenciye okuma yazma öğretmek amacıyla bireysel okuma yazma eğitimi uygulanmıştır. Ayrıca verilen eğitimin öğrencinin sınıftaki öğrenme sürecine etkisi incelenmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırma 2017-2018 eğitim öğretim döneminde İstanbul’da bir devlet okulunda üç ayda 72 saat süreyle uygulanan eğitimi kapsamaktadır. Veri toplama aracı görüşme, gözlem ve doküman incelemesinden oluşmaktadır. Verilerin analizinde ise betimsel analiz ve içerik analizinden yararlanılmıştır. Uygulanan program sonrasında öğrenci okuma-yazmaya geçmiş ve okuma hızını arttırmıştır. Sonuçta, akademik olarak sınıfının gerisinde olan bu öğrenci bireysel eğitimle okuma yazmaya geçmiştir. Bununla birlikte öğrencinin sadece akademik becerilerinde değil sosyal becerilerinde de gelişme görülmüştür.
|
Bu araştırmanın amacı; öğretmenlerinin kişilerarası öz-yeterlik algılarını tespit etmek ve öğretmenlerin değer yönelimlerinin, kişilerarası öz-yeterlik algıları üzerine etkisini belirlemektir. Araştırma ilişkisel tarama desende tasarlanmıştır. Araştırma evrenini, 2014-2015 eğitim öğretim yılında Sarıyer ilçesinde görev yapan ortaokul ve ilkokul öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen 64 okulda görev yapan 493 öğretmendir. Verilerin toplanmasında, “Öğretmen Kişilerarası Öz-Yeterlik Ölçeği”(KÖYÖ); “Portre Değerler Ölçeği” (PDÖ) ile araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde, bağımsız grup t-testi, tek yönlü varyans analizi (Anova), Kruskal-Wallis H testi, Mann-Whitney U testi, Spearman korelasyon analizi, Pearson Ki Kare testi, Lineer regresyon analizi kullanılmıştır. Sonuç olarak öğretmenlerin değer yönelimlerinin öz-yeterlik algıları üzerine evrenselcilik, güvenlik ve öz-yönelim değerleri etkili olmuştur. Bu aynı zamanda araştırmaya katılan tüm öğretmenlerin en çok önem verdikleri ilk üç değerdir. Bu iki sonuç, evrenselcilik, güvenlik ve öz-yönelim değerlerinin, hem öğretmenlerin öz-yeterliklerini etkileyen değerler olduğunu, hem de öğretmenlerin tercih ettikleri ilk üç değer olduğunu göstermektedir.
|
Akademik erteleme davranışı, akademik görevler karşısında öğrenciler tarafından yaygın biçimde gösterilebilen, kendini ketleyici bir stratejidir. Dolayısıyla bu davranışın doğasının anlaşılması, öğrencilerin akademik performanslarının ve öğrenme düzeylerinin artırılmasına katkı sağlamaktadır. Literatürde, bu davranışın lise ve üniversite dönemindeki yaygınlığına katkı sağlayan unsurlar hakkında bulgulara rastlanmakla birlikte, bu davranışın daha erken öğretim kademelerindeki durumunu araştıran çalışma sayısı sınırlıdır. Bu çalışmada, ortaokul öğrencilerinin akademik erteleme davranışları ile algıladıkları anne baba tutumları ve denetim odakları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ayrıca öğrencilerin akademik erteleme davranışları cinsiyetleri, sınıf düzeyleri ve anne babalarının eğitim düzeylerine göre incelenmiştir. Araştırmanın katılımcıları, dört farklı ortaokulda 6. (n=169), 7. (n=165) ve 8. (n=177) sınıflara devam eden 511 öğrenciden oluşmaktadır. Ortaokul öğrencilerinin anne babalarının tutumunu baskıcı olarak algılama düzeyleri arttıkça akademik erteleme davranışları da artmaktadır. Aile ilişkilerindeki ve başarıları üzerindeki denetimlerine yönelik inançları azaldıkça, akademik erteleme davranışları artış göstermektedir. Erkek ortaokul öğrencileri, kız öğrencilere kıyasla daha fazla akademik erteleme davranışı göstermektedir. Öğrencilerin sınıf düzeyi yükseldikçe akademik erteleme davranışları artarken, ebeveynlerinin eğitim düzeyi arttıkça çocuklarının akademik erteleme eğilimleri azalmaktadır.
|