Cengiz Bektaş kültür birikimi bilincinin; bizden önce yapılanı bilmek, onu eleştirmek, değerlendirmek, onunla çağdaşı tartışmak, geleceği öngörmek, geçmişe takılıp kalmamak, onu ileriye daha iyiye, daha aydınlığa doğru çekmek ve davranışlarımızın bu bilgilerle uyumlu olmasını sağlamakla oluşacağını savunur. Her ne kadar Bektaş Anadolulukla özdeşleştirilse de yeryüzü kültürü için mimarlıktan yazına kadar damgasını vurmuş bir insanlık ve kültür kazanı olarak “Akdenizlilik” kavramını işaret eder. Akdeniz’in insanlığa düşünce, sanat ve kültür katkısını vurgulayarak Akdenizlilerin bir “yaşama ustası” olduğunu belirtir. Yerel bilgiden öğrenmek ve geleneğe eklemlenmeyi mimari anlayışının başına koyan Bektaş’ın anlatıcı mimarlığı bu çalışmada Akdeniz Üniversitesi için tasarladığı Ağa Han Ödülü’ne layık görülen Olbia Sosyal Özeği üzerinden incelenmiştir. Çalışmada, Bektaş’ın Olbia’da kullandığı yapım tekniğine ve bu tekniğin özgün niteliklerine, ayrıca toplumsal, kültürel, estetik ve mimarlık tarihi açısından önemine odaklanan bir değerlendirme sunulmuştur.
|
Bu çalışmada farklı mekânlar üzerinden yaşam biçimi-kültür etkileşiminin okunabilirliğinin sayısal bir yöntem ile test edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda yakın bölgede bulunan, farklı kültür ve sosyal yapıda toplumlara ait konut cephe kurgusunun analizi yapılmıştır. Gerekli literatür araştırmaları sonucunda çalışma kapsamında yer alan Mersin ve Tarsus geleneksel konut dokusundan ve kurgusundan, bölgedeki sosyal ve kültürel yaşamdan bahsedilmiştir. Devamında çalışma kapsamında konut cephe kurgusu analizinde kullanılacak fraktal boyut analiz yöntemi aktarılmış ve belirlenen bölgelerden seçilen örnek konutların giriş cepheleri esas alınarak analizler yapılmıştır. Yapılan analizler Tarsus ve Mersin evlerinin cephe kurgusunun birbirine yakın oranlara ve doluluk-boşluklara sahip olduğunu göstermiştir. Çalışma kapsamında ele alınan bölgede farklı kültür ve sosyal yapıda toplumlara ait konut cephelerinin benzer özelliklere ve kompozisyon birliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Birbirine yakın fakat farklı bağlam ve süreçlerde inşa edilmiş olan her iki konut tipolojisi yapılarının mimari olarak benzer doluluk-boşluklara ve mimari elemanlara (kapı-pencere boyutları, kepenk çeşitleri) sahip olması durumunun sayısal olarak da ifade edilebileceği desteklenmiştir.
|
Kültürel mirasın korunmasının ilk aşaması olarak belgelemenin yapılması gerekmektedir. Bu çalışma, belgelemede kullanılan farklı teknikleri karşılaştırarak en uygun yöntemi önermeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın malzemesini oluşturan Iasos Bouleuterionu, geleneksel rölöve tekniği, yersel lazer tarama ve fotogrametri olmak üzere üç farklı teknikle belgelenmiştir. Bu teknikler, ölçüm doğruluğu açısından karşılaştırılmıştır. Bunların yanı sıra, sayısal verilerle ve GZFT analiziyle de karşılaştırma yapılmıştır. Karşılaştırma sonucunda, ölçüm doğruluğu açısından teknikler arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Ancak literatür araştırmalarından, geleneksel rölöve tekniğinin hataya açık olduğunu söylemek mümkündür. Sayısal verilerle ve GZFT analiziyle yapılan değerlendirmeye göre, fotogrametri tekniği, başta hız ve kolay uygulanabilme, üç boyutlu model oluşturma ve koordinat verme olmak üzere birçok açıdan diğer tekniklerden daha avantajlıdır. Ülkemizde belgelenmeyi bekleyen çok sayıda kültür mirası olduğu göz önünde bulundurulursa, zaman tasarrufu açısından fotogrametri tekniği önerilmektedir.
|
19. yüzyılın ikinci yarısındaki “modern”, “Batılı” kentsel ve mimari düzenlemeler, Osmanlı’da kent tarihi için önemli bir kırılma noktası oluşturmaktadır. Söz konusu düzenlemelerle, taşrada ayan beyleri ve kadıların konutlarında yürütülen devlet işleri, hükümet konakları, redif daireleri, karakollar gibi yeni işlevlere taşınmıştır. Yeni, modern, Batılı düzenlemelerin merkezinde yer alan güçlü hükümet etme algısının tebaaya yansıtılmasında, kullanılan kentsel ve mimari elemanların öneminin vurgulanması dönem çalışmalarının da temas ettiği bir durumdur. Özellikle hükümet etmenin, güçlü devleti zihinlerde inşa etmenin odağı-sembolü konumundaki hükümet konağının plan ve mekân özellikleri üzerine bir çalışma gerçekleştirmek, bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında, Osmanlı İmparatorluğu’nda en fazla hükümet konağının inşa edildiği Sultan II. Abdülhamid dönemine ait Türkiye sınırları içinde halen mevcut olan toplam 31(otuz bir) konak incelenmiştir. Araştırmayı destekleyen kaynak ve olanaklar arasında, 19.yüzyıl Osmanlı kentlerine ve mimarlık ortamına dair yayınlar, Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşiv belgeleri başta olmak üzere arşiv dokümanları, eski fotoğraflar ve yerinde yapılan tespit ve dokümantasyon çalışmaları bulunmaktadır.
|
COVID-19 pandemi süresince virüslerin kapalı ve havalandırılmayan alanlarda havada daha fazla asılı kaldığı, dolayısıyla bulaşma olasılığının arttığı yapılan sağlık sorunlarına ve semptomlarına neden olduğu bilinmektedir. Özellikle öğrencilerin zamanlarının çoğunu geçirdikleri kütüphanelerde iç hava kalitesi önemli bir sorun teşkil etmektedir. Kütüphanelerde yetersiz iç hava kalitesinin kütüphane materyalleri üzerinde olumsuz etkilerinin yanı sıra öğrenme güçlüklerine, çalışma veriminin düşmesine ve konsantrasyon bozukluğuna neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada üniversite kütüphanesi, iç hava kalitesi açısından incelenmiştir. İç hava kalitesi parametreleri olan sıcaklık, bağıl nem, CO₂, PM₂.₅ değerlerinin ölçümleri ara sınav haftalarında yapılmıştır. Ölçüm sonuçları analiz edilerek iç hava kalitesi standart değerleri ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca iç hava kalitesi, memnuniyet anketi ile de değerlendirilmiştir. Ölçülen parametreler ve anket verileri sonucunda CO₂ ve PM₂.₅ değerlerinin kullanıcılar için sorun yaratabileceği ve bunun için havalandırma şemasının yeniden düzenlenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
|
“We” was written by Russian novelist Yevgeny Zamyatin in 1921 after the Soviet Revolution. To be at the edge of the conflicts was scrutinized at the novel, in which the protagonist, labeled as D-503, having a tentative position at the well-defined ground by the power which presented itself as the truth or the law. The narration was constructed via the diary of protagonist; how D-503 perceived the paradigm, which he had lived in, what kind of conflicts and contradictions he had been living with the system was questioned. Zamyatin chose very specific architectural elements to explain and criticize the dominant paradigm of the era -early 1920’s, and the periphery of that dominancy; like Green Wall, Glass Wall, logical labyrinth, cube square, and etc. These intersectional elements were constructed as in the form of blurred voids in order to unfold the ideological positions of the written period of the novel. The materialization and meaning of the walls, could be read as dialectic conceiving of how Zamyatin scrutinized both the revolution and the paradigm. As being a dystopia, the novel “We” criticizes the idealized beliefs that were presented as transparent, lucid and conductive.
|
The aim of this study is to introduce a design method for interior architectureeducation that would lead the students through the stages of the development oftheir projects. The design process is structured into five stages: conceptdevelopment; spatial development; technical drawings and physical model;detailing and three-dimensional representation; finalization. The second goal is toadopt an interdisciplinary approach to stimulate creative thinking. Therefore, inthis project interior architecture was related to several aspects of retailing andbranding during the design process of a concept store. The proposed method hasencouraged the formation of conceptual ideas in response to a defined designproblem. By integrating interior architectural problems with retailing concepts,students have learned to analyze, research, devise design ideas, and transfer ideasinto spatial compositions. This led to creative design solutions and diverse designapproaches. The organization of the semester into stages has guided the studentsto approach the design problem gradually and to explore design solutions parallelto their conceptual ideas. By the end of the semester, the students were able tocomprehend their progress along the design stages and to benefit from theinterdisciplinary approach. Findings may be beneficial for students, designeducators and designers interested in design process, interdisciplinarity processes,and designing retailing concept stores. The developed method may be used toprovide students with structured design process skills
|
Binalar, dünyadaki toplam enerji kullanımının yaklaşık %40'ından sorumludur ve bu oran, araştırmacıları yapı sistemlerinin işletilmesi ve kullanılması için yeni yollar üzerinde çalışmaya iten ciddi çevresel kaygılara yol açmaktadır. Akıllı binaların birçok yenilikçi özelliğe sahip son teknoloji ürünleriyle donatılı olacağı değerlendirildiğinde, akıllı binaların insanlarla arasındaki etkileşimlerin geleneksel binalardan farklı olacağı öngörülmektedir. Uzun yıllar boyunca, basit mantık ve fiziksel ara yüzleriyle kullanıcıya karşı neredeyse tamamen şeffaf olan temel bina bileşenleri, bina sakinlerine sıcaklık, aydınlatma ve hava kalitesi dâhil olmak üzere iç mekân çevre koşullarını düzenlemek için gelişmiş fırsatlar sağlamıştır. Bununla birlikte, binaların yakın gelecekte alandaki gelişmelerle birlikte daha fazla otomasyon, akıllı uygulamalar ve yapay zekâyı bünyesine katması beklendiğinden, geleneksel bina ile etkileşim modalitelerinin değişime tabi olacağı ve insanların yapılarla etkileşiminde radikal bir geçiş olacağı öngörülmektedir. Bu araştırma insan-bina etkileşimlerindeki mevcut durumu incelemeyi ve bu alandaki gelişmelere atıfta bulunarak gelecekteki olası değişimlerin ana hatlarını belirlemeyi amaçlamaktadır.
|
With the rapid spread and easy access to the Internet, the concept of digitalmedia has entered all areas of life. Media tools, which are highly related toprofessions, affected the discipline of architecture as well and changed itsdynamics in terms of design, production, marketing, and advertising. Inthis context, a closer look at the media concept becomes necessary due toits triggering effect on critical thinking in architecture. In this study, 5functions of digital media (Information, Cultural continuity, Socialization,Creating/Shaping Public Opinion and Entertainment) which were definedby Katz (Katz, 1960), McQuail, D. (1987) and Burton, G., & Marshall, P.D. (1993) will be introduced in detail and the Archdaily platform, one ofthe most popular and widely used new media of Architecture, will beanalyzed via these functions. For this, 967 posts published by Arcdaily in2019 were analyzed. In addition to the main hypothesis ‘Does Archdailyoperate as a new architectural medium?’, sub-analyzes was carried out tosee how Archdaily contributed to the world of architecture. Findingsindicated that Archdaily was active in fulfilling all the 5 functions of media,though 3 functions, which are “socializing”, “providing culturalcontinuity” and “entertaining”, were observed to be fulfilled less thangiving information and creating/shaping public opinion. Furthermore,qualitative analyses have shown that media functions were associated withthe contents of publications. Findings imply the need for digital platformsto increase their activities in all functions equally and even surprise orexceed the 5 functions theory by adding new dimensions.
|
Bu makalede, haritanın mimarlıkta yalnızca temsil değil aynı zamanda tasarım aracı olduğu ortaya koyulmaktadır. Bununla birlikte, harita genellikle temsil aracı olarak görülmektedir. Ancak haritanın mimari tasarım sürecinde araçsallaştırılması onun bir tasarım aracı olmasını ve tasarımı oluşturmasını sağlamaktadır. Böylece yaratıcı haritalar ortaya çıkmıştır. Makalede yaratıcı haritalar zihinsel, kuramsal, şekilsel, anlatımsal, algısal, imgesel, işlevsel, dizinsel, ilişkisel ve etkileşimsel haritalar olarak tartışılmaktadır. Zihinsel haritalar, kentsel ve mimari mekânın yalnızca fiziksel değil aynı zamanda zihinsel bir oluşum olarak ele alınmasını sağlamıştır. Kuramsal haritalar, mekânın kuramsal ve tasarımsal oluşumunu ortaya koymaktadır. Şekilsel haritalar, bu oluşumu kentsel boşluk ve doluluk ilişkisine dayandırmıştır. Anlatımsal haritalar, tasarımların bir dizi anlatıya ve olaya göre oluşmasına ortam hazırlamaktadır. Algısal haritalar, mekân algısının ve tasarım anlayışının değişmesine yol açmaktadır. İmgesel haritalar, tasarımları etkisi ve hayal gücü yüksek olan imgelerle oluşturmaktadır. İşlevsel haritalar, tasarımların işlevler arasında kurulan ilişkilere göre oluşmasını sağlamaktadır. Dizinsel haritalar, tasarımları oluşturan işlevsel, biçimsel ya da bağlamsal ilişkileri bilgisayar teknolojileri aracılığıyla bir dizi veri haline getirmiştir. İlişkisel haritalar, dizinlenen veriler arasında çok değişken ilişkilerin olduğunu; tasarımı bu ilişkilerin oluşturduğunu göstermiştir. Etkileşimsel haritalar ise tasarımı oluşturan ilişkilerin değişmesine ve değişen ilişkilere göre tasarımın yeniden şekillenmesine aracılık etmiştir. Bu nedenle, makalede haritayı mimarlık alanında yalnızca bir temsil aracı olmaya indirgeyen bakış açısının değişmesi gerektiği belirtilmektedir. Mimarlıkta harita, temsil ve tasarım aracı olduğunda yaratıcı bir araç haline gelmektedir.
|