Bu çalışma, Türkiye'nin Akdeniz bölgesi Mersin ilinde yapay sinir ağları kullanılarak seralarda salatalık(Cucumis sativus L.)yetiştiriciliğindeki enerji kullanım etkinliği analizinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Veriler 2018 yılı üretim döneminde 45adet sera salatalık üreticisinden, yüz yüze anket yapılarak toplanmıştır. Toplam enerji tüketimi ve sera salatalık verimi sırasıyla125612,51 MJ ha-1 ve 106600,40 kg ha-1'dir. Dizel yakıt %44,09 oranla, tüm girdiler arasında en yüksek enerji tüketimine sahiptir.Enerji endeksleri analizi, enerji oranı, enerji verimliliği, spesifik enerji, net enerji ve enerji yoğunluğunun sırasıyla yaklaşık 0,58,0,73 kg MJ-1, 1,37 MJ kg-1, -52332,19 MJ ha-1 ve 3,22 MJ $-1 olarak elde edilmiştir. The Levenberg-Marquardt öğrenmealgoritması, enerji endekslerine dayalı enerji girdilerine ve alana yönelik tahmin modellerinin hesaplanması için eğitildi. YSAmodelinin sonuçları, 9-14-5 yapısının en yüksek R2 ve en düşük RMSE ve MAPE ile en iyi topolojiye ait olduğunu ortaya koydu.R2, RMSE ve MAPE oranı sırasıyla 0,933-0,991, 0,147-0,314 ve 0,011-0,021 arasında hesaplandı. Enerji kullanım etkinliği analizsonuçlarına göre, YSA modelinin seralarda salatalık yetiştiriciliğinin enerji endekslerini yüksek doğrulukla modelleyebilmesiaçısından avantajlı olduğu belirlenmiştir.
|
The technology of Multi-Agent-System (MAS) has a lot of attractive qualities such as proactivity, flexibility, reactivity andsociality. It is extensively established as the technology platform for implementing efficient and effective processes of managementand automation within a microgrid platform. This paper presents the design and development of the microgrid system usingMATLAB-Simulink software with multi-agent system platform. The JAVA agent development framework (JADE) is used forimplementing MAS software. MAS consist of the three agents are distributed energy source agent, load agent and control agent.The distributed agent used to monitor and control the power level of the different energy sources in the microgrid. The load agentused to monitor the power consumption level of the consumer. The control agent used to control the power flow from energy sourceto load and also used for restructuring the power network based on abnormality of the system. To test the effectiveness of thedeveloped system, simulation studies are carried out for different operating conditions of the microgrid system. From the test result,the developed system outperform in all aspect.
|
Frequent subgraph mining (FSM) is a subsection of graph mining domain which is extensively used for graph classification andgraph clustering purposes. Over the past decade, many efficient FSM algorithms have been developed. The improvements generallyfocus on reducing time complexity by changing the algorithm structure or using parallel programming techniques. FSM algorithmshave another problem to solve, which is the high memory consumption. In this study, a new approach called Predictive DynamicSized Structure Packing (PDSSP) have been proposed to minimize the memory requirement of FSM algorithms. Proposed approachredesigns the internal data structures of FSM algorithms without any algorithmic modifications. PDSSP has two contributions. Thefirst one is the Dynamic Sized Integer Type (ds_Int) which is a newly designed unsigned integer data type. The second contributionis “Data Structure packaging” component that uses a data structure packing technique which changes the behaviour of the compiler.A number of experiments have been conducted to examine the effectiveness and efficiency of the PDSSP approach by embeddingit into two state-of-art algorithms called gSpan and Gaston. Proposed implementation have been compared to the official one.Almost all results show that the proposed implementation consumes less memory on each support level. As a result, PDSSPextensions can save memory and the peak memory usage may decrease up to 38% depending on the dataset.
|
Ulaşım sistemi içerisindeki trafik akımının güvenli ve etkin biçimde işlemesi üzerinde büyük rolü bulunan kavşaklar, faaliyet alanı,geometrik özellikleri ve denetim şekillerine göre farklı kategorilere ayrılmaktadır. Kontrollü eş düzey kavşak kategorisindeki dönelkavşaklar, trafik akımının merkezi ada etrafında yönlendirildiği ve ada içerisindeki araçların ilk geçiş hakkına sahip olduğu kavşaktipidir. Dönel kavşakların her bir geometrik elemanı kavşağın işleyiş, kapasite ve güvenliği üzerinde rol oynamaktadır. İyitasarlanmış bir dönel kavşak, araçların dolaşım yolu boyunca hızlarının sabit kalmasını sağlayarak kavşak güvenliğinin optimizeedilmesine yardımcı olur. Bu makalede, dönel kavşakların geometrik elemanlarının kavşak güvenliği üzerine etkilerinin incelendiğiçalışmalar derlenmiştir. Dönel kavşakların her bir geometrik elemanın literatürde yer alan çalışmalar ışığında kavşak güvenliğiyleolan ilişkileri ve bazı ülkelerin standart/kılavuzlarında yer alan tasarım kriterleri incelenmiştir. Bu çalışmayla amaçlanan, yapılmışçalışmalar doğrultusunda, dönel kavşak geometrik elemanlarının tasarımlarının kavşak güvenliği açısından hayati önem taşıdığınıortaya koymaktır. Ülkemizde bu konuyla ilgili olarak daha önce yapılmış detaylı çalışmalara rastlanılmaması çalışmamızınmotivasyon kaynağı olmuştur. Ülkemizdeki dönel kavşakların hangi standart/kılavuzlara bağlı olarak yapıldığı ile ilgili bilgiyetersizliği olduğu da görülmektedir. Çalışma sonucunda dönel kavşaklardaki güvenliğin sağlanabilmesi için geometrikelemanların birbirleriyle etkileşim içinde ve uygun fiziki boyutlarda tasarlanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca trafik güvenliğibakımından ülkemizde bu konuyla ilgili ivedilikle çalışmalara başlanılması ve ülkemiz koşullarına özgü tasarım standart/kılavuzuhazırlanması gerektiği ifade edilmiştir.
|
Bu çalışmada Türkiye’nin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Erzurum istasyonunda kuraklık analizi yapılmasıamaçlanmıştır. Kuraklık analizi yöntemi olarak Standartlaştırılmış Yağış Evapotranspirasyon İndeksi (SYEİ) ve BütünleşikKuraklık İndeksi (BKİ) kullanılmıştır. 1975-2008 hidrolojik yılları arasında analiz gerçekleştirilmiştir. Veri olarak aylık toplamyağış, aylık ortalama sıcaklık, aylık ortalama nispi nem, aylık toplam buharlaşma ve aylık toplam güneşlenme süresi kullanılmıştır.Analizler neticesinde istasyon ve çevresinde hem sulaklığın hem de kuraklığın görüldüğü ortaya çıkmıştır. 1, 3, 6, 12 ve 24-Aylıkperiyotlarda kuraklık incelenmiştir. Her periyot için kuraklık frekansı değerleri bulunmuştur. SYEİ ve BKİ değerleri grafik halinegetirilmiştir. Mann-Kendall ve Sen’in eğim metodu, trend analizi yöntemleri olarak tercih edilmiştir. SYEİ değerlerinde istatistikselanlamda kuraklığın arttığına dair kanıt bulunamazken, BKİ değerlerinde %99 önemlilik seviyesinde kuraklıkta artış tespitedilmiştir.
|
Kompozit malzemeler birden fazla bileşenin bir araya gelmesiyle oluşan malzemelerdir. Termoplastik kompozit malzemeler,işlevsel özellikleri nedeniyle çeşitli endüstriyel uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Sürekli (dokunmuş veya tek yönlüdokunmamış) elyaf ile reçine tabakalarının kombinasyonu levha halinde kompozit olarak tanımlanmaktadır. Cam elyaf, kompozitlevhaların imalatında ümit verici ve rekabet edebilir malzemelerden biridir. Elyaf içeriği kompozit malzemelerin mekaniközelliklerini etkilediğinden dolayı önemlidir. Bu çalışmada, elyaf konfigürasyonu farklı olan termoplastik kompozit levhalarınçekme, basma ve darbe özellikleri deneysel olarak incelenmiştir. Malzemelerin mühendislik uygulamalarında etkin kullanımı içinmaruz kaldıkları yüklere ilişkin bu mekanik özelliklerin bilinmesi esastır. Matriks elemanı polipropilen olan kompozitmalzemelerin takviye elemanı dört çeşit konfigürasyona sahip kırpılmış-dokunmuş cam elyaftır. Numuneler, su jetiyle standartlarauygun ölçülerde kesilmiştir. Boyuna ve enine yönlerde hazırlanan numunelerin mekanik testleri oda sıcaklığındagerçekleştirilmiştir. Malzemelerin gerinim-gerilim eğrileri oluşturulmuş, elastik modül değerleri hesaplanmış, çekme, basma vedarbe mukavemetleri belirlenerek grafikler üzerinde karşılaştırılmıştır. Kompozitlerin mekanik özellikleri dokuma yönüne ve liforanına bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. Dokunmuş elyaf katı ve elyaf oranı en fazla olan kompozit levhanın dayanımı vebirim uzaması en fazla çıkmıştır.
|
Bu çalışmada, uranyum yakıtlı bir lazer sürücülü füzyon reaktöründe (LIFE) nötronik analiz ve bu reaktörün hidrojen üretimpotansiyeli araştırılmıştır. Nötronik hesaplamalar MCNP nükleer kodu yardımıyla yapılmıştır. Nükleer yakıt olarak %10 uranyumdioksit (UO2), soğutucu olarak ise %90 natural lityum kullanılmıştır. Nötronik hesaplamalarda, trityum üretim oranı (TBR), enerjiçoğaltım faktörü (M), yakıt yanma oranı (BU) ve fisil yakıt değişimleri elde edilmiştir. Ek olarak, reaktörün yüksek sıcaklıktaelektroliz (HTE) yöntemi ve kükürt-iyot (S-I) döngülü termokimyasal yöntem ile hidrojen üretim potansiyeli araştırılmıştır.Yapılan hesaplamalar sonucunda, reaktörde iyi bir nötronik performans elde edilmiş ve ayrıca hidrojen üretim metotlarından HTEmetodunun S-I metoduna göre daha az güç kullanarak daha fazla hidrojen ürettiği gözlemlenmiştir.
|
Toz metalurjisi yönteminde (TM) kullanılan yağlayıcılar, metal tozların sıkıştırılabilirliğini, akıcılığını, görünür, ham ve sinterparçların yoğunluğunu ve mukavemetlerini önemli miktarda etkilemektedir. Bu çalışmada, ön karışımlı Alumix 123 tozuna ilaveedilen ağırlıkça % 1,5 çinko stearat (ZnSt) yağlayıcı katkılı karışım tozun sıcak preslenmesi ile toz metal (T/M) malzemelerüretilmiştir. Yağlayıcı katkılı ön karışımlı Alumix 123 tozlar, üç boyutlu karıştırma cihazında 40 dakika süreyle karıştırılmış ve100, 300 ve 500 MPa basınçlarda ön sıkıştırma gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 300-450 °C arasında kalıp sıcaklığı 50 °C artırılıp15 dakika sürelerle bekletilerek toplam 1 saat yağlayıcı giderme işlemi yapılmıştır. Devamında, 540 °C sıcaklıkta 50 MPa basınçaltında 30 dakika süreyle sıcak presleme aktif sinterleme işlemi uygulanmıştır. Yağlayıcı katkısız ön karışımlı Alumix 123 tozlarınada karıştırma süreci hariç aynı işlemler uygulanmıştır. Üretilen T/M malzemelere ötektik sıcaklık değişimli (548C10C) difüzyontavlaması (DT) uygulanmıştır. T/M malzemelerin Arşimed prensibine göre yoğunluk ölçümleri ve sertlik ölçümleri yapılmıştır.Aynı zamanda üretilen bu parçaların metalografik inceleme yapılarak optik mikroskop, Taramalı Elektron Mikroskop (SEM/XRF)ve X-Işınları Kırınımı (XRD) analizleri gerçekleştirilmiştir. Yağlayıcısız T/M malzemelerde ön sıkıştırma basıncının artması,gözenek yoğunluğunu azaltarak bağıl yoğunluğu artırmıştır. Ancak yağlayıcı içeren numunelerde artan ön sıkıştırma basıncıylaazalan yağlayıcı giderme etkisi, T/M malzemelerde gözenek miktarını artırarak bağıl yoğunluğu düşürmüştür. Yağlayıcısız üretilennumunelerin yoğunlukları, sertlikleri ve alaşımlanma oranının yağlayıcılı malzemelerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
|
Endüstriyel uygulamalarda kullanılan yüklerin büyük bir kısmı gelişen teknolojiyle birlikte endüktif yüklerden oluşmaktadır.Endüktif yükler, yapıları gereği endüktif reaktif enerji tüketmektedirler. Tüketilen bu reaktif enerji, sistemin kalitesinde veverimliliğinde düşüşe ve güç faktöründe sorunlara neden olmaktadır. Esnek alternatif akım iletim sistemleri (FACTS), güçsisteminin performansını ve kalitesini arttırmada önemli bir rol oynamaktadır. FACTS sistemiyle donatılmış bir güç sistemininkontrolü daha hızlı ve kolaydır. Dağıtım Statik Senkron Kompanzatör (D-STATCOM), güç kalitesini arttırmak için kullanılan enyaygın FACTS cihazıdır. Reaktif güç kontrolü için kullanılan D-STATCOM, dağıtım sistemlerinde güç kalitesini arttırmakamacıyla kullanılan şönt bir cihazdır. D-STATCOM şebeke ile reaktif güç alış verişinde bulunarak gerilim dalgalanmalarını önler.Bu çalışmada, güç kalitesi problemlerinin kaynağında yok edilebilmesi için dağıtım hattıyla reaktif güç alışverişi yapan ve gerilimkaynaklı dönüştürücü temeline dayanan D-STATCOM’un modellenmesi MATLAB Simulink kullanılarak yapılmış ve benzetimsonuçları incelenmiştir. Modellenen sistemde, 4 km uzunluğunda bir dağıtım hattı, hat sonunda kompanzasyon için kullanılan DSTATCOM, 16,40 kVA (10kW+13kVAR) ve 22,36 kVA (10kW+20kVAR) gücünde iki ayrı test yükü kullanılmıştır. Bu yüklerindağıtım hattında meydana getirdiği güç kalitesi problemleri modellenen D-STATCOM aracılığıyla giderilmeye çalışılmıştır.Yapılan benzetime göre, D-STATCOM şebekeye bağlandığında, sistemdeki gerilim dalgalanmasının ve toplam harmonikdistorisyonunun (THD) büyük oranda azaldığı doğrulanmıştır. Sonuç olarak, D-STATCOM’un şebekedeki değişken yüklerinneden olduğu gerilim artışını veya çökmesini büyük ölçüde giderdiği, güç kaybını azalttığı ve buna bağlı olarak da gerilimkararlılığını arttırdığı gösterilmiştir.
|
Malzeme biliminin diğer alanlarda olduğu gibi tıp bilimine entegre olmasıyla biyomalzemelerin de çeşitliliği, gelişimi ve kullanımalanları artmaktadır. Bu çeşitlilik içerisinde yer bulan biyomalzemelerden biride NiTi alaşımlarıdır. Bu çalışma; şekil hafızalı NiTialaşımının yüzey ve mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi amacı ile Mikro Ark Oksidasyon (MAO) yöntemi kullanılarak TiO2kaplamasının büyütülmesi üzerine odaklanmıştır. Büyütülen kaplamaların yapısal özellikleri SEM ve XRD cihazları kullanılarakanaliz edilmiştir. Biyoaktivite özellikleri yapay vücut sıvısı (SBF) içerisinde bekletme testi analizi ile tespit edilmiştir. SBFiçerisinde bekletme testleri sonrasında kaplanmış ve kaplanmamış şekil hafızalı NiTi altlıkların, bulundukları ortama Ni+2 salınımıkontrolü ise ICP-MS cihazı ile tespit edilmiştir. Büyütülen oksit tabakasıyla NiTi alaşımlarının kullanımını sınırlayan özellikleriönemli derece giderildiği gözlenmiştir. MAO yöntemiyle TiO2 kaplanmış NiTi altlıkların biyoaktif özelliklerinin arttığı ve 72.saatin sonunda hücre canlılığında NiTi altlığına kıyasla istatistik olarak herhangi bir sitotoksisiteye sahip olmadığı tespit edilmiştir.
|