Çok yönlü ve karmaşık bir süreç olan eğitim, birçok faktörün etkisi altında gerçekleşmektedir. Öğretim materyalleri, öğretmenin meslekî yeterlilikleri, öğrenci tercihleri ve müfredat; bu faktörlerden ilk akla gelenlerdir. En az bunlar kadar önemli olan bir diğer unsur ise eğitim ortamlarının fiziksel koşulları ve tasarımıdır. Bu araştırmanın amacı, mekânsal kalitesi yüksek bir Bilişim Teknolojisi (BT) sınıfının sahip olması gereken özelliklerin belirlenmesidir. Çok aşamalı karma yöntemin kullanıldığı araştırma, dört aşamada tamamlanmıştır. İlk olarak BT öğretmenlerinin görev yaptıkları okullardaki BT sınıflarının mekânsal kalitesine yönelik görüşleri anket yoluyla alınmıştır. İkinci aşamada bir BT sınıfının mekânsal kalitesini artırmak için neler yapılması gerektiği konusunda deneyimli BT öğretmenleri ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Anket ve mülakatlardan elde edilen nicel ve nitel bulgular bir arada değerlendirilerek ortaokul BT sınıflarının mekânsal kalitesini artıracak tasarım önerileri geliştirilmiştir. Bu önerilerin geliştirilmesi sürecinde bir BT alan uzmanı ve eğitim yapıları konusunda uzman bir mimarın görüşlerine de başvurulmuştur. Üçüncü aşamada, geliştirilen öneriler temel alınarak altı farklı BT sınıf modeli tasarlanmıştır. Tasarımlar iki ve üç boyutlu görsellere dönüştürülmüştür. Son aşamada öğretmen ve öğrencilerin sınıf tasarımlarına yönelik tercihlerini belirmek amacıyla anketler yapılmıştır. Araştırma sonucunda bir BT sınıfının sahip olması gereken mekânsal kalite göstergeleri ortaya koyulmuştur. Bu göstergeler; donatılar, altyapı, malzeme ve güvenlik, tesisat ve mekânsal organizasyon başlıkları altında sunulmaktadır.
|
Öğrencilerin başarı algıları ve başarıya yükledikleri anlamlar, yaşam doyumlarının birgöstergesi olarak düşünülebilir. Dolayısıyla bu çalışmada, farklı kademelerdekiöğrencilerin başarılarına yükledikleri anlamların neler olduğunun, öğrencilerin başarıdeneyimlerinin nasıl gerçekleştiğinin ve matematik başarısının genel başarı içerisindenasıl konumlandırıldığının incelenmesi amaçlanmaktadır. Fenomenoloji olarakdesenlenen bu çalışmanın katılımcılarını, ortaokul, lise ve üniversite kademelerindentoplam 18 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından oluşturulan yarıyapılandırılmış görüşme formları kullanılarak elde edilen veriler, tematik içerik analiztekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, öğrencileringenellikle başarıyı konulan bir hedefe ulaşma olarak gördükleri; öğrencilerin başarıalgılarının ilkokul kademesinden itibaren not-ağırlıklı olmaktan uzaklaştığı, ancak budeğişimin asıl olarak lise kademesinden sonra belirginleştiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca,öğrencilerin matematik dersindeki başarılarının genel başarıları üzerinde etkisi olduğu,matematik başarılarının arkadaşlarıyla olan sosyal ilişkilerinden ziyade, aileleri veöğretmenleri ile olan ilişkilerini daha çok biçimlendirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
|
Araştırmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının fen laboratuvar ortamını düzenleme sürecine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Bu araştırmada bütüncül tek durum deseni kullanılmıştır. Fen laboratuvar ortamını düzenlemeye gönüllü 30 fen bilgisi öğretmen adayı katılmıştır. Düzenleme sonrası, öğretmen adayları ile görüşme yapılmıştır. Görüşme verilerinin analizinden fen laboratuvarının düzenleme sürecinde gerçekleştirilen görevlerin gerekçesine, karşılaşılan zorluklara, malzeme ve araç-gereçlerde dikkat çeken durumlara, hissedilen duygulara ve bu sürecin katkılarına ilişkin bulgular elde edilmiştir. Çoğu katılımcı, fen laboratuvarını düzenleme sürecinde gerçekleştirilen görevin gerekçesinin malzeme ve araç-gereçlerin yerini bulmak olduğunu belirtmiştir. Bu süreçte ciddi olarak zorlanmadıklarını açıklamışlardır. Ayrıca bazı malzeme ve araç-gereçlerle daha öncesinde karşılaşmamış olduklarını ifade etmişlerdir. Büyük çoğunluğu bu süreçte olumlu yönde duygular hissettiğini ve yeni bilgiler öğrenme, etkili öğrenme ortamı oluşturma, kendine güven duyma ve farkındalık oluşturma açısından bu sürecin öğretmen eğitimi için oldukça önemli katkı sağladığını belirtmiştir. Bu nedenle bu sürecin katılımcıların bilgi ve becerilere etkisini belirlemeye yönelik çeşitli nitel ve nicel çalışmalar yapılabilir.
|
Yapılan kıyaslamalı durum çalışmasının amacı monolojik (öğretmen merkezli) öğretim yapan bir Fen Bilimleri öğretmeni ile diyalojik (öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci etkileşimine dayanan) öğretim yapan bir Fen Bilimleri öğretmenini kavram öğretimi ile ilgili çeşitli değişkenler açısından kıyaslamaktır. Bu amaçla bir öğretmen eğitimi projesi kapsamında Bursa ilindeki bir ortaokulda görev yapan toplam dokuz öğretmenin birer derslik video kayıtları incelenmiş ve bu kayıtlar söylem kalitesi açısından puanlanmıştır. Bu puanlama sonucunda monolojik ve diyalojik olarak puanlanan iki öğretmen seçilmiş ve öğretmenlerin video kayıtları kavramsal öğretim ile ilgili üç parametre (1- kavramsal öğretim sıralaması, 2) kavramsal öğretim çerçeveleri, 3) kavramın dil odaklı açılımı) üzerinden detaylı bir analize tabii tutulmuştur. Çalışma sonuçlarına bakıldığında belirtilen üç parametre açısından monolojik ve diyalojik öğretmenler arasında farklılıklar olduğu ve diyalojik öğretmenin monolojik öğretmene nazaran etkili bir kavram öğretimi yaptığı gözlenmiştir.
|
Bu araştırmada ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin sosyal medya uygulamalarında kullandığı kelimeleri tespit etmek amaçlanmıştır. Bunun için 2019-2020 eğitim-öğretim yılında Balıkesir'deki bir devlet okulunda öğrenim gören 102 8. sınıf öğrencisi arasında bir araştırma yapılmıştır. Bu öğrencilerden “Hangi sosyal medya hesaplarını kullanıyorsunuz, Kullandığınız sosyal medya hesaplarında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz, Sosyal medyada neler yapıyorsunuz?” sorularına kompozisyon yazarak bir ders saatinde cevap vermeleri istenmiştir. Ayrıca öğrencilerin kullandığı -alıntı- kelimeler tespit edildikten sonra öğrencilere bu kelimeler okutularak öğrencilerin bu kelimeleri Türkçe mi yoksa kaynak dildeki gibi mi okudukları tespit edilmiştir. Sosyal medyada gençlerin kullandığı kelimelerin araştırıldığı bu nitel araştırma, durum çalışması olarak desenlenmiştir. Bu araştırmada öğrencilere yazdırılan kompozisyonlar, içerik analizi tekniği ile çözümlenmiş ve öğrencilerin sosyal medya kanallarında kullandığı kelimeler tespit edilmiş ve bu kelimeler şekil bilgisi açısından bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bu araştırma sonucunda 8. sınıf öğrencilerinin internet ve sosyal medya uygulamalarında 155 kelime kullandığı tespit edilmiştir. Bu kelimelerin bir kısmının alıntı, bir kısmının Türkçe, bir kısmının ise Türkçeleşmiş alıntı kelime olduğu görülmüştür. Öğrencilerin alıntı kelimelerin tamamını İngilizcedeki sesletim özellikleriyle telaffuz ettikleri, 26 alıntı kelimeyi basit isim olarak kullandıkları, 12 alıntı kelimeye Türkçe yapım ekleri ekleyerek onlardan 1 yeni isim, 11 yeni fiil türettikleri, 38 alıntı isme Türkçe fiil ekleyerek birleşik fiiller meydana getirdikleri, 4 kelimede ise bir alıntı kelimeyle bir Türkçe ismi bir araya getirerek birleşik isim oluşturdukları, dilimizde hâlihazırda kullanılmakta olan toplam 75 kelimeye ise TDK Güncel Türkçe Sözlükteki anlamlarının dışında yeni anlamlar kazandırdıkları tespit edilmiştir. 11 birleşik fiilde de at- fiilinin asıl fiil özelliğinden uzaklaşarak yardımcı fiil işleviyle kullanıldığı tespit edilmiştir.
|
Bu betimsel araştırma üstünlerin kişilik özellikleri üzerine 1957-2020 yılları arasında yayınlanan araştırmaların bibliyometrik analizidir. Tüm Web of Science (WoS) indekslerinde 20 Haziran 2020 tarihinde 10:00-15:00 (GMT +3) saatleri arasında yıl ve dil kısıtlaması olmadan tarama yapılmıştır. Bu tarama sonucunda, dahil etme kriterlerine uyan toplam 321 araştırmaya ulaşılmıştır. Çalışmaların en sık yayınlandığı dil İngilizce (n = 272), en sık yayınlandığı ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir (n = 131). Ulaşılan dokümanlardaki toplam yazar sayısı 615, toplam atıf sayısı ise 3.921'dir (yıllık ortalama atıf sayısı = 63). 1957-2020 aralığında en sık yayın yapılan yıl 2017’dir (n = 29, %9). En sık karşılaşılan WoS kategorisi Eğitim Psikolojisi (f = 98, %30,5), en sık karşılaşılan doküman tipi Makale (f = 262, %81,6) en sık karşılaşılan dergi Gifted Child Quarterly (1971-2017 arası, f = 37, %12) olarak bulunmuştur. Toplam 345 farklı kurumdan, Johns Hopkins Üniversitesi en sık yayın adresli üniversitedir (n = 11, %3,4). Elde edilen bulgulardan yola çıkıldığında, son 10 yıldaki nicel artışla birlikte, konu ağında ve disiplinler arası çalışmalarda genişleme görülmüştür. Araştırmaların bibliyometrik haritalaması sonucunda, üstün zekâ-kişilik çalışmalarının, Baconcu (temel araştırmalar ve rutin incelemeler) dönemi henüz tamamlayıp, Newtoncu (derinlemesine incelenme ve genişleme) döneme geçiş yaptığı söylenebilir.
|
İtalya’daki Reggio Emilia anaokulları kendilerine özgü okul öncesi eğitim sistemiyle tüm dünyaya ilham kaynağı olmuştur. Son yıllarda Türkiye’de Reggio Emilia ilhamlı anaokullarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu okullarda eğitimin bir parçası olarak kabul edilen dokümantasyon çalışması da eğitimciler tarafından merak edilmekte ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Ancak birçok eğitimci, dokümantasyonu ya doğru şekilde yapamamakta ya da önünde bir yol gösterici olmaması nedeniyle cesaretini kaybedip dokümantasyon yapmaktan vazgeçmektedir. Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de Reggio Emilia ilhamlı anaokulunda gerçekleşmiş bir dokümantasyon çalışmasını incelemek ve değerlendirmektir. Bunun için dokümantasyon çalışmasının birincil kaynağı olan ve öğrenmeyi dışarıda görünür kılmayı amaçlayan, “yazılı, görsel ve video” türündeki dokümantasyon belgeleri, Reggio Emilia yaklaşımındaki dokümantasyon prensibi bağlamında incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Bu araştırmada, Reggio Emilia yaklaşımının sosyal-yapılandırmacı doğasına ve dokümantasyonun doğasına uygun olarak, nitel araştırma desenlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Doküman incelemesi yöntemine uygun olarak yazılı ve görsel verileri içeren dokümantasyon panelinin dokümanları toplanmış, bu verilerin analizinde içerik analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Bu araştırmada, Reggio Emilia ilhamlı Vahide Yılmaz Anaokulu’nda gerçekleşmiş “Bir Tüyün İzinde” isimli kuşlar projesine ait dokümantasyon çalışması analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, ilgili dokümantasyon paneli, öğrenmeyi ve eğitimi başarılı bir şekilde görünür hale getirmiştir. Nitekim öğrenmeyi ve eğitimi görünür kılmak, dokümantasyon çalışmasının başlıca amaçlarından bir tanesidir. Bu başarının detayları, önemli noktalar, analiz sonuçlarının tartışması ve öneriler araştırmanın sonunda sunulmuştur.
|
Bu araştırmanın amacı; ilkokul üçüncü sınıf, sınıf öğretmenlerinin Fen Bilimleri derslerindeki söylemlerini diyalojik öğretim çerçevesinde inceleyerek kıyaslamaktır. Yapılan kıyaslamada; öğretmenlerin Fen Bilimleri dersinde öğrenciler ile kurmuş oldukları etkileşimler, kullanmış oldukları soru-cevap, dönüt gibi yapılar detaylı olarak ele alınmıştır. Öğretmenlerin sınıf içi diyalojik ve monolojik söylemleri, öğrencilerin soru sorma, derse aktif katılma, fikir üretme ve bu fikri savunma gibi birçok becerisini de etkilemektedir. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden; çoklu durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcı grubunu, 2019-2020 eğitim-öğretim yılında İstanbul ilinde bulunan bir ilkokulda görev yapmakta olan gönüllü iki sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada katılımcı seçimleri, amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitliliğe ulaşabilmek için; kartopu örnekleme yoluyla gerçekleştirilmiştir. Maksimum çeşitliliğe ulaşıldıktan sonra (on öğretmen) ölçüt örnekleme yoluyla katılımcılar (iki öğretmen) belirlenmiştir. Araştırmanın veri kaynaklarını görüşme soruları, gözlem notları, gözlem formu ve ses kayıtları oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin demografik bilgilerini belirlemek amacıyla görüşmeler yapılmış, sınıf içi gözlemlerde Reznitzkaya (2012) tarafından geliştirilen sınıf içi diyalojik öğretim gözlem formu kullanılmıştır. Veri analizi sürecinde betimsel analiz, söylem analizi ve gözlem notları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, bir öğretmenin ders işlerken kullandığı soru türleri, verdiği dönütler ve söylemlerinin, öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerine fazla katkı sağlamadığı yönünde; diğer öğretmenin ise sınıf içi diyalogları, soru, cevap ve dönütlerinin öğrencileri düşünmeye, soru sormaya ve çıkarımda bulunmaya, günlük yaşam ile ilişki kurmaya yönlendirdiği yönünde bulgular elde edilmiştir. Elde edilen bulgular; öğretmenlerden birinin monolojik söyleme, diğerinin ise diyalojik söyleme yatkın olduğunu göstermiştir. Daha önce yapılan araştırmaların sonuçlarıyla da kıyaslamalar yapılmış olup; diyalojik söylemin önemi ve öğretmenler tarafından uygulanabilmesi için önerilerde bulunulmuştur.
|
Günümüzde dijital medya kullanımının yaygınlaşmasıyla, fiziksel ortamlar için kullanılan toplumsal duyarlılık ve sosyal adalet kavramları, dijital ortamlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Hem bu yeni dijital dünyada adaletin sağlanması hem de dijital medya araçlarının gerçek dünyada sosyal adaleti sağlama konusundaki etkisi önem kazanmıştır. Bu durum sosyal yapının bir parçası olan okullarda, öğretmenlere de yeni sorumluluklar yüklemiştir. Bu bağlamda yürütülen çalışmada İngilizce öğretmen adaylarının dijital medya kullanım yeterlikleri ile toplumsal duyarlılık ve sosyal adalet düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. İlişkisel desenin kullanıldığı araştırma İngilizce Öğretmenliği programında öğrenim görmekte olan 33 son sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak araştırmanın verileri Yeni Medya Okuryazarlığı Ölçeği ve Sosyal Sorunlar Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. İngilizce öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyleri ve toplumsal sorunlara karşı duyarlılıkları ve sosyal adalet algıları arasındaki ilişki Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon katsayısı kullanarak korelasyon analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular öğretmen adaylarının eleştirel medya üretimi becerileri ile toplumsal duyarlılık ve sosyal adalet düzeyleri arasında pozitif yönde bir ilişki ortaya koymuştur. Bu araştırma, öğretmen yetiştirme programlarında dijital medya kullanımına ilişkin becerilere yer verilmesinin, gelecekte öğretmenlerin bu yeni çevrim içi dünyada eleştirel tüketici ve üretici olarak var olmaları ve aynı zamanda toplumda sosyal adalet kültürünün gelişmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekmektedir.
|
Bu çalışmanın amacı, oyun temelli sosyal beceri geliştirme programının koruyucu bakım altındaki 6 yaş çocuklarının sosyal beceri ve duygu düzenleme düzeyine etkisini incelemektir. Çalışma, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olan ve İstanbul’da bulunan bir çocuk evleri sitesinde kalan 6 deney ve 6 kontrol grubu olmak üzere toplam 12 çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma, gerçek deneysel modellerden ön test-son test kontrol gruplu modeldir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Demografik Bilgi Formu, Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği ve Duygu Ayarlama Ölçeği kullanılmıştır. Deney ve kontrol grubundaki çocukların sosyal beceri ve duygu düzenleme düzeylerindeki gruplararası farka, Mann Whitney U Testi ile grupiçi farka ise Wilcoxon İşaretli Sıralar testi ile sınanmıştır. Araştırma bulguları, 10 haftalık oyun temelli sosyal beceri geliştirme programının koruyucu bakım altındaki çocukların sosyal beceri ve duygu düzenleme düzeyleri üzerinde etkisinin olmadığını göstermiştir. Bulgular alanyazın temelinde tartışıldıktan sonra gelecekteki araştırmalara ve uygulamacılara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
|