Bu çalışmada, Müslüman coğrafyada kişisel gelir dağılımı eşitsizliği incelenmiştir. Çalışmanın amacı, sözkonusu coğrafyada gelir dağılımı eşitsizliği düzeyinin ortaya konulmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olan ve veri elde edilebilen 46 ülkenin Gini katsayılarına ve gelirin yüzdelik dilimler itibarıyla dağılımına bakılmıştır. Müslüman coğrafyanın gelirin adaletsiz dağıldığı bir coğrafya manzarası gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma konusunun Türkçe yazında ilklerden olması çalışmayı önemli kılmaktadır.
|
Ülkelerin makro iktisadi gelişmişlik ve refah düzeylerini ölçmeye ilişkin çok sayıda gösterge bulunmakla birlikte, ülkelerin birbiri ile karşılaştırılmasında en yaygın kullanılan gösterge kişi başına düşen gelir düzeyidir. Bununla birlikte, son dönemlerde ülkelerin refah düzeylerini belirleyen ve gelecek büyüme performanslarını etkileyen önemli bir göstergenin ön plana çıktığı görülmektedir. İktisadi karmaşıklık endeksi denilen bu gösterge, ülkelerin ürettikleri ve ihraç ettikleri ürünlerin karmaşıklık seviyesinden hareketle, söz konusu ekonomilerin karmaşıklık seviyelerini göstermektedir. Bu çalışmada da dünyanın gelişmiş ve sanayileşmiş 8 ülkesi olarak tanımlanan G8 ülkelerinde iktisadi karmaşıklık endeksi, kişi başına düşen gelir düzeyi ile ihracat arasındaki ilişkiler panel nedensellik analizi ile incelenmektedir. Granger nedensellik testi sonuçları kişi başına düşen gelirden iktisadi karmaşıklık düzeyine doğru nedensel bir ilişki ortaya koyarken, Dimitrescu-Hurlin testi sonuçları ihracattan kişi başına düşen gelir düzeyine ve iktisadi karmaşıklık düzeyine doğru nedensel bir ilişki göstermektedir.
|
Mali müşavirin sorumlu olduğu kurumlara ve kişilere karşı görevlerini doğru ve tarafsız bir şekilde yapması önem arz etmektedir. Bu kapsamda yerli ve yabancı literatürde toplumun değişik katmanları tarafından çeşitli değişkenlere göre mali müşavir algısının nasıl olduğu ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Ancak işletme yöneticileri ve çalışanları açısından bu konuda herhangi bir çalışmanın yapılmadığı belirlenmiştir. Yapılan çalışmanın amacı, işletmenin paydaşlarından yöneticilerinin ve çalışanlarının mali müşavir memnuniyet algısını ölçmek ve bu kavram üzerinde etkili olan faktörleri belirlemektir. Araştırma evrenini, Erzurum Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan ve 15 işletmede çalışan 18-65 yaş aralığındaki yöneticiler ve çalışanlar oluşturmuştur. Yapılan araştırmada kullanılan veriler, anket yöntemine dayalı olarak elde edilmiş ve geliştirilmiş anket geçerlilik ve güvenirlik testine tabi tutulmuştur. Bu kapsamda; Cronbach Alpha katsayısı (α) 0,908, KMO değeri, 0,87 olarak hesaplanmıştır. Ayrıca, işletme yöneticilerinin ve çalışanlarının mali müşavir memnuniyet algısının oluşmasında etkili olan faktörleri belirlemede, sıralı lojistik regresyon modeli kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda; mali müşavir memnuniyet algısının oluşmasında etkili faktörlerin işletme yöneticileri açısından eğitim seviyesi, kamuoyunu aydınlatma, denetim azlığı, defter tutma, işlem, mükellef çıkar, bağımsızlık, güncellenen mevzuat, değişen mevzuat değişkenlerinin; işletme çalışanları açısından; eğitim ihtiyacı, eğitim kurumları, yaratıcı meslek, meslek bağlılığı, toplumsal değer, meslek kuralları, meslek hilesi, mükellef çıkar, yasal boşluk, menfaat, denetim azlığı, güncellenen mevzuat değişkenlerinin önemli olduğu tespit edilmiştir.
|
Farklı aratırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlanan küreselleşme kavramının altında yatan ortak fikir, ekonomilerin ve toplumların aşamalı bir şekilde bütünleşmesidir. Yeni teknolojiler, yeni ekonomik ilişkiler, hükümetler, uluslararası örgütler, iş, işçi ve sivil toplum dâhil olmak üzere geniş bir yelpazedeki bu aktörler ulusal ve uluslararası politikalar tarafından yönlendirilmektedir. Sistematik derleme deseninde tasarlanan bu araştırmada, küreselleşmenin ekonomik ve sosyolojik etkileri üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda nitel araştırma yöntemi kullanılarak ölçüt örnekleme metodundan faydalanılmıştır. Bu amaçla araştırmacılar tarafından seçilen iki temel veri tabanında yer alan; küreselleşmenin ekonomik ve sosyolojik etkilerini konu alan 1997-2017 yılları arasında yapılmış çalışmalar bibliyografik olarak taranarak derinlemesine doküman analizine tabi tutulmuştur. Elde edilen bulgular ışığında, dünyanın farklı bölgelerinde yapılan araştırmalar incelenerek, küreselleşmenin ekonomik ve sosyolojik açıdan olumlu ve olumsuz etkilerinin ülkeden ülkeye değiştiği, ekonomik açıdan gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde farklı etkiler bıraktığı görülmüştür.
|
Bu çalışma; tüketicilerin, mağaza tercihlerinde etkili olan faktörleri belirleyerek, bu faktörler ile mağaza tercihlerinden duyulan memnuniyet arasındaki ilişkiyi açıklamayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, bu çalışma tüketicilerin, mağaza tercihinden duydukları memnuniyetin, bir bağlılık (sadakat) oluşturup oluşturmadığını ve bağlılığın, mağazayı diğer tüketicilere tavsiye etmede etkili olup olmadığını bir model ile açıklamaya çalışmaktadır. Araştırmanın modeli, kurulan hipotezlerle test edilmiştir. Araştırmanın kapsamını; Malatya ilinde, birçok dünya markası firmanın resmi bayiliğini yapan, yirmi yılı aşkın süredir hizmet veren bir mağazanın müşterileri oluşturmaktadır. Bu çalışmanın verilerini toplamak amacıyla, kişisel görüşme yoluyla anket yöntemi benimsenmiştir. Araştırmanın verilerinin analizinde; frekans, yüzde, çoklu doğrusal regresyon, Pearson korelasyon, bağımsız iki örneklem t testi ve tek yönlü varyans (ANOVA) analizleri uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları; tüketicilerin, mağaza tercihinde önem verdikleri faktörlere katılım düzeyleri ile mağaza tercihlerinden duydukları memnuniyet, sadakat ve mağazayı çevrelerine tavsiye etmeleri arasında, anlamlı bir ilişkinin varlığını ortaya koymuştur. Bu yönüyle çalışmanın, literatüre ve uygulayıcılara katkı sunacağı düşünülmektedir.
|
Muhasebe skandalları, mali tablolarda yer alan bilgilerin güvenilir, anlaşılabilir, karşılaştırabilir olmasına ve ihtiyaca cevap verebilmesine engel teşkil eden skandallar olarak ifade edilebilir. Özellikle 20. ve 21. yüzyıllarda yaşanan ve dünya çapında geniş yankılar uyandıran muhasebe skandallarının mali piyasalar üzerinde büyük etkiler meydana getirmesi, bir takım düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmış, yapılan bu düzenlemeler ve alınan önlemler adli muhasebe mesleğini ön plana çıkarmıştır. Bu çalışmada muhasebe skandallarının ekonomik etkileri, skandallar sonrası alınan önlemler ve adli muhasebe mesleği-nin muhasebe skandallarını önlemede etkin bir araç olarak kullanılmasına yönelik teorik çerçevede açık-lamalara yer verilmiştir.
|
Davranışsal İçgörü, başta psikoloji, bilişsel bilimler, ekonomi, iletişim, davranış bilimleri olmak üzere pek çok sosyal bilim dalından beslenen ve bu alanlardan elde ettiği veriler doğrultusunda kişilerin ve/veya toplumun refahını yükseltmeye yönelik uygulamalar ve politikalar oluşturmaya yarayan yaklaşımdır. Dünyanın dört bir yanından pek çok ülke, özellikle son on yıldır, davranışsal içgörüyü bir politika oluşturma aracı olarak kullanmaktadır.Bu çalışma, sağlık iletişimi bağlamında, kamu sağlık politikalarının tasarımında davranışsal içgörünün kullanımını ve etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Davranışsal politika çalışmalarında en sık kullanılan yöntemin rastgele kontrol denemeleri olduğu görülmektedir. Bu çalışmada da, örneklem olarak İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri’nde gerçekleştirilen randomize kontrol çalışmaları ele alınmıştır. İçerik analizi kullanılarak, rastgele kontrol denemelerinde uygulanan davranışsal müdahaleler Sunstein’ın “10 Önemli Dürtme”, çalışmasına göre değerlendirilmiş ve Türkiye için çıkarımlarda bulunulmuştur.
|
Dış kaynak kullanımı; şirketlerin asıl odaklanması gereken alanın dışında kalan konularda, uzman işletmelerden alınan hizmet olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşen dünyada işletmeler rekabet avantajı elde etmek, maliyetlerini en aza indirgemek ve bununla birlikte performanslarını en yüksek düzeye çıkarmanın yollarını aramak zorundadır. Bu nedenle dış kaynak kullanımı yoluna gitme, firmalar açısından her geçen gün daha da yaygınlaşmaya başlamıştır. Rekabet gücünü etkileyen en önemli etkenlerden biri de lojistik alt yapı olarak öne çıkmaktadır. Lojistik alt yapısı için ulaşım ağları, bütünleşme, işgücü eğitimi ve bilgi işlem alt yapılarını geliştirme önem arz etmektedir. Gümrüklerde bürokratik işlemlerin fazlalığı, teknik alt yapının yetersizliği de sektörün önemine işaret ettiği sorunlardandır. Firmalar bu sorunlarla baş edemediği durumlarda dış kaynak kullanma yoluna gitmektedir. Araştırmanın temel amacı, firmaların dış kaynak kullanım düzeyleri ve karşılaşabilecekleri lojistik altyapı sorunları çerçevesinde firma performansını belirlemektir. Ayrıca araştırmanın diğer bir amacı, dış kaynak kullanımı sürecinde hizmet alınan firmalarla ne tür sorunlar yaşandığı ve bu firmalarla kurulan ilişkilerin seviyesini ölçmektir. Araştırmanın örneklemi Sivas Organize ve Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren uluslararası ticaret yapan firmalardan oluşmaktadır. Araştırmadaki veriler anket yöntemi ile toplanmış olup yüzyüze anket yöntemi seçilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler, SPSS programı ile korelasyon analizi kullanılarak test edilmiştir.
|
Ekonomik büyüme ile dış ticaret ilişkisini ele alan çalışmalarda, genel anlamda liberal bir perspektifle büyümenin temel dinamiğini dışa açıklığın oluşturduğu vurgulanır. Bu literatürde, Klasik ve Neo-klasik bakış açısı karşılaştırmalı üstünlükler çerçevesinde uluslararası işbölümü ve uzmanlaşmanın yararlarına ve bundan kaynaklı refah artışına vurgu yaparken, Keynesyen ve uzantısı bakış açıları ihracatın dış talep kaynaklı olarak ulusal gelire katkı yapacağını belirtir. Ancak, her ihracat kaleminin büyümeyi etkilediği argümanı, özellikle dış ticaret hadleri sorununa bağlı olarak tartışmalı hale gelmiştir. Dolayısıyla her ihracat kaleminin değil, yüksek teknolojiye dayalı mal ihracatı yapabilme yeteneğinin yüksek ve sürdürülebilir büyüme kapasitesini artırdığı ileri sürülmeye başlanmıştır. Bu çerçevede dış ticaretin büyümeye olumlu katkıda bulunabilme koşulunun yüksek teknolojili mal üretip dışa satabilme yeteneğiyle ilgili olduğu vurgulanmaktadır. Bu çalışmada orta gelir tuzağına düşmeden yüksek gelirli ekonomi pozisyonuna geçebilmek için heterojen yapıya sahip yükselen ekonomilerde yüksek teknolojili mal üretme kapasitesi ve bu kapasiteye etki eden unsurlar araştırma konusu yapılmıştır. Uygun veri setine sahip 18 yükselen ekonomi üzerine 1996-2016 arası dönemi kapsayan panel veri analizlerine göre yüksek teknolojili mal ihracatının belirleyicileri dışa açıklık ve patent üretebilme kapasitesi olarak tespit edilmiştir.
|
Bu araştırma, Türkiye’de enerji tüketimi (ENE), ticari dışa açıklık (TI) ve ekonomik büyüme (GDP) arasındaki ilişkiyi 1970-2015 dönemi için incelemektedir. VECM uygulaması yapılmıştır. Sonuçlar, istatistiksel olarak anlamlı bir hata döneminden çıkarılan GDP ve ENE ile uzun süreli bir nedensellik göstermektedir. Ancak, kısa dönemli katsayılar GDP ve TI denklemi açısından anlamlı bulunmamıştır. Ayrıca, bulgular ENE'deki yüzde değişimin kişi başına düşen GDP'de % 1.35'lik bir artışa yol açacağını göstermektedir. TI için, bu değişkendeki yüzde değişim, uzun vadede GDP'de % 0.13 düşüşe neden olacaktır. Dolayısıyla, kişi başına düşen GDP, enerji tüketimindeki değişime karşı esnek olmakla birlikte, TI'daki değişime karşı esnek değildir. Bu çalışma gelecekteki araştırmalar için politika sonuçlarını ve önerileri detaylı olarak özetlemektedir. Sonuç olarak teşhis testleri modelin istikrarını desteklemektedir.Anahtar kelimeler: ekonomik büyüme, enerji tüketimi, ticari dışa açıklık, Türkiye, VECM
|