Amaç: Bu çalışmada fibromiyalji sendromu (FS) olan hastalarda hipermobilite ile denge sorunu arasındaki ilişki ve bu ilişkinin düşme sıklığı üzerine etkisi araştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Altmış FS'li ve 30 sağlıklı kadın kontrol çalışmaya dahil edildi. Tüm katılımcıların ortalama yaşı 41.8±9.9 yıl olup, yaşları 22-62 yıl arasında idi. Hastalar üç gruba ayrıldı: grup 1 hipermobilitesi olan FS'li hastalardan, grup 2 hipermobilitesi olmayan FS'li hastalardan ve grup 3 kontrollerden oluşuyordu. Fibromiyalji sendromu olan hastaların sonuç ölçümleri; hastalarda hastalık süresi, görsel analog ölçeği (GAÖ) ile değerlendirildiği üzere ağrı, Fibromyalji Etki Anketli (FEA) ile değerlendirildiği üzere hastalık aktivitesini içermekteydi. Tüm katılımcılarda düşme sayısı, altı dakika yürüme testi (6DYT) ile fonksiyonel performans, gözler açıkken tek bacak denge testi ve Berg Denge Skalası (BDS) ile denge ve Beighton kriterleri ile hipermobilite değerlendirildi.Bulgular: Grup 1 ve 2 arasında hastalık süresi, GAS ağrı, FEA ve düşme sayısı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05). Düşme sayısı grup 1'de grup 3'den anlamlı olarak farklıydı (p<0.05). Altı dakika yürüme testi gruplar arasında anlamlı olarak farklı değildi (p>0.05). Ortalama tek bacak denge testi zamanı ve ortalama BDS skoru her üç grupta anlamlı olarak farklıydı (p<0.05). Ağrı, denge testleri ve düşme sayısı arasında anlamlı ilişki saptanmadı (p>0.05). Hipermobilitenin denge testleri üzerine anlamlı etkisi saptandı (p<0.001).Sonuç: Hipermobilitesi olan FS'li hastalarda, hipermobilitesi olmayan FS'li hastalara ve sağlıklı kontrollere kıyasla, denge sorunu anlamlı olarak yüksek bulundu. Bu durum FS'li hastaların değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmalı, hastalar bilgilendirilmeli ve gerekli ölçümler yapılmalıdır
|
Arzu DAŞKAPAN, Bahar ANAFOROĞLU, Nihan PEKYAVAŞ ÖZÜNLÜ,
Emine Handan Tüzün , Sacide NUR COŞAR, Metin KARATAŞ
Arzu DAŞKAPAN, Bahar ANAFOROĞLU, Nihan PEKYAVAŞ ÖZÜNLÜ,
Emine Handan Tüzün ,
Sacide NUR COŞAR, Metin KARATAŞ
Amaç: Bu çalışmada diz osteoartritli (OA) hastalarda ağrı şiddeti, performans, kas kuvveti, fiziksel fonksiyon ve denge üzerine düz bacak kaldırma egzersizi (DBKE) ve mini çömelme egzersizinin (MÇE) etkinliği karşılaştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Şubat 2009-Şubat 2010 tarihleri arasında iki taraflı diz OA yakınması ile Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne başvuran, 40 kadın hasta (ort. yaş 59.93±10.61 yıl; dağılım 30-65 yıl) bu randomize kontrollü, çift-kör klinik çalışmaya dahil edildi. Hastalar DBKE ve MÇE olmak üzere iki gruba ayrıldı. Her iki egzersiz grubu haftada beş seanstan oluşan toplam üç haftalık bir programa dahil edildi. İki grup da her seansta elektroterapi programı aldı. Görsel analog ölçeği (GAÖ) ile diz ağrısı, Zamanlı Kalk-Yürü (ZKY) testi ile fiziksel performans, Cybex II ile izokinetik kuadriseps ve hamstring kas kuvveti, Spor KAT 3.0 ile statik denge, Diz İncinme ve Osteoartrit Sonuç Skoru-Fiziksel Fonksiyon Kısa Formu (KOOS-PS) ile fiziksel fonksiyon başlangıçta, tedavi sonrasında ve tedaviden bir ay sonra değerlendirildi.Bulgular: Statik denge parametreleri göz önünde bulundurulduğunda egzersiz programı (EP) sonrası (p=0.659) ve takip döneminde (p=0.327) gruplar arası anlamlı fark bulunmadı. Egzersiz programı sonrası (p=0.398) ve takip döneminde (p=0.201) DBKE ve MÇE grupları arasında KOOSPS skorları açısından anlamlı fark bulunmadı. Ayrıca GAÖ skorları açısından EP sonrasında (p=0.149) DBKE ve MÇE grupları arası anlamlı fark bulunmamasına rağmen takip döneminde (p=0.030) anlamlı fark bulundu. Mini çömelme egzersiz grubu, DBKE grubuna kıyasla, EP sonunda anlamlı düzeyde yüksek ZKY testi skorları ve 60°/sn (p=0.024), 90°/sn (p=0.003), 120°/sn (p=0.005) ve 180°/sn'de (p=0.017) daha yüksek sağ izokinetik diz ekstansör kas kuvvetine sahipti.Sonuç: Uzun dönemli takipleri içeren ve bu periyottan sonra DBKE ve MÇE'nin etkinliğini değerlendirebilecek kriterleri kapsayan başka çalışmalara gereksinim vardır.
|
Levent TEKİN, Alparslan Bayram ÇARLI, Selim AKARSU
Levent TEKİN, Alparslan Bayram ÇARLI, Selim AKARSU
|
Amaç: Bu çalışmada, Sağlık Değerlendirme Anketi Özürlülük İndeksi'nden (HAQ-DI) elde edilen verideki eksik değerler yerine değer atamanın hasta özürlülük ölçümlerinin yanlılık ve duyarlılığını nasıl etkilediği araştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Hipotetik eksik veri setleri oluşturmak için orijinal veri setindeki madde yanıtları tamamen rastgele eksik olmak üzere, üç farklı oranda (0.10, 0.30 ve 0.50) silindi. Eksik veri içeren her hipotetik veri seti için yanıt fonksiyonu yöntemi ile çoklu değer ataması yapıldı. Tam veri, hipotetik olarak oluşturulmuş eksik veri setleri ve değer ataması yapılmış veri setleri için Rasch modeli kullanılarak, hasta özürlülük düzeyleri kestirildi. Eksik veri setleri ve değer ataması yapılmış veri setlerinden bulunan kestirimler tam veriden bulunanlar ile kıyaslandı.Bulgular: Hem eksik veri durumdan hem de değer ataması yapılmış durumdan bulunan özürlülük düzeyi kestirimlerinde, özellikle eksik veri oranı arttıkça, bir miktar yanlılık gözlenmiş olsa da, bu yanlılık eksik veri oranı 0.50 olduğunda dahi kabul edilebilir düzeyde idi. Değer ataması yapılmış veriden bulunan kestirimlerin duyarlılığı, eksik değer içeren veriden bulunanlara göre daha yüksek bulundu.Sonuç: Sağlık Değerlendirme Anketi Özürlülük İndeksi ile toplanan veride eksik madde yanıtları bulunduğunda, bu eksikler yerine yanıt fonksiyonu ile değer atama yapılması, hastaların özürlülük düzeyi kestirimlerinin duyarlılığının artırılması için önerilebilir.
|
Behnaz BEHNAM, Jamileh MOGHIMI, Raheb GHORBANI, Farahnaz GHAHREMANFARD
Behnaz BEHNAM, Jamileh MOGHIMI, Raheb GHORBANI, Farahnaz GHAHREMANFARD
Amaç: Bu çalışmada romatoid artriti (RA) olan İranlı hastalarda depresyon prevalansı ve şiddeti arasındaki ilişki araştırıldı ve kullanışlı klinik depresyon semptomlarının korelasyonları tespit edildi.Hastalar ve yöntemler: Semnan'da Fatemieh ve Amir hastanelerinin romatoloji kliniklerinde Amerikan Romatoloji Derneği (ACR) RA kriterlerini karşılayan 140 hasta (28 erkek, 112 kadın; ort. yaş 46.4±13.5 yıl; dağılım 19-80 yıl) çalışmaya dahil edildi. Hastalar aktif RA olanlar (n=56) ve inaktif RA olanlar (n=84) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Romatolojik hastalık öyküsü olmayan ve hastanede çalışan 140 yaş ve cinsiyet uyumlu sağlıklı gönüllü de kontrol grubu olarak belirlendi. Depresyon semptomları, Beck Depresyon Envanteri II'nin (BDI-II) İran versiyonu kullanılarak değerlendirildi.Bulgular: Aktif RA grubunda hafif ila orta düzeyde depresyonun genel prevalansı %30.4, inaktif RA grubunda %22.6, kontrol grubunda ise %12.1 idi. Şiddetli depresyon yalnızca iki kişide görüldü. Bunlardan biri aktif RA grubunda, diğeri ise kontrol grubundaydı. Çok değişkenli analiz eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein düzeylerinin yanı sıra kadın cinsiyetinin de RA hastalarında depresyon gelişimi ile ilişkili olduğunu gösterdi.Sonuç: Aktif RA hastalarında hafif ila orta düzeyde depresyonun genel prevalansı fark edilebilir düzeyde daha yüksekti. Bu durum, cinsiyet ve serum inflamatuvar belirteçleri ile son derece ilişkili olabilir
|
Behçet Hastalığı (BH) multisistemik, kronik ve inflamatuvar vaskülit tablosudur. Behçet hastalığı olan 29 yaşında erkek hasta dispne ve göğüs ağrısı ile kliniğimize başvurdu. Hastanın fizik muayenesinde sol parasternal -makine sesine benzer- bir üfürüm ve abdominal asit saptandı. Hastanın elektrokardiyografi ve göğüs röntgen sonuçları normaldi. Toraks bilgisayarlı tomografide (BT) kronik pulmoner emboli izlendi. Abdominal BT'de Budd- Chiari sendromu (BCS) ile uyumlu olarak hepatik ven ve inferior vena kavada trombüs izlendi. İki boyutlu transtorasik ekokardiyografide sağ atriyumdan sağ ventriküle uzanım gösteren kitle izlendi. Suprasternal pencerede arkus aortu ve pulmoner arteri çevreleyen anormal akım tespit edildi. Koroner anjiyografide sol ana koroner arter ile pulmoner arter arasında fistül oluşumu gözlendi. Antiinflamatuvar ilaçlar ve heparin tedavisi başlandı. Altıncı ayda pulmoner emboli ve kalp içi trombüste tam düzelme izlendi. Bu yazıda BH olan bir hastada kalp içi trombüs, Budd-Chiari sendromu ve pulmoner emboli ile ilişkili koroner-pulmoner arter fistülü birlikteliği sunuldu
|
Sui RUBO, Lei ZHANG
Sui RUBO, Lei ZHANG
Bu olgu sunumunda şiddetli hipokaleminin ortaya çıkardığı distal renal tübüler asidoz (RTA) ve normal anyon boşluk metabolik asidozu ve anormal düzeyde asitleşmiş idrar ile birlikte seyreden primer Sjogren sendromlu (pSS) 75 yaşındaki bir kadın olgu sunuldu. Hastada kuadripleji, hipersomnia ve disfaji ile doğrulanmış beyinsapı lezyonu mevcuttu. Laboratuvar testlerinde anti-Ro/SS-A ve anti-La/SS-B antikorları pozitifti. Manyetik rezonans görüntüleme ile yapılan beyin taramasında, santral pontin miyelinolizisin tipik özelliği olan orta ponlarda T1 ve T2'de hiperintens sinyal görüldü
|
Amaç: Bu çalışmada, ankilozan spondilitli (AS) hastaların sağlıklı bireylerden daha fazla düşme riskine sahip olup olmadığı ve düşme riski ile AS'nin klinik özellikleri arasında herhangi bir ilişki olup olmadığı araştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Modifiye New York kriterlerine uyan AS'li 40 hasta (28 erkek, 12 kadın; ort yaş 37.20±9.92 yıl; dağılım 20-60 yıl) ile yaşları ve cinsiyetleri eşleştirilmiş 40 sağlıklı kontrol çalışmaya dahil edildi. Tüm katılımcılar, düşme riski yüzdesi olarak bize sayısal değerler sunan statik posturografi cihazı ile değerlendirildi. Hasta görüşmelerinden son 12 ay içindeki düşme öyküsü de belirlendi. Tüm AS hastalarına şu araçlar uygulandı: hastalık aktivitesi için Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAI), fonksiyon için Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Fonksiyonel İndeksi (BASFI), spinal mobilite için Bath Ankilozan Spondilit Metroloji İndeksi (BASMI) ve yaşam kalitesi için Ankilozan Spondilit Yaşam Kalitesi (ASQoL) anketi.Bulgular: Ankilozan spondilitli hastalar ile sağlıklı kontroller arasında sosyodemografik özellikler bakımından fark yoktu (p>0.05). Ortalama düşme riski, AS'li hastalarda kontrollere kıyasla, anlamlı olarak yüksekti (p<0.05). Ankilozan spondilitli hastalarda pozitif düşme öyküsüne sahip olanların oranı kontrollerden yüksekti (p<0.05). Düşme riski ile BASDAI (r=0.713, p<0.001), BASFI (r=0.751, p<0.001), BASMI (r=0.527, p<0.001) ve ASQoL (r=0.627, p<0.001) arasında pozitif ve anlamlı ilişki vardı. Düşme riski yaş, cinsiyet, vücut kütle indeksi ve hastalık süresiyle ilişkili bulunmadı (p>0.05).Sonuç: Ankilozan spondilitli hastalarda kötü spinal mobilite, fonksiyonel durum, yaşam kalitesi ve yüksek hastalık aktivitesi ile ilişkili olan düşme riski artmıştır. Yüksek olan düşme riski AS'li hastaların rehabilitasyonunda dikkate alınmalıdır.
|
Saliha EROĞLU DEMİR, Ebru AYTEKİN, Levent ÖZGÖNENEL, Aylin REZVANİ, Yasemin PEKİN DOĞAN, Nil SAYINER ÇAĞLAR, Nihal ÖZARAS, Sibel ÇAĞLAR OKUR, Teoman AYDIN, Şule TÜTÜN, Mustafa GÜLER
Saliha EROĞLU DEMİR, Ebru AYTEKİN, Levent ÖZGÖNENEL, Aylin REZVANİ, Yasemin PEKİN DOĞAN, Nil SAYINER ÇAĞLAR,
... Devamını oku
Amaç: Bu çalışmanın birincil amacı, ankilozan spondilitli (AS) hastalarda Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAI), Bath Ankilozan Spondilit Fonksiyonel İndeksi (BASFI) ve C-reaktif protein (CRP) ve eritrosit sedimentasyon hızını (ESH) içeren iki Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite Skoru (ASDAS) arasındaki muhtemel ilişkiyi araştırmaktır. İkincil amacı ise, hastalık aktivitesi ve fonksiyonel durum açısından cinsiyet farklılıklarını araştırmaktır.Hastalar ve yöntemler: Çalışmaya AS'li 500 hasta (158 kadın, 342 erkek; ort. yaş: 37.2±9.9 yıl; dağılım 15-70 yıl) alındı. Hastalık aktivitesi BASDAI, ASDAS-CRP ve ASDASESH ile değerlendirilirken, fonksiyonel durum BASFI ile değerlendirildi.Bulgular: Ortalama BASDAI, ASDAS-CRP, ASDAS-ESH ve BASFI skoru sırasıyla 3.71±2.26, 1.65±0.83, 2.59±1.12 ve 2.68±2.38 idi. Ankilozan Spondilitli kadın hastaların BASDAI ve ASDAS-ESH değerleri, erkek hastalara kıyasla, anlamlı olarak daha yüksekti. BASDAI ve BASFI skorları, iki ASDAS skoru ile anlamlı düzeyde ilişkili bulundu. Hastaların %46.6'sı, BASDAI skoruna göre yüksek hastalık aktivitesine sahipti ve bu hastalarda hastalık süresi, BASFI ve ASDAS skorları düşük olanlara kıyasla, anlamlı olarak daha yüksekti. Hastalık aktivite indekslerinden ASDAS-CRP skorları her iki cinsiyettede benzerdi.Sonuç: Çalışma bulgularımız, iki ASDAS skorunun hastalık aktivitesi ve fonksiyonel durum ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ankilozan spondilitli hastalarda ASDAS-CRP indeksinin her iki cinsiyeti içeren ancak cinsiyet farklılıklarına ilişkin analiz yapılmayacak ileriki çalışmalarda, hastalık aktivite parametresi olarak kullanılmasının daha uygun olacağı kanısındayız.
|
Hava TEKE ÜSKÜDAR, Arzu Erdem TAŞDEMİR, Mustafa ÖZEN
Hava TEKE ÜSKÜDAR, Arzu Erdem TAŞDEMİR, Mustafa ÖZEN
Metotreksat (MTX), romatoid artrit (RA) tedavisinde en sık kullanılan ilaçtır. Metotreksat ile tedavi edilen RA'lı hastalarda pansitopeni prevalansı yaklaşık %3'tür. İlave sistemik hastalığı olan RA hastalarına çeşitli ilaçlar reçete edilebilir. Bu ilaçlar kemik iliği toksisitesine yol açarak, hangi ilacın pansitopeniden sorumlu olduğunun tespitini güçleştirebilir. Bu nedenle, kemik iliği aspirasyonu ve numunelerin biyopsi sonuçları ile sorumlu ilacın tespiti, pansitopeninin en iyi tedavisinin belirlenmesi için çok önemlidir. Anlamlı düzeyde artmış kemik iliğindeki eozinofil miktarı, pansitopeni tablosunun nedeni olarak MTX'i işaret etmektedir.
|