Bu çalışmada fen bilimleri öğretmenlerinin bilimin doğası hakkında sahip olduklarıkavramlarının kelime ilişkilendirme testi kullanılarak araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma TÜBİTAK 2229 çalıştayı esnasında Türkiye’nin farklı illerinden projeye katılan 34 fen bilimleri öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın verileri Kelime İlişkilendirme Testi (KİT) kullanılarak toplanmıştır. KİT’te anahtar kelimeler olarak bilim, bilim insanı, bilimsel bilgi, bilimsel yöntem, bilimin doğası, teori, kanun, deney, gözlem, kanıt, teknoloji ve yaratıcılık kelimeleri kullanılmıştır. Öğretmenlerin her anahtar kavram için ürettikleri cevap kavramlar doğrultusunda bir frekans tablosu oluşturulmuştur. Frekans tablosuna bağlı olarak geliştirilen kavram ağlarında kesme noktası tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda fen bilimleri öğretmenlerinin bilimin doğası hakkında 172 kavram türettiklerini ancak öğretmenlerin bu kavramlar arasında ilişki kurmakta zorlandıkları tespit edilmiştir.
|
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de inkılâp tarihi öğretimine yönelik tarama modelinde gerçekleştirilen lisansüstü tezlerin genel eğilimini ve önemli bulgularını ortaya koyabilmek; literatürde görülen eksiklikleri ve farklılıkları belirlemek ve ileride yapılacak araştırmalara katkısağlamaktır. İnkılâp tarihi öğretimi konulu tarama modelindeki lisansüstü tezleri belirli ölçütlere göre incelemek ve bu tezlerin eğilimlerini tespit etmek amacıyla gerçekleştirilen bu çalışma tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın verileri Yüksek Öğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi sayfasında yer alan ve kullanım izni verilen 36 adet lisansüstü eğitim tezinden elde edilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz ve içerik analizi kullanılmıştır. İnkılâp tarihi öğretimi ile ilgili tarama modelindeki tezlerin analizinde yayın yılı, tezin yazıldığı üniversite, araştırma yöntemi, araştırmanın odaklandığı eğitim düzeyi, veri toplama araçları, veri analiz yöntemlerine yönelik betimsel analiz sonuçlarına yer verilmiştir. Bununla birlikte bu tezlerin sonuçları ve önerilerine yönelik içerik analizi ile inkılâp tarihi öğretimine sorunlar ve çözüm önerilerine yönelik kodlar ve temalar ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.Araştırma sonucuna göre inkılâp tarihi öğretimi ile ilgili hazırlanan tarama modelindeki lisansüstü tezlerde ortaya konan sorunlar öğretim programı, ders saatinin yetersizliği, öğrenme-öğretme süreci, fiziki ortam, ölçme ve değerlendirme, ders ve çalışma kitabı, ders içeriğinin kronolojik sınırları, kavram öğretimi ve hassas konular temaları altında toplanmıştır.
|
Bu çalışmada Chen (2016) tarafından geliştirilen Öğretmen Duygu Ölçeği’nin Türk kültürüne uyarlanması amaçlanmıştır. Bu amaçla Türkiye’nin yedi bölgesinde çeşitli branşlarda öğretmenlik yapan 366’sı kadın ve 232’si erkek olmak üzere 598 öğretmenden elektronik ortamda hazırlanan bir ölçme aracı ile veri toplanmıştır. ÖDÖ’nun dil geçerliği, ölçeğin İngilizce ve Türkçe formları aracılığıyla İngilizce öğretmenlerinden toplanan veriler arasındaki korelasyonlar ve bu iki formdan elde edilen puanlar arasında fark olup olmadığına yönelik analiz edilmesiyle incelenmiştir. Keyif alma, sevgi, üzüntü, öfke ve korku şeklindeki beş faktörlü yapının Türkiye’deki öğretmenler üzerinde doğrulanıp doğrulanmadığını belirlemek amacıyla yapılan DFA sonuçlarına göre beş faktörlü bu model için uyum indeksleri yeterli düzeydedir. Ancak ölçek maddelerinin tekrar incelenmesinin ardından ölçekte yer alan iki maddeye ait hatalar ilişkilendirilerek modifikasyon yapılmış ve nihai olarak ölçeğe ait hata istatistiklerinin 0,060’dan küçük; uyum istatistiklerinin ise 0,90’dan büyük çıktığı belirlenmiştir. ÖDÖ’dan elde edilen puanların güvenirliği, Cronbach Alfa katsayısı ile iç tutarlık bağlamında incelenmiştir. Buna göre ölçeğin genelinden elde edilen puanların güvenirliği yeterli düzeydedir.
|
Bu araştırmanın amacı empati yönelimli siber zorbalık psiko-eğitim programının lise 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin zorba ve kurban olma açısından siber zorbalık davranışlarına ve empati düzeylerine etkisini incelemektir. Araştırma açıklayıcı karma yönteme dayalı olarak yapılmıştır ve iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde hazırlanan psiko-eğitim programının öğrencilerin siber zorbalık ve empati düzeylerine etkisi incelenmiş; ikinci bölümünde ise uygulanan psiko-eğitim programına ilişkin katılımcı görüşleri betimlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu lise 9. ve 10. sınıflara devam etmekte olan 12’şer kişiden oluşan bir deney ve bir kontrol grubu oluşturmaktadır. Deney grubuna sekiz oturumdan meydana gelen “Empati Yönelimli Siber Zorbalık Psiko-Eğitim Programı” uygulanmıştır. Araştırma sonuçları empati yönelimli siber zorbalık psiko-eğitim programının öğrencilerin siber zorba olma, siber zorbalık kurbanı olma sıklıkları ile empati düzeyleri üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmadığınıgöstermiştir. Psiko-eğitim programına katılan 12 öğrenci ile gerçekleştirilen odak grup görüşmesi sonuçları ise öğrencilerin psiko-eğitim programını amacına ulaşmada ve amaca yönelik içerik boyutları ile yeterli buldukları yönünde görüş bildirdiklerini ortaya koymuştur.
|
Günümüz dünyasında yabancı dil öğrenimine olan ihtiyacın gitgide arttığı görülmektedir. Son yıllarda resmi dili Arapça olan ülkelerle ekonomik, siyasi, kültürel vb. ilişkilerin gelişmesi sonucunda Arapça öğrenimine ve öğretimine ilgi artmaktadır. Ancak Arapça öğretiminde dört dil becerisinin her birine aynı ilginin gösterilmediği, bu becerilerden konuşma becerilerinin eksik kaldığı ve öğrencilerin uygulamada pratik eksikleri olduğu görülmektedir. Bu eksiğin giderilmesi için öğrencilerin iletişim becerilerinde daha özgüvenli ve ekip çalışmalarının yapıldığı yöntemler önerilmiştir. Bu çalışmada öğrencilerin iletişim becerileri derslerinde yaşadıkları problemler, konuşma eğitiminde hangi etkinlikleri, yöntem ve teknikleri, araç-gereçlerle ölçme araçlarınıkullandıkları ve hangi güçlüklerle karşılaştıkları saptanmıştır.
|
Türkiye’de her ne kadar merkezi olarak hazırlanmış öğretim programlarının ulusal çapta uygulanması beklense de, yapılan araştırmalar öğretmenlerin programları birebir uygulamadığını ve uyarladığını göstermektedir. Bu araştırmanın amacı, özel ve devlet liselerinde çalışan öğretmenlerin öğretim programını uyarlama sürecini karşılaştırmak, bu süreci etkileyen temel faktörleri keşfetmektir. Bütüncül çoklu durum deseninin kullanıldığı çalışmada, aykırıdurum örneklemesi (özel lise/devlet lisesi) yapılarak, çalışmaya gönüllü olarak katılan dört lise öğretmeni üzerinden veri toplanmıştır. Veriler doküman incelemesi, gözlem ve görüşme teknikleriyle toplanmış, içerik analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Bulgular, öğretim programınısınıfa uyarlama örüntülerinin atlama, genişletme ve yeniden düzenleme olduğunu göstermektedir. Devlet lisesindeki öğretmenler öğrenme eksiklerini tamamlamak üzere uyarlama yaparken, özel lisedeki öğretmenler başarıyı artırmak ve üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık yapmak amacına odaklanmıştır. Ayrıca devlet lisesindeki öğretmenler öğrenci profilindeki farklılıklarla başedebilmek üzere, özel lisedeki öğretmenler ise üniversiteye giriş sınavlarına destek arayışıyla uyarlama önerileri talep etmektedir. Katılımcı öğretmenlerin program uyarlamalarında merkeziyetçi eğitim sistemi, öğretmenlere tanınan esneklik derecesi, öğretim programının yapısıve öğrenci profilinin etkili olabileceği saptanmıştır.
|
Bu çalışmanın temel amacı, okullarda denetimin öğretim sürecine katkı sağlayıp sağlamadığınıtespit etmektir. Denetim sürecinin, eğitim sisteminin amaç ve politikalarının doğru şekillenmesine yardımcı olup olmadığı, plan ve programların amaca uygun yürütülmesine katkıda bulunup bulunmadığı, okulun toplumun beklentilerini karşılayacak şekilde faaliyetler geliştirmesinde rehber olup olmadığına ilişkin öğretmenlerin görüşlerine yer verilmiştir. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (fenomenoloji) çalışmasıdır. Bu araştırmada görüşme tekniği kullanılarak, yarı-yapılandırılmış sorular aracılığıyla okul yöneticilerinin, denetim uygulamalarına ilişkin görüşleri değerlendirilmiştir. Öğretmenlerin görüşleri genellikle denetimlerin bir katkı sağlamadığı ve belge kontrolünden ileri gidemediği noktasında olmuştur. Ülkemizdeki eğitim sisteminin amaç ve politikalarının uzun süreli olmadığını, değişen politikalar arasında bir tutarlılık bulunmadığını, eğitim öğretim etkinliklerinin planlanması ve yürütülmesi konusunda denetçilerden gerekli yardımı göremediklerini düşünmektedirler. Öğretmenler okullarda yapılan denetimin zaman alan ve maddi kaynak kaybına neden olan bir süreç olduğunu düşünmekle beraber, mutlaka yapılması gereken bir çalışma olduğunu belirtiyorlar.
|
Bu çalışmada, yapılandırılmış bir “Aile İletişim Becerileri Psikoeğitim Programı”nın eşlerin iletişim becerilerine ve çift uyumuna etkisi incelenmiştir. Çalışmada ön test – son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Çalışmaya 24 çift katılmıştır. Deney grubunda 12 çift psikoeğitim programına alınmış ve program haftada bir gün olmak üzere toplam sekiz hafta planlanarak uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak İletişim Becerileri ve Çift Uyum Ölçekleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde Mann Whitney U ve Wilcoxon İşaretli Sıralar testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; deney grubu eşlerinin iletişim becerileri ve çift uyumu test puanlarının uygulanan psikoeğitim programı sonrasında anlamlı düzeyde yükseldiği; kontrol grubu eşlerinin iletişim becerilerinin ve çift uyumunun eşler arası doyum, eşler arası fikir birliği, duygusal ifade alt boyutları ön ve son test puanlarının ölçümünde anlamlı bir fark olmadığı, ancak çift uyumunun eşler arası bağlılık alt boyutu ön ve son test puanlarının ölçümü sonucunda anlamlı düzeyde bir düşüş olduğu; deney ve kontrol grubu eşlerinin iletişim becerilerinden egoyu geliştirici dil, etkin dinleme, empati, ben dili alt boyutları ve çift uyumu son test puanları ölçümünde deney grubunun puan ortalamasının kontrol grubundan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu, ancak iletişim becerilerinden kendini tanıma/açma alt boyutu son test puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Araştırmada, elde edilen bulgular eğitsel doğurguları ile birlikte tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.
|
Bu araştırmanın amacı ilkokul müdürlerinin okul yönetimlerinde öğretmenlerin etkisine yönelik görüşlerini kendi anlatılarına dayalı olarak ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu çok aşamalıörnekleme yöntemiyle seçilen 12 ilkokul müdürü oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracıolarak araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen veriler içerik analizi tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre okul müdürleri yönetim sürecinde cinsiyet, yaş/kıdem, aile yapısı, maddiyat ve kişilik etmenleriyle ilgili çeşitli sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Okul müdürleri yönetim sürecinde karşılaştıkları bu sorunları iletişim süreciyle çözmeye çalıştıklarını; iletişim sürecinin etkili olamadığı durumlarda da genellikle kurumsal güçlerini kullandıklarınıifade etmişlerdir. Araştırmada son olarak okul müdürleri; okul müdürlüğünün yetki ve sorumluluğunun azaltılması, öğretmen seçiminin düzenlenmesi ve öğretmenlerin kendilerini yenilemesi gerektiği şeklinde önerilerde bulunmuşlardır.
|
Bu araştırmada erken çocukluk yıllarında eğitim verecek okul öncesi öğretmen adaylarının özel gereksinimli çocuklara yönelik algıları araştırılmıştır. Çalışma grubunu bir devlet üniversitesinde eğitim alan okul öncesi eğitim öğretmenliği bölümünde okuyan 200 okul öncesi öğretmen adayıoluşturmaktadır. Betimsel tarama modeli olarak desenlenen bu araştırmada nitel veri toplama yöntemine başvurulmuştur. Araştırma için araştırmacı tarafından uzman görüşleri doğrultusunda yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmıştır. Görüşme formundan elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda öğretmen adaylarının özel gereksinimli bireylere yönelik yardıma muhtaç, engelli, yetersiz gibi olumsuz çağrışımlara daha fazla yer verdikleri, aldıkları özel eğitim dersinin bilgi ve farkındalıklarını arttırdığı için faydalıolduğunu düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Sınıfında özel gereksinimli çocuk olmasınıistemeyen öğretmen adayları ise kendilerini özel gereksinimli çocukların eğitiminde yetkin bulmadıkları ve bunun için yeterince vakitleri olmayacağını ifade etmişlerdir. Öneri olarak özel eğitim derslerinin sayısının arttırılması önerilebilir.
|