Tüm dünyayla birlikte Türkiyeyi de etkisi altına alan Corona virüs salgınından korunmak ve yayılmasını önlemek için T.C. Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı “hayat eve sığar”, “evde kal” sloganlarıyla yurttaşların evde kalması çağrısı yapılmaktadır. Zaman zaman tatillerde ve hafta sonlarında da sokağa çıkma yasakları getirilmektedir. Bu süreç içerisinde canlı etkinliklerin hemen hemen hepsi ertelenmiş, insanların bir araya gelmelerini sağlayan birçok mekân ve alan kapatılmıştır. Söz konusu bu uygulamalar kişilerin evde kaldığı süre içinde oyalanmalarını sağlayacak alternatif arayışlarını arttırmıştır. Bu durum, Netflix’i önemli bir aktör olarak karşımıza çıkartmaktadır. Ancak Netflix vakit geçirmek için kullanılan bir araç olmanın ötesinde kullandığı yayın teknolojisi, sunduğu à la carte televizyon izleme deneyimi, toplumsal ve kültürel açıdan neden olduğu değişiklikler vb. yüzünden televizyon tarihi içerisinde yeni bir dönem başlattığı konusunda literatürde birçok tartışmaya konu olmaktadır. Bu çalışmada da öncelikle Netflix’in televizyon tarihinde yeni bir dönem açıp açmadığı kavramsal olarak tartışılmıştır. İncelenen kavramsal yapı içindeki unsurlar dikkate alınarak, Netflix kullanıcılarının Twitter paylaşımları üzerinden Netflix’i nasıl değerlendirdikleri ve bu değerlendirmenin tartışılan kavramsal yapıya katkı sağlayıp sağlamayacağı incelenmiştir. Yapılan veri analizi sonucunda literatürde Netflix’in yeni bir dönem başlattığı iddia edilen teknolojisi, izleme deneyimi, kataloglaması, geliştirdiği algoritmalar vb. hakkında herhangi bir paylaşımda bulunulmadığı gözlemlenmiştir. Yapılan paylaşımlar içerisinde ekseriyetle canlı yayında yapılacak programlara ilişkin duyuruların bu çalışma kapsamında belirlenen etiketlerle paylaşıldığı tespit edilmiştir.
|
Kamu spotlarına sigarayı bırakma, AİDS’in önlenmesi gibi halk sağlığını ilgilendiren birçok önemli konuda sıklıkla başvurulmaktadır. 2019 yılının sonlarında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve hızla yayılarak dünyada küresel bir salgın haline gelen Covid-19 da halk sağlığını yakından ilgilendirdiği için kamu spotlarında işlenmeye ve çeşitli araştırmalara konu olmaya başlamıştır.Bu çalışmada günümüzde insanları etkileyen Covid-19 salgınına karşı tedbir alınmasına ve önlenmesine dair yayınlanan kamu spotlarının insanların tutum ve davranışlarını ne ölçüde etkilediğinin/değiştirdiğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.Bu amaç doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 ile ilgili insanlarda farkındalık yaratmak ve bilgilendirmek için belirli başlıklar altında yayınladığı kamu spotlarından beş farklı kamu spotu araştırmaya dâhil edilmiştir.Covid-19 ile ilgili beş farklı kamu spotu içerik analizi yöntemiyle incelenmiş, daha sonrasında da söz konusu kamu spotlarının bireyleri bilgi, tutum ve davranışları açısından nasıl bir değişime yönelttiği deney yöntemiyle araştırılmıştır.Frekans analizi, betimleyici analiz ve Wilcoxun işaretli sıralar testinden yararlanılan bu araştırma, 75 kişi üzerinde uygulanmıştır.Araştırma sonuçlarına göre, ele alınan beş kamu spotunun katılımcılarda olumlu tutum değişikliği sağladığı belirlenmiştir.Katılımcılar, izledikleri Covid-19 ile ilgili kamu spotlarından genel olarak etkilendiklerini, kamu spotlarının bilgilendirici olduklarını, sosyal mesafe, maske ve temizlik konusunda farkındalıklarını artırdığını, onları bu konularda harekete geçirdiğini ifade etmekte ve kamu spotlarında yer alan mesajların anlaşılır olduğunu düşünmektedirler.
|
Dünyanın iki ana bloğa bölündüğü Soğuk Savaş döneminde, yönünü muasır medeniyetler seviyesine yükselme düsturunun da etkisiyle Batıya dönen Türk siyasetçileri ve diplomatları tercihlerini Amerika Birleşik Devletleri ile yakınlaşmaktan yana kullanmışlardır. Bu yakınlaşmanın görünür yanını ise kuşkusuz Amerikan ordusunun güzide savaş gemisi Missouri Zırhlısı’nın Türkiye ziyareti oluşturmaktadır. Bu ziyaret Türkiye’nin dış politikasındaki paradigma değişiminin başat noktası olan Truman ve Marshall yardımları ve Askeri Kolaylıklar Anlaşmaları gibi süreçlerin de fitilini ateşlemiştir. Böylesine önemli bir ziyarete kayıtsız kalması mümkün olmayan yazılı basın ise, bu ziyareti haberleştirirken Türk kamuoyunu pozitif bir algı ekseninde şekillendirmek için elinden gelen çabayı göstermekten çekinmemiştir. Missouri Zırhlısı’nın Türkiye’ye gelişinin Türk basınındaki izdüşümünü araştıran bu çalışmada dönemin basınından Akşam, Cumhuriyet, İkdam, Tanin, Ulus ve Vakit gazeteleri örneklem olarak seçilmiştir. İncelenen gazetelerin tarihleri Missouri’nin Türkiye’de karşılandığı 5 Nisan 1946 ile Türkiye’den gidişinin ertesi günü olan 10 Nisan tarihleri arasıdır. Gazetelerin incelenmesinde nitel araştırma yaklaşımlarından birisi olan betimsel analiz kullanılmıştır. Basının bu ziyaret özelinde hükümetin Amerika ile yakınlaşmasında bir meşrulaştırma aracı olarak çalıştığı ve yayınlarını Amerika-Türkiye dostluğu vurgusuyla yaptığı görülmektedir. Ziyareti haberleştiren gazetelerin birçok sayfası propagandist görseller ve fotoğrafla süslenmiş, basın Missouri’nin ziyaretini bir şenlik, bir bayram havasında kamuoyuna aktarmayı tercih etmiştir.
|
İnsana ait olanı aramanın bir çabası olarak değerlendirilebilecek olan kültür, bizi karşılaştırmalı bir bilgiye, bir gündelik hayat tarihine götürür. Gündelik hayat içerisinde izini sürebileceğimiz kültürel alanlardan tribün altkültürüne odaklanan bu çalışma, Dijk’ın öne sürdüğü (2018) ‘ağ toplumu teorisi’ çerçevesinde değerlendirilmiştir. Nitel araştırma yaklaşımı çerçevesinde, taraftar gruplarının bağımsız yayınları olarak değerlendirilen fanzinlerdeki metinleri odağa alarak söylem çözümlemesi gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında incelenen fanzinlerin, tribün altkültürünün kapitalist yayın anlayışından uzaklaşarak karşı-kamusal alanları oluşturduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular ışığında, kitle toplumu ve ağ toplumu tipolojisindeki unsurlar karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmada metinlerden çalışmanın kuramsal çerçevesi dikkate alınarak kodlar aracılığıyla bölümler halinde temalar oluşturularak bu temalar tartışılmış ve yorumlanmıştır. Sonuçlar, endüstriyel ve modern olarak adlandırılan futbolun daha çok piyasalaşmasıyla, taraftar gruplarını kitlesel toplum yoğunlaşmalarından ağ toplumuna taşıdığını yansıtmaktadır. Bu durum, sosyal medya örgütlenmelerinin iletişim kanallarını artırıcı bir güç oluşturmasına rağmen tribün kültürüne bütüncül zarar verdiğini ortaya koymaktadır. Metinler bağlamında yapılan değerlendirme, tribünlerdeki modernite uygulamalarının üretim, paylaşım ve sahiplenme duygularında olumsuz duygular meydana getirdiğini göstermektedir. Ayrıca, tribün aktörleri, sosyal medya çağında tribün kültürünün metalaşmasına karşı çıkarak bu altkültürün tüm unsurlarıyla birlikte devam etmesi yönünde çaba içerisinde oldukları görülmektedir.
|
Yaşanan Covid-19 salgını ile birlikte medyanın bilgilendirme ve yönlendirme işlevlerinin daha da önemli hale geldiği görülmektedir. Sağlık alanı, özellikle de virüs ve aşı gibi konular üzerine tahminler yürüterek değerlendirme yapılamayan ve uzmanlık gerektiren bir alan olduğu için toplum üzerinde medya aracılığıyla ulaşılabilecek sağlık alanındaki uzmanların etkisi önemli olmaktadır. Bu çalışmada farklı yayın politikalarına ve koşullarına sahip internet haber sitelerinin Covid-19 aşıları ile ilgili yaptığı haberler içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Yapısı gereği sürekli aktif, hızlı ve çok sayıda habere yer verebilen haber sitelerinin aşı konusunda hangi yaklaşımlara sahip olduğu ve küresel bir sağlık olayında yayın politikalarının haber içeriğine yansıyıp yansımadığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, haber sitelerinin küresel sağlık söz konusu olduğunda dahi bir uzlaşı içinde olmadıkları, kendi yayın politikalarını haber içeriklerine yansıttıkları görülmüştür. Haberin güvenilirliğini artıran uzman görüşünün etkisinin bu sebeple azaldığı bunun da yanlış bilgi ve komplo teorilerinin etkisini artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Çok fazla ve birbirinden farklı bilgilerin bulunması, alınan tedbirlere karşı uyumu ve süreci kontrol altına alacak olan aşı gibi çözümlere de yaklaşımı etkilemektedir.
|
In the new world order that has begun to be restructured, how national identities will be carried out together and how differences will be transformed into benefits, instead of problems has become a very important issue in terms of ensuring peace and prosperity in every society. The USA realized that they could no longer pursue the understanding of Americanism, based on a single American identity, which they aim to protect. America, where many different cultures live, has inevitably had to follow a policy that respects every culture and is based on cultural pluralism. In contrast to cultural diversity in the USA, it is possible to point out that racism, which did not stop under Obama, was endured with Trump’s presidential process among the different positions of low-income black and minority societies. In this study, the question of whether new president of USA, Joe Biden is going to attempt to vary the otherization policy for the minority societies and immigrants that was continued in the process of Trump, or not is aimed to be made out, by analyzing the news about the minority societies and immigrants in CNN (USA) throughout two months, December, 2020 and January, 2021 with the discourse analysis method.
|
Covid-19 salgını, gündelik hayatın pek çok alanını dönüştürdüğü gibi haber yapma pratiklerini, haber metinlerini ve tüm bunların bir sonucu olarak medya ve haber söylemini de değiştirmiş, farklılaştırmıştır. Toplumun enformasyon ihtiyacının görünür biçimde arttığı Covid-19 salgını dönemi, mevcut politik krizleri derinleştiren etkilerinin yanı sıra yeni bir dizi çatışma ve kriz başlığını da haber söyleminin başlıca teması haline getirmiştir. Global bir salgın olan Covid-19 dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de toplumu ekonomik, siyasi, eğitim, sağlık, turizm ve güvenlik konularında önemli şekilde etkilemektedir. Çalışmada Covid-19 ile ilgili gündelik hayatta önemli yer tutan medya kanallarından olan gazetelerde yer alan haber metinlerinin ideolojik yanlılık bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır. Gazetelerde yer alan haberlerin pandemi sürecinde ideolojik yanlılıklarını mercek altına alan bu çalışma kapsamında, farklı ideolojik konumlanışlara sahip olduğu düşünülen Sabah ve Cumhuriyet gazetelerinin haber portallarında yer alan haberleri incelenmektedir. ‘Pandeminin politikleştirilmesi’ kavramı ışığında, seçilen haber metinleri van Dijk’ın eleştirel söylem çözümlemesi metoduyla analiz edilmekte, pandemi haberlerinin ulusal ölçekte politik söylemlerle nasıl hizalandığı ya da ayrıştığı ortaya konulmaktadır. Çalışmada her iki gazetenin de ekonomi, sağlık, eğitim ve turizm konularında politik olarak konumlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
|
Bilim, gözlem ve deneylere dayanan, sosyal ve beşeri süreçleri bünyesinde barındıran süreçler bütünü olarak nitelendirilebilir. Günümüzde, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilime entegre olan sistemlerin karmaşık, dijital ve çok yönlü bir yapıda olduğunu söylemek mümkündür. Bu sistemlerden biri de son dönemde daha da popüler hale gelen “büyük veri” (big data) kavramıdır. Henüz işlenmemiş, analiz edilmemiş ve anlamlandırılmamış bir bilgi yığını olarak nitelenen büyük veri, kullanım amaçlarına göre önem kazanmaktadır. Son dönemlerde, özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla devasa bir bilgi havuzu ile karşımıza çıkmakta olan büyük veri kavramına, birçok kurum ve kuruluşun yanı sıra akademi dünyasının da ilgi gösterdiği söylenebilir. Bu çalışmada, büyük verinin akademik yazındaki durumu, ele alınış biçimleri, sosyal ve beşeri bilimler öncelenerek değerlendirilmiştir. Bu bağlamda sosyal bilimler alanında 2010 – 2020 yılları arasında yazılmış YÖK Tez doktora tezleri, örneklem olarak belirlenmiştir. Araştırmada, yöntem olarak nitel ve nicel içerik analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular; yıllara, enstitülere ve anabilim dallarına göre tasnif edilmiş ve oransal dağılımlar sonucunda büyük veri ile ilgili tezler incelenmiştir. Sonuç olarak, literatürde büyük veri kavramının daha çok fen bilimleri alanında ele alındığı, sosyal bilimlerin ise ikinci planda kaldığı görülmüştür.
|
Bilimkurgu türü, sinemanın ilk dönemlerinden itibaren gelişme göstererek, pek çok sanat akımıyla etkileşim sağlamıştır. Bu sanat akımlarından biri de postmodernizmdir. Sinema alanında, 1980’ler sonrasında etkisini gösteren postmodernizm, çeşitli yaklaşımlar ve yöntemler geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Bu yöntemler arasında olduğu bilinen metinlerarasılığın, sinemada ve diğer sanat dallarında belirgin bir biçimde tercih edildiği gözlenmiştir. Metinler arasındaki ilişkiyi ele alan bu yöntemin, bilimkurgu filmlerinde anlatı yapısının güçlendirilmesini sağlayarak özgün bir dil yaratılmasında önemli bir unsur olarak dikkat çektiği görülmüştür. Çalışmada, sinemada bilimkurgu türünün gelişimi incelenerek, bu türün metinlerarasılık kavramıyla olan ilişkisinden hareketle Brazil filminin ayrıntılı bir biçimde analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Nitel analizle ele alınan bu çalışma, fenomenoloji (olgubilim) desenine göre yapılandırılmıştır. Brazil’in, bilimkurgu türünün özelliklerini yansıtması, diğer filmlerle ve çeşitli sanat dallarıyla etkileşim kurması, çözümlemenin dayandığı temel nitelikleri oluşturmuştur. Elde edilen bulgulara göre, bilimkurgu sinemasında metinlerarası etkileşimden yararlanıldığı görülürken, çalışma kapsamında incelenen Brazil’de, kült filmlerin, edebi eserlerin, mitolojik kahramanların, dini ve siyasi konuları çağrıştıran ögelerin yer aldığı gözlenmiştir.
|
Environmental issues are basically caused by limitless consumption of the environment by people to gain more together with the increasing population in the world as well as valuing their individual interests above the common interests and values of the society. As a result, the ecological balance is spoiled, environmental issues take on a global dimension. Many researches are conducted about environmental issues today and studies on this are encouraged. While some disciplines concentrate on environmental issues and continue their researches, emphasis is made increasingly on the interaction between human and environment in social life, and it is seen that sensitivity is increasing among enterprises in this matter. Environmental activities have rapidly got stronger and gained acceleration with the support of various national organizations. Such indicators draw and social responsibility areas of organizations in the general manner. Therefore, minimizing the environmental hazards became the most important factor to improve the reputation and image of corporations in the public opinion in addition to provide competition advantage to corporations. The aim of the study is to address environmental problems that threaten public health directly and in multiple ways; to take effective measures on environmental pollution at institutional level and to demonstrate the importance of implementation. As a result of the study, the redesign of policies that contain solutions to environmental problems that have become a global problem today; it is emphasized that international institutions should take a more active role and the importance of cooperation.
|