İşyerinde işçilerin din özgürlüğü hususu, yeni bir kavram olarak gözükmekle birlikte işçinin manevi hayatına verilen önemin verimliliği etkilemesi ve işçiye dini inancı ya da inancı olmaksızın tüm değerleri ile birlikte görerek yaklaşılması çağımızın önemli sorunlarından birisidir. İnsana ve emeğe verilen değerin artması ile birlikte dini inanca mensup olan ve olmayan işçilerin korunması hususu, tüm Dünya'da önem kazanmaktadır. Özellikle çok dinli bir topluma sahip olan Amerika Birleşik Devletlerinde ve Birleşik Krallıkta işyerinde işçilerin inanç özgürlüklerinin korunması, işçilere ibadetlerini yerine getirebilmeleri için işyerinde olanak tanınması, dine dayalı ayrımcılığın önlenmesi ve ateist bireylerin korunması gibi önemli konularda özel düzenlemeler bulunmaktadır. Türkiye'de ise iç hukukta işçilerin inanç özgürlüğünün korunması için özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sadece, Anayasa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki düzenlemeler uyarınca dini inançları nedeniyle ayrımcılığa uğramamaları ve manevi yaşamlarını geliştirmeleri garanti altına alınmaktadır. Ancak günümüzde çok kültürlü bir devlet olma anlayışı çerçevesinde işçinin inanç özgürlüğü ile işverenin ekonomik çıkarları arasındaki dengelerinde gözetilmesi suretiyle oluşturulacak yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmakta, Müslüman işçiler dışında diğer dinlere mensup işçilere ve dini inancı olmayan işçilere yönelik düzenlemelere yer verilmesi beklenilmektedir.