Sosyal medya, bireylerin kendi aralarında ve topluluk halinde kuracakları iletişimler için son
derece önemli bir mecradır. Sosyal medya ile gerçekleştirilen iletişimler, kişilerin diğerleri ile
etkileşimleri ve fikirler üzerinde yaratacakları etki açısından önem taşımaktadır. Sosyal medya
araçları arasında yer alan bloglar da bir web günlüğü olarak takipçilerin kanaatleri üzerinde
belirleyici olabilmektedir. Sosyal medyanın gelişimi ile sanal ortamda oluşan grupların
kendilerine özel yapılarını öğrenme gereksinimleri de araştırmacılar, pazarlama çevreleri ya da
sosyal alanlarda ortaya çıkmış ve bu maksatla sanal grupların etnografik özelliklerini
tanımlamaya yardımcı olacak netnografi yöntemi geliştirilmiştir. Bu araştırma bloglar
vasıtasıyla annelik kavramının nasıl değiştiğini, yeni annelik kavramının bloglar üzerinden
nasıl inşa edildiğini, bloggerların anneler üzerindeki etkisini ortaya koyabilmek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırma neticesinde, blogger annelerin çocuk eğitimi, çocukla kurulacak
duygusal bağ, annenin hangi doğum yöntemini kullanacağı, yeni nesil annelik fikrinin
benimsetilmesi gibi konularda anneler üzerinde etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
|
Çağımızda toplumsal yaşamın yoğunlaşması kargaşa ve anarşiyi artırmaktadır. Bu problemi
aşmanın en temel açılımı düzenli ve birbiriyle anlaşıp konuşa bilen iç içe sistemler kurabilmekten
geçer. Yine çağın en büyük problemlerinden olan trafik kazaları ve bu kazalara karışanların çok
büyük bir oranının ehliyetli olması bu çalışmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu
çalışmanın amacı, trafik kazalarına sürücü kusurları ile karışmış kişilerin yeniden eğitilmesini
konusunda devletin uygulamasını için önerilen bir sistem geliştirme ve uygulamasıdır. Özellikle
kazalara birden fazla kez karışmış veya kural ihlali yapmış ve bu kazalarda/kural ihlallerinde
“sürücü kusurları” ön planda yer alan sürücülerin belirlenmesi, yine bu sürücülerin genel trafik
bilgilerinin ölçülmesi ve kusur yoğunluklarının ortaya konması sonucunda kusurların internet
tabanlı eğitimle ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Kazalara karışmış kişilerin özellikle
kazadaki kusur çeşitliliği ve sıklığı üzerinde durularak ve sürücülerin genel trafik bilgileri tespit
edilerek elde edilen bilgiler ışığında çalışma amacı olan yeniden trafik eğitimi gerçekleştirilirken
bu kusurlar üzerinde eğitimin yoğunlaşması hedeflenmektedir. Çalışmada, uzaktan eğitim
tabanlı gerçekleştirilen eğitim; nesne tabanlı programlama kullanılarak yazılan www.esurucu.com internet adresinde 366 kişiden oluşan deneklere uygulanmıştır. Bu çalışmada, ilk
sınav ve son sınav sonuçları temel alınarak elde edilen veriler ışığında değerlendirme yapılmıştır.
Değerlendirmeler sonucunda kursiyerlerin ortalama başarı puanları eğitim modülü uygulaması
öncesi ilk sınav için 16,46 iken, eğitim modülü uygulaması sonrası son sınav için 30,02 düzeyine
çıkmıştır. Dolayısıyla kurgulanan sistem başarıya ulaşmıştır.
|
Yabancı dil öğretiminin önemi tartışılmazdır. Ancak bu öğretimde birçok sorun yaşandığı
bilinmektedir. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında dijital yerli neslin İngilizce özelinde
yabancı dil öğrenmesi sürecinde bu sorunların çözümü için yeni arayışlar söz konusudur.
Hedef kitle dijital yerli nesil olunca eğitimciler, yabancı dil öğretiminde teknolojiden
yararlanmaya yönelmişlerdir. Teknolojiden yararlanarak yabancı dil öğretimi
gerçekleştirilmesine dayalı uygulamaların en dikkat çekici olanlarından biri mobil öğrenmedir.
Buna paralel olarak literatürde mobil araç ve mobil uygulamaların öğrenme ortamlarına dâhil
edilmesinin son zamanlarda yaygınlaştığı belirtilmektedir. Mobil cihazlarla beraber cep
telefonlarına yerleşen dijital uygulamalar ile istenilen zaman ve mekânda eğlenceli ve eğitici
uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Bu uygulamalar, öğrencilere daha iyi bir öğrenme
deneyimi sağlayabilmektedir. Buradan hareketle ilgili bu çalışmada İngilizce dersi “zamanlar
(tense)” konusu bağlamında İngilizce öğretimi için bir mobil uygulama (SOS Tablosu)
geliştirilmiş ve tanıtılmıştır. SOS Tablosu mobil uygulaması günümüz mobil işletim sistemleri
pazar payı düşünülerek Android işletim sisteminde tasarlanmış ve Google Play Store’a
eklenmiştir. Kullanıcıların uygulamayı mobil cihazlarına kurduktan sonra uzak veri tabanına
kaydolması sağlanmıştır. Kayıtlı kullanıcıların programı kullanma verilerinin (soru sayısı,
cevaplama sayısı, doğru ve yanlış cevap vb.) kayıt altına alınması ve böylece elde edilen bu
verilerin sonuçları ile kullanıcıların tasarlanan SOS Tablosu uygulaması sayesinde ne kadar
gelişme gösterdikleri takip edilmektedir.
|
Gülşah YÜCEL, Şenay ŞAN
Gülşah YÜCEL, Şenay ŞAN
Bu çalışma kapsamında ele alınmış olan Blue Whale (Mavi Balina) oyunu ile dijital oyun
bağımlılığının ve şiddetin yol açtığı sorunlara karşı, medyanın tutumunun analiz edilmesi
amaçlanmıştır. Söz konusu oyunun incelenmesinin altında yatan sebep ise, dünya genelinde
100’ün üstünde, Türk asıllı 2 kullanıcının Blue Whale (Mavi Balina) oyunundaki talimatlar
yüzünden intihar etmiş olma olasılığı üzerinde durulmasıdır.
Çalışma kapsamında dijital oyunlarda bağımlılık ve şiddet konuları hakkında doküman
incelemeleri yapılmıştır. Aynı zamanda çalışmada iletişim ortamında gerçekleşen şiddet
iletilerine ve incelemeye aldığımız Blue Whale Oyunu’nun şiddet unsurları da incelenmeye tabii
tutulmuştur. Blue Whale (Mavi Balina) oyunundaki talimatlar yüzünden intihar etmiş olma
olasılığı üzerinde durulan Furkan Şen ve Evrim Mert hakkında Türk medyasında yer bulan
haber metinleri araştırılmıştır. 11 Eylül 2017 tarihinden 22 Şubat 2018 tarihleri arasında tiraj
açısından en çok tıklanma alan Posta Gazetesi ve Hürriyet Gazeteleri incelemeye alınarak, Blue
Whale Oyunu hakkında Türk medyasında yer alan haberlerin söylem analizi yapılmıştır.
Çalışma kapsamında ise medyanın şiddet unsuru taşıyan söz konusu oyuna karşı ne kadar
uyarıcı olduğuna bakılmıştır.
|
Dijital çağın en önemli iletişim ve etkileşim ortamlarından biri olan yeni medya, dünya
üzerindeki yüz milyonlarca insan tarafından farkı amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır. Bu
yeni medya platformları, ulaştığı hedef kitle, sahip olduğu özellikler ve etki gücü hasebiyle
oldukça önemli bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle internet ve yeni medya platformları ile ilgili
uygulamalar ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Dünyanın en önemli teknoloji ülkelerinden
biri olan Çin Halk Cumhuriyeti’nde gerçekleşen yeni medya uygulamaları ise diğer
ülkelerdekinden daha farklı bir mahiyettedir. Bu noktadan hareketle çalışmada, Çin Halk
Cumhuriyeti’nde yaşayan insanların internet ve yeni medya kullanım pratiklerini, kullanılan
sosyal paylaşım ağlarını, girilmesi yasaklanan yeni medya platformlarını ve ülkedeki diğer yeni
iletişim teknolojilerini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışmada, yeni medya alanında Çin Halk
Cumhuriyeti’ndeki mevcut durumu ortaya çıkarmak için bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada
nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır.
Araştırmanın evrenini, Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan ve yeni medya alanında uzman olan
kişiler oluşturmaktadır. Örneklemi ise, Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan ve yeni medya
alanında uzman olan beş kişi oluşturmaktadır. Örneklem belirlenirken amaçlı örnekleme
yöntemi kullanılmıştır. Katılımcılarla yapılan görüşmeden elde edilen veriler kayıt altına
alınmış ve sonrasında verilerin analizi yapılmıştır. Analizden elde edilen sonuçlara göre, Çin
Halk Cumhuriyeti’nde internet ve yeni medya kullanım oranı yüksektir. Ülkede yaşayan
insanlar, interneti ve birçok yeni medya platformunu farklı amaçlar için yoğun olarak kullansa
da bazı sosyal paylaşım ağlarını yasak olmaları nedeniyle kullanamamakta ya da başka yöntemler
kullanarak bu ağlara erişebilmektedir. Bazı internet sitelerinin ve sosyal paylaşım ağlarının
yasak olmasının sebebi, bunların Çin’e ait olmamaları, bu ağların serverlarının yurt dışında
bulunmaları ve bu ağların Çin internet yasalarına aykırı yayınların yapılmasına olanak
sağlamalarıdır. Bunun haricinde ülke yönetiminin, eskiden beri medya alanında baskıcı bir
tutum sergilemesi, bu alanı her daim egemenliği altına tutmaya çalışması ve kendisine karşı olan
her kişi ya da kurumu bertaraf etmek istemesi de söz konusu yasakların nedenlerinden birkaçı
olmaktadır.
|
Bu araştırmanın temel amacı farklı kültürlerden öğrenenlerin yer aldığı çevrimiçi öğrenme
ortamlarında kültürel farklılıkları dikkate alan ders tasarım ilkelerini belirlemek ve Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Sistemi Azerbaycan programlarına devam eden açık ve uzaktan
öğrenenlerin e-Öğrenme ortamına (portala) ilişkin görüş ve önerilerini tespit etmektir. Bu
doğrultuda, kapsamlı bir alanyazın taraması ile elde edilen bilgiler ve Badrul Khan’ın (2005) eÖğrenme Çerçevesi adı altında sunduğu kontrol listesinin çalışma amaçları doğrultusunda ilgili
bölümleri araştırma sorusuna uyarlanarak, 6 demografik, 2 kullanım sıklığını ölçen, toplam 24
maddelik 3’lü Likert yapıda bir ölçek geliştirilmiştir. Hazırlanan ölçeğin görünüş ve kapsam
geçerliliği sağlanmış ve 2014-2015 eğitim-öğretim yılı Anadolu Üniversitesi Azerbaycan
Programlarına kayıtlı ve Azerbaycan Açıköğretim bürosuna kayıt ve akademik danışmanlık için
gelen ve gönüllü olarak ölçeği yanıtlayan 305 öğrenciye uygulanmıştır. Yapılan analizler,
Azerbaycanlı öğrenenlerin ders materyallerini kullanma tercih ve sıklığının, akademik
etkinliklerle, programla ilgili idari konuların çözümünde tercih ettikleri iletişim yöntemlerinin
kültürel farklılıklardan kaynaklandığını göstermiştir. Bunun yanı sıra e-Öğrenme ortamlarını
kullanma durumu ve sıklığının, çalışmada ele alınan bazı kültürel unsurlara göre farklılık
oluşturduğu görülmüştür. Ayrıca, katılımcılar tarafından, e-Öğrenme portalını kullanıp
kullanmama gerekçeleri ile ilgili veriler elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarının ve geliştirilen
ölçeğin farklı kültürlerden öğrenenlerin yer aldığı çevrimiçi öğrenme ortamlarında etkili ve
verimli öğrenmelerin sağlanması için, kültürel faktörleri dikkate alan ders tasarım ilkelerinin
belirlenmesine katkı sağlaması öngörülmektedir. Ayrıca bu çalışma ile elde edilen sonuçların
uluslararası uzaktan eğitim program, ders ve öğrenci destek hizmetleri tasarımına, MOOCs
(Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler-KAÇED) gibi farklı kültürden öğrenenlerin yer aldığı çevrimiçi
ortam tasarımına ve uluslararası açılım yapan veya yapmayı düşünen kurum ve üniversitelerin
karar süreçlerine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
|
Hastaların almış oldukları sağlık hizmetinin kalitesine yönelik olumlu algılarının hastane
başarısına etkisinin önemi anlaşıldıkça, sağlık kurumları yöneticileri ve araştırmacılar için
algılanan hizmet kalitesini etkileyen faktörleri ortaya koyan çalışmalar daha çok önem
kazanmaktadır. Bu çalışmada ise; yapı, süreç ve çıktı boyutları temelinde algılanan bakım kalitesi
üzerinde hastanelerdeki inovatif faaliyetlerin etkisi araştırılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda
Eskişehir İli’ndeki bir devlet hastanesinden sağlık hizmeti almış hastalara yönelik bir anket
çalışması yapılmıştır. Araştırma sonucu tıbbi ve yönetsel olmak üzere iki alt başlıkta ele alınan
hastanelerdeki inovatif faaliyetlerin, hastaların sağlık hizmeti kalitesine yönelik algılarını
etkilediği ortaya konmuştu.
|
Selen ÖZDALİLİ, Ahmet ERTUGAN, Tunç D. MEDENİ
Selen ÖZDALİLİ, Ahmet ERTUGAN, Tunç D. MEDENİ
This study investigates the association between the emotional connectedness to Facebook, a
popular online social network site, and the users’ attitudes towards Facebook advertising.
Gender differences were used to moderate the users’ emotional connectedness to Facebook as
males and females.
A Pearson’s correlation and a linear regression analyses conducted on results from a survey of
undergraduate students suggest a strong relationship between the emotional connectedness to
Facebook and the users’ attitudes towards Facebook advertising. Such relationship is found
stronger in females than males.
|
Hüsna ALTIN, Ali Fuat ALTIN
Hüsna ALTIN, Ali Fuat ALTIN
Time Lapse fotoğraf çekim tekniğini tanımladığımızda Türkçe karşılığında aralıklı çekim, zaman
atlatmalı çekim, zaman aşımı fotoğrafçılığı, zaman aralıklı görüntüleme, hızlandırılmış çekim,
süreç görüntüleme, anlamları ile ifade edildiği görülmektedir. Time Lapse temelde iki yöntem ile
gerçekleştirilir. Birinci yöntem çekilen bir videonun hızlandırılarak oynatılması, ikinci yöntem
ise fotoğraf makinesi ile çekilen karelerinardışık olarak gösterilmesi şeklindedir. Belirli bir zaman
diliminde periyodik aralıklar ile çekilen fotoğraf (5sn, 10dk, 1saat vb. ) bir yazılım aracılığı ile
birleştirilir. Birleştirilen görüntüler 1 sn de 24-30 kare olacak şekilde montajlanarak bir video
formatında kayıt edilir.
Belirli zaman aralıkları ile çekilen fotoğraflar video hızında oynatıldığında, görüntüde belirgin
bir hız artışı olur ve zaman hızla geçiyor gibi görünür. Örneğin gökyüzünde ilerleyen bulutlar,
bir bitkinin büyüme sureci, bir çiçeğin açma süreci, bir mevsimin geçiş süreci gibi uzun olan
zaman dilimleri kısaltılarak 5-10 saniye gibi kısa bir zaman diliminde sunulur.
Sinematografik bir teknik olarak kabul edilen time lapse, İngiliz fotoğrafçı Eadweard
Muybridge’in “Koşan Atlar” çalışmasının sonrasında keşfedilmeye başlandı. Muybridge, koşan
atın fotoğraflarını bir diske yerleştirerek ilk görüntüleri elde etti. 19.yüzyıldan günümüze dek
teknik olarak hızlı bir gelişim gösteren fotoğraf, film ve karanlık oda dönemi yerini dijital döneme
bıraktı. Bu bağlamda time lapse çekim tekniği de teknolojinin imkânlarından yararlanarak tek
bir kamera ile uygulanabilir duruma geldi.
Time lapse tekniğinin en büyük problemlerinden biri olan yüksek ışık şiddeti sonucu fotoğrafta
oluşan detay kayıplarıdır. Çalışmada bu problemi ortadan kaldırmaya yardımcı olan HDR
tekniği ile istenilen sonuca nasıl ulaşıldığına dair bilgi vermek, her iki tekniğin birlikte
kullanılmasına ilişkin verilebilecek bilgilere katkıda bulunmak, time lapse tekniğini daha aktif ve
başarılı bir sonuca ulaştırmak için çalışmanın yarar sağlayacağı düşünüldü.
Modern dünyanın yadsınamaz bir getirisi olan teknoloji, time lapse yönteminde olduğu gibi
HDR tekniğinde de ilerlemeler meydana getirdi. Herhangi bir konunun fotoğraflanması
gerektiğinde fotoğraflanacak sahnenin enstantene ve diyafram değerlerini belirlemek için gerekli
hesaplamaları mevcut makinenin otomatik poz ölçüm sistemine bırakmak en kolay seçimler
olarak görülür. Her ne kadar fotoğraf makinesinin konuya göre pozlandırma seçenekleri kolaylık
sağlasa da bu her zaman görüntü açısından doğru bir tercih olmayabilir. Fotoğraf makinesi ister
giriş seviyesinde isterse de profesyonel seviyede olsun, bir görüntünün en aydınlık ve en karanlık
bölümlerindeki ayrıntıları kaydetme konusunda belirli bir sınırlara sahiptir. Kontrastlığı yüksek
konuları fotoğraflarken karanlık bölgeler referans alınarak pozlandırıldığında aydınlık bölgedeki
detayların kaybolmasına neden olurken, aydınlık bölgeler referans alınarak pozlandırıldığında
ise karanlık bölgelerdeki detayların kaybolması kaçınılmaz olur. Fotoğraf makinelerinin
kaydedebildiği yüksek dinamik aralığının belirli bir standardının olması çekilen görüntünün
sonuçlarında detay kayıplarına sebep olmaktadır, işte bu sebepleri ortadan kaldırmak için
geliştirilmiş HDR (Hight Dinamic Range/Yüksek Dinamik Aralık)tekniği ile fotoğraflanan
konunun tüm dinamik aralığı kaydedilebilmektedir. HDR tekniğini uygulama süresi, örtücü
(enstantene) hariç, diyafram, netleme, ISO vb. ayarları sabit tutmak koşulu ile farklı poz
değerlerinde çekilen üç ya da daha fazla fotoğraf karelerinin yazılımlar aracılığıyla açık ve koyu
ton eşleştirilmelerinin yapılarak istenilen sonuca ulaştırılmasına dayanır.
HDR fotoğrafların time lapse videoların oluşumunda kullanılması ile birlikte, insan gözünün
gördüğü dinamik aralığa yakın görüntülere ulaşılması sağlanarak daha başarılı sonuçlar elde
edildi. Bu kapsamda time lapse ve HDR teknikleri ele alınarak, Time lapse fotoğraf çekimleri
doğrultusunda HDR tekniğinin çekimlerde birlikte kullanımının önemine dikkat çekmek ve time
lapse tekniğinin uygulama aşamasında karşılaştığı yüksek kontrastlı ışıktan kaynaklanan,
görüntüdeki detay kayıplarının HDR yöntemiyle ortadan kaldırılması amaçlandı.
Çalışma sonucunda, verilen örnek fotoğraf çekimlerinde HDR uygulaması yapılarak dinamik
aralığın artırıldığı gözlemlendi. Görüntülerde ışık şiddetinin yüksek kontrastlığa sahip
fotoğraflardaki detay kayıpları HDR tekniği kullanımıyla ortadan kaldırılarak time lapse de
yüksek görüntü kalitesine sahip sonuçlar elde edildi.
|
İş Süreç Yönetimi ile iş akış yönetimi kavramlarının uygulayıcılar, otomasyon üretenler ile
henüz farkındalık oluşmayan sektörler bazında incelenmesi ve kavram kargaşasının ortadan
kalkması gerekmektedir. Süreç; çıktı elde etmek için, birbirleriyle etkileşim içerisinde bulunan
iş gücü, ekipman, malzemeler, yöntemler ve çevresel unsurların bir toplamıdır. İş Akışı veya
Workflow terimi herhangi bir kurum ya da kuruluşun ortaya koyduğu faaliyetlerin belirli bir
düzen ve planlama içerisinde devam etmesini içermektedir. Daha çok iş hayatının en çok
ihtiyaç duyduğu alanlar olan transfer işlemleri, belge ve evrak işlemleri gibi konularda etkin
bir şekilde kullanılmaktadır. İş süreci yönetimi, büyük ölçüde, iş süreçlerinin optimizasyonu
için çabaları yönlendiren, sistematik bir yönetim vasıtasıyla verimliliği ve etkililiği artırmayı
amaçlayan bir metodoloji olarak bilinir. İşletmeler, global rekabet koşullarında ve kalite ile ilgili
artan talepler karşısında İş Süreç Yönetimi altyapısı ve Süreç Mimarisini oluşturmak
zorundadır. Türkiye de maalesef bu fark kavramsal olarak yerine oturmamıştır. Çalışmada
özellikle Türkiye bağlamında bu iki kavramın doğru algılanması alan yazı ve genel bilgiler
araştırılmış ve sonuçlar ortaya konmuştur. Bu sonuç konunun akademik açıdan da henüz
incelenmemesi açısından önemlidir.
|