Bu çalışmada FPGA temelli IEEE 754 kayan noktalı sayı standardına uygun sözde rasgele sayı üreteci tasarımı
gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen tasarım doğrusal geri beslemeli kayan yazmaç (LFSR) yöntemini kullanarak 32 -bit
uzunluğunda ve [0, 1] arasında ondalık sayılar üretmektedir. 32-bitlik bu sayılara bakıldığında en değerli 4-bitin (28-31)
tamamında aynı değeri alması nedeniyle işlemler 28-bit üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada bahsi geçen tasarımın en
önemli özelliği üretilen rasgele sayının doğrudan kayan noktalı bir değer olmasıdır. Bu nedenle üretilen rasgele sayının [0, 1]
aralığında olmaması durumunda sayı üretme işlemi tekrar baştan başlatıldığından dolayı her sayının işlem zamanı farklı
olabilmektedir. VHDL tasarım dili ile oluşturulan sayısal devre Vivado arabiriminde simülasyon ile test edildikten sonra
Xilinx Nexys 4 DDR FPGA aygıtı ile gerçeklenmiştir. Sonuçlar üretilen rasgele sayıların dağılımı ve üretilme süreleri
bakımından analiz edilmiştir.
|
Bu çalışmada, endüstriyel mutfak ürünlerinin plastik esaslı kompozit parçalarının montajında kullanılan, DIN 7981
standartlarındaki sac vidası yerine plastik vidası kullanılmasının malzeme ömrü üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır.
Bunun için, beyaz eşya sektöründe kullanılan plastik esaslı PC+ABS V0 hammaddeye sahip kompozit ürün numuneleri
alınmıştır. Bu numuneler ile gerçekleştirilecek deneyler için, iki farklı vida türü (plastik S1, saç P2), üç farklı sıkma torku
(0,5, 0,7 ve 0,9 Nm) ve üç farklı vida çeşidi (V1:2,9x13 YSB,V2: 2,9x9,5 YSB, V3: 3,5x9,5 YSB) temin edilmiştir. Yapılan
çalışmada, farklı vida türü ile gerçekleştirilen deney sonuçları incelendiğinde, en iyi ömür sonucunu 0,5 sıkma torkunda V3
kodlu plastik vida çeşidi, en kötü ömür sonucunu ise 0,7 ve 0,9 sıkma torkunda V1 kodlu saç vida çeşidinin verdiği
belirlenmiştir. Taguchi metodu ile gerçekleştirilen analiz sonrasında sinyal gürültü oranları incelendiğinde en ideal ömürde
kullanılacak parametrenin vida türü için Seviye 2, sıkma torku için Seviye 1 ve vida çeşidi için Seviye 3 olarak belirlenmişt ir.
Anova sonuçları incelendiğinde, vida ömründe en etkili parametrenin % 37,66 ile vida çeşidi, ikinci etkili parametrenin
%28,11 ile vida türü ve en düşük etkinin ise %20,01 ile vida türü olarak oluştuğu tespit edilmiştir.
|
Analysis of 3-D fatigue crack growth problems with mixed-mode loading has always been an interesting area in the field of
fracture mechanics. Fracture failure under the influence of fatigue loading has been a common experience for various
industries’ products, such as aerospace and automotive components. Any possible failure in these structures can result in high
damage to these components or a serious risk for people’s health. The analysis of such failures may involve great challenges
and complexities for obtaining the accurate solution. The complexities of the problem may not only be related to the loading
type, but also to the specific geometry itself. Such problems are hard and costly to analyze with experimental methods.
Therefore, it is important to establish the theoretical aspects of the process initially, and then having a computational
procedure to solve the problem at hand. The crack growth law used in this procedure is NASGRO-type, and determination of
the propagation angle is based on the maximum hoop stress criterion. Hypermesh and ANSYS APDL software are benefited
during preprocessing of the propagation steps and application of submodeling procedure. Solution of the problem is
performed with FRAC3D program, its enriched element methodology and newly implemented tools for crack growth. A
specific example that includes cracking within an aircraft engine compressor blade is shown for demonstration purpose.
|
In this study, energy spectrum and corresponding wave function of Parity-Time (PT)-/non-PT- Symmetric and Non-Hermitian
q-deformation Trigonometric Scarf Potential are obtained by using Path Integral method where P and T denotes parity and time
operators, respectively. First, the kernel of this potential is derived in terms of the energy spectrum and the wave function by
adopting parametric time. Then, the concomitant energy spectrum and the wave function are found by using the Green function
stemming from the aforementioned kernel.
|
In this study, we report the sinterability of Seydişehir α-Al2O3 by coating TiO2 colloidal particles by sol-gel method. In this
context, efforts have been made to decrease the amount of impurities with washing process, to stabilize transformation with
calcination and to reduce grain size by jet-mill grinding. It is aimed to increase the density of Al2O3 by coating TiO2 by sol-gel
method. The ceramic powders were dry-pressed, they were sintered at 15800C for different hours(1h, 3h and 6h). The role of
TiO2 content and sintering time on the microstructural properties and density of final products were investigated.
|
The effects of mandelic and propane-1,2,3-tricarboxylic acids as additives on calcium oxalate monohydrate (COM) crystals were investi-gated in this study. The physicochemical properties of the COM crystals prepared with and without these additives were characterized us-ing X-ray powder diffraction (XRD), scanning electron microscopy (SEM), Fourier transform infrared spectroscopy (FTIR), and zeta po-tential analysis. The XRD and SEM results showed that the crystals prepared in pure medium were monohydrates and consisted primarily of hexagonal crystals, respectively. The additives mandelic acid and propane-1,2,3-tricarboxylic acid in the crystallization media signifi-cantly changed the size and morphology of the COM crystals, the effects of which were more pronounced with higher concentrations of the additives. The results of FTIR suggested that both carboxylic acids were adsorbed onto the surface of the COM crystals. The zeta po-tential analysis showed a negative charge on the surface of the COM crystals in the mandelic acid medium, while the surface became more positive in the medium containing increasing concentrations of propane-1,2,3-tricarboxylic acid. In addition, an analysis was conducted to evaluate the thermal characteristics of the COM crystals prepared with and without the additives. The data obtained were used to calculate the kinetic parameters, such as the activation energy and pre-exponential factor, using the Coats-Redfern method. The calculated activation energies for stages I, II, and III in pure medium were 98.76, 270.69, 258.55 kJ/mol, respectively, which were lower than that of COM crys-tals prepared in the two media containing the additives.
|
Dry reforming of methane is a promising method to reduce the emission of CO2and to use it in various type of Fischer–Tropschsynthesis and production of syngas. In order to obtain desirable products efficiently, the effect of reactants on the products must be known precisely. For this purpose, several studies have published for modeling the dry reforming of methane process withartificial intelligence-based data-driven prediction models. Due to lack of investigating overfitting problem and deficient and/or biased performance evaluations, actual potential of proposed methods have not been revealed for predicting certain outputs of the process. In this paper, we employed three regression methods, i.e., artificial neural networks, support vector machine and polynomial regressiontodevelop prediction models using a dataset with 57 observations. Performance evaluations of the models are performed with 10-fold cross-validation to ensure unbiased results. Proposed methods’ both training and testing performances are separately investigated, further applicability is discussed.
|
İklim değişikliği ile birlikte son yıllarda Akdeniz Havzası’nda orman yangınlarının sayısında ciddi bir artış gözlenmiştir. Gerçekleşen bu yangınlar ormanlara doğal felaketlerden daha çok zarar vermektedir. Çıkan yangınların bir kısmı artan kurak hava koşulları nedeniyle do-ğal yollardan meydana gelirken, diğer bir kısmı ise ihmal ya da kasıt sonucunda oluşan ve büyük ölçüde iklim elemanlarının (sıcaklık, ya-ğış, rüzgâr, nem vb.) etkisiyle büyüklüğü değişen yangınlar olarak ortaya çıkmaktadır. Orman yangınlarının öngörülmesinde kuraklık ile orman yangınları arasındaki ilişkiyi ele alan farklı indisler kullanılmaktadır. Bu çalışmada, olası orman yangınlarını öngörmek amacıyla yaygın olarak kullanılan yangın indislerinden; Haines İndisi (HI), Kanada Orman Yangın Hava İndisi (FWI), Keetch-Byram Kuraklık İn-disi (KBDI), F İndisi detaylı olarak, Entegre Yangın İndisi (IFI), McArthur Mark 5 (Mk5) Orman ve Mark 4 (Mk4) Otlak Yangın Tehlike İndisi (McArthur Mark 5 (Mk5)), Fosberg Yangın Hava İndisi (FFWI), Nesterov İndisi (NI) ve Angström İndisi (AI) kısaca ele alınmıştır. İklim değişikliğinin orman yangınlarına etkisiyle ilgili yapılan çalışmalar kapsamında Antalya, Çanakkale ve Muğla Orman Bölge Müdür-lüklerine bağlı orman arazilerinde 2008 ve 2009 yıllarında çıkan yangınlar Kanada Orman Yangın Hava İndisi (FWI) kullanılarak incelen-miştir. Sonuçlar 2008 ve 2009 yılı yangın verileri ile tutarlılık göstermiştir ve FWI değerleri bu yıllar için yangın riskini öngörmede başa-rılı bulunmuştur.
|
Gayrimenkul değerlemesi yapılırken, konumsal ve fiziksel birtakım faktörlerin varlığı göz önünde bulundurulmaktadır. Özellikle konut fi-yatlarını etkilediği düşünülen etmenlerin birçok çeşitliliğe sahip olması, konutun heterojen özelliğe sahip bir mal olduğunu göstermekte-dir. Ulaşım altyapı yatırımlarının, gayrimenkul değerine artı bir değer katacağı düşünülür. Buradan hareketle Kadıköy-Pendik metrosunun çoklu doğrusal regresyon analizi ile Maltepe ilçesi konut fiyatlarına olan etkisi incelenmiştir. Çıkan sonuçta ulaşım altyapı yatırımlarının ve buna bağlı olarak ulaşım hizmetine olan uzaklığın, seçilen bölgeler için konut fiyatları üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte konut fiyatlarına, metro istasyonlarına olan uzaklıklarından daha etkili başka faktörlerin varlığı tespit edilmiştir.
|
Embriyonik gelişim sırasında gonadotropin salgılatıcı hormon (Gonadotropin Releasing Hormone, GnRH) nöronları, koku alma nöronla-rının akson rehberliğini kullanarak, oluştukları olfaktör plakoddan son hedefleri olan hipotalamusa göç etmektedirler. Bu rehberlikte mey-dana gelen kusur nedeniyle nöronların yanlış yönlendirilmesi bozulmuş koku fonksiyonu ve Hipogonadotropik Hipogonadizm (HH) bir-likteliğindeki Kallmann Sendromu (KS) ile sonuçlanmaktadır. Netrin-1 ve reseptörü DCC (Deleted in Colorectal Cancer) sinyalizasyonu, GnRH migrasyonu için bir yapı iskelesi görevi gören olfaktör liflerin gelişiminde görev almaktadır. Yakın dönemde, DCC/NTN1 mutas-yonlarının GnRH nöron göçünde ve HH/KS hastalık etiyolojisinde rol oynadığı ilk kez gösterilmiştir. Çalışmamızda, HH ve KS hastala-rında DCC/NTN1 genlerindeki olası patojenik varyantların tanımlanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, DCC geninde daha önce bildiril-memiş iki varyant (p.Arg386Gln, p.Arg1124Cys) ve bir mutasyon (p.Gly470Asp), NTN1 geninde ise daha önce bildirilmemiş bir varyant (p.Pro73Ser) heterozigot şekilde toplamda beş hastada tespit edilmiştir. Ayrıca üç hastanın HH-ilişkili diğer genlerde (OTUD4, SEMA3A, CHD7 ve WDR11) nadir sekans varyantı taşıdığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, DCC ve NTN1 genlerindeki üç nadir sekans varyantının HH/KS hastalık modeliyle ilişkili olduğu ilk kez tanımlanmıştır. Olası patojenik varyantları hastalığın her iki formunda da gözlememiz, anos-mik ve normosmik model arasında net bir ayrım olmadığını bir kez daha doğrulamıştır.
|