Bu araştırmada, lisans akademik başarı ortalaması ile lisansüstü eğitim niyeti arasındaki ilişkide
lisansüstü eğitime ilişkin farkındalığın aracılık rolü incelenmiştir. Ayrıca araştırmada akademik
başarı ve lisansüstü eğitime ilişkin farkındalığın lisans sonrası lisansüstü eğitim niyetini
yordayıp yordamadığı test edilmiştir. Bu amaç kapsamında araştırmada öncelikle geçerlik ve
güvenirlik çalışmaları yapılarak “Lisansüstü Eğitim Farkındalığı” ve “Lisansüstü Eğitim
Niyeti” ölçme araçları geliştirilmiştir. Araştırmanın katılımcılarını bir devlet üniversitesinin
eğitim fakültesinde farklı sınıf ve programlarda öğrenim gören 415 öğrenci oluşturmaktadır.
Elde edilen verilerin çözümlenmesinde açımlayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizi,
korelasyon analizi ve yapısal eşitlik modellemesi (YEM) kullanılmıştır. YEM Analizi
sonuçları, akademik başarının lisansüstü eğitim farkındalığını ve lisansüstü eğitim niyetini
doğrudan yordadığını göstermiştir. Bulgular incelendiğinde akademik başarı ile lisansüstü
eğitim niyeti arasındaki ilişkide lisansüstü eğitim farkındalığının aracılık rolü oynadığı
görülmüştür. Araştırmada elde edilen bulgular iki bağlamda önemlidir. Birincisi, üniversite
öğrencilerinin akademik başarısı ve lisansüstü eğitimle ilgili farkındalık düzeyleri lisansüstü
eğitim niyetlerini yordamada önemli bir role sahiptir. İkincisi, lisansüstü eğitim farkındalığının
üniversite öğrencilerinin lisans sonrası lisansüstü eğitime başlama niyetlerini öngörmede kilit
nokta olabileceği görülmüştür. Bu anlamda lisansüstü eğitime ilişkin farkındalık gelişimi için
üniversitelerin lisans öğrencilerine yönelik lisansüstü programların tanıtıldığı çalıştaylar
yapması ve lisans sonrası eğitim olanakları hakkında danışmanlık hizmeti vermesi öğrencilerin
var olan koşullarını erkenden iyileştirmelerine ve gelecekteki kariyer hedeflerine ilişkin
düşünce yapılarını olumlu yönde şekillendirmelerine katkı sağlayabilir.
|
Bu araştırmada Sosyal Beceri Geliştirme Sistemi-Derecelendirme Ölçeği Okul Öncesi
Versiyonu Aile Formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılması amaçlanmaktadır.
Araştırmanın çalışma grubunu, okul öncesinde farklı eğitim kurumlarına devam eden 3-5 yaş
grubundaki 325 çocuğun anne (n = 226) ve babası (n = 99) oluşturmaktadır. Verilerin analizinde
kapsam geçerliği, doğrulayıcı faktör analizi, test tekrar test güvenirliği ve iç tutarlık katsayısı
(Cronbach Alfa) hesaplanmıştır. Kapsam geçerliğinin belirlenmesinde beş uzmandan görüş
alınmış ve ölçekte yer alan 79 maddenin de ölçekte kalması yönünde karar verilmiştir.
Doğrulayıcı faktör analizi sonuçları, ölçeğin 79 madde ve 12 faktörlü yapısının toplanan
verilerle genel olarak uyum sağladığını oraya koymuştur. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayılarının
.70 ile .83 arasında değiştiği görülmüştür. Bu sonuçlar Türkiye’deki çocukların sosyal
becerilerini değerlendirmede Sosyal Beceri Geliştirme Sistemi-Derecelendirme Ölçeği Okul
Öncesi Versiyonu Aile Formunun geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermiştir.
|
Bilge Kunduz (Bebras) farklı ülkelerin katılımıyla 15 yıldır devam eden uluslararası bir
etkinliktir. Etkinlik her yıl daha fazla ülkede, daha fazla öğrenciye ulaşmaktadır. 2018 yılında
45 ülkede 2,614,000 öğrencinin katılımı ile gerçekleşen Bilge Kunduz etkinliği, enformatik
kavramına dayalı olarak bilgi işlemsel düşünme becerisi kazandırmayı amaçlayan, çok işlevli
ve geniş katılımlı bir etkinliktir. Benzer biçimde, ülkemizde son beş yıldır düzenlenen etkinliğe
katılım her geçen yıl artmaktadır. Bu bağlamda bu makalenin amacı, etkinliğin kuramsal ve
teknik altyapısının aktarılması ve son dört yıla ilişkin etkinlik sonuçlarının incelenmesiyle elde
edilen verilerin paylaşılmasıdır. Araştırmanın çalışma grubunu Türkiye’de ilköğretim 5. ve 6.
sınıf düzeyinde eğitimine devam eden 2015 yılında 13.784 öğrenci, 2016 yılında 15,678
öğrenci, 2017 yılında 24,282 öğrenci ve 2018 yılında ise 43,750 öğrenci olmak üzere toplamda
97,494 kişi oluşturmaktadır. Öğrenciler etkinliğe öğretmenlerinin yönlendirmesi ile gönüllü
olarak katılmıştır. Çalışmada betimsel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Ülke çapında son
dört yıla ilişkin etkinlik sonuçları incelendiğinde, kadın katılımcıların erkek katılımcılardan, 6.
sınıf katılımcılarının 5. sınıf katılımcılarından ve özel okulların devlet okullarından daha
başarılı olduğu gözlenmiştir.
|
Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının sözel problem
kurma becerilerini incelemektir. Araştırmanın verileri, Adana’da bir devlet üniversitesinde,
2016-2017 öğretim yılında Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim görmekte
olan 179 üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencisi ile Adana’da İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı
okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 93 okul öncesi öğretmeninden elde edilmiştir.
Araştırmanın verileri araştırıcılar tarafından oluşturulan Sözel Problem Kurma Formu
kullanılarak toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde frekans ve yüzde teknikleri
kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının bazı sözel problem
türlerini doğru kurarken bazılarını kuramadıkları görülmüştür. Hem öğretmenlerin hem de
öğretmen adaylarının çoğunlukla birleştirme / sonuç bilinmeyenli; birleştirme / değişim
bilinmeyenli; ayırma / sonuç bilinmeyenli; ayırma / değişim bilinmeyenli problem türlerini
kurmada büyük oranda başarılı oldukları belirlenmiştir. Bununla birlikte hem öğretmenlerin
hem de öğretmen adaylarının parça parça bütün-bütün bilinmeyenli; parça parça bütün-parça
bilinmeyenli; karşılaştırma küçük çoğunluğu bilinmeyenli; karşılaştırma fark bilinmeyenli
problem türlerini kurmada çok az başarılı oldukları görülmüştür. Bununla birlikte karşılaştırma
büyük çoğunluğu bilinmeyenli problem türünü kurmada hiç başarılı olamadıkları bulunmuştur.
|
Ahmed Şem’î’nin 1907 yılında kaleme aldığı “Hülâsatü’l-Ahlâk” isimli çalışması, II.
Abdülhamid Dönemi eğitim anlayışının aydınlatılmasını sağlayacak önemli eserlerden biridir.
II. Abdülhamid Dönemi’nde eğitim sisteminin her aşamasında önemli adımların atıldığı
bilinmektedir. Yeni açılan okullar, ders kitaplarının ve yeni yöntemlerin eğitimde kullanılmaya
çalışılması, bu adımlardan sadece birkaçını oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı, II.
Abdülhamid Dönemi ortaokullarında (rüştiyelerinde) ahlak eğitimi için okutulan, “Hülâsatü’lAhlâk” adlı eserde yer alan değerlerin incelenmesidir. Söz konusu eser, dönemin ahlak eğitimi
anlayışına ilişkin ipuçları vermesi dolayısıyla da ayrı bir değere sahiptir. Ahmed Şem’î, o
dönem ahlak kitaplarının çoğunun lise (idâdî) ve yüksekokul (âlî) derecede okuyan öğrenciler
için hazırlanmış olmasından dolayı eserini ortaokul derecesindeki öğrenciler için yazdığını
özellikle belirtmektedir. Bu anlamda, “Hülâsatü’l-Ahlâk” adlı çalışma, II. Abdülhamid Dönemi
ortaokullarındaki eğitim anlayışına ilişkin bilgi vermesi ve çocuklara ahlak eğitiminin nasıl
verildiğinin aydınlatılması bağlamında da önem kazanmaktadır. Araştırmada nitel araştırma
yöntemlerinden doküman analizi yaklaşımı kullanılmıştır. “İyi Değerler” ve “Kötü Değerler”
kategorileri ve alt temalarından hareketle incelenen eserde sıklık ve yüzde değerlerinin
hesaplanması sonucunda iyi değerlere daha fazla yer verildiği bulgusuna ulaşılmıştır.
|
Bu araştırma, ortaokul sekizinci sınıf öğrencilerinde matematik okuryazarlığı becerileri
kapsamındaki kavram yanılgıları ile bu becerileri ölçmeye yönelik bir testteki yanıtlayıcı
davranışları arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma, ilişkisel
araştırma modelindedir. Araştırmanın örneklemini, Ankara ilinin Çankaya, Etimesgut ve
Yenimahalle ilçelerinde bulunan üç okulun sekizinci sınıflarında öğrenim gören 340 öğrenci
oluşturmaktadır. Araştırmada, öğrencilere ilişkin veri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından
geliştirilmiş Kişisel Bilgi Formu, öğrencilerin matematik okuryazarlığı kapsamındaki kavram
yanılgılarını belirlemek amacıyla İki Aşamalı Tanı Testi ve iki aşamalı tanı testindeki
maddelerin nasıl yanıtlandığının belirlenmesi amacıyla Yanıtlayıcı Davranışları Formu
kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler, betimsel istatistiklere dayalı incelemenin yanı
sıra ki-kare bağımsızlık testi ile analiz edilmiştir. Araştırma bulguları; kavram yanılgısı olan
öğrencilerin yanıtlamada çoğunlukla eleme davranışını kullandıklarını, kavram yanılgısı
olmayan öğrencilerin ise işlem yapma ve eleme davranışını kullandıklarını göstermektedir.
Kavram yanılgısı türlerine göre yanıtlayıcı davranışları ele alındığında, aşırı özelleme kavram
yanılgısına sahip olduğu gözlenen öğrencilerin, yanıtlamada en çok rastgele işaretleme
davranışını kullandıkları, diğer kavram yanılgısı türlerinde ise en çok eleme davranışını
kullandıkları belirlenmiştir. Ayrıca kavram yanılgısı türlerinin ve yanıtlayıcı davranışlarının
cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermediği ve öğrencilerin yanıtlayıcı davranışlarının,
bulundukları ilçeye göre farklılaşmadığı belirlenmiştir.
|
Okuma becerileri akademik başarının temelini oluşturmaktadır. Bu nedenle, çocukların
okumada yaşadıkları güçlüklere neden olan faktörlerin belirlenmesi önemlidir. Okuma
becerilerinin gelişiminde etkili çok sayıda beceriden söz edilmekle birlikte, sesbilgisel
farkındalık, hızlı isimlendirme ve çalışma belleği becerilerinin okuma başarısında diğerlerine
göre daha etkili olduğu bildirilmektedir. Okumada yaşanan güçlüklerin nedenlerine yönelik
çalışmalar erken müdahale programlarının planlanması açısından önemli görülmektedir. Bu
çalışmada düşük okuma başarısı gösteren birinci sınıf çocukların sözcük okuma, sesbilgisel
farkındalık, hızlı isimlendirme ve çalışma belleği becerileri ile bu beceriler arasındaki ilişkiler
ortalama okuma başarısına sahip akranları ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Çalışmaya
birinci sınıfa devam eden düşük okuma başarısı gösteren 35 çocuk ile ortalama okuma başarısı
gösteren 35 çocuk katılmıştır. Çocukların sözcük okuma performansları Kelime Okuma Testi
(KOBİT) kullanılarak değerlendirilirken, sesbilgisel farkındalık düzeyleri Erken Okuryazarlık
Testi (EROT), hızlı isimlendirme becerileri Hızlı İsimlendirme Testi ve çalışma belleği
performansları Çalışma Belleği Ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir. yapılan analizlerde
grupların ilgili becerilerdeki performanslarını karşılaştırmak amacıyla tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) ve Mann-Whitney U testi; beceriler arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla ise
Spearman Brown Sıra Farkları Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. Sonuçlar düşük okuma
başarısı gösteren çocukların ortalama okuma başarısı gösteren akranlarından önemli düzeyde
daha düşük performans sergilediklerini ve beceriler arasından orta ve yüksek düzeyde ilişkiler
olduğunu göstermiştir. Elde edilen sonuçlar alanyazın ve uygulamalar açısından tartışılmıştır.
|
Dilsel açıdan öğrenci düzeyine uygun biçimlendirilmiş matematik ders kitaplarının öğrenciler
tarafından daha iyi anlaşılacağı varsayılmaktadır. Metinlerin okunabilirliğini ölçen çeşitli
formüller geliştirilmiştir. Bu çalışmada okunabilirlik kavramı, tümce uzunluğu değişkeniyle ele
alınmıştır. Nitel yaklaşım içinde durum çalışması olarak planlanan bu araştırmada Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB) ve özel yayınevleri tarafından yayımlanan, Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı onaylı ve 2017-2018 öğretim yılında devlet okullarında okutulan 5., 6., 7., 8. sınıf
matematik ders kitaplarındaki bilgi, soru ve çözüm düzeyindeki metinlerin okunabilirlik düzeyi
ile bu metinlerin anlaşılabilirlikleri, öğrenci ve öğretmen bakış açısıyla sorgulanmıştır. Bu
bağlamda 18 matematik öğretmeninden ve bu öğretmenlerin 5., 6., 7., 8. sınıf düzeyindeki
toplam 181 öğrencisinden, Çetinkaya-Uzun okunabilirlik formülüyle düşük, orta ve yüksek
düzey olarak belirlenmiş okunabilirlik değerine sahip bilgi, soru ve çözüm metinlerinin tümce
uzunluğu ve anlaşılabilirliğine ilişkin görüşleri alınmıştır. Öğrenciler metinleri genellikle
anlamayı engellemeyecek düzeyde okunabilir bulmuş, öğretmenler ise kolaylıkla
anlamlandırılabilecek düzeyde bulmuşlardır. Öte yandan öğrenciler metinleri genellikle orta ve
iyi düzeyde anlaşılabilir öğretmenler ise genellikle iyi düzeyde anlaşılabilir bulmuşlardır.
Görüşler incelendiğinde öğretmenler, metnin yapısı dışında ortaokul matematik ders
kitaplarındaki metinlerde günlük yaşamdan örneklerin artırılmasını; öğrenciler ise çoklu
temsillerin kullanılmasını, yoğun sembol kullanımının azaltılmasını, yaşantısal ve deneyimsel
açıdan yaş düzeylerine uygun örneklerin artırılmasını istemektedirler.
Anahtar sözcükler: Matematik eğitimi, ders kitapları, okunabilirlik, anlaşılabilirlik, öğretmen
görüşü, öğrenci görüşü.
|
Beşerî sermaye kavramının ortaya çıkması ile birlikte eğitimin ekonomik katkıları üzerine
araştırmalarda artış gözlenmektedir. Bireylerin beşerî sermaye yatırımı olarak eğitim
yatırımlarını tercih etmelerinde onların gelir düzeylerinin artacağı beklentisi önemli rol
oynamaktadır. Bunun yanı sıra eğitimin bireylere doğrudan ve dolaylı birçok bireysel ve sosyal
katkı sağlaması, eğitime olan talebin artmasına yol açmaktadır. Eğitimin, ilköğretimden
yükseköğretim kademesine kadar farklı düzeyleri bulunmakta ve her düzeyin bireye ekonomik
katkıları ya da getirileri farklılaşmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı bireylerin eğitim
düzeyinin onların ücret düzeyine olan katkısının çözümlenmesi olarak belirlenmiştir. Bu
araştırmada ayrıca eğitim düzeyindeki artışın da ücret geliri üzerindeki etkileri ele alınmıştır.
Bu araştırmada Türkiye İstatistik Kurumu’nun Türkiye’nin 2008-2011 ve 2012-2015 yıllarını
içeren Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması hane halkı panel mikro veri seti kullanılmıştır.
İçsellik sorunu göz önünde bulundurularak panel ekonometrisi yöntemleri kullanılarak genel
eğitimin ve her eğitim kademesinin bireysel getirileri tahmin edilmiştir. Çalışmada eğitim
düzeyinde artışların gelir düzeyini de aynı yönde ancak farklı oranlarda etkilediği sonucuna
varılmıştır.
|
Örgütsel ve yönetsel bir yaklaşım olarak paternalist (babacan) liderliğin Asya toplumlarında
çok derin kültürel bir mirasa dayandırılarak genel anlamda olumlu bir değer ve işlevsel bir
yaklaşım olarak ele alındığı görülmektedir. Paternalist liderliğin boyutlarını belirlemeye dönük
çalışmalar kavramı, genelde hayırseverlik, ahlakilik ve otoriterlik boyutları ile sınırlı
tutmuşlarsa da paternal yaklaşımların esasında sömürücü olduğu, özerkliğe bir takım
sınırlamalar getirdiği, bir tür müdahalecilik barındırdığı, yararlanıcıyı yetersiz bulduğu,
otoriterliği baba şefkati ve sevgisiyle maskelediği belirtilmektedir. Bu araştırmanın amacı, okul
müdürlerinin paternalist liderlik davranışlarını ölçebilecek güvenilir ve geçerli bir ölçme aracı
geliştirmektir. Bu amaçla Ankara ili Mamak, Gölbaşı ve Çankaya ilçe merkezlerindeki
ilkokullarında görev yapan 245 öğretmen üzerinde uygulama yapılmıştır. Araştırmada uzman
görüşlerine başvurulmuş böylece kapsam geçerliği sağlanmıştır. Analizler, açıklanan varyansın
% 67.16 ve yapının 5 faktörden oluştuğu belirlenmiş, uyum indekslerinin iyi düzeyde olduğunu
ortaya koymuştur. Ölçeğin güvenirlik analizi için Cronbach Alfa katsayısı, ölçek maddelerinin
ayırt ediciliği için ise düzeltilmiş madde toplam korelasyonları incelenmiştir. Analizler
sonucunda ölçeğin güvenilir bir ölçme aracı olduğu saptanmıştır.
|