OBJECTIVE: Patients with chronic kidney disease (CKD) have increased risk for cardiac arrhythmias.
Other than comorbidities like diabetes mellitus and cardiovascular disease, factors like acidosis,
uremia and electrolyte imbalance may contribute to this risk. The aim of this study was to evaluate
electrocardiography (ECG) measurements of ventricular repolarization and search for related clinical
features like serum electrolytes that may indicate a risk for arrhythmias in patients with pre-dialytic
CKD.
MATERIAL and METHODS: The study included 107 patients with stage 3-5 CKD and 49 healthy
individuals. ECG parameters; QT, QTc, Tp-e, Tp-e/QT and Tp-e/QTc were measured on ECG recordings
from all participants. Clinical features and serum electrolyte values were recorded.
RESULTS: Mean QTc of patients were higher than healthy controls (p=0.008). We found positive
correlations with QTc measurements and serum magnesium and phosphorus levels. We demonstrated
that Tp-e, Tp-e/QT and Tp-e/QTc were negatively correlated with potassium levels (p=0.023, 0.042,
0.013). Regression for clinical features revealed no other relation for these correlations.
CONCLUSION: Measuring ECG parameters may help to identify additional risk factors for
arrhythmogenesis. We found increased QTc measurements in pre-dialytic CKD patients who were
younger than in previous studies. Tp-e, Tp-e/QT and Tp-e/QTc were negatively correlated with serum
potassium. Electrolyte imbalances like hypokalemia might unravel the susceptibility for arrhythmias
in CKD patients.
|
Amaç: Nötrofil lenfosit oranı (NLR) ve trombosit ortalama hacmi (MPV) rutin tam kan sayımında bakılabilen kolay, ucuz ve kullanışlı inflamatuar belirteçlerdir, son zamanlarda kullanımları yaygınlaşmıştır. Bu çalışmada NLR ve MPV değerlerini kullanarak, manik hastalarda inflamatuar durumun var olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Yöntem: Bu retrospektif çalışma, Afyonkocatepe Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri kliniğinde yatan 76 akut mani hastası üzerinde yapıldı. Tanı için Diagnostic and Statistical Manuel of Mental disorder (DSMIV) kullanıldı. Kontrol grubu çalışma grubu ile yaş ve cinsiyet olarak eş- leştirilmiş 74 sağlıklı gönüllüden oluşturuldu. Bulgular: NLR değeri hasta grubunda 2,2±1,4, kontrol grubunda 1,6±0,5 idi. NLR değerleri manik epizottaki hasta grubunda anlamlı olarak yüksek iken (p=0,004), MPV değerleri manik hastalarda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşük idi (10,0±1,2'ye karşı 10,9±2,3, p=0,027). Sonuç: Artmış NLR ve azalmış MPV seviyeleri manik hastalardaki inflamasyonu yansıtabilir ve inflamasyon, akut maninin kompleks patofizyolojisinde bir parça rol oynayabilir
|
MEMNUNE SENA ULU , Ahmet AHSEN, Önder AKÇİ, Fatima YAMAN, Kasım DEMİR, Gökhan YAMAN, Şeref YÜKSEL, Gürsel ACARTÜRK
|
Amaç: İntrakranial hematomların kontrastsız bilgisayarlı tomografi dansite değerleri ile hemoglobin seviyeleri arasındaki lineer ilişki daha önceden gösterilmiştir. Ancak, trombosit sayı ve fonksiyonlarının, hematomların dansite değerlerine olan etkisi ile ilgili yapılmış bir çalışma henüz yoktur. Amacımız kontrastsız bilgisayarlı tomografi görüntülerinde ölçülen hematom dansite değerlerinin, trombosit sayı ve fonksiyonları ile ilişkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, ilk 12 saat içerisinde kontrastsız bilgisayarlı tomografi tetkiki ile intrakranial hematom tanısı konulan, anemisi ve koagulopatisi olmayan, 10 ile 89 yaşları arasında 77 hasta dahil edildi. Bilgisayarlı tomografi bağımsız tanı konsolunda, intrakranial hematomların dansite değerleri ölçüldü. Hastalar hematom dansite değerlerine göre, dansitesi 60 Hounsfield birimin altında olanlar ve üstünde olanlar olmak üzere iki gruba ayrıldı. İntrakranial hematomların dansite değerleri ile trombosit sayısı, ortalama trombosit hacmi, trombosit dağılım genişliği, hemoglobin, hemotokrit, eritrosit dağılım genişliği değerleri arasındaki ilişki tüm hasta populasyonunda ve iki grup arasında karşılaştırılarak değerlendirildi. Bulgular: Tüm çalışma populasyonunda hematom dansiteleri ile tam kan parametreleri arasında sadece ortalama trombosit hacmi değerleri ile anlamlı korelasyon bulundu (p=0,007). Ayrıca iki grupta ortalama trombosit hacimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı (p=0,003). Sonuç: Ortalama trombosit hacmi, hematomların bilgisayarlı tomografi dansite değerlerini hemoglobin değerleri gibi etkileyen önemli bir faktördür. Bu bulgunun anemisi ve koagulopatisi olmayan hastalarda izlenen hematom dansite farklılıklarını da açıklayan bir neden olabileceği düşünülmüştür
|
Amaç: Nabız dalga hızı (NDH), aterosklerozun erken bir belirteci olan arteriyel elastisiteyi değerlendirmek için kullanılan noninvazif bir tekniktir. Son zamanlarda, gama glutamil transferaz (GGT) bir arteriyel sertlik (AS) belirteci olarak düşünülmektedir. Bu çalışmada, Ailevi Akdeniz ateşi (AAA) hastalarında NDH ile GGT seviyeleri ve AS arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. Materyal ve Metot: Bu çalışma 60 AAA hastası ve 40 kontrol ile yapıldı. Hastaların genetik analizleri yapıldı. AS, NDH ile değerlendirildi ve NDH ölçümü sonrası AS varlığı belirlendi. Bulgular: Ortalama NDH değerleri ve AS sıklığı AAA hastalarında kontrol grubuna kıyasla anlamlı olarak yüksekti (sırasıyla p<0.001 ve p=0.004). AAA hastalarının ortalama GGT seviyeleri kontrol grubununkinden daha yüksekti, ancak fark anlamlı değildi. Korelasyon analizinde, AAA ile NDH ve AS arasında pozitif korelasyon vardı (sırasıyla r=0.349, p<0.001; r=0.435, p<0.001). GGT ile AAA süresi ve AAA arasında ilişki vardı (sırasıyla r=0.300, p=0.02; r=0.199, p=0.047). Sonuç: AAA hastalarındaki artmış NDH değerleri arteriyel sertliğe işaret edebilir. Bu hastalar, aterosklerozun erken belirteci olarak NDH ile yakından takip edilebilir. Bu yüzden, kardiyovasküler risk hastalığın erken evrelerinde tespit edilebilir ve gerekli önlemlerin alınması mümkün olabilir.
|