Kaz yetiştiriciliğinde verimli ve karlı bir üretimin yapılabilmesi ancak sağlıklı sürülerin olması ile mümkündür. Her ne kadar kanatlı hayvanlar içerisinde hastalıklardan en az etkilenen tür kazlar olmasına rağmen, kazlarda ciddi kayıplara neden olan birçok bakteriyel, viral, paraziter ve mantar hastalıkları bulunmaktadır. Diğer kanatlılarda olduğu gibi kaz yetiştiriciliğinde de hastalığın tedavisi, korunmadan daha pahalıdır. Bu nedenle hastalıkların çıkmasını ve yayılmasını en aza indirmek, hastalıkların tedavisinde tasarruf sağlamak, sürü sağlığını iyileştirip-geliştirmek, hayvan ölümlerini en aza indirmek ve işletme karlılığını artırmak için biyogüvenlik prosedürlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu biyogüvenlik prosedürleri ise rutin ve yüksek riskli olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Rutin biyogüvenlik prosedürleri hastalık etkenlerinin işletmeye girişinin engel olunması, etkili hijyen ve sanitasyon programının uygulanması, yeterli bağışıklığın oluşturulması için etkili aşı programlarının olması, kalifiye personel ile çalışılması, sürü yönetim programının düzgün olması ile denetim ve kontrolün iyi bir şekilde yapılması ile mümkündür. Yüksek riskli biyogüvenlik prosedürleri ise şüpheli ve salgın bir hayvan hastalığı durumunda planlı ve programlı bir şekilde yapılması gereken uygulamalardır. Sonuç olarak kaz yetiştiriciliğinde biyogüvenlik prosedürleri etkili ve disiplinli bir şekilde yerine getirilirse, sağlıklı sürüler ve daha fazla kârlılık elde edileceği unutulmamalıdır.
|
The study was conducted to determine the effect of laying period on egg quality traits as well as the chemical composition of
Lindovskaya geese. The egg quality traits were examined by randomly taking a total of 90 eggs on the 45th ± 5, 60th ± 5, and 75th ± 5
days of the laying period from 3-year-old female Lindovskaya geese. It was determined that the effect of the laying period on external
quality traits of eggs was statistically nonsignificant (P > 0.05). The effect of laying period on internal quality traits including height,
diameter, and index of the yolk and albumen was statistically significant (P < 0.05). The eggs collected on the 45th ± 5 day had higher
values compared to eggs obtained on the other days in terms of yolk height, diameter, and index, as well as albumen length and albumen
width. The effect of laying period on dry matter, protein, and ash ratio of the egg yolk and albumen was statistically significant (P < 0.05).
Dry matter and protein ratios of the yolk and albumen reached their peaks on the 75th ± 5 day of the laying period. These results are the
first data for identification of egg quality traits in Turkish-reared Lindovskaya geese. It was concluded that the quality of eggs obtained
on the 45th ± 5 day of the laying period was higher than those obtained on the other two control days in terms of internal traits.
|
Bu araştırma, erkek Tuj kuzularında besi sistemlerinin besi performansı (n=39), kesim ve karkas özelliklerine (n=24) etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada ekstansif (n=13), yarı entansif (n=13) ve entansif (n=13) olmak üzere 3 değişik besi gruba oluşturulmuştur. Ekstansif grup merada otlatılmıştır. Yarı entansif gruba meraya ilaveten konsantre yem verilmiştir. Entansif gruba ise kaliteli kuru ot ve konsantre yem verilmiştir. Araştırma 90 günde tamamlanmıştır. Ekstansif, yarı entansif ve entansif besi gruplarında besi sonu ağırlığı sırasıyla 31.19, 41.22 ve 40.56 kg (P<0.001), günlük canlı ağırlık artışı sırasıyla 117.52, 229.66 ve 221.11 g (P<0.001) olarak belirlenmiştir. Yarı entansif ve entansif beside yemden yararlanma oranı sırasıyla 3.05 ve 5.16 olarak tespit edilmiştir. Ekstansif, yarı entansif ve entansif beside sıcak karkas ağırlığı 13.41, 19.51 ve 19.89 kg (P<0.001) olarak belirlenmiştir. Sıcak karkas randımanı aynı sıra ile %43.11, 46.95 ve 49.77 (P<0.001) olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak; ekstansif besi grubundaki kuzuların but, kol, omuz, boyun, etek ve böbrek oranları ile dalak ve dolu mide ağırlığı, yarı entansif ve entansif besi gruplarından yüksek bulunmuştur. Yarı entansif ve entansif gruplar arasında besi performansı, kesim ağırlığı, sıcak ve soğuk karkas ağırlıkları bakımından istatistiki bir fark bulunmamasına rağmen, sıcak ve soğuk karkas randımanı bakımından entansif grup, diğer gruplardan yüksek belirlenmiştir.
|
Bu araştırma ile Türkiye'de ilk defa kontrollü koşullar altında farklı besi sistemlerinde kuzu beslemenin ekonomik analizi yapılarak, en karlı olan besi sisteminin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma materyalini Tuj ve Hemşin genotiplerinden 2.5-3 aylık yaşta sütten kesilmiş, 39'ar baş erkek kuzu oluşturmuştur. Çalışmada kuzular sistematik örnekleme metoduyla çapraz olarak her grupta 13 baş Tuj ve 13 baş Hemşin olacak şekilde ekstansif, yarı entansif ve entansif olmak üzere 3 farklı besi grubuna ayrılmış ve 90 günlük besiye tabi tutulmuştur. Ekonomik analiz sonucunda Tuj kuzularında ekstansif, yarı-entasif ve entansif besi sistemlerine göre hayvan başına günlük maliyet ve output/input oranı sırasıyla ? 0.94 TL-1.05, ? 1.69 TL-1.20 ve ? 1.99 TL-1.12 iken, aynı değerler Hemşin kuzularında ise sırasıyla ? 0.95 TL-1.04, ? 1.70 TL-1.11 ve ? 2.00 TL-1.09 olarak tespit edilmiştir. Tuj ve Hemşin kuzularının besisinde toplam masraflar yönünden bütün besi sistemleri birbirinden istatistik olarak farklıdır (P<0.001). Diğer taraftan net kar ile output/input oranı açısından ise ekstansif besi sistemi ve diğer besi sistemleri arasında istatistik olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir (P<0.001). Sonuç olarak; entansif besi sistemine göre yarı-entasif besi sisteminde toplam masrafların, 1 kg karkas, 1 kg canlı ağırlık artışı ve 1 kg canlı ağırlık maliyetinin daha az oluşu ve diğer taraftan net karın, output/input oranının daha fazla olması nedeniyle Tuj ve Hemşin kuzuları için yarı-entansif besi sistemi önerilmektedir
|
Bu çalışma Kars İlinde bulunan süt işleme tesislerinin mevcut durumları; üretim kapasiteleri ve pazarlama olanakları, çiğ süt temini, soğuk zincir ve fiyat seviyesi ile ilgili problemlerini tespit etme ve çözüm önerileri sunma amacıyla yapılmıştır. Çalışmada kullanılan veriler, Kars ilinde üretilen sütün % 40ının işlendiği Kars Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren 21 adet süt işleme tesisinden tam sayım yöntemine göre elde edilmiştir. Çalışma sonucunda işletmelerin % 11 kapasite ile çalışarak, ortalama 18 ton/gün süt işledikleri, en yüksek süt alım fiyatının soğuk zincirden elde edilen süte ödendiği (0.80 TL Lt-1), tesislerin çoğunluğunda (% 95) hijyen açısından önemli olan krom süt taşıma ve depolama araçlarının bulunduğu, % 71inin ambalajlama ünitesi olduğu, % 81inin HACCP, ISO ve TSE belgelerine sahip oldukları ve pazarlama problemlerinin olmadığı belirlenmiştir. Süt işleme tesislerinin üreticilerden beklentileri hijyen, soğuk süt üretimi ve hayvan sayısının arttırılması, devletten beklentileri ise önem sırasına göre, soğuk süt üretimine ve süt sığırcılığına destek verilmesi (% 52.4), üreticilere süt üretimi konusunda eğitim verilmesi (% 28.6) ve kayıt dışı üretimle mücadeledir (% 19.0).
|
Bu çalışma, bıldırcın rasyonlarına farklı oranlarda kitosan oligosakkarit (KOS) ilavesinin besi performansı, karkas verim özellikleri, karaciğer ve barsak histoloj isi ile barsak mikroflorası üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmada 240 adet Japon bıldırcını kullanıldı. Civcivler herbiri dört alt gruptan oluşan üç ana gruba ayrıldı, Kontrol grubu temel başlangıç (1-21. gün) ve büyütme (22-42. gün) yemleriyle beslendi. Deneme grupları araştırma süresince bu yemlere 75 mg/kg (Deneme I) veya 150 mg/kg (Deneme II) KOS ilave edilerek beslendi. Araştırma sonu itibariyle Kontrol ve Deneme I grubunun canlı ağırlığı Deneme IIden önemli derecede yüksek bulundu. Canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas verim özellikleri bakımından gruplar arasında farklılık görülmedi. Deneme II grubundaki bıldırcınların karaciğerindeki yağlanmanın Kontrol ve Deneme Iden daha az olduğu gözlendi. Kript derinliği ve villus uzunluğu Deneme II grubunda diğer gruplardan önemli derecede yüksek bulundu. İnce barsaklardaki bakteri ve maya sayıları Deneme I ve II gruplarında Kontrol grubundan daha düşük bulundu. Sonuç olarak, bıldırcın rasyonlarına 75 mg/kg kitosan oligosakkarit ilavesinin incelenen parametreler üzerinde olumsuz bir etki oluşturmadığı, kript derinliğini ve villus yüksekliğini artırdığı, ince barsak mikroflorası üzerinde faydalı olduğu tespit edilmiştir.
|
Bu araştırma, Tuj koyunlarında meme özellikleri ve sütün kimyasal kompozisyonuna laktasyon evresi, laktasyon sırası ve meme tipinin etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Laktasyon evresinin meme çevresi, meme derinliği, meme alt ve üst yüksekliği ile meme genişliğine etkisi istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0.01, P<0.001). Laktasyon sırasının meme ölçüleri ve sütün kimyasal kompozisyonuna etkisi ve meme tipinin sütün kimyasal kompozisyonuna etkisi istatistiki olarak önemsiz tespit edilmiştir (P>0.05). Meme tipinin meme genişliğine etkisi ise istatistiki olarak önemli olmuştur (P<0.05). Laktasyon evresinin sütteki yağ, yağsız kuru madde, yoğunluk, laktoz ve minerale olan etkisi istatistiki olarak önemli tespit edilmiştir (P<0.05, P<0.001). Laktasyonun 70 ve 100. günlerinde meme çevresinin; meme derinliği (0.41 ve 0.52), meme genişliği (0.62 ve 0.68) ve meme çapı (0.62 ve 0.68), meme derinliğinin; meme çapı (0.42 ve 0.42) ve meme genişliği (0.53 ve 0.54) ile meme uzunluğu ve meme çapı (0.37 ve 0.37); meme çapı ve meme genişliği (0.42 ve 0.42); meme alt yüksekliği ve meme üst yüksekliği (0.49 ve 0.49); meme üst yüksekliği ve meme genişliği (0.37 ve 0.36) arasında önemli derecede pozitif yönde korelasyonlar belirlenmiştir (P<0.05, P<0.01, P<0.001). Laktasyonun 70 ve 100. günlerinde en güçlü pozitif korelasyonlar yağsız kuru madde ile yoğunluk (0.92 ve 0.96), yağsız kuru madde ile laktoz (0.95 ve 0.96) ve yağsız kuru madde ile mineral (0.98 ve 0.99) arasında tespit edilmiştir. Sonuç olarak, laktasyon evresinin bazı meme özellikleri ve sütün kimyasal kompozisyonuna etkisinin olduğu ve koyun yetiştirmede dikkate alınması gerektiği önemi ortaya çıkmıştır.
|
Bu araştırma, farklı besi sistemlerinin Hemşin erkek kuzularında kesim ve karkas özelliklerine etkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada ekstansif, yarı entansif ve entansif olmak üzere 3 değişik besi grubu oluşturulmuştur. Ekstansif grup merada otlatılmıştır. Yarı entansif gruba meraya ilaveten konsantre yem verilmiştir. Entansif gruba ise konsantre yem verilmiştir. Araştırma 90 günde tamamlanmıştır. Ekstansif, yarı entansif ve entansif beside her grupta 8, toplamda 24 kuzu ke silerek, kesim ve karkas özellikleri incelenmiştir. Ekstansif, yarı entansif ve entansif beside kesim ağırlığı sırasıyla 32.71, 41.38 ve 41. 49 kg (P<0.001), sıcak karkas ağırlığı 14.24, 19.21 ve 20.44 kg (P<0.001), soğuk karkas ağırlığı 13.73, 18.79 ve 19.94 kg olarak b elirlenmiştir. Sonuç olarak; yarı entansif ve entansif gruplar arasında genel olarak kesim ve karkas özellikleri bakımından istatistiki bir fark bulunmamış olup, yarı entansif besi yapılan grubun daha uygun olacağı söylenebilir.
|
Bu çalışma, bıldırcın rasyonlarına çörek otu tohumu ya da çörek otu yağı ilavesinin besi performansı, karkas özellikleri ve bazı kan parametrelerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmada, 180 adet bir günlük yaşta Japon bıldırcını civcivi kullanıldı. Civcivler 45 hayvandan oluşan 4 ana gruba, her ana grup ise 15 civcivden oluşan 3 alt gruba ayrıldı. Gruplardan birisi başlangıç (1-21. gün) ve büyütme (22-35. gün) dönemlerinde temel yemlerle beslendi (Kontrol). Diğer gruplar aynı yeme %0.1 oksitetrasiklin (Pozitif Kontrol: PK), %1 çörek otu tohumu (ÇOT) veya %0.1 çörek otu yağı (ÇOY) ilave edilerek beslendi. Deneme bitiminde her ana gruptan 15 bıldırcın kesilerek karkas verim özellikleri ve kan serum parametreleri belirlendi. Araştırma sonunda, PK ve ÇOT gruplarının canlı ağırlık ortalaması Kontrolden önemli derecede yüksek bulundu. Araştırma geneli dikkate alındığında ortalama canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı bakımından gruplar arasında farklılık görülmedi. Karkas ağırlığı; Kontrol grubunda diğer tüm gruplardan önemli derecede düşük bulunurken, karkas randımanı, göğüs, but ve kanat oranları bakımından gruplar arasında farklılık oluşmadı. Serum kolesterol konsantrasyonu ÇOY grubunda Kontrol grubundan önemli derecede düşük tespit edilirken, Ca, P, VLDL, HDL, LDL, ALT, ALP, albumin, globulin ve total protein konsantrasyonu bakımından gruplar arasında farklılık görülmedi. Sonuç olarak; bıldırcın rasyonlarına %1 oranında çörek otu tohumu ilavesinin antibiyotik ilaveli grupta olduğu gibi canlı ağırlığı önemli derecede artırdığı, %0.1 oranında çörek otu yağı ilavesinin hipokolesterolemik etki gösterdiği tespit edilmiştir
|
Bu çalışma, bıldırcın rasyonlarına klinoptilolit ilavesinin besi performansı, karkas verim özellikleri ve bazı kan parametreleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada bir günlük yaşta, karışık cinsiyette 272 adet Japon bıldırcını civcivi kullanılmıştır. Bıldırcın civcivleri her birinde 68 civciv bulunan dört ana gruba, her ana grup kendi içinde her birinde 17 civciv bulunan 4 alt gruba rastgele ayrılmıştır. Bıldırcınlara başlangıç (1-21. gün) ve büyütme (22-42. gün) dönemi için iki temel rasyon hazırlanmıştır. Gruplardan biri araştırma süresince bu temel rasyon- larla beslenirken (Kontrol), diğer grupların yemlerine %2 (Deneme I), %4 (Deneme II) ve %6 (Deneme III) klinoptilolit ilave edilerek beslenmiştir. Araştırma sonunda canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı bakımından gruplar arasında istatistiksel bir farklılık görülmemiştir. But oranı, Kontrol grubunda Deneme II ve Deneme III gruplarından, kanat oranı ise Kontrol grubunda tüm deneme gruplarından önemli derecede yüksek tespit edilmiştir. Serum alkalin fosfataz, total protein, trigliserit, kolesterol, sodyum, klor, potasyum miktarları bakımından gruplar arasında farklılık görülmemiştir. Sonuç olarak, bıldırcın rasyonlarına %2 klinoptilolit ilavesinin besi performan- sı ve kan parametrelerini etkilemediği, kanat oranını düşürdüğü, %4 ve 6 oranında ilavesinin ise besi performansını ve kan parametrelerini etkilemediği, ancak but ve kanat oranını düşürdüğü tespit edilmiştir.
|