Klasik düsünce, çalısma ve özel mülkiyete odaklı bir insan hakları söylemine sahiptir. Çalısma ve özel mülkiyet de insanın güvenligi ile baglantılıdır. Çalısma, kisilerin dogal ihtiyaçlarını saglayabilmesi için gerekli bir sosyal faaliyettir, mülkiyet hakkı ise, sermaye birikimi saglamanın garantisidir. Her ikisi de, insanların gelecege yönelik güvenlik kaygılarını azaltır ve dayandıkları temel nokta doga yasalarıdır. Bu yasalar; çalısmanın, yaratılan degere çalısan kisinin sahip olması için “mülkiyet hakkının” dogal bir gereklilikten ortaya çıktıgını vurgular. Bu çalısma, Tocqueville’i ve Cezayir üzerine yazdıgı rapor ve mektuplarını ele almakta ve eserlerinde doga yasalarına dayandırdıgı çalısma ve mülkiyet konularını elestirel olarak incelemektedir. ncelemenin ilk bölümünde, doga yasalarına dayanan çalısma ve mülkiyet hakkı üzerine klasik düsünürlerin tanımlamaları ve bu kavramları dayandırdıkları degerler sistemi açıklanırken, Tocqueville’in Cezayir raporları ve mektuplarından örneklere yer verilmektedir. kinci bölümde ise yine Cezayir notlarından hareketle Tocqueville’in güvenlik sorunu ve demokrasi konusunda söyledikleri irdelenmektedir. Tocqueville’in liberal, insan haklarına önem veren düsünce sistematiginin Cezayir konusunda otoriter bir sistematige nasıl büründügü gösterilmektedir. Bu dönüsümün sermaye birikimi sürecinin güvenligini saglamakla ilintili oldugu savunulmaktadır. Öte yandan “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” serbestliliginin ardında ilkesel bir liberalizmin ötesinde sermayeyi koruyan ve güvenligini saglayan bir sistematigin bulundugu gösterilmektedir. Böylelikle Tocqueville’in insan hakları tanımının zaman ve mekâna baglı olarak farklılıklar gösterdigi ortaya koyulmaktadır.