Bu çalışmanın amacı, cumhuriyet tarihimizde “yoğunluk”, “öz kütle” ve “bağıl yoğunluk” ile aynı anlamlardakullanılan terimlerin kullanım biçimlerinin belirlenmesi ve var olan anlam ayrımlarının nedenlerinin incelenmesidir.Bunu yaparken, 1940’lı yıllardan bu yana yayınlanmış ders kitapları ve diğer belgeler, doküman analizi yöntemi ileincelenmiştir. Söz konusu kavramları ifade etmekte kullanılan terimler üzerinde durulmuştur. Araştırma bulguları, sözkonusu kavramları ifade etmek için farklı terimlerin kullanıldığını ve bu terimlerin bazen birbirine karıştırıldığı veyaanlamlarında sapmalar olduğunu göstermiştir. Bu karışıklığın bazen çevirilerdeki farklılıktan, bazen de kavramsalhatalardan kaynaklandığı görülmüştür. Bu karışıklığın ortadan kaldırılması için önerilerde bulunulmuştur.
|
Bu araştırmanın amacı, liseye başlayan öğrencilerin önceki okul yaşamlarında fizik laboratuvarındabulunan deney malzemelerini ne derece tanıdıklarını belirlemektir. Araştırma tarama yöntemi ilegerçekleştirilmiştir. Araştırmada, araştırmanın yapıldığı fizik laboratuvarlarında kullanılan veöğrencilerin tanıması beklenen 28 adet deney malzemesi seçilmiştir. Deney malzemeleri önce öğrencileregösterilmiş ve incelemeleri istenmiştir. Öğrencilerden kendilerine gösterilen deney malzemesinin adınıve işlevini açık uçlu olarak yazabilecekleri alanları bulunan bir forma yazmaları istenmiştir. Formda,ayrıca söz konusu deney malzemesini daha önce görüp görmedikleri ve bu malzemeyi kullanarak dahaönce herhangi bir deney yapıp yapmadıkları sorulmuştur. Araştırma, Türkiye’nin çeşitli illerindengelerek Ankara’daki bir liseye yeni başlayan 109 adet 9. sınıf öğrencilerine yapıldığı için, ek olarakformda öğrencilerin hangi ilden geldiği ve geldikleri ortaokullarda laboratuvar bulunup bulunmadığı dasorulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre, öğrenciler çoğu deney malzemelerini tanımamaktadır.Öğrencilerin %50’sinden fazlasının adını bilmediğini belirttiği deney malzemesi sayısı 17, işlevinibilmediğini belirttiği deney malzemesi sayısı ise 18’dir. Öğrencilerin %50’sinden fazlası tarafından adıdoğru olarak bilinen deney malzemesi sayısı yalnızca 7, işlevi doğru olarak bilinen ise yalnızca 3’tür.Malzemelerden 17’i öğrencilerin %50’sinden fazlası tarafından daha önce hiç görülmemiş, malzemelerin25’i ile de öğrencilerin yarıdan fazlası daha önce hiç deney yapmamışlardır. Öğrencilerin bir malzemeninadını ve işlevini bilmesi ile o malzemeyi daha önce görmüş ve deney yapmış olması arasında anlamlı birilişki bulunmuştur. Ayrıca malzemenin işlevini bilme ile ortaokulda laboratuvar olanağı olması arasındada anlamlı bir fark bulunmuştur.
|
Bu araştırmanın amacı lise ve Fen Bilgisi Öğretmenliği ana bilim dallarında okuyan üniversiteöğrencilerinin kuantum fiziğine giriş konularında zorlanma nedenlerinin görülme sıklığınıbelirlemektir. Bu amaçla, önceden nitel olarak alınan öğrenci görüşleri Likert bir ölçek geliştirmekiçin kullanılmıştır. Ölçek, açımlayıcı faktör analizi sonucunda beş faktörlü yapı göstermiştir.Veriler, faktörlere göre incelenmiş ve yorumlanmıştır. Örneklem olarak, beş farklı üniversitedeöğrenim gören 411 Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencisi ve beş farklı lisede öğrenim gören 291 liseöğrencisi olmak üzere toplam 702 kişi seçilmiştir. Sonuçlara göre, bazı maddeler dışındaki tümmaddeler için zorluk, orta düzeydedir. Öğrenciler, derslerin; animasyon, simülasyon ve deneylerüzerinden anlatılmasını olumlu karşılamaktadır. Öğrencilerin derse düzenli girmesi ve konuyuönemsemesi bakımından genel bir sorun yoktur. Kuantum konularının günlük yaşamda karşılaşılandurumlar içermemesi fikri, en çok görülen güçlüklerden biridir. Kadınların kuantum konularınayönelik ilgisinin erkeklerden daha fazla olduğu söylenebilir. Ayrıca anlatım yöntemleri ile ilgiliüniversite öğrencileri, lise öğrencilerine göre daha olumlu yaklaşmışlardır.
|
Özel görelilik, son yıllarda üniversite seviyesine ek olarak lisede de öğretilmeye başlanan bir konudur. Ayrıca fen okur-yazarı bireyler tarafından da ilgi görmektedir. Bu araştırmanın amacı lise ve üniversite öğrencilerinin özel görelilik konusunda daha önceden belirlenmiş olan zorlanma nedenlerine katılma derecelerini belirlemektir. Ayrıca zorlanma nedenlerine katılımın eğitim düzeyi ve cinsiyete göre farklılık oluşturup oluşturmadığı araştırılmıştır. Bu araştırmaya temel oluşturan önceki çalışmada, öğrenciler ile görüşmeler yoluyla, özel görelilikte zorlanma sebepleri hakkında görüşleri belirlenmişti. Önceki araştırmadan elde edilen görüşler derlenerek 5 dereceli Likert bir ölçek hazırlanmıştır. Bu ölçek, özel görelilik konularını içeren ders almış olan 446 fen bilgisi öğretmen adayına ve 245 lise öğrencisine olmak üzere, toplam 691 kişiye uygulanmıştır. Uygulanan 23 maddelik ölçeğin verileri analiz edildiğinde üç faktörden oluştuğu belirlenmiştir. Bunlar, konuya yönelik algı, matematiksel nedenlerden kaynaklanan zorluklar ve öğretim yönteminden kaynaklanan zorluklardır. Araştırmanın genel sonuçlarına göre, öğrenciler bu konuyu zor olduğu kadar kolay olduğunu da düşünmektedir. Ölçek maddelerinin faktörlere göre ayrıntılı incelenmesi zorluklara katılım hakkında daha ayrıntılı bilgiler vermektedir. Her bir maddede yer alan ifadenin zor veya kolay olarak öğrenciler tarafından nitelendirilmesi; cinsiyete, öğrenim düzeyine bağlı olabileceği gibi, bunlardan bağımsız olarak da değişebilmektedir. Lise öğrencileri, üniversite öğrencilerine göre, kadınlar ise erkeklere göre bazı açılardan daha çok zorlandıklarını belirtmişlerdir
|
Bu çalışmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının lisans eğitimi sırasında düzgün çembersel hareket konusundaki kavram yanılgılarının zaman içerisindeki olası değişimlerini ve bu değişimlerin nedenlerini incelemektir*. Bu amaçla, düzgün çembersel hareket konusunda Kızılcık & Güneş (2011) tarafından geliştirilen üç aşamalı kavram yanılgısı testinden yararlanılmıştır. Bu test, 10 farklı kavram yanılgısını ölçmeyi amaçlamaktadır. Söz konusu ölçme aracı, 2009-2010 eğitim öğretim yılında birinci, ikinci ve üçüncü sınıfta okumakta olan ve fizik öğretmenliğinde eğitimini sürdüren öğrencilere uygulanmıştı. Bu çalışma kapsamında, kavram yanılgılarındaki olası değişimleri belirlemek amacıyla, bu ölçme aracı; 2011-2012 eğitim öğretim yılında üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıftayken daha önce uygulama yapılan aynı öğrencilere tekrar uygulanmıştır. İki yıl arayla aynı öğrencilerden alınan test verileri karşılaştırılmıştır. Araştırmada, ele alınan 10 kavram yanılgısına tüm öğrenciler dikkate alınarak genel sonuçlara bakıldığında; altısının frekansında azalma görülürken, ikisinde artış gözlenmiş, ikisinde ise değişim gözlenmemiştir. Sınıf bazında bakıldığında ise birinci sınıftan üçüncü sınıfa geçen öğrencilerin dört, ikinci sınıftan dördüncü sınıfa geçen öğrencilerin bir ve üçüncü sınıftan beşinci sınıfa geçen öğrencilerin ise beş kavram yanılgısında betimsel olarak artış görülmüştür. Buna karşın bazı kavram yanılgılarının da zamanla azaldığı, bazılarınınsa değişmediği görülmüştür. Bu değişimlerin olası nedenleri öğrencilerden bazılarıyla yapılan görüşmelerle araştırılmıştır
|
Bu çalışmada, fizik öğretmeni adaylarının, alternatifi olan bazı eş anlamlı fizik terimleri arasındaki tercihleri ve bu tercihin kavramsal algılamayla ilişkisi araştırılmıştır. Çalışmada örneklem grubu olarak Fizik Öğretmenliği Anabilim Dalı üçüncü, dördüncü, beşinci sınıf ve artık yıl öğretmen adaylarından oluşan gruplar yer almıştır. Araştırmada üç farklı uygulama yapılmıştır. Öğretmen adaylarının kendilerine farklı zamanlarda verilen ve birbirinin alternatifi olan yerli ve yabancı kökenli terimleri nasıl algıladıklarını ortaya koymayı amaçlayan ilk iki uygulamada elde edilen bu sonuçların, bu terim çiftlerinden hangilerini kullanmayı tercih ettiklerini belirlemeyi amaçlayan üçüncü uygulamayla uyumlu olup olmadığı korelâsyon analiziyle yoklanmıştır. Sonuç olarak; öğretmen adaylarının terim tercihlerinin genelde, o terimi üst düzeyde tanımlama ya da doğru bir eş anlamla karşılama becerisinden bağımsız olduğu ve tercihlerinin Türkçe kökenli sözcükler yönünde olduğu ortaya konulmuştur. Ek olarak, Türkçe kökenli sözcükler için yabancı kökenlilere göre daha üst düzey yanıtlar alınmaktadır.
|
Bu araştırma, öğrencilerin düzgün dairesel hareket konusunda kavram yanılgılarına sahip olup olmadıklarını ve sahip oldukları kavram yanılgılarının ne derecede olduğunu tespit etmek için bir test geliştirmeyi amaçlamaktadır. Geliştirilen test, yedi maddeden ve üç-aşamalı olarak hazırlanmıştır. Testin ikinci aşaması, birinci maddede verilen cevabın nedeninin istendiği çoktan seçmeli ve muhtemel kavram yanılgılarını da içeren niteliktedir. Bu aşamada, seçenekler önceden 10 öğrenci ile yapılan yarı yapılandırılmış mülakat sonucunda belirlenmiştir ve açık uçlu bir seçenek de bırakılmıştır. Testin KR-20 güvenilirlik katsayısı 68 öğrencinin katıldığı bir pilot uygulama ile hesaplanarak 0.68 olarak bulunmuştur. Test, 2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında Gazi Eğitim Fakültesi'nde, çeşitli anabilim dallarında öğrenim gören toplam 286 öğretmen adayına uygulanmıştır. Sonuç olarak, önceden tahmin edilen kavram yanılgılarının öğrencilerde çeşitli oranlarda var olduğu görülmüştür. Öğrencilerde en fazla dairesel hareket esnasında hız ve kuvvet konularında kavram yanılgıları olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin, dairesel hareket ile merkezcil kuvvet arasında neden-sonuç ilişkisi kurmakta yanıldıkları görülmüştür.
|
Bu çalışma, itme ve momentum konusuyla ilgili olarak temel kazanımları tespit ederek, bu kazanımlara yönelik olarak çoktan seçmeli bir ölçme aracı geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu ölçme aracından yararlanarak, öğrencilerin itme ve momentum konusunda, temel kazanımları edinme düzeyleri belirlenmiştir. İlgili ölçme aracı, Ankara ilindeki 143 genel lise 2. sınıf öğrencisinin katılımıyla elde edilmiştir. Ölçme aracı, 21 test maddesinden oluşan bir çoktan seçmli test olarak geliştirilmiştir. Sonuç olarak, öğrencilerin momentumun ve korunumunun kavramsal olarak anlamayı hedefleyen temel kazanımları edinme düzeylerinin yeterli olmadığı tespit edilmiştir.
|
Bu çalışma, Gazi Üniversitesi’nde sözel bölüm öğretmen yetiştirme programlarında eğitim görmekte olan Tarih Öğretmenliği ve Büro Yönetimi Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinden olu-şan iki gruptan seçilmiş, 98 öğretmen adayının katılımı ile 2003–2004 güz döneminde gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu araştırma ile gelecekte toplumu eğitmekle görevlendirilecek öğretmen adaylarının önemli bir kısmını oluşturan sözel bölüm öğretmen adaylarının, fen bilimlerine, fen eğitimine ve teknolojiye karşı tutumlarının tespit edilmesi, önyargılarının ve bilgi eksikliklerinin olup olmadığının açığa çıkarılması ve fene ne kadar önem verdiklerinin anlaşılması amaçlanmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama aracı, beşli likert tipi 45 maddeden oluşmaktadır. Sonuçlar göstermiştir ki araştırmaya katılanlar, fen bilimlerinin doğasını, önemini, bireye ve topluma kazandırdıklarını yeterince bilmemektedir. Gruplarda teknoloji bilinci oluşmuş olmasına rağmen, fen bilimleriyle bağlantısının kurulamadığı tespit edilmiştir.
|