Guavada tohumdan çoğaltılan bitkiler, diğer türlerde olduğu gibi yabancı tozlanmadan dolayı heterojenlik
göstermektedir. Bu nedenle tohumla çoğaltma ancak ıslah ve genetik çalışmalarında kullanılmaktadır.
Ticari bahçelerin tesisinde ise vejetatif çoğaltma yöntemleri tercih edilmektedir. Ülkemizde guavada henüz
kapama bahçeler yaygın olmamakla birlikte, ticari çeşitle ilk bahçe kurulumu Antalya’nın Gazipaşa
ilçesinde ‘Ruby Supreme’ çeşidi ile başlamıştır. Mevcut bahçelerin önemli bir kısmı ise tohumdan
çoğaltılmış fidanlarla tesis edilmiştir. Bu nedenle, ülkemizde bulunan mevcut guava ağaçları önemli
varyasyon göstermektedir. Bu varyasyonlardan yararlanmak ve ileride guavada yapılacak ıslah çalışmaları
sonucunda, tohumlarda çimlenme oranını artırmak ve fidanlarda homojen gelişim sağlamak amacı
planlanan bu çalışmada, tohumlara yapılan bazı ön işlemlerin çimlenme üzerine etkisi araştırılmıştır.
Araştırmada materyal olarak, ‘Ruby Supreme’ çeşidi kullanılmıştır. Tohumlara sekiz farklı ön işlem
uygulanmıştır. Bu ön işlemler sırası ile (1) Kontrol; (2) –1 MPa PEG 6000 (3 gün); (3) 100 ppm GA₃ (60
dakika); (4) 50℃ su (60 dakika); (5) saf sülfirik asit (10 dakika); (6) saf sülfürik asit (10 dakika) + –1 MPa
PEG 6000 (3 gün); (7) 100 ppm GA₃ (60 dakika)+ 1 MPa PEG 6000 (3 gün); (8) saf sülfürik asit (10 dakika)
+100 ppm GA₃ (60 dakika) çözeltilerinde bekletme şekilde planlanmıştır. Araştırmada, uygulamaların
çimlenme oranı, süresi ve hızı (çimlenme enerjisi) ile klorofil indeksi değerleri üzerine etkileri
belirlenmiştir. Klorofil indeks değerleri dışında, incelenen tüm kriterler üzerine uygulamaların etkisi
istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Çimlenme oranı uygulamalara göre değişmekle birlikte, %30
(kontrol) ile %100 (Uygulama 5) arasında saptanmıştır. Çimlenme süresi, 23.6 gün (Uygulama 5) ile 46.2
gün (Kontrol) arasında değişim göstermiştir. En yüksek çimlenme enerjisi Uygulama 4 ve Uygulama 5’de
belirlenmiştir. Tüm uygulamalar göz önüne alındığında, incelenen kriterler açısından tohumların saf
sülfürik asitte 10 dakika bekletme (Uygulama 5) uygulaması guava tohumlarının çimlenmesi açısından en
başarılı uygulama olarak tavsiye edilmiştir.
|
Bu araştırmada, kuraklık stresinde yetiştirilen çilek çeşitlerinde, prolinin bitki büyüme ve gelişmesi ile verim ve kalite üzerine etkileri incelenmiştir. Araştırmada materyal olarak Festival (kuraklığa toleranslı) ve Osmanlı (kuraklığa hassas) çeşitleri; prolin uygulamaları olarak ise üç farklı konsantrasyon (0, 10, 20 mM) iki kere kullanılmıştır. Örtüaltı koşullarında Ekim ayı sonunda kokopit torbalarına (2 L/bitki) dikilen fidelere, Kasım ayı ortası kuraklık (%15 drenaj), kontrol (%30 drenaj) uygulamaları başlatılmış ve belirtilen dozlarda prolin (dikim ve dikimden 30 gün sonra) uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, kuraklık koşullarında kardeşlenme sayısı kontrole göre %21.87; yaprak sayısı %41.85; klorofil indeksi %22.79, meyve ağırlığı %68.60, SÇKM %21.72, bitki başına düşen verim %76.65 oranında düşüş göstermiş olup, yaprak sıcaklığı %8.78, toplam fenolik madde içeriği %113.34, toplam antosiyanin %17.13 ve antioksidan aktivite %27.56 oranında artış göstermiştir. Kuraklık stresine bağlı olarak bitkilerde yaprak uç yanıklığı zararı artmış olup, bu zarar Osmanlı çeşidinde daha fazla göze çarpmıştır. Artan prolin konsantrasyonları ise özellikle kardeşlenme sayısını artırırken, yaprak uç yanıklığı zararını da önemli ölçüde azaltmıştır. Stres şartlarında, verim ve kalite bakımından prolin konsantrasyonları arasında önemli fark belirlenmemiş olup, Festival çeşidi verim, erkencilik ve meyve ağırlığı bakımından ön plana çıkmıştır
|
Türkiye çilek yetiştiriciliğinde son yıllarda önemli gelişmeler olmuştur. Yetiştiricilik alanı, 2015 yılı itibari ile 141.893 dekara ve toplam üretim miktarı ise 375.800 tona ulaşmıştır. Alan ve üretim miktarındaki artışlar, Akdeniz Bölgesi'nde de kaydedilmiştir. Akdeniz Bölgesi'nde Mersin ve Antalya yetiştiricilikte ön plana çıkan iller arasında olup, Türkiye üretiminde sırasıyla %33 ve %12'lik paya sahiptirler. Antalya ilinin sahil kesiminde Gazipaşa, Serik, Aksu, Manavgat yetiştiricilikte öne çıkan ilçeler arasında yer almaktadır. Son beş yılda, ilin çilek üretim alanında %22 ve üretim miktarında ise %35 oranında artış kaydedilmiştir. Bu artışla çilek üretim alanı 2015 yılı itibariyle 12.130 dekara ve üretimi ise 45.522 tona ulaşmıştır. Yörede son yıllarda seralarda topraksız yetiştiricilik ağırlık kazanmaya başlamış, Aksu ve Serik ilçelerinde topraksız yetiştiricilikte yeni gelişmeler gözlenmiştir. Buna karşın, diğer ilçelerde ise ağırlıklı olarak alçak ve yüksek tünelde konvansiyonel yetiştiriciliğe devam edilmektedir. Son yıllarda, Camarosa çeşidinin yerine Florida, Festival, Rubygem ve Fortuna vb. çeşitler yetiştiricilikte kullanılmaya başlanmıştır. Antalya ilinin sahil kesiminde dikim sistemi olarak taze fidelerle yapılan sonbahar dikimi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Antalya ve çevresinde çilek yetiştiriciliği açısından son yıllarda kaydedilen gelişmeler incelenmiştir. Elde edinilen izlenimlere göre; erkencilik avantajından dolayı Antalya ve çevresinde çilek yetiştiriciliğinin, gelecekte de özellikle topraksız kültür gibi yeni yetiştirme sistemleri ve çeşitlerle potansiyelinin artmaya devam edeceği sonucuna varılmıştır
|
Çilek dünyada, yetiştiriciliği çok geniş ekolojik şartlarda yapılan, üretimi her yıl artış gösteren meyve türlerinden biridir. Çilek yetiştiriciliği, esas olarak geleneksel yetiştiricilik metotlarıyla toprakta yapılmakta, bu da hastalık ve zararlılarla ilgili pek çok probleme yol açmaktadır. En önemli sorunlardan birisi toprak kökenli patojenlerin ve nematodların yol açtığı verim ve bitkisel kayıplardır. Bu kayıpların önüne geçebilmek için münavebe yapılması veya toprağın mutlaka solarizasyon veya kimyasallarla dezenfekte edilmesi gerekmektedir. Bu çözüm yollarının masraflı olması, toprak ve çevrede zararlı etkiler yapması yanında problemin çözümünde tam olarak etkili olamaması çilek üreticilerinin alternatif üretim yöntemleri aramasına neden olmuştur. Bu nedenlerle topraksız tarım ortaya çıkan bu sorunların çözümünde önemli bir alternatif olabilmektedir. Sera topraklarında gözlemlenen sorunların çözümü yanında çilek yetiştiriciliğinde üretim sezonunu uzatma ve birim alandan alınan veriminin artırılması gibi hedefler topraksız çilek yetiştiriciliğinin ticari sera üretiminde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Bu makalede topraksız tarımda çilek yetiştiriciliğinde yetiştiricilik esasları ve Türkiye'de topraksız çilek yetiştiriciliğinin durumu değerlendirilmiştir.
|
Bu çalışmada, örtüaltında topraksız çilek (Fragaria×ananassa Duch.) yetiştiriciliğinde, değişik fide tipleri ile yetiştirme ortamlarının meyve kalite kriterleri (meyve iç ve dış renk L, C ve H; kaliksin kopma durumu, meyve eni, meyve boyu, meyve eti sertliği, SÇKM, asit, C vitamini ve pH) üzerine etkileri incelenmiştir. Denemede fide tipi olarak, tüplü fide ile frigo fide; yetiştirme ortamı olarak ise torf (T), perlit (P), Hindistan cevizi torfu (H), volkanik tüf (V) ve bunların karışımları denenmiştir. Araştırma sonucunda, deneme yıllarına ve yetiştirme ortamlarına göre değişmekle beraber, meyve dış rengi L değeri 25.69 ile 32.36; C değeri 28.36 ile 41.63; H değeri 1.35 ile 2.33; meyve iç rengi L değeri ise 41.28 ile 53.03; C değeri 39.16 ile 49.35 ve H değeri 0.93 ile 1.24 arasında değişim göstermiştir. Frigo fidede kaliksin kopma direnci, meyve eti sertliği, meyve eni ve boyu, SÇKM değerleri, tüplü fideden daha yüksek belirlenmiştir. Titre edilebilir asitlik, C vitamini ve pH değerleri bakımından fide tipleri arasında çok büyük farklılıklar saptanmamıştır. Denemede ayrıca kaliksin kopma direnci ile meyve eti sertliği bakımından yetiştirme ortamları arasında farklılık belirlenmemiştir. Ortalama meyve boyu, meyve eni ve SÇKM değerleri ise en yüksek H+V ortamında belirlenirken, en düşük V ve P ortamlarında saptanmıştır. Titre edilebilir asitlik, C vitamini ve pH miktarı ise yetiştirme ortamlarına göre büyük farklılıklar göstermemiştir. 2006-2007 deneme yılında, meyve eti sertliği ile SÇKM arasında negatif yönde ve SÇKM ile C vitamini arasında ise pozitif yönde bir korelasyon belirlenmiştir. 2007-2008 deneme yılında ise sadece SÇKM ile titre edilebilir asitlik arasında negatif yönde bir korelasyon saptanmıştır. Araştırma sonucunda fide tipi bakımından frigo fidenin, yetiştirme ortamı bakımında ise H ve H+V ortamlarının avantajlı olduğu belirlenmiştir.
|
Bu araştırmada, bazı ön işlem uygulanmış yabani keçiboynuzu tohumlarının iki koşulda (çimlendirme dolabı ve sera) çimlenme durumları incelenmiştir. Tohumlara kontrol dışında 22 farklı ön işlem uygulanmıştır. Ön işlem uygulanan tohumlar, kontrol uygulaması ile birlikte iki gün süre ile 25 °Cde karanlık ortamda bekletildikten sonra, 27 °C sıcaklıkta, çimlendirme dolabı ve sera koşullarında çimlenmeye alınmıştır. Tohumlarda çimlenme oranı, her iki koşul için uygulanan ön işlemler göz önüne alınarak ayrı ayrı belirl enmiştir. Araştırma sonucunda, her iki koşulda da tohumların saf (% 98) ve derişik sülfürik asit(H2 SO 4) çözeltilerinde (%40,%90) 30dakika bekletildikten sonra 2 gün suda bekletme ya da saf H2 SO4 çözeltisinde 30 dakika bekletme uygulamaları en iyi sonucu vermiş ve bu uygulamalarda çimlenme oranı% 90nın üzerinde gerçekleşmiştir. En düşük çimlenme oranı her iki ortamda da kontrol ve% 60 H2SO4 çözeltisinde 30 dakika bekletme uygulamalarında belirlenmiştir. Tohumlar %60 H2SO4 çözeltisinde 30 dakika bekletildikten sonra, akabinde 2 gün suda bekletme uygulamasında ise hem çimlendirme dolabı ve hem de arazi koşullarında tohumların canlılığını yitirmesinden dolayı çimlenme kaydedilmemiştir. Her iki koşulda da en yüksek çimlenme oranı ön işlem uygulamalarından 10 gün sonra kaydedilmiştir.
|
Bu çalışmada, tüpte yetiştirilen keçiboynuzu fidanları için en uygun aşılama zamanının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada materyal olarak altı yabancı keçiboynuzu çeşidi ile dört yerli tip kullanılmıştır. Mart ve nisan ayları olmak üzere iki farklı zamanda yapılan aşılamalarda, aşı tipi olarak T göz aşısı seçilmiştir. Aşı tutma ve sürme oranı ile sürgün gelişiminin incelendiği çalışmada, sonuçlar çeşit ve tipler göz önüne alınarak aşılama zamanlarına göre değerlendirilmiştir. Araştırma bulguları, mart ayında yapılan aşılarda aşı tutma oranının % 62,22 ile % 75,55 ve nisan ayında yapılan aşılarda ise % 64,44 ile % 77,78 arasında olduğunu göstermiştir. Aşı sürme oranı ise mart ayında yapılan aşılarda % 55,55 ile % 75,55 ve nisan ayında ise % 11,11 ile % 22,22 arasında saptanmıştır. Nisan ayında yapılan aşılarda sürme oranının daha düşük saptanması, yaz aylarında sıcak esen kuru rüzgârların tutan aşılarda sürgünlerde geriye kurumaya neden olmasından kaynaklanmıştır. Aşılamadan 8 ay sonra yapılan ölçümlerde, sürgün çap ve boy gelişimi mart ayında yapılan aşılarda daha yüksek belirlenmiştir. Fidanların, aşılamadan yaklaşık bir yıl sonra araziye dikim aşamasına getirilebileceği gözlenmiştir.
|
Bu çalışmada, örtüaltında topraksız kültürle çilek (Fragaria×ananassa Duch.) yetiştiriciliğinde, değişik fide tipleri ile yetiştirme ortamlarının, bitkilerin fenolojik özellikleri ile erkencilik ve verim üzerine etkileri incelenmiştir. Denemede çeşit olarak ‘Camarosa’ çeşidi; fide tipi olarak, tüplü fide ile frigo fide; yetiştirme ortamı olarak ise torf, perlit, kokopit, volkanik tüf ve bunların karışımları denenmiştir. Araştırma sonucunda, çiçeklenme ve erkencilik bakımından tüplü fidenin; bitki başına düşen toplam verim bakımından ise frigo fidenin avantajlı olduğu belirlenmiştir. Nitekim frigo fidelerde ilk çiçeklenmeler ocak ayı başında, ilk derimler ise şubat ayında başlarken; tüplü fidelerde ilk çiçeklenmeler kasım ayı başında ve ilk derimler ise aralık ayında gerçekleşmiştir. Bitki başına düşen toplam verim değeri, deneme yıllarına göre değişmekle birlikte, frigo fidede 1057,61 g bitki-1 ile 1151,90 g bitki-1; tüplü fidede 745,42 g bitki-1 ile 739,11 g bitki-1 arasında değişim göstermiştir. Yetiştirme ortamları bakımından ise özellikle kokopit ve kokopit+volkanik tüf ortamları, gerek bitki gelişimi, gerek erkencilik ve gerekse verim bakımından denenen diğer ortamlardan daha olumlu sonuçlar vermiştir. Volkanik tüf ve perlit ortamlarında yetiştirilen bitkilerde ise erkencilik önemli oranda gecikirken, bitki başına düşen verim değeri de azalmıştır.
|
Bu araştırmada, topraksız kültür çilek yetiştiriciliğinde, değişik fide tipleri [tüplü ve frigo fide] ile yetiştirme ortamlarının [torf (T), perlit (P), kokopit (K) ve volkonik tüf (V)] meyve kalite sınıflarına göre verim özellikleri iki yılda (2006-7 ve 2007-2008) incelenmiştir. Araştırma sonucunda, Eylül ayında tüplü fidelerle yapılan dikimlerde ilk hasat Aralık ve Ocak aylarında; Temmuz ayında frigo fidelerle yapılan dikimlerde ise ilk hasat Şubat ayında gerçekleşmiştir. Her iki fide tipinde de en yüksek verimler Mart ve Nisan aylarında yoğunlaşmıştır. Birinci sınıf meyve miktarı en yüksek hasatın ilk aylarında görülürken (Aralık, Ocak, Şubat), hasat sezonu sonuna doğru (Mayıs) bu miktar azalmıştır. Ayrıca en yüksek birinci ve ikinci sınıf meyve verimleri kokopit ve kokopit +volkanik tüf ortamlarında; en düşük ise perlit ve volkanik tüf ortamlarında gerçekleşmiştir.
|
Bu çalışmada, meristem kültürüyle çoğaltılan Camarosa, Chandler ve Oso Grande çilek çeşitlerinde, köklendirme ortamlarında kullanılan değişik kimyasalların aklimatizasyon aşamasındaki bitkilerin büyüme ve gelişmesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Denemede köklenme aşamasında aktif kömürün yanı sıra (1.0, 2.5 ve 5.0 g L"1), IBA (0.1 mg L"1 ve 0.4 mg L* ') ve NAA (0.1 mg L*1 ve 0.4 ıng L"1) hormonları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, denenen her iiç çilek çeşidinde de, köklenme aşamasında aktif kömür kullanımının aklimatizasyon aşamasında bitki büyüme ve gelişmeyi olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Oysa NAA ve IBA hormonlarının kullanımı, bitki büyüme ve gelişmeyi olumsuz yönde etkilemiştir. Ayrıca NAA ve IBA konsantrasyonları arasında da gelişme bakımından farklılık görülmüş olup, yüksek konsantrasyonda (0.4 mg L"1) oksin kullanımı aklimatizasyon aşamasındaki gelişmeyi dalıa da azaltmıştır. Araştırmada, denenen her üç aktif kömür konsantrasyonu ile aklimatizasyon aşamasında herhangi bir sorunla karşı laşı İmamı ştır. Aktif kömür ortamında köklendirilen bitkilerde, toprağa transferden araziye dikim aşamasına getirilen bitkilerde yaşama oranı çok yüksek belirlenmiş olup, herhangi bir kayıpla karşılaşılmamışım Oysaki IBA vc NAA içeren ortamlarda köklendirilen bitkilerde araziye transfer aşamasında yaşama oranı çok düşük düzeyde gerçekleşmiş olup, mikroçoğaltım amacıyla kullanılmasının uygun olmadığı sonucuna varılmıştır, Ayrıca araştırma sonucunda, meristem kültürüyle çoğaltılan bilicilerin, meristem büyüme ve gelişme aşamasından toprağa transfer aşamasına kadar en kısa 12 haftaya ve toprağa transferden araziye dikim aşamasına kadar olan aklimatizasyon aşamasında ise 2 ay süreye ihtiyaç olduğu belirlenmiştir,
|