Amaç: Fruktozdan zengin beslenme metabolik değişiklikler ve kardiyak hastalık riskini artırıcı etkiler oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacıfruktozdan zengin beslenen sıçanlarda istemli fiziksel aktivitenin metabolik ve kardiyak işlevlerdeki etkilerini araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Erkek Wistar albino sıçanlar kontrol (K) grubu (n=7), on hafta boyunca fruktozlu içme suyuyla beslenen fruktoz (F) grubu(n=7) ve fruktozlu içme suyuyla beslenerek istemli fiziksel aktivite yapan fruktoz-aktivite (FA) grubu (n=7) olarak ayrıldı. Beslenme sürecinde grupların günlük sıvı alımları ve haftalık vücut ağırlıkları ölçüldü. Beslenme periyodu sonrasında kanda glukoz, trigliserit, total kolesterol,HDL, LDL düzeyleri enzimatik yöntemle, insülin, TNF-α ve IL-6 düzeyleri ELİSA metodu ile belirlendi. Kalpler Langendorff düzeneğine yerleştirilerek sol ventrikül gelişim basıncı, maksimum ve minimum sol ventrikül basınç değişim oranları (dp/dt maks ve dp/dt min)kaydedildi.Kalp, akciğer ve karaciğer ağırlıkları belirlendi.Bulgular: Kilo alımı FA grupta (95,1±14,3 gr), F grubu (109,0±6,6 gr) ve K grubundan (113,4±10,9 gr) daha az düzeydeydi (p=0,04 vep=0,03). Karaciğer ağırlığı F grubunda (11,8±1,0 gr), K (9,7±1,3 gr) ve FA (10,2±0,7 gr) gruplarından yüksek bulundu (p=0,01 ve p=0,01).Serum glukoz, insülin, trigliserit, total kolesterol, HDL, LDL, TNF-α ve IL-6 düzeylerinde gruplar arasında farklılık bulunmadı. Kardiyakişlev açısından,dp/dt maks düzeyinin FA grupta (2351,6±442,2), F grubu (1320,7±542,2) ve K grubundan(1756,5±468,7) yüksek olduğubelirlendi (p=0,01 ve p=0,05).Sonuç: Bu çalışma bulguları on hafta boyunca içme suyuna %10 oranında fruktoz eklenerek beslenen sıçanlarda istemli fiziksel aktiviteninkilo alımını azaltıcı ve kardiyak kontraktiliteyi artırıcı rol oynayabileceğini göstermektedir.
|
Objective: Cardiac uptake of fructose is thought to be mediated by glucose transporter 5 (GLUT5), whereas the uptake of glycerol is facilitated by aquaporin 7 (AQP7). We aimed to investigate the effect of a high-fructose diet (HFD) on GLUT5 and AQP7 levels in the rat heart subjected to exercise.Methods: Male Sprague–Dawley rats were allocated to control (C; n=11), exercise (E; n=10), HFD (n=12), and HFD plus exercise (HFD-E; n=12) groups. HFD was started 28 days before euthanasia. From day 24 to 27, rats were subjected to moderate exercise, followed by vigorous exercise on day 28 (groups E and HFD-E). Cardiac GLUT5 and AQP7 mRNA levels were determined using RT-PCR. The protein contents of GLUT5 and AQP7 were immunohistochemically assessed. Paired-t, ANOVA with Bonferroni, Kruskal–Wallis, and Bonferroni-corrected Mann–Whitney U tests were used for statistical analysis.Results: GLUT5 mRNA expression and protein content did not differ between the groups. AQP7 mRNA levels significantly increased (4.8-fold) in group E compared with in group C (p<0.001). Compared with group C, no significant change was observed in AQP7 mRNA levels in groups HFD and HFD-E. The AQP7 staining score in group E was significantly higher than that in groups C (p<0.001), E (p<0.001), and HFD-E (p<0.001).Conclusion: Our study indicates that exercise enhances cardiac AQP7 mRNA expression and protein content. However, HFD prevents the exercise-induced increase in cardiac AQP7 expression. This inhibitory effect may be related to the competition between fructose and glycerol as energy substrates in the rat heart subjected to 5 days of physical exercise
|
Objective: Amino-terminal propeptide of C-type natriuretic peptide (NTproCNP) is a synthesis product of C-type natriuretic peptide (CNP). In this study, plasma levels of NTproCNP were compared before and after exercise in healthy young subjects who are physically active (PA) or not physically active (NPA). Methods: The study was carried on PA group (n=10) who defined the exercise duration more than 2.5 hours per week for at least one year and NPA group (n=10) whose exercise duration was lower than 1.5 hours per week. The level of maximal oxygen consumption was determined. Wingate exercise test was applied on the following day. Plasma NTproCNP levels were measured before the exercise and at the 1st, 5th and 30th minute after the exercise. Results: Exercise duration of physically active group was reported as 11.3±5.0 hours per week. Basal NTproCNP levels of the groups were found to be comparable. NTproCNP levels in the 5th minute (0.93±0.23 pmol/L; p<0.05) and in the 30th minute (0.77±0.21 pmol/L p<0.05) after exercise were higher than the levels before exercise (0.64±0.29 pmol/L) in PA group. Additionally, the plasma levels of NTproCNP after 5th minute of exercise were higher in PA group (0.93±0.23 pmol/L) than NPA group (0.74±0.16 pmol/L, p<0.05). Conclusion: Being physically active may be a fact affecting the secretion of CNP, which plays a protective role in endothelium, following exercise. (Anatolian J Cardiol 2015; 15: 97-102)
|
Background/aim: Atrial natriuretic peptide (ANP) is known as a protective agent against ischemia-reperfusion injury for cardiomyocytes. We compared the hemodynamic efects of ANP and isatin, which is known as an ANP receptor blocker, in ischemia followed by reperfusion in exercised rat hearts with nonexercised ones. Materials and methods: Isolated hearts were perfused in 4 exercised (E) groups afer a running protocol for 5 days and 4 nonexercised (NE) groups. In the frst protocol, ANP was added to the perfusion solution before ischemia in an E and NE group. In the second protocol, diferent doses of isatin (0.1, 10, 100 µM/L) were added to the perfusion solution before ANP in 3 E and 3 NE groups. Lef ventricular developed pressure (LVDP) and maximum and minimum rates of change in lef ventricular pressure (dP/dtmax and dP/ dtmin) were recorded. Results: Higher LVDP and dP/dtmin values were observed in the E group than the NE group following addition of ANP before ischemia. Values of dP/dtmax were higher in the E group at the frst minute of reperfusion period. Hemodynamic diference was not observed between groups given the same amount of isatin before ANP. Conclusion: Tis study indicated that higher ANP concentrations before ischemia were more efective on the lef ventricle contractility and relaxation functions in the hearts that were exposed to exercise.
|
Bu çalışmada düşük akımlı iskemi sonrası reperfüzyon döneminde atriyal natriüretik peptid (ANP) uygulamasının sol ventrikül hemodinamik yanıtlarına etkisi ve bu etkide egzersizin rolü araştırıldı. Gereç ve yöntem: Çalışmada yer alan tüm sıçanlara 60 dakika düşük akımlı iskemi ve takiben 120 dk reperfüzyon uygulandı. Egzersiz (E) gruplarına ardışık olarak beş gün süreyle yürüyüş egzersizini takiben iskemi ve reperfüzyon uygulandı. Reperfüzyonun ilk 15 dakikasında 0.1 ?M/L ANP infüzyonu yapılan iki grup; ANP (n=6) ve Egzersiz-ANP (n=6) gruplarını oluşturdu. Tüm gruplarda sol ventrikül gelişim basıncı (SVGB), maksimum ve minimum sol ventrikül basınç değişim oranları (+dP/dt and -dP/dt) kaydedildi. Bulgular: Kontrol (K), E, ANP ve E-ANP gruplarının SVGB, +dp/dt, -dp/dt ve kalp hızı değerleri iskemi öncesinde ve iskemi sonrası reperfüzyonun 1, 60 ve 120. dakikalarında karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermedi. Benzer şekilde infarkt alanlarının yüzde değerleri karşılaştırıldığında dört grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Sonuç: Kısa süreli yoğun egzersiz, reperfüzyon döneminde ANP uygulamasına bağlı kardiyak kontraktilitede oluşan değişimleri etkilememektedir
|
Amaç: Egzersiz bağımlılığı, klinik olarak olumsuz sonuçlar doğuran aşırı egzersiz yapma durumu olarak tanımlanır. Egzersiz bağımlılığının tanısı için DSM-IV sınıflamalarını temel alan kendini değerlendirme ölçekleri geliştirilmiştir. Tanıda egzersiz sıklığı, psikolojik faktörler (örneğin patolojik bağlanma), tolerans ve çekilme belirtilerinin bulunması dikkate alınmaktadır. Bununla birlikte, egzersiz bağımlılığı tanısı, yeterli tanı ölçütleri olmaması ve egzersiz bağımlısı kişilerin yardım aramaması nedeniyle ihmal edilmektedir. Egzersiz bağımlılığı yeme bozuklukları ile birlikte görüldüğünde ikincil egzersiz bağımlılığı olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, düzenli spor yapan bireyler arasında egzersiz bağımlılığını araştırmak ve bu olguların psikopatolojik ve yeme davranışı özelliklerini değerlendirmektir. Yöntem: Son bir yıldır haftada en az üç kez egzersiz yapan 115 gönüllü sporcu bu çalışmaya alındı. Olgular, Egzersiz Bağımlılık Ölçeği-21 (EBÖ-21), Belirti Tarama Listesi (BTL-90-R) ve Yeme Tutum Testi (YTT-40) ile değerlendirildi. Olgular EBÖ-21 sonuçlarına göre, egzersiz bağımlısı olanlar, bağımlı olmayan semptomatikler ve bağımlı olmayan asemptomatikler olarak üç gruba ayrıldı. Bu üç grubun verileri karşılaştırıldı. Bulgular: Katılımcılar arasından 14 kişide (%12) egzersiz bağımlılığı olduğu belirlendi. Egzersiz bağımlılığı olanların %85i fizyolojik bağımlılık ölçütlerini karşıladı. Egzersiz bağımlılığı olanlar ile diğer iki grup arasında psikopatolojik belirtiler ve yeme davranışı özellikleri açısından fark bulunamadı. Sonuçlar: Çalışmamızda, egzersiz bağımlılığı olduğu saptanan kişilerin yeme davranışları ve psikopatolojik özelliklerinin, bağımlı olmayan semptomatik ve bağımlı olmayan asemptomatik kişilerden farklı olmadığı bulunmuştur. Bu çalışmada belirlenen egzersiz bağımlıları, yeme bozukluğu belirtileri göstermemeleri nedeniyle birincil egzersiz bağımlısı olarak tanımlanmıştır. Aşırı egzersiz yapan kişilerde birincil egzersiz bağımlılığının tanısı açısından, psikolojik faktörler ile yeme davranışı özelliklerinin birlikte değerlendirilmesi ve birincil egzersiz bağımlılığının yeme bozukluklarından ayırıcı tanısının yapılması gerekir.
|
Amaç: Bu çalışmanın amacı, okçuluk sporu yapan genç erkek sporcuların plazma atriyal natriüretik peptid (ANP) düzeylerinde oturur ve yatar durumdaki değişimi ve kardiyak fonksiyonlarını incelemektir. Gereçler ve Yöntemler: Çalışmaya, gönüllü 6 okçuluk sporcusu ve 10 sedanter erkek katıldı. Katılımcılardan 10 dk'lık oturma sonrası ve 10 dk'lık yatar durumdan sonra venöz kan alındı. Plazma ANP düzeyleri ELISA yöntemi ile ölçüldü. Kardiyak parametreler ekokardiyografi ile belirlendi. Bulgular: Okçuluk sporcularının oturur durumdaki plazma ANP düzeylerinin (72.12±14.01 pg/ml) sedanter grubun oturur durumdaki ANP düzeylerinden (36.22±14.51 pg/ml) yüksek olduğu bulundu (p<0.01). Aynı şekilde okçuluk sporcularının yatar durumdaki ANP düzeyleri de (124.41±14.66 pg/ml) sedanterlere göre (36.95±9.83 pg/ml) anlamlı yükseklik gösterdi (p<0.01). Sporcu grubun plazma ANP düzeyleri oturur duruma göre yatar durumda artmış bulundu (p<0.01). Sedanter grubun ANP düzeylerinde ise oturur duruma göre yatar durumda anlamlı bir artış saptanmadı. Sporcu ve sedanterlerin ekokardiyografik parametreleri benzer bulundu. Sonuç: Çalışmamıza göre okçulukla ilgili yapılan düzenli egzersizler, kalpte belirgin fonksiyonel ve morfolojik değişim olmaksızın, plazma ANP düzeylerinde farklılıklara neden olabilir. Okçuluk sporu yapanların plazma ANP düzeyinde postürle ilişkili belirgin farklılıklar oluşabilir.
|
Amaç: Sağlıklı gençlerde beden kitle indeksinin (BKI) ventriküler repolarizasyona etkisi ayrıntılı olarak çalışılmış değildir. Ventriküler repolarizasyon süresinin değerlendirilmesinde, QT ve JT intervali ölçülmektedir. J noktasından T dalgası tepesine kadar (JTa) ve T dalgası tepesiyle T dalgası sonu (TaTe) klinik koşullarda aritmi oluşumu ile ilişkili olabilir. Bu çalışmanın amacı, kilolu ve normal kilolu sağlıklı genç erkeklerde ventriküler repolarizasyon parametrelerini karşılaştırmaktır. Yöntemler: Bu kesitsel, kontrollü çalışmaya, kilolu otuz altı (BKI 26.3±1.5 kg/m2, ortalama yaş - 20.6±1.5 yıl) ve normal ağırlıktaki (BKI - 21.9±1.5 kg/m2, ortalama yaş - 20.4±1.4 yıl) 149 erkek katıldı. Beden kitle indeksi 25-29.9 kg/m2 arası olanlar kilolu ve 18.5-24.9 kg/m2 arası olanlar normal kabul edildi. Ventriküler repolarizasyon sürecinin göstergesi olduğu düşünülen QT, JT, JTa, TaTe, RR ve kalp hızına göre düzeltilmiş değerler (QT için QTc, JT için JTc, JTa için JTac, ve TaTe için TaTec) V2 derivasyonundan hesaplandı. Bulgular: Kilolu ve normal gruplar arasında ventriküler repolarizasyon parametrelerinin (QT, JT, JTa, TaTe, RR, QTc, JTc, JTac, ve TaTec) benzer olduğunu saptadık. Kalp hızına göre düzeltilmemiş ve düzeltilmiş ventriküler repolarizasyon parametreleri beden kitle indeksi ile korelasyon göstermedi. Sonuç: Beden kitle indeksi açısından kilolu sınıfında olan genç erkeklerin ventriküler repolarizasyon özellikleri, normal kilolu erkeklerden anlamlı farklılık göstermemektedir.
|
|
Amaç: Bu derlemenin amacı egzersizin uykuya etkisi ile ilgili güncel bilgileri ve uyku bozukluğu olan hastalarda egzersizin tedaviye yardımcı rolünü gözden geçirmektir. Ana bulgular: Egzersizin genelde nonfarmakolojik bir uyku düzenleyicisi olduğu düşünülür. Epidemiyolojik çalışmalar bu görüşü desteklemektedir. Bununla birlikte, egzersizin uykuya etkisi ile ilgili deneysel çalışmalar birbiriyle ve epidemiyolojik çalışmalarla tam bir uyum içinde değildir. Epidemiyolojik ve deneysel çalışmalar arasındaki uyumsuzluk egzersiz protokolü farklılığı, çalışma katılımcılarının kişisel özellikleri, farklı çalışma metotlarının kullanılması gibi birçok faktörden kaynaklanabilir. Günümüzde egzersizin uykuyu düzenleyici etkisi ile ilgili ısı düzenleyici hipotez, enerji korunması hipotezi, vücut onarılması hipotezi olmak üzere yaygın kabul gören üç hipotez vardır. Egzersiz insomnili hastaların uykularında düzelme sağlayabilir. Sonuç: Egzersiz ve uyku ilişkisini anlamak, egzersizin nonfarmakolojik bir yaklaşım olarak uyku hastalıklarındaki faydasını açıklamak açısından önemlidir.
|