ABS TRACT Objective: The aim of this study is to compare the duration of surgery and anesthesia, complication rates and the amount of
anesthetic drugs used and the cost in laparoscopic tubal ligation cases with and without the use of manipulator. This retrospective case control study included the women who underwent elective interval laparoscopic tubal ligation. Material and Methods: The time between intubation and the onset of surgery, duration of surgery (main operation time) and intubation-extubation (total operation time-duration of
anesthesia) were recorded in the operating room. Results: Demographic datas were similar between the patients with and without manipulators (p> 0.05). In the non-manipulator group, intubation to beginning of surgery time, main operation time, total anesthesia time were found
to be shorter (p <0.001, p <0.001, p <0.001, respectively). Postoperative hospital stay, the amount of parenteral anesthetic drug used, the need
for postoperative parenteral analgesics, the number of laparoscopic ports used and the complication rates were similar between the two groups
(p> 0.05). Sevoflurane use was found to be less in the non-manipulator group (p <0.001). Conclusions: In laparoscopic tubal ligation operation where no uterine manipulator is used, anesthesia and total surgery times are approximately 8 minutes shorter. The use of uterine manipulator increases the duration of surgery and the amount of sevoflurane used. Laparoscopic tubal ligation without uterine manipulator may be
considered in cases where severe adhesions are not anticipated and no additional intervention is planned. Besides, avoidance of manipulator
use may have the advantage of time and cost savings.
|
Ogilvie’s syndrome (acute colonic pseudo-obstruction) is acute massive functional dilatation of bowel without a distal mechanical obstruction. It is a rare, relatively unknown but potentially lethal entity because of its propensity for caecal perforation. Although commonly a disease of elderly with underlying co-morbidities especially following surgical interventions, caesarean section is the most common
predisposing factor in obstetric age group. Diagnosis depends on the gross dilatation of caecum and ascending colon and exclusion of distal
mechanical obstruction. Failure to respond to conventional measures necessities decompression of colon with colonoscopy and/or tube caecostomy in patients without perforation. Any sign of perforation mandates surgical intervention in which mortality is reported to be around
40%. Increased awareness and early diagnosis are at paramount importance to prevent bowel perforation.
|
OBJECTIVE: To determine the effect of lemon-flavored lollipop on nausea and vomiting of pregnancy.
STUDY DESIGN: This prospective case-control study included 67 first trimester pregnant women. The
12-hour Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and Nausea score was calculated at the time of
presentation to the hospital. The study group (32 cases) was given lemon-flavored lollipops while the
control group (35 cases) did not receive lollipops. The Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and
Nausea scores of the patients were recalculated on the morning of the post-treatment day.
RESULTS: The Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and Nausea scores of the study group were
higher (p=0.013) than in the control group on the day of admission. Pregnancy-Unique Quantification of
Emesis and Nausea scores were similar between the groups on the day after hospital admission
(p > 0.005). The Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and Nausea difference values obtained by
extracting the Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and Nausea score on the day after hospital
admission from the presentation Pregnancy-Unique Quantification of Emesis and Nausea score were
higher in the study group (p=0.0046). Lemon-flavored lollipops were found to decrease nausea and
vomiting of pregnancy.
CONCLUSION: Lemon-flavored lollipops can be given especially to pregnant women who are concerned
about the possible teratogenic effects of drug use in pregnancy. Lemon-flavored lollipops are
cheap and easily accessible and therefore promising as a non-pharmacological complementary treatment
for nausea and vomiting of pregnancy.
|
Amaç: Bu çalışmada doğum korkusunun gebelik haftası ve sayısı ile ilişkisi araştırıldı
Hastalar ve Yöntem: Ocak 2018 –Kasım 2018 tarihleri arasında Muş Devlet Hastanesi gebe bilgilendirme sınıfına
başvuran gebelere Gebelik Oncesi Doğum Korkusu ölçeği doldurtuldu.
Bulgular: Gebeliğin üçüncü üç ayında eğitim alanlar birinci üç ayda eğitim alanlara göre daha fazla ‘doğumla baş
edemeyeceklerini’ düşünürken ve ‘doğum ağrıları ve doğum sırasında paniklemekten ve ne yapacaklarını bilememekten’ korkmaktadır (sırasıyla p=0.012 ve p=0.004). Gebelik üçüncü üç ayında eğitim alan gebeler ‘doğumda
bebeklerine zarar gelmesinden’ ‘doğumun bebeklerine zarar vermesinden’ ve ‘doğum ağrıları ve doğum sırasında
bir sorun gelişeceğinden’ ilk üç aydakilere oranla daha çok korkmaktadır (sırasıyla p<0.001 ve p=0.013). Doğum
ağrıları ve doğumun bedeninde bırakacağı etkilerden korkanlar ilk üç ayındaki gebelerde daha fazladır (p=0.022).
Primigravid gebelerin doğum korkusu ölçek puanı, multipar gebelere göre daha yüksek bulundu (<0.001).
Sonuçlar: Gebeliğin ilk aylarındakiler doğumun bedeninde bırakacağı etkiler konusunda kaygı duymaktadırlar.
Gebelik ilerledikçe doğum eylemi ile başa çıkamama ve bebeğin sağlığı ile ilgili kaygılar ön plana çıkmaktadır.
Doğum korkusu primigravidlerde daha fazladır. Gebeliğin son haftalarında özellikle primigravid gebelerin doğum
korkularını azaltacak eğitimlere ağırlık verilmelidir.
|
OBJECTIVES: Online education and certification programs which help most gynecologic surgeons to advance, improve and prove their skills. However, the benefits of such distant programs in terms of complication rate and operation time has not been evaluated so far. The aim of this study was to report the improvement of a single surgeon’s learning curve in total laparoscopic hysterectomy who had no previous mentorship/fellowship education, working in a rural district hospital before and after the completion of a distant on-line education and certification program - Gynaecological Endoscopic Surgical Education and Assessment. STUDY DESIGN: Medical records of patients who underwent total laparoscopic hysterectomy between May 2015 and December 2018 were retrospectively reviewed and grouped based on the certification date of the surgeon, Group 1 before and Group 2 after certification. Groups were compared for variables that impact the learning curve (operation time, complications and conversion to laparotomy) RESULTS: Of the 57 women eligible for evaluation 30 had total laparoscopic hysterectomy in Group 1 and 27 had total laparoscopic hysterectomy in Group 2. BMI, number of vaginal/cesarean births, previous abdominal/pelvic surgeries, operation indications, uterine weight, adnexectomy, and adhesiolysis rates, transfusion requirements, and the decrease in hemoglobin before and after operation were similar between the groups (p>0.05). Operation time was significantly shorter in Group 2 (83 min vs.116 min, p<0.0001). CONCLUSION: Thirty total laparoscopic hysterectomy operations seem enough to reach a plateau in the learning curve for gynecologists working in rural areas with limited facilities who cannot afford lengthily and expensive fellowship/mentorship programs, after completing distant online certification programs.
|
Mesane kanseri üriner sistemin en sık görülen kanseridir. Urotelyal kanser baskın olan histolojik tiptir. Genellikle sporadik olarak görülür. Ancak diğer sistem maligniteleri ile birlikte görülebilir. Yüksek dereceli mesane kanseri ile eşzamanlı bulunan endometrium kanseri olgusunu sunmak istedik. Altmış iki yaşındaki olguya mesane kanser nedeniyle radikal sistektomi, total abdominal histerektomi ve bilateral ooferektomi operasyonu uygulandı. Histopatolojik incelemede mesane, serviks dış kısmı, myometrium, sağ over, sağ tuba ve sağ pelvik duvarda yüksek dereceli invaziv urotelyal kanseri olduğu görüldü. Bununla birlikte, endometriyumun, yarıdan azını tutmuş olan grade 1 endometrioid tip adenokanser olduğu görüldü. Endometrium kanseri, mesane kanseri ile eşzamanlı olarak görülebilir. Hekimlerin mesane kanseri olgularında metastaz ve endometrium kanseri gibi ikinci sekonder maligniteler açısından dikkatli olmaları gerektiğini düşünmekteyiz.
|
Ahmet KARATAŞ, Mustafa ALBAYRAK, Fatih KESKİN,
İSMAİL BIYIK , Mesut OKUR, Cemalettin GÜNEŞ, Seyit Ali KÖSE
Amaç: Preterm doğumlar son zamanlarda birçok ülkede artış göstermiştir. Fetal akciğerin gelişmiş olmasına rağmen, 34. gebelik haftasından sonra bile ciddi yenidoğan morbiditesi meydana gelebilir. Bu çalışmanın amacı, geç preterm doğum olgularında neonatal morbidite ve mortaliteyi araştırmaktır. Planlama: Retrospektif Ortam: Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları-Doğum ve Pediatri Kliniği Hastalar: 340/7-366/7 gebelik haftasında doğum yapan 291 gebe kadın ve yenidoğanlar incelendi. Girişim: Çalışmaya dahil edilen olgular PPROM varlığı ya da yokluğuna göre öncelikle iki gruba ayrıldı. Daha sonra gruplar, tekrar gebelik haftasına göre kendi içlerinde, 340/7-346/7 hafta olanlar(grup 1),350/7-356/7 hafta olanlar (grup 2), 360/7-366/7 hafta olanlar(grup 3) şeklinde üçe ayrıldı. Değerlendirme parametreleri: Gruplar prematürite ve erken membran rüptürü ile ilişkili yenidoğan komplikasyonları açısından karşılaştırıldı. Sonuç: Çalışmaya dahil edilen ikiyüz doksanbir olgunun 85'i PPROM nedeniyle erken doğum yapmıştı. 206'sı PPROM olmayan gruptaydı ve 76'sı 1. grup, 108'i 2. grup, 107'si de 3. grupta yer aldı. Sepsis oranı, birinci ve ikinci grupta üçüncü gruba göre daha yüksekti (p:0.016, p:0.029). Yenidoğan yoğunbakım ünitesinde (YDYB) kalış süresi 3. gruba oranla, 1. ve 2. grupta daha yüksekti (sırasıyla p:0.028, p:0.015). Birinci gruptaki yenidoğanlar, üçüncü gruptakilere göre anlamlı olarak daha uzun hastanede kalış süresine sahipti (p=0.010), ve toplam hastanede kalış süresi sepsisli yenidoğanlarda anlamlı olarak daha yüksekti. Yorum: Özellikle daha erken gebelik haftalarında olan geç preterm yenidoğanlar, yenidoğan komplikasyonları için anlamlı olarak daha fazla risklidirler, aynı zamanda anlamlı olarak yenidoğan yoğun bakım ve hastanede daha uzun kalış süresine sahiptir.
|
