Ground improvement using mechanical stabilization is commonly applied by performing the
standard Proctor compaction test, which requires a significant quantity of soil, usually obtained
from open pits. A static compaction test is an alternative laboratory compaction test. Although
researchers have shown that the results of miniature size static compaction tests are comparable
with that of standard Proctor tests in terms of the maximum dry density and the optimum water
content, no attempt has been made to compare the two fundamental properties of the compacted
soil: undrained shear strength and hydraulic conductivity. The scope of this investigation was to
estimate the level of static compaction energy required to (1) obtain a compaction curve similar
to that of the standard Proctor test; (2) reconstruct compacted soils using the standard Proctor and
static compaction tests at the optimum water content; and (3) compare the undrained shear strength
and hydraulic conductivity of compacted soils. The compacted soils at the predetermined energy
level were subjected to hydraulic conductivity tests using the rigid-wall falling-head permeability
method. Undrained shear strength tests were performed by employing a high-capacity laboratory
vane shear apparatus on compacted samples of both the standard Proctor and static compaction
tests. The present investigation revealed that the static compaction test, requiring about only 10% of
the soil necessary to perform the standard Proctor method, provides comparable results in regard to
hydraulic conductivity and undrained shear strength.
|
Depremler sırasında yapılarda oluşan hasar (kısmen veya tamamen) birkaç on yıl boyunca
kapsamlı araştırmalara konu olan zemin sıvılaşmasından kaynaklanabilir. Kumlu tabakanın
sıvılaşmaya duyarlılığı, zeminin sıvılaşma direncinin (kapasite) bir deprem tarafından uygulanan
yük (talep) ile kıyaslanmasıyla ölçülür. Bu kapsamda gerilme temelli sıvılaşma değerlendirmesi en
popüler yöntemdir. Bu yöntemin başlıca belirsizliği anakayadaki maksimum yatay yer ivmesinin
(amax) hesaplanmasıdır. Zemin seviyesinde de bir amax belirlemek için yer tepki analizi veya
basitleştirilmiş bir varsayım gereklidir. Gerilme temelli yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen birim
deformasyon temelli yaklaşımda da benzer kısıtlamalar bulunmaktadır. Kumlu zeminin birim
hacim başına düşen sıvılaşma enerjisi kapasitesini belirlemek için burulmalı kesme halkası gibi
laboratuvar teknikleri bulunmaktadır. Benzer şekilde, deprem kaydının enerjisi basit fi zik ilkeleri
kullanılarak hesaplanabilir. Herhangi bir deprem kaydının talebi hesaplanırken hız-zaman kaydı ve
zeminin birim kütlesi kullanılır. Bu araştırmanın amacı zemin sıvılaşmasının değerlendirilmesi için
enerjiye dayalı yöntemin kullanılabilirliğini göstermektir. Ek olarak, gerilme ve birim deformasyon
temelli yaklaşımların eksiklikleri genel hatlarıyla verilmiş ve enerji tabanlı yaklaşımın avantajları
tartışılmıştır.
|