Geçmişte bulaşıcı hastalıklar en büyük sağlık tehditleri iken günümüzde bulaşıcı olmayan hastalıklar ve hastalıkların risk faktörleri en büyük sağlık tehditleri haline gelmiştir. Yaşlılar, bulaşıcı olmayan hastalıklardan gençlere göre daha fazla etkilenmektedir ve yaşlılar multimorbidite sorunu ile karşı karşıyadır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2019 yılında yürütülen Türkiye Sağlık Araştırması’na (TSA) katılan 65 yaş ve üstü 2.458 bireyin 1) bulaşıcı olmayan hastalıklar ve risk faktörleri prevalansının 2) multimorbidite/risk faktörü sayısının değerlendirilmesi ve 3) multimorbidite/risk faktörü örüntülerinin birliktelik kuralları analizi ve sosyal ağ analizi ile incelenmesidir. Araştırma sonuçlarına göre bel ve boyun bölgesi rahatsızlıkları ve diyabetin diğer hastalıklara kıyasla daha yüksek prevalansa sahip hastalıklar ve fiziksel aktivite eksikliği, obezite/fazla kiloluluk ve hipertansiyonun diğer risk faktörlerine kıyasla daha yüksek prevalansa sahip risk faktörleri olduğu belirlenmiştir. Bireylerin %51’inin multimorbiditesinin ve %64’ünün iki ila dört risk faktörünün olduğu saptanmıştır. Birliktelik kuralları analizi ve sosyal ağ analizi sonuçlarına göre bel ve boyun bölgesi rahatsızlıkları en sık birlikte görülen bulaşıcı olmayan hastalıklardır. Risk faktörleri arasında ise obezite/fazla kiloluluk ve fiziksel aktivite eksikliği en fazla birlikte görülen risk faktörleridir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar, multimorbidite ve risk faktörleri Türkiye’de yaşlı bireyler için önemli sağlık sorunlarıdır ve politika yapıcılar ve sağlık yöneticilerinin gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
|
Bu çalışmanın amacı, hasta güvenliği kültürünü ölçmede en sık kullanılan araçlardan biri olan Güvenlik Tutumları Anketinin (Safety Attitudes Questionnaire: SAQ) kullanıldığı yayınların bibliyometrik göstergeler açısından incelenmesidir. Bu amaçla, öncelikle hasta güvenliği ve hasta güvenliği kültürü kavramı açıklanmıştır. Daha sonra hasta güvenliği kültürü ile hasta sonuçları ve güvenlik performansı arasındaki ilişkiler irdelenmiştir. Ardından hasta güvenliği kültürünün nasıl ölçülebileceği ve Güvenlik Tutumları Anketi üzerinde durulmuştur. Bu anketin kullanıldığı yayınların bibliyometrik analizini yapmak için veriler Web of Science veri tabanından alınmıştır. Doküman türü olarak sadece makaleler, yayın tarihi olarak 01.01.1945-23.04.2021 seçilmiştir. Verilerin analizinde, metin madenciliği işlevleri ve gelişmiş görselleştirme seçenekleri nedeniyle VOSviewer programı (versiyon 1.6.16) kullanılmış ve bibliyometrik ağlar bu program aracılığıyla görselleştirilmiştir. Elde edilen 236 makalenin bibliyometrik analizi sonucunda; SAQ kullanan yayınlarda artış olduğu, en çok atıf yapılan makalenin “The Safety Attitudes Questionnaire: psychometric properties, benchmarking data, and emerging research” olduğu, en üretken yazarın J.B. Sexton, en çok makale yayınlayan derginin “BMC Health Services Research” ve en üretken ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olduğu tespit edilmiştir. Makalelerin başlığında ve özetinde en fazla kullanılan terimler; güvenlik, hız, ekip çalışması, müdahale, versiyon, araç ve korelasyondur. Terim haritası beş küme (güvenlik, ekip çalışması, müdahale ve sonuç; ölçüm aracı ve ölçüm sonuçları; kesitsel çalışma; organizasyon ve strateji; yoğun bakım üniteleri) göstermiştir. SAQ kullanan çalışmalarda son yıllarda ortaya çıkan güncel temalar ise; duygusal tükenme, tükenmişlik ve hastane yönetimidir. SAQ kullanan makaleleri makroskopik ve yapılandırılmış bir bakış açısıyla değerlendiren ve literatürdeki mevcut araştırma eğilimlerini ortaya koyan bu çalışma, Güvenlik Tutumları Anketini kullanarak araştırma yapmayı planlayanlara yol gösterebilir.
|
Amaç: Kalite maliyetlerinin değerlendirilmesi hastane yönetimi için önemlidir. Bu çalışmanın amacı,
bir devlet hastanesinde döner sermaye bütçesinden gerçekleştirilen harcamalara dayalı olarak PAF
(Prevention-Appraisal-Failure) Modeline göre kalite maliyetlerini belirlemektir.
Yöntem: Çalışma Sakarya’daki bir devlet hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Veriler, hastane kayıtları
incelenerek ve hastane yöneticileri, kalite birimi ve ilgili birimlerin çalışanları ile görüşülerek elde edilmiştir.
Veriler oran analizi ve Pareto analizi ile değerlendirilmiştir.
Bulgular: Toplam kalite maliyetinin toplam maliyet içindeki payı %20,69 olarak bulunmuştur. Toplam kalite
maliyetinde en büyük payın önleyici maliyetlere (%95,59) ait olduğu saptanmıştır. Bu maliyetleri ölçmedeğerlendirme (%2,99), dış başarısızlık (%1,20) ve iç başarısızlık (%0,23) maliyetlerinin izlediği görülmüştür.
Özgünlük: Türkiye’de hastanelerde kalite maliyetleri yeterince bilinmemekte, bu alanda sınırlı
sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu araştırmada, bir devlet hastanesindeki kalite maliyetleri PAF Modeli'ne
göre ayrıntılı olarak ortaya konulmuştur. Önceki çalışmalardan farklı olarak yeni kalite maliyet kalemleri
eklenmiş ve mevcut duruma göre güncellenmiştir.
|
Purpose: To assess awareness and use of the incident reporting system among doctors and nurses working in hospital surgery departments and to identify the reasons inhibiting incident reporting. Methods: It was used a cross-sectional study design. The study population comprised doctors and nurses working in the surgery departments of a university’s adult and children’s hospital. A form including an incident reporting questionnaire was administered to the population. Results: Compared to doctors, nurses were more aware of the existence of the incident reporting system, filled out more incident reporting forms, and were more knowledgeable about where and how to access the forms and what to do once they were complete. The main barriers to incident reporting were a lack of feedback, completing the form being too time consuming, and the ward being busy. Conclusion: Nurses are more knowledgeable about incident reporting and report more incidents than doctors, who have more concerns. Doctors’ main reason for not reporting incidents is the ward being busy while for nurses it is a lack of feedback.
|
Bu çalışmanın amacı, Avolio ve diğerleri (2007) tarafından geliştirilen Otantik Liderlik Ölçeği’ni (AuthenticLeadership Questionnaire- ALQ) Türkçeye uyarlamak ve sağlık yöneticileri üzerinde geçerlik ve güvenirliğinitest etmektir. Orijinali İngilizce olan Otantik Liderlik Ölçeği farklı tercümanlarca çeviri ve geri çevirisiyapılarak Türkçeye uyarlanmış ve Ankara’daki 19 hastanede görev yapan orta düzey (başhekim yardımcısı,müdür yardımcısı) ve alt düzey sağlık yöneticileri (idari birim sorumluları) (n=263) üzerinde uygulanmıştır.Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 22.0 ve LISREL 9.30 programlarında analiz edilmiştir. Ölçeğin yapıgeçerliğini test etmek için doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizleri sonucunda,ölçeğin orijinal ölçekle benzer biçimde “ilişkilerde şeffaflık”, “içselleştirilmiş ahlak anlayışı”, “dengelidavranış-işlem” ve “öz-farkındalık” boyutlarından oluşan dört boyutlu ikinci düzey çok faktörlü yapıya uygunolduğu görülmüştür (X2/SD=2,65; RMSEA=0,079; GFI=0,89; CFI=0,98). Ölçek boyut ve alt boyutlarınınyüksek güvenirliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Cronbach alfa değeri ölçeğin geneli için 0,95 olup alt boyutlariçin 0,84 ile 0,89 arasında değişmektedir. Araştırmadan elde edilen bulgular Otantik Liderlik Ölçeğinin Türkçeversiyonunun sağlık yöneticilerinin Otantik Liderlik özelliklerini ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olduğunugöstermektedir.
|
Amaç: Bu araştırmanın amacı Aile Sağlığı Merkezlerine başvuran hastaların sağlık okuryazarlığı düzeyinindeğerlendirilmesidir.Materyal ve Metot: Kesitsel nitelikteki bu araştırmada hastaların sağlık okuryazarlığı düzeyini belirlemek içinAvrupa Birliği tarafından geliştirilen ‘‘Sağlık Okuryazarlığı Anketi’’ kullanılmıştır. Araştırmanın evreniniTürkiye’nin sosyo-ekonomik seviyesi en yüksek ilçesi olan Çankaya’da ikamet eden, aynı ilçedeki Aile SağlığıMerkezlerine başvuran, 18 yaş ve üzerindeki hastalar oluşturmaktadır. Araştırmaya 25 Aile SağlığıMerkezinden 500 hasta katılmıştır.Bulgular: Hastaların genel sağlık okuryazarlığı indeksi ortalama 30,25±7,28 olarak hesaplanmıştır. Hastaların%20,90’ının yetersiz, %48,30’unun sınırlı, %24,90’ının yeterli ve %5,90’ının mükemmel sağlık okuryazarlığınasahip olduğu görülmüştür. Yaş, eğitim durumu, çalışma durumu, aylık gelir durumu, genel sağlık durumu,kronik hastalık varlığı, son 12 ayda aile hekimine başvuru sayısı ve aile hekimi tarafından ziyaret edilmedurumu açısından hastaların sağlık okuryazarlığının genel düzeyinin veya alt indekslerinin istatistiksel olarakanlamlı farklılıklar gösterdiği bulunmuştur (p<0,05).Sonuç: Hastaların büyük bir çoğunluğunun sağlık okuryazarlığı yetersiz veya sınırlı düzeydedir. Bu durumsağlık okuryazarlığının artırılmasına yönelik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
|