Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenliği bölüm öğrencilerinin bitişik eğik yazılarınıinceleyip yapılan yazım hatalarını incelemektir. Bu genel amaca ulaşabilmek içinöğrencilerin yazım içerisinde harflerin yazımının büyük harf ve küçük harf durumunagöre, yazının diklik eğiklik durumlarına göre ve kılavuz çizgilere uyup uymamadurumlarına göre incelenmesi ölçüt olarak ele alınmıştır. Araştırma nitel veri toplamatekniklerinden doküman inceleme ve içerik analizi yöntemleri ile yapılandırılmıştır.Araştırma grubunu İç Anadolu bölgesinde yer alan bir eğitim fakültesinde okuyan sınıföğretmenliği bölümü üçüncü sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Veriler üçüncü sınıftaöğrenim gören öğrencilerin ders kapsamında kullanmış oldukları yazı defterleri toplanarakyazım hatalarının doküman incelemesi yöntemi ile analiz edilmesiyle oluşturulmuştur.Araştırma sonucunda en fazla hatayı erkek öğretmen adaylarının yaptığı, küçük harf vebüyük harfe göre incelendiğinde, küçük harf yazımında büyük harf yazımına göre dahafazla hata yapıldığı belirlenmiştir. Yazının eğiklik durumuna ve kılavuz çizgilere göreincelendiğinde; büyük çoğunluğunun uygun yazdığı görülmüştür. Kılavuz çizgilere uygunyazmayan kısmın çoğunluğu da satır çizgilere uyulmadan boşlukla yazıldığı, diğer adayöğretmenlerin ise kılavuz çizgilerini taşırarak yazdıkları görülmüştür.
|
Bu araştırmanın amacı ülkemizde ortaokullarda görev yapan İngilizce öğretmenlerinin karşılaştıklarısorunları belirlemektir. Yapılan bu araştırmada karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanınevrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında Kayseri ilinde görev yapan ortaokul İngilizce öğretmenlerioluşturmaktadır. Basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenen ortaokul İngilizce öğretmenleri (n=364)araştırmanın nicel boyutunun örneklemini oluşturmaktadır. Tesadüfi olarak seçilen 10 ortaokul İngilizce öğretmeni araştırmanın nitel boyutunun çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırma verileriölçek ve görüşme formu ile elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, İngilizce öğretmenleri sınavsisteminin İngilizce öğretimini olumsuz etkilediğini, öğrencilerin sınıfta öğrendiklerini düzenli olaraktekrar etmediğini, yabancı dil eğitim programının etkili olmadığını, ders kitaplarının yeterli olmadığını,yeterli hizmet içi eğitim fırsatları sunulmadığını, bakanlığın bu konudaki çözümlerinin etkili olmadığınıve sınıf mevcutlarının kalabalık olduğunu düşünmektedirler. Öğretmenlerin İngilizce öğretiminde yaşadıkları sorunlar ile mesleki kıdemleri ve öğrencilerinin gelir durumu arasında anlamlı bir farklılıkvardır. Ancak, öğretmenlerin yaşadıkları sorunlar cinsiyetlerine, çalıştıkları okulun bulunduğu yere veders verdikleri sınıfların mevcutlarına göre farklılık göstermemektedir.
|
Son yıllarda teknolojide yaşanan gelişmeler toplumları derinden etkilemektedir. Bu gelişmelerden biriolan yapay zekâ da insan yaşamında bir devrim yaratmıştır. Yapay zekânın etkilediği alanlardan biri deyükseköğretimdir. Dijital devrimin bir sonucu olarak ortaya çıkan yapay zekâ, yükseköğretime meydanokumaktadır. Bu yönüyle “Yükseköğretim kurumları yapay zekâya ne kadar hazırdır? Dijital çağın birçıktısı olan yapay zekâ yükseköğretim kurumlarında nasıl bir devrim yaratabilecektir? Yükseköğretimliderleri yapay zekâya zihinsel ve stratejik olarak ne kadar hazırdır? Yükseköğretimde yapay zekânınetik sınırlılıkları nelerdir? Yapay zekânın öğrenci başarısını arttırmada, öğrenci kaydını kolaylaştırmada ve yükseköğretimdeki kaynakları daha iyi yönetme sürecinde faydaları ve zorlukları nelerdir?”soruları yükseköğretimde yeni bir paradigmadır. Bu sorular perspektifinde bu çalışma, yapay zekânınyükseköğretimde doğru kullanıldığında üniversiteleri güçlendirebileceği tezini öne sürmektedir. Ancakbu tezi gerçekleştirebilmesi için yükseköğretim kurumlarının araştırma, öğretim ve topluma hizmet misyonlarını devam ettirebilmesi için yükseköğretim kurumlarının kendilerini yeniden değerlendirmeye vedönüştürmeye ihtiyaçları vardır. Günümüzde, birçok üniversite yapay zekâyı yükseköğretimde fonksiyonel olarak kullanmakta ve öğrencilerine mümkün olan en iyi eğitimi sağlamak için gerekli beceri vebilgileri öğretmek için zaman ayırmaya ve kendilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Bununla birlikte, eğitimcilerin ve özellikle de yükseköğretim liderlerinin ve öğretim üyelerinin yapay zekânın eğitimcilerinasıl destekleyebileceğini anlamaları bu süreçte çok önemlidir. Bu bağlamda bu makalede, yapay zekânınyükseköğretimdeki rolünün tartışılmasının yanı sıra, yapay zekânın yükseköğretimdeki uygulamalarısorgulanmakta ve yükseköğretim kurumlarının yapay zekâ ile geleceğe nasıl hazırlanabileceği iyimserbir bakış açısıyla tartışılmaktadır.
|
Alternatif değerlendirmeler öğrenciyi merkeze alan yaklaşımlardır. Çağdaş öğrenme-öğretme yaklaşımlarını benimseyen okullar genellikle öğreneni merkeze alan öğrenme-öğretme yaklaşımlarını uygulayıp alternatif değerlendirme yaklaşımlarını ve araçlarını tercih etmektedirler. Bu yaklaşımlar ve araçlar öğrencinin gerçek yaşamla bilgisi arasında bir bağlantı kurması ve problemlerle karşılaştığı zaman çözüm yolları bulabilmesi için fırsatlar yaratır. Bu araştırmada İngilizce öğretmenlerinin alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerini ne sıklıkta kullandıkları çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir ve bununla birlikte yeterlilikleri hakkında fikir sahibi olunmaya çalışılmıştır. Araştırma genel tarama modelinde bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim öğretim yılında görev yapmakta olan İngilizce öğretmenleri oluşturmaktadır. Basit rastgele örnekleme yöntemi ile belirlenen 253 İngilizce öğretmeni araştırmanın örneklem grubunu oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak İngilizce öğretmenlerinin alternatif ve geleneksel değerlendirme yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin bir anket uygulanmıştır. Kullanılan veri toplama aracı daha önce yapılmış olan bir yüksek lisans tezinden alınıp uyarlanmıştır. Araştırma sonucu İngilizce öğretmenlerinin alternatif değerlendirmeler konusunda bilgi sahibi ve yeterli olduğuna ulaşılmış sadece bu yöntemleri tercih etme sıklıklarının farklılaştığı görülmüştür. Hatta bu öğretmenlerin alternatif değerlendirme yöntemiyle birlikte geleneksel yöntemlerin bazılarından da hiç vazgeçmediği sonucuna ulaşılmıştır. Hizmet içi eğitimde ölçme ve değerlendirme dersi alma değişkeni haricinde diğer bütün değişkenlerde alternatif değerlendirme yöntemlerini kullanım sıklığında anlamlı farklılıklara ulaşılmıştır.
|
Öğrenmenin temelleri anne, baba ve diğer aile üyeleri tarafından atılır. Çocuğun ahlak yapısı, davranış gelişimi, kişisel gelişimi ve değer yargıları aile ortamında gelişmeye başlar. Bu sebeple aile üyeleri çocuğun yaşantısında bir bireyden daha fazla anlam ifade eder. Okuldaki eğitim öğretim faaliyetleri evde aile üyeleri tarafından desteklenmediğinde öğrencilerin eğitim yaşantılarına yansır ve başarıya ulaşmalarını zorlaştırır. Öğrencilerin eğitim hayatlarında yaşadıkları farklılıkların sebeplerinden biri ailelerin sosyoekonomik yapısıdır. Öğrencilerin sağlık koşulları, beslenme alışkanlıkları, sahip oldukları çalışma ortamı, anne-baba eğitim düzeyi ve meslekleri gibi birçok unsur sosyoekonomik yapıyı oluşturan bileşenlerdir. Söz konusu bu bileşenler çocuğun okula yönelik tutumunu doğrudan etkilemektedir. Bu araştırmanın amacı, ailelerin sosyoekonomik yapılarının, öğrencilerin okula yönelik tutumlarını nasıl etkilediğini öğretmen, öğrenci ve veli görüşlerine göre incelemektir. Araştırmada nitel araştırma modellerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmıştır. Toplanan veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Bu çalışmada maximum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya ortaokul kademesinde görev yapan 5 öğretmen, öğrenim gören 5 öğrenci ve 5 veli katılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin okula yönelik tutumları; öğrenci ve veli görüşleri tarafından ilgili, istekli bulunurken, öğretmenlerin görüşleri tarafından isteksiz ve ilgisiz bulunmuştur. Öğrencilerin okula yönelik tutumlarını, öğretmen görüşlerine göre ailenin eğitime ve çocuk gelişimine olan duyarsızlığı, öğrenci, veli görüşlerine göre ise aile yapısı ve ekonomik durumun etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin okula yönelik olumlu tutumlarını arttırmak ve olumsuz tutumlarını azaltmak için ailelerin sosyoekonomik yapısında öğrenci görüşlerine göre ailelerin çocuklarıyla daha fazla ilgilenmesi, veli görüşlerine göre aile bireylerinin desteğinin artması öğretmen görüşlerine göre ise veli ziyaretleri, veli toplantıları arttırılması ve ailelerin eğitimin önemi hakkında bilgilendirilmesi sonucuna ulaşılmıştır.
|
Öğrencilerin psikolojik danışma öz yeterlik ve duygusal zeka düzeylerini, aralarındaki ilişkiyi ve birbirlerini etkileme durumlarını tespit etmeye yönelik hazırlanan bu çalışmada tarama modeli kullaılmıştır. Bu çalışma, öğrenci görüşleri ele alınarak duygusal zekâ ve psikolojik öz-yeterlikleri arasındaki ilişki inceleyen betimsel bir çalışmadır. Çalışmanın örneklem grubunu Kayseri’de bulunan bir özel ve bir devlet üniversitesinin ilgili bölümlerinin 3 ve 4. sınıflarında okuyan toplam 394 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada very toplama aracı olarak Schutte ve arkadaşları (1998) tarafından hazırlanıp Austin ve arkadaşları (2004) tarafından modifiye edilen Duygusal Zekâ Ölçeği ile Lent ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilen Psikolojik Danışma Öz-Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sorularına paralel olarak istatistiksel sonuçlar (yüzde, frekans, ortalama vb.), değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmak için korelasyon, bağımsız değişkenler arasındaki farkları tespit etmek amacıyla da t-testi ve f-testi kullanılmıştır. Öğrencilerin duygusal zekâ ile psikolojik danışma öz yeterlik ve alt boyutlarına ilişkin puanlarını betimlemek amacıyla yüzde, frekans ve ortalama gibi merkezi ölçüler kullanılmıştır. Öğrencilerin duygusal zekâ ve psikolojik danışma öz yeterlik düzeylerinin araştırmanın bağımsız değişikliklerine göre farklılıklarını belirlemek amacıyla t- testi ve çoklu karşılaştırmalarda ise varyans analizi (f-testi), farkın kaynağını belirlemek için LSD testi kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda öğrenciler, duygusal zekâ ve psikolojik danışma öz yeterlik düzeylerinin iyi olduğunu belirtmişlerdir. Beklentilere paralel olarak, kadın öğrencilerin duygusal zeka düzeyi erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Toplam duygusal zeka ve alt boyutlarında PDR öğrencilerinin ortalamalarının Psikoloji bölümü öğrencilerinin ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin bölümlerini isteyerek seçip seçmemeleri, öğrenim gördükleri bölümden memnun olup olmamaları, hem duygusal zeka hem de psikolojik danışma öz-yeterlik düzeyi açısından belirleyici değişkenler olarak görülmektedir. Öğrencilerin duygusal zeka ve psikolojik danışma öz yeterlik düzeyleri arasında pozitif bir ilişki ortaya çıkmıştır.
|
Son zamanlarda yapılan çalışmalar doğrultusunda öğrenen özerkliğinin aktif öğrenmenin ön koşullarından biri olduğu görülmektedir. Öğrenen özerkliği ile akademik başarı arasındaki ilişki bu sebeple önem taşımaktadır. Bu araştırmanın temel amacı; dil öğrenme inançları ve öğrenen özerkliği faktörlerinin dil öğrenme sürecinde akademik başarıya olan etkisini incelemektir. Tarama modeli ile yapılan bu araştırmanın evrenini Kayseri il merkezinde bulunan ortaöğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise basit tesadüfi yöntemle seçilen 223 öğrencidir. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Öğrenen Özerkliği Ölçeği” ve “Dil Öğrenimi Hakkındaki İnançları Belirleme Envanteri” kullanılmıştır. Veriler analiz edildiğinde kadın öğrencilerin dil öğrenme inançlarının erkek öğrencilere oranla daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sınıf düzeyleri açısından incelendiğinde ise 9. sınıf öğrencilerinin dil öğrenme inançlarının daha yüksek olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Ayrıca kadın öğrencilerin öğrenen özerkliğinin erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Akademik başarı bağlamında ise kadın öğrencilerin erkek öğrencilerden daha başarılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
|
Yaşam boyu öğrenme kavramının çok önemli olduğu günümüzde, kendi kendine öğrenebilen, kendi öğrenme sorumluluğunu üstlenebilen bireyler yetiştirmek önem kazanmaktadır. Bu sebeple öğretmenlerin öğrenen özerkliğini desteklemeleri gerekmektedir. Bu araştırma, öğretmenlerin öğrenen özerkliğini destekleme düzeylerini (cinsiyet, öğretmenlerin görev bölgeleri, okul kademesi vb. gibi) çeşitli değişkenlere göre incelemeyi amaçlamaktadır. Öğretmenlerin öğrenen özerkliğini destekleme düzeylerini tespit etmeye yönelik yapılan bu araştırmanın çalışma grubunu değişik okul kademelerinde görev yapan toplam 338 öğretmen oluşturmaktadır. Tarama yöntemiyle yapılan bu çalışmada öğretmenlerin öğrenen özerkliğini destekleme düzeyleri çeşitli değişkenler açısından betimlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın veri toplama aracı olarak “Öğrenen Özerkliğini Destekleme Ölçeği” kullanılmıştır. Betimsel amaçla yüzde, frekans ve ortalama tekniklerinden, fark testlerinde ise ölçek durumuna göre t-testi, anova, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Bulgulara göre öğretmenler genel olarak, özerklik destekleyici davranışları “çoğu zaman” gerekli bulmakta ve bu davranışların “çoğu zaman” sergilemektedirler. Öğretmenlerin özerklik desteğinin gerekliliği ve sergilenmesine ilişkin görüşleri arasında anlamlı düzeyde farklılıklar bulunmaktadır. Bu görüşler öğretmenlerin cinsiyetlerine, çalıştıkları okul türüne, deneyim yıllarına, branşlara ve görev yaptıkları coğrafi bölgeye göre farklılaşmaktadır.
|
Bu araştırmanın amacı, ortaokullardaki seçmeli ders uygulamasını öğretmenler görüşlerine göre değerlendirmektir. Araştırmanın amaçlarına uygun olarak öğretmenlerin seçmeli derslere ilişkin genel görüşlerine, seçmeli derslerin okullarda uygulanma sürecine, seçmeli derslerin amaçları, içeriği, öğrenme-öğretme ve değerlendirme durumlarına ilişkin görüşleri alınmıştır. Bu görüşlerin cinsiyet, kıdem ve branşa göre anlamlı farklılık gösterip göstermedikleri incelenmiştir. Araştırmanın evrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında Kayseri ili ve ilçelerinde görev yapmakta olan, ortaokul öğretmenleri oluşturmaktadır. Kayseri’de ortaokullarda çalışan 358 öğretmen araştırmanın örneklem grubunda yer almaktadır. Araştırmada Uysal (2015) tarafından geliştirilen “Ortaokul Seçmeli Dersler Uygulamasının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi” anketi kullanılmıştır. Anket üç bölümden oluşmuştur. Birinci kısımda kişisel bilgiler, ikinci kısımda seçmeli derslerle ilgili bilgilere, üçüncü kısımda ise; seçmeli derslerin amaçları, içeriği öğrenme öğretme durumları ve değerlendirme boyutlarına yönelik maddeler vardır. Araştırma sonuçlarına bakıldığında, okutulan seçmeli derslerin okul idaresi tarafından belirlendiği görülmüştür. Seçmeli derslerle ilgili okulun fiziksel imkânlarının yeterli olmadığı ve okulda bulunan öğretmenlere göre ders seçimi yapıldığı sonucuna varılmıştır. Öğretmenler, seçmeli dersleri faydalı ve gerekli bulduklarını belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan öğretmenler, seçmeli ders seçim sürecinde veli bilgilendirmesi yapılmadığı ve öğrencilerin rehberlik servisinden yardım almadıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerimiz seçmeli derslerin amacına ulaştığını belirtmelerine karşın aynı zamanda zorunlu derslere takviye gibi işlendiğini de dile getirmişlerdir.
|