Objectives: The coronavirus disease 2019 (COVID-19) pandemic is an extraordinary experience around the world; however, its effect on physical activity, anxiety, and seizure frequency remains unknown among epilepsy patients in the time of the national lockdown. We aimed toinvestigate whether the physical activity, anxiety, and seizure frequency were affected during the national lockdown of the first 3 months inpatients with epilepsy. Methods: Forty-seven epilepsy patients participated in this study. The International Physical Activity Questionnaire-Short Form (IPAQ-SF; metabolic equivalent [MET]-min/week) was used to measure physical activity level. Patients’ anxiety was assessed with the Generalized Anxiety Disorder 7-item (GAD-7; score). The patients answered the IPAQ-SF and GAD-7 questions through telephone interviews. Results: The total IPAQ-SF (MET-min/week) scores of patients decreased during the national lockdown compared to pre-lockdown period,while the daily sitting time (min/day) increased (p<0.001). According to the GAD-7 scores, 18 (38.3%) patients had minimal, and only 4 (8.5%) patients had severe anxiety during the lockdown. No changes in seizure frequency were reported by 44 (93.6%) patients. Conclusion: The presence of physical inactivity and anxiety due to the national lockdown in the time of COVID-19 pandemic can have a detrimental effect on the well-being of epilepsy patients. Patients should participate to the home-based physical activity programs to enhance both their mental and physical health.
|
Obstrüktif Uyku Apne sendromu ve narkolepsi hastalarının klinik başvurusu ortak olarak gündüz aşırı uykululuğudur. Her ne kadar her iki medikal durumun gündüz aşırı uykululuk özellikleri ve eşlik eden semptomatolojisi birbirinden farklı olabilse de bazı olgularda ayırt edici özellikler maskelenebilmektedir. Bildirilen dört olgumuzda Obstrüktif Uyku Apne sendromu ve narkolepsi tip 1 birlikteliği mevcuttur. Bu durumun komorbidite olabilmesi, birlikteliklerinde tipik kliniklerini maskeleyebilmeleri veya birbirlerinin risk faktörlerini doğurma olasılığını tartışmayı hedefledik.Bildirilerilen olguların ikisinde gündüz aşırı uykululuğu ile başvurusunda, uyku ataklarının dinlendirici olmaması ve tipik katapleksi atakları tanımlanmamasına rağmen tespit edilen Uyku Apne sendromu tedavisini aldıklarında gündüz aşırı uykululukları devam etse de katapleksi atakları tanımlanmaya başlanmıştır. Tekrarlanan tanı testleri sonucunda, uyku apne sendromuna ek olarak narkolepsi tanısı almışlardır. Diğer iki olgumuzda ise gündüz aşırı uykululuğu ve katapleksi atakları ile tanı testleri tip 1 narkolepsiye işaret etse de klinik izlemde Vücut Kitle indekslerinin artışı ile de tekrarlanan tanı testinde Uyku Apne sendromu eşlik ettiği görülmüştür. Bu dört olguya yaklaşımı bildirerek nedenlerini ve olası mekanizmalarını belirtmeyi hedefledik.
|
Katatreni, uykuda inleme ile karakterize bir uyku ile ilişkili solunum bozukluğudur. Etkilenen bireylerin kendileri tarafından genellikle farkedilmeyen bu durum sıklıkla aile bireyleri veya yatak partnerleri tarafından belirtilmektedir. Nedeni tam olarak bilinmeyen bu bozukluk oldukça nadir görülmektedir. Bu olgu sunumunda inleme yakınması ile başvuran, polisomnografi ile katatreni tanısı konulan bir olgu, klinik ve elektrofizyolojik özellikleri ile sunulmuştur. Katatreninin, polisomnografide santral uyku apne paterni ile karıştırılabileceğine dikkat çekmenin yanı sıra literatürde olgularının sınırlı sayıda bildirilmiş olması nedeniyle ayırıcı tanıda akla gelmesi gerektiği vurgulanmak istenmiştir.
|
Vizüel sistem ilişkili duyarlılıklar içerisinde; ışığa duyarlılık, göz kapatma duyarlılığı, fiksasyon kaybı-göz kapama duyarlılığı ve patern duyarlılığı yer almaktadır. Fiksasyon kaybı-göz kapama duyarlılığında gözlerin kapanmasıyla veya 1–3 saniyelik latent periyot sonrasında bilateraloksipital bölgelerde belirgin jeneralize deşarjlar meydana gelir ve gözlerin kapalı kaldığı sürece devam eder, gözlerin açılmasıyla son bulur.Bu olgu sunumunda 19 yaşında kadın hastanın bir yıl önce tek jeneralize nöbet öyküsü ile gerçekleştirilen tekrarlayan elektroensefalografiincelemeleri status lehine yorumlanması üzerine tetkik edildiğinde göz kapama-fiksasyon kaybı duyarlılığına sekonder jeneralize deşarjlarıkayıtlandı. Hastanın eş zamanlı video kaydı ile absansın eşlik etmediği göz kapağı miyoklonusu olduğu dikkat çekti. Olgu sunumu ile literatüreşliğinde fiksasyon kaybı duyarlılığı ve göz kapağı miyoklonusunu tartışmak hedeflenmiştir.
|